YAZARLAR

Ne olacak Milli Ordu ile halimiz?

Eleştirilecek çok yönü olmasına rağmen Ortadoğu’nun laik yönetimlerinden Suriye ve yine laik dinamiklerinden Kürtler ile savaşırken El Kaide kaynaklı Milli Ordu mu Türkiye’nin dostu ve kardeşi? Suriye’de kaos bir şekilde oluştu/yaratıldı. Bunca yıl sonra hâlâ bir akıl ortaya çıkıp “nereye gidiyoruz?” diye sormayacak mı?

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekatının amacı neydi? “Terör örgütünü” elimine etmek. Bu hedefe ulaşıldı mı? Harekat öncesi dillendirilen tariflere bakacak olursak evet. YPG’nin omurgasını oluşturduğu SDG Türkiye’nin istediği derinliğe çekildi, üstelik çekilme dost ve müttefik Rusya ile yapılan anlaşma ile sağlandı.

Ancak bu anlaşma ve somut gelişmelere rağmen Türkiye destekli gruplar ile Suriye ordusu arasında zaman zaman çatışma yaşandığı haberleri gelmeye devam ediyor. İşin daha da ilginç tarafı Rusya’dan bu saldırılara karşı net bir açıklamanın yapılmaması. Rusya “çatışmaların mutabakat alanının sınırları dışında meydana geldiği” yönünde açıklama yaparak “sakinleştirici” tavrını sürdürüyor.

Son birkaç gündür Suriye resmi haber ajansı SANA ise “Türkiye’nin saldırılarına karşı koymak üzere sıcak temas noktalarına takviye yapıldığı” haberlerini geçiyor.

Türkiye nasıl YPG’yi terör örgütü olarak tanımlıyor ve savaşıyorsa Suriye de Türkiye’nin eğitip, düzenleyip Suriye sahasına gönderdiği ÖSO’dan modifiye Milli Ordu adı verilen oluşumu terör örgütü olarak görüyor.

Ancak iç ve dış kamuoyunu “teröre karşı savaştığı için” Suriye’de bulunduğuna ikna etmeye çalışan iktidar bizatihi topraklarında bulunduğu ülkenin “terör örgütü” tanımlamasını gözardı ediyor. Suriye bir kez BM’ye SDG'ye yönelik ağır ithamların olduğu bir mektup yazdı ancak SDG’yi terör örgütü olarak görmüyor. Rusya’nın da Kürtlerin demokratik haklarının verilmesine yönelik vurguları devam ediyor. Yani Türkiye YPG’nin terör örgütü olduğu tezine Rusya’yı bile inandıramamış durumda.

Daha da ötesi bu grupların sergilediği insanlık dışı görüntüler gizlenmeye çalışıyor. Örneğin 4-5 “adamın” otomobilde ortalarına aldıkları bir kadını yakalamış olmanın zafer sarhoşluğu içinde “Allahu ekber” nidalarıyla kahramanlık gösterisi yapmaları ya da esir aldıkları Suriye askerlerine “kahpe’nin çocuğu” diye seslenmeleri, Sağlık Bakanlığı logolu ambulans içinde ters kelepçeli ve yaralı Suriye askerine yapılan hakaretler Türkiye’de kamuoyunu rahatsız etmiyor. Askerler ise Rusya’nın devreye girmesi ile serbest bırakılıyor. Askerlerin Türkiye tarafından serbest bırakılması Türkiye’nin Suriye ile resmen savaşta olduğu anlamına mı geliyor?

Aklı başında hiç kimse “bu yapılanların kime ne faydası var?” diye sormuyor. İktidar yanlısı medya ise kendilerine eziyet, hakaret edilenler “Kürt ya da Suriye askeri oldukları için” bu gibi insanlık dışı suçları alkışlıyor. Suriye’nin kendi topraklarında sergilenen bu görüntülerin bizatihi aynı topraklarda yaşayanların tepkisini çektiğini hesaplamıyor. Kin ve nefret tohumlarının ekildiğini ve bunun sadece düşmanlığı arttırdığını göremeyeceği bir sarhoşluk yaşıyor.

Gerçekten ne istiyoruz Suriye’de?

Öyle ya tehlike 32 km. derinliğe çekildi, arada Rusya var, ABD menzil dışına çıktı. Rahatlamamız gerekmiyor mu? Bazılarının adına ordu kelimesini eklediğimiz kafa kesicilerin bu icraatlarından zevk almasının ötesinde hesaplar mı var yoksa?

Anlaşılan o ki ABD ile işbirliği büyük oranda sekteye uğratılan Kürtlerin Suriye hükümeti ile de normalleşmesi istenmiyor. Bu nedenle o bölgede ne kadar kaos yaratılabilir ve Suriye yönetimi ne kadar meşgul edilirse o kadar iyi olur diye düşünülüyor.

Kürtlerin Suriye yönetimi ile (kendileri için ideal şartlarda olmasa bile) normalleşmesi Suriye’nin de normalleşmesinin ilk somut adımı olacak. İstenmeyen bu mu ve bu nedenle ABD’nin yıllardır Ortadoğu’da sürdürdüğü “kaos stratejisini” şimdi Suriye’de biz mi uyguluyoruz?

Bunu bekleyip göreceğiz. Biz kendi 'kaos senaryoları'mıza dönelim.

Bir strateji güdülüyor mu ondan da emin değiliz ama ne olacak bu “Milli Ordu’nun” hali?

Sivillere ya da askerlere karşı işledikleri suçlar kimin hanesine yazılacak? Eleştirilecek çok yönü olmasına rağmen Ortadoğu’nun laik yönetimlerinden Suriye ve yine laik dinamiklerinden Kürtler ile savaşırken El Kaide kaynaklı Milli Ordu mu Türkiye’nin dostu ve kardeşi?

Suriye’de kaos bir şekilde oluştu/yaratıldı. Bunca yıl sonra hâlâ bir akıl ortaya çıkıp “nereye gidiyoruz?” diye sormayacak mı?

Daha da tehlikelisi yarın bir gün Suriye ordusu da ciddi biçimde karşılık verirse ölenlerini şehit saydığımız bu çeteleri korumak bize mi düşecek?

Gerçekten nereye gidiyoruz?


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.