Beşiktaş başkanını seçti: Ahmet Nur Çebi
Beşiktaş'ın anormal bir borç yükü mevcut ve ekim ayı ödemelerinin yapılması gerekiyor hemen bugünlerde. Hafta içi Braga maçı ve hafta sonu Galatasaray derbisi var. Beşiktaş'ın önümüzdeki yedi gününün nasıl geçeceğinin Ahmet Nur Çebi'nin başkanlık sürecini çok etkileyeceğini düşünüyorum.
Beşiktaş Kulübü'nün olağanüstü seçimli genel kurulunda Ahmet Nur Çebi, siyah beyazlıların 34'üncü başkanı oldu. Oylar verildi, oylar sayıldı, seçim geride kaldı. Ahmet Nur Çebi, seçimi ezici bir farkla kazandı kazanmasına ama bu sonuç sürpriz de değildi açıkçası. Nasıl oldu bu iş? Anlatalım.
Öncelikle şuradan başlayalım; Türkiye'de merkez medya bir kez daha kaybetti. Türkiye'de ana akım medya kimin seçim kazanması yönünde bir tutum sergiliyorsa aksi yaşanıyor. Bence medya da kendi içerisinde bunu sorgulamalı. Yani medyanın çoğunlukla dolaylı yönden veya direkt olarak desteklediği taraflar bir şekilde kaybediyor. Hemen örneklendirelim. 2013 yılında Fenerbahçe kongresinde Aziz Yıldırım ile Mehmet Ali Aydınlar'ın aday olduğu seçimde tüm medya bir şekilde Mehmet Ali Aydınlar'ı destekliyordu. Aziz Yıldırım, o seçimi çok ezici bir oy farkıyla kazanmıştı hatırlarsanız. En son 2018 yazındaki Aziz Yıldırım ile Ali Koç'un karşı karşıya geldiği seçimde ise merkez medya Aziz Yıldırım'ın kazanması yönünde bir tutum sergiliyordu ve Ali Koç bu seçimi kazandı. Bu seçimde de Serdal Adalı'yı bir favori olarak göstermeye çalışan medya yine hem yanıldı hem de kaybetti.
Ahmet Nur Çebi seçimi nasıl kazandı? Titanik'i düşünün. Tüm ihtişamıyla limandan ayrılmıştı. Büyük umutlarla karaya el sallayan yolcularıyla, geceleri balo salonlarındaki eğlenceleriyle... Hikayenin bir bu süreci vardır bir de aysberg sonrası. Gemi aysberge çarpar ve hasar görür. Su almaya başlar ve gemi yavaş yavaş batar. Keman çalan müzisyenleri de unutmayalım. Ahmet Nur Çebi, Titanik'in o ihtişamlı saatlerinin temsilcisi bir bakıma. O varken halbuki her şey ne kadar güzeldi. Vodafone Park'ın bitişi ve açılışı, üst üste gelen şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan namağlup çıkma başarısı. Bu benim analizim değil esasında. Benim analizim bunun yarattığı algı. Yani ben 'böyledir' demiyorum yanlış anlaşılmasın. Ama algıda çizilen 'böyledir' resmini size betimliyorum.
'Biz varken ışıltılıydı. Biz gittik ışıklar söndü' algısını gerek Ahmet Nur Çebi, gerek ekibi çok iyi anlattı Beşiktaş kamuoyuna, hatta genel kamuoyuna. Bu seçim sürecinde değil sadece; 1,5 yıldır bu algı oluşmaya devam ediyordu yani. Başka takımın taraftarı bile 'Ahmet Nur Çebi varken her şey farklıydı' diye bir görüş belirtebiliyordu Beşiktaş'ın mevcut akıbeti konusunda. Ekibinde transfer sihirbazı olarak addedilen Erdal Torunoğulları yer alınca ibre zaten Ahmet Nur Çebi tarafında olacaktı. Bu iki isim aslında Fikret Orman'ın başlangıçta beraber yola çıktığı yöneticilerdi. Hatta FEDA ile başlayan ve şampiyonluklara uzanan hikayede bu iki isim mevcuttu. Stadı olmadan deplasmanlarda oynayarak tarihi bir işe imza attıysa Beşiktaş Kulübü, bu iki ismin de payı çok büyüktü muhakkak. Daha sonra bir anda yol ayrımı yaşandı ve ardından gelen sportif başarısızlıkların da bunu körüklediğini düşünüyorum. Bir anda 'Fikret Orman, yola çıktıklarını yoldan bulduklarına değişti' algısı oluşmaya başladı. Bunu algı olarak son 1,5 yılda çok iyi işlediler Beşiktaş kamuoyuna.
Dört aday vardı aslında. Serdal Adalı, İsmail Ünal, Hürser Tekinoktay ve Ahmet Nur Çebi. Kongrede kullanılan oy sayısı 8 bin 644. Ahmet Nur Çebi, toplam 5 bin 9 oy alırken; Serdar Adalı 2 bin 983, Hürser Tekinoktay ise 537 oy aldı. Ahmet Nur Çebi sadece çok büyük bir oy farkıyla kazanmadı; açılan 20 sandıkta da en çok oy alan aday oldu.
Herkes seçimin 300-500 oy farkla biteceğini söylerken ben gerek Medyascope ekranlarında, gerek Radyo Gol'deki yayınlarımda bir haftadır İsmail Ünal'ın adaylığını geri çekeceğini ve bunun seçime etkisi farklı olacağını, Ahmet Nur Çebi'nin ise seçimi kazanacağını defalarca söylemiştim. İsmail Ünal'ın adaylığını çekip Serdal Adalı'nın safında yer alması bence Ahmet Nur Çebi'nin oylarına pozitif yansıdı. Çünkü bu hamlenin Serdal Adalı yönetiminin bir önceki yönetimin devamı olduğu imajını yarattı. Bence kimse kimsenin devamı değildir teknik olarak ama bu yaratılan algıların kongre üyelerinin bakış açısına ve hatta taraftar dahil tüm camianın tutumuna sirayet ettiğini düşünüyorum.
Bizi şimdi ne bekliyor? Beşiktaş'ın anormal bir borç yükü mevcut ve ekim ayı ödemelerinin yapılması gerekiyor hemen bugünlerde. Hafta içi Braga maçı ve hafta sonu Galatasaray derbisi var. Beşiktaş'ın önümüzdeki yedi gününün nasıl geçeceğinin Ahmet Nur Çebi'nin başkanlık sürecini çok etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü kulüpte ciddi mali sorunlar yaşanıyor. Abdullah Avcı göreve geleli dört ay oldu ve hâlâ bir kuruş bile almadığı söyleniyor. Beşiktaş gibi büyük bir kulübün bu seçim sonrasında bu iki maçta nasıl bir refleks, nasıl bir reaksiyon vereceğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Fikret Orman'ın başkanlık dönemiyle ilgili hatırlanması gereken en önemli unsur Fikret Orman'ın medya ilişkileridir. 'Bunu niye yazdınız?' diye asla medya mensuplarını azarlamamıştır. Bence medya ilişkileri açısından Türk futbol tarihinin en iyi örneklerden biri olabilir. Esprili ve pozitif tavırlarıyla her zaman Beşiktaş Kulübü'nün kapılarını medya mensuplarına sonuna kadar açmıştır.
Ahmet Nur Çebi'nin de açıkçası bu denli pozitif bir tutum içerisinde olmasını diliyorum. Çünkü herkesin bahsettiği şu 'şeffaflık' kavramı için en önemli unsurun basın emekçilerine verilen özgürlük ve gösterilen saygı olduğu kanısındayım. Sayın Ahmet Nur Çebi'ye Beşiktaş'taki başkanlık görevinde başarılar diliyorum. Son olarak da efsane başkan Süleyman Seba'nın bir sözüyle, hatta tavsiyesiyle bu konuya not düşmek istiyorum:
“Beşiktaş için bir şeyler yapmak istiyorsanız, kimsenin adamı olmayın!”