Apollinaris Lejyonu’nun Dipsiz Göl hazinesi
Apollinaris Lejyonu'nun oraya hazine gömdüğünü sorgulamayan, araştırmayan, tarihi incelemeyen kamu görevlileri değil, devlet. O görevliler devlet politikası çerçevesinde izin verdiler. Peki 11 yılda 1183 define izini verenlere ne demeli?
Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'daki dört büyük lejyonundan biriymiş 15’inci Apollinaris Lejyonu. Lejyon gelmiş ve hazinesini nedense bir gölün dibine saklamayı tercih etmiş. İşte o günün aklı.
Daha ilginç olan ise bu olaydan iki bin yıl sonra dönemin ilgili kamu kuruluşları bu hikayeye itiraz etmez ve gölün yok edilmesine izin verir. Ülke bir haftadır bu işi konuşuyor. Yok edilen bir gölde imzası olan kamu görevlileri ve de başvuru yapan o iki kişinin iktidar partisinden olması o kadar basit bir detaydır ki... Kamuoyunu bununla oyalarken asıl meseleyi kaçırırız hep.
Mesele hep politikadır aslında… Definecilik politikası bile basit bir sorgulama ile size çok şey anlatır. Bu ülkenin eğitim, sağlık, iklim değişikliği ya da enerji politikası ne ise definecilikte de politika odur.
GÜNAH KEÇİLERİ
Dipsiz Göl’ün kazılması işinde rolü olan kurumlar arasında Valilik, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Müze Müdürlüğü ve Jandarma bulunuyor. Yani Apollinaris Lejyonu'na inanmış bir dizi kamu kuruluşu. Hiçbiri sorgulamamış. Çünkü hepsi emir kulu.
Bu ülkede define arama ile ilgili yönetmelik var. Yönetmelik “Define araması, define aranacak yere en yakın müzeden görevlendirilecek ihtisas elemanı başkanlığında, Maliye ve Gümrük ve İçişleri Bakanlıklarının mahalli birer temsilcisi gözetiminde yapılır.” diyor. Yani o define kazısı işi o iktidar partisi yandaşı iki girişimci işi değildir.
Olay büyüyünce Kültür ve Turizm İl Müdürü, Müze Müdürü ve bir müze görevlisi açığa alındı. Ama kimse bu süreçte parmağı olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na dokunmuyor. Dokunamaz çünkü. Politikaları belirleyenlere dokunulmuyor, uygulayana dokunuyor.
Tabii ki kentin üç kamu görevlisi ve AK Partili iki girişimci ile günah keçisi sorunu çözülmüştür artık. Olanları bir tane suistimale indirgemek, konuyu bir devlet politikası olarak göstermemek en büyük motivasyonları. Ama öyle değil. Define işi aslında bir devlet işi. Tek bir olay değil. Aslında definecilik “kaçak defineciliğin” resmileştirilmiş halidir. Nitekim Dipsiz Göl tek değildir.
1183 DEFİNE ARAMA İZNİ!
Dipsiz Göl organize bir işin parlamış yıldızıdır. Bu ülke “define arıyorum” diyerek izin alabilen o özgür girişimcinin ülkesidir. Biz ünlü oldu diye Dipsiz Göl’ü biliriz. Ama sadece 2008 yılında 106 define arama izni verildiğini, 2010 yılında tam 158 define arama izni ile ülkenin madencilik dışında kalan alanlarının da delik deşik edildiğini kimse söylemez. Dahası 2008-2018 arası tam 1183 define arama izni ile ülkede doğa kalmayacağını hepimiz tahmin edebiliriz.
Tam 1183 resmileştirilmiş, sorgulanmamış define arama izni. Tam 1183 Dipsiz Göl örneği.
ÇED ŞARTI
Olayın ardından Cumhurbaşkanı sözcüsü bir açıklama yaptı ve “Bizim, özellikle bu tür tarihi ve doğal değerlerimizi ortadan kaldırmaya dönük hareketleri toleransla karşılamanız söz konusu değil" ifadelerini kullanarak adli ve idari soruşturmanın başladığını müjdeledi. Ertesinde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bölgeyi SİT alanı ilan etti ve bundan sonra Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) de isteneceği dört işlem plan olarak sunuldu.
Gelinen bu aşama akıl tutulmasının en üst aşaması sanki. Apollinaris Lejyonu hazinesini buraya sakladı diyen bir başvuruyu kabul eden bir devlet teşkilatı ÇED olunca akıllanacak mı? Hadi geçtik, bu ülkede ÇED’lerde skandallar Apollinaris Lejyonu'nun hazine sakladığı skandalının altında kalacak halde mi? Onu da geçtik, ÇED’leri denetlemeyen devlet, define aramalarını denetlemeyen devlet ÇED’li define aramalarını nasıl ve niye denetleyecek? Kaldı ki iş baştan bozuk. Kültür ve Turizm Bakanlığı çok başarılı bir işe imza atmış ve defineciler için “Define aramak istiyorum. Ne yapmalıyım?” diye bir site hazırlamış. Anlayacağınız bayağı organize bir akıl tutulması var. Buna ÇED de ekleyin tam olsun.
Çok açık ki Dipsiz Göl iflas eden devlet aklının definecilik boyutu. Define aramadan tutun ÇED’e kadar her şeyde bu kaybolan aklı görebiliyorsunuz.
HAK BEKÇİLERİ
Devletin aklı bilime, topluma, kadına, çocuğa, doğaya gelince artık çalışmıyor. Bu akıl sadece ve sadece küçük bir azınlığa gidiyor. Son beş yılda ülkenin yüzde 95’indeki erimeyi ve yüzde 5’deki zenginleşmeyi Bahadır Özgür yazısında ortaya koymuştu. Yani ekonomide olduğu gibi hayat meselesinde bile devlet artık o yüzde beşe çalışıyor.
Ama sakın bunlardan dolayı meseleden kaçmayın. “Yine mi?” demeyin. “Artık şaşırmıyorum” ezberini tekrarlamayın. Çok açık ki ortada planlı bir aptallık yoktur. Ortada şekli değişen yeni bir rejim var. İnsanın ve doğanın olmadığı, sadece küçük bir azınlığın olağanüstü şımarıklığının rejimdir bu. O yüzden olaylara değil, politikalara bakma zamanıdır. Her bir alanda olayla yetinmeme, o politikayı keşfetme, izleme, o konuya delicesine, sabırla yoğunlaşma zamanıdır. Bu işi en iyi kadın haklarını, hayvan haklarını savunanlar ve şehir hastaneleri özelinde hasta haklarını savunan hekimler çok iyi yapıyor. Emeklilikte yaşa takılanlar da bu işin en iyi örneklerinden biri değil mi? Ya da Anadolu’da hiç haberimiz olmadan duran bir dizi proje var. O örnekleri sadece o insanlar biliyor. Çok açık ki zaman konsantre olma, her meseleyi dert etme, arkasındaki politikayı çözme zamanı.
Apollinaris Lejyonu'nun oraya hazine gömdüğünü sorgulamayan, araştırmayan, tarihi incelemeyen kamu görevlileri değil, devlet. O görevliler devlet politikası çerçevesinde izin verdiler. Peki 11 yılda 1183 define izini verenlere ne demeli? Geçtik, Orman Bakanlığı’nın ormanları korumak yerine ormanda 17 define izni vermesine ne demeli? Ülkede sonsuz maden izni ile doğa kalmadı ve üstüne bir o kadar daha doğayı yok etme izni!
Ortada Apollinaris Lejyonu’nun Dipsiz Göl hazinesi yok. Ortada büyük ve organize bir iş var; halka ve doğaya aklı çalışmayan devletin işi bu.