Terim ve hikâyenin sonu
Futbol oyununun "üretimi" bahsinde bir tek resmi sorumlu var; o da teknik direktördür. Teknik direktör, herkes için oynanabilecek yetenekli bir oyun inşa etmeden, o, oyun oynamak mümkün mü? Prensip olarak mümkün değil. Terim ve Denizli, bu mümkün olmayanı başaran iki değerli kahramandır. Hurda ve döküntülerden meydana gelen karman çorman yaratığı, bize oyun diye yıllarca yutturdular.
Ben yalancısıyım ama Terry Eagleton öyle diyor "Antik Yunan mitolojisinde, şehri kurtaracak olan yayı ustalıkla kullanan kişi, aynı zamanda yaralı ayağından leş kokulu bir irin sızan kişidir." Aristoteles’e göre trajik kahraman, "zehir ve panzehir, insan ve canavar, el ve akraba, av ve avcı, koca ve oğul, içerikli ve dışarlıklı, yasa koyucu ve yasadışı, Kral ve dilenci, her şey ve hiçbir şey olan bir pharmakos olarak Oedipus, ne suçlu ne de masumdur; o bir suçlu masumdur. Suçlu masum."
Jupp Derwall ve Sepp Piontek mirasının reformcu kelebek kanatlarını, ifade olunacak, en evrensel manada, bayağı bir mirasyedilikle tüketen Terim ve Denizli ikilisinin, bütün günahlarını gönüllü olarak üstlenecek, kolektif bir sünger emiciliğin, daha ben ağzımı açmadan sahne alıp, saldırıya geçeceğinden hiç kuşkum yok. Sekiz kez Türkiye şampiyonluğu ve bir kez de UEFA Kupası şampiyonluğuna uzanmış, futbol imparatoru, diğer yanda üç büyük kulüple şampiyonluğu tatmış, Türk taktik dehası bir futbol mantık piri! Bu postlara ilişen yanar. Peki, ama, her seferinde Edirne sınır kapısından dönen tenis toplarından kim sorumlu olacak?
İyi ve güzel oyun dilencilerinin affına sığınarak, Türkiye’de şampiyon olmanın, her zaman methedilecek bir şey olmadığını söylemek isterim. Türkiye ligi şampiyonluğunun müphem, muhtelit yapısı, her dönemde melezliğin meleksi değil, şeytansı bir versiyonu olmuştur. Her melezlik çoğulculuğu ifade etmez, kimi melezlikler, faşist devletlerin çoğulluğu gibidir ve bu karanlık çoğulluğun dehşetli yanı etkisiz hale getirilmeden, normalleşme mümkün olamaz.
Basit sorular sorarak ilerleyelim. Bir mimar, mimar olarak, sorumluluklarını bir duvar ustasına devredebilir mi? Bir mühendis, binanın statik hesaplarından beton döken kalfayı sorumlu tutabilir mi? Bir cerrah, cerrahi operasyonunun sonuçlarını anestezi uzmanını havale edebilir mi? Listeyi uzatmak mümkün.
Futbol oyununun "üretimi" bahsinde bir tek resmi sorumlu var; o da teknik direktördür. Teknik direktör, herkes için oynanabilecek yetenekli bir oyun inşa etmeden, o, oyun oynamak mümkün mü? Prensip olarak mümkün değil. Terim ve Denizli, bu mümkün olmayanı başaran iki değerli kahramandır. Hurda ve döküntülerden meydana gelen karman çorman yaratığı, bize oyun diye yıllarca yutturdular. Oyun olmayı hiçbir zaman başaramayan zavallı yaratık, eşyanın tabiatına uygun olarak hep karaktersiz kaldı. Kökleri üstünde bir kişilik geliştiremediği için de, özgürce gelişip serpilemedi.
Real Madrid maçında işte bu köksüz, karaktersiz ve kişilik sahibi olmayan ucube yaratık, alacalı bulacalı giysileri içinde en net yüz ifadesini bir kez daha gösterdi. Sahibinin bile ben "utandım" dediği bu melez "oğlan" düzenle düzensizliğin, biçimle biçimsizliğin, varlıkla yokluğun ve ölümle hayatın tam ortasında, en görünür "kusur" olarak varlığını sürdürebilecek mi?
Lütuf ve doğal olan arasında sıkışıp kalan bu leş kokulu ayak irinin, kusur ya da suçlu masum olarak varlığına daha ne kadar tahammül edeceğiz.
Şeytani denilen şey sadece yanlış ve despotik bir düzene işaret etmez; o aslında gerçek bir kaos ejderhası olabildiği gibi, düzen ve anlam fikrine düşman, saf bir anlamsızlık kaynağıdır da.