Che ve Mao’nun gerilla üstadı: Abdülkerim el-Hattabi
FKÖ lideri Yasir Arafat, İsrail işgal güçlerine karşı sürdürdüğü mücadelede hem kendisinden destek almak hem de sahip olduğu gerilla savaşı deneyimlerinden yararlanmak için yanına ziyarete gittiği Mao’dan bazı taktikler vermesini ister. Mao, Arafat’a "Arapların çok büyük bir gerilla liderine sahip olduğunu başkalarından taktik almasına gerek olmadığını" söyleyerek yanıt verir.
Avrupalı sömürgecilerin işgal ettiği Arap ve Müslüman dünya, Ömer Muhtar, Şeyh Abdülkadir, Yasir Arafat, Ebu Cihad gibi birçok gerilla lideri yetiştirdi, ancak hiçbiri Abdülkerim el Hattabi gibi geliştirdiği taktiklerle Che Guevara, Ho Chi Minh ve Mao’ya ilham kaynağı olacak kadar literatüre girmedi.
Her ne kadar varlıklı bir aileden gelse de Hattabi, binlerce kişiden oluşan bir orduyu silahla donatacak ne para ne de silah gücüne sahipti. Elindeki birkaç çakaralmaz silahıyla İspanyollara karşı gerilla savaşının fitilini ateşleyen Hattabi’nin İspanyol ve Fransız ordularından elde ettiği ganimetleri kast ederek, “Ben kimseden silah yardımı almam, silahlarını aldığım tek güç düşmanlarımdır” dediği aktarılır.
Abdülkerim’in tarihi zaferler silsilesinin en büyük durağı 22 Haziran 1921’de gerçekleşen Enval (İspanyolca Annual) savaşıydı. İspanyollara tarihi bir hezimet tattırdığı beş gün süren Enval savaşında General Silvestre intihar ederken 25 bin İspanyol askerden sadece 600'ü kaçarak hayatını kurtarabildi.
Abdülkerim’in ordusu geri çekilen İspanyolları takip etti ve onları Derviş, Cemel el-Aravi ve Silvan gibi başka yerlerde de perişan etti. Rif güçleri İspanyol ordusunu Melilla’ya kadar kovaladı, İspanyolları oradan atmayı başarabilecekken karizmatik Rifli lider Abdülkerim, yanlış bir karar alarak yoluna devam etmek yerine uluslararası, siyasi ve askeri birtakım mülahazalar nedeniyle ordusuna şehre girmeme yönünde emir verdi. Ancak daha sonra anılarını yazdığı kitabında verdiği bu karar nedeniyle büyük bir pişmanlık duyduğunu ifade edecektir.
İspanyollara karşı bu büyük zafer uluslararası arenada yankılandı. Emperyalizm karşıtı mücadelesinde bir kez bile yenilmeyen Hattabi, önderlik ettiği Rif kabilelerinin ortaya koyduğu muazzam direniş azmi ve mücadele yeteneğiyle efsanevi “durdurulamaz ve mağlup edilemez önder” sıfatını kazandı. Time dergisi onu kapağına taşıdı. Öte yandan onun ardarda gelen bu muhteşem zaferlerinin sosyal ve siyasi sonuçları oldu. İspanyol güçlerinin Enval’deki utanç verici yenilgisi, daha sonra General Miguel Primo de Rivera’nın 13 Eylül 1923 darbesini, ardından İspanya’da askeri diktatörlüğün kurulmasını (1923-1930), Nisan 1931'de İspanyol monarşisinin çöküşünü ve iç savaşı tetikledi.
Enval savaşı öncesinde İspanya Kralı XIII. Alphonso’nun yakın arkadaşı General Manuel Fernandez Silvestre, kralın "Fas’taki isyancıların işinin acilen bitirilmesi" talimatı üzerine, Rif kabile ordularını birkaç saat içerisinde mağlup ederek aynı gün içinde gerilla lideri Abdülkerim el Hattabi’nin evinde çay içeceği sözünü verir. Ancak General Manuel'in, kendinden emin bir tavırla krala verdiği bu sözün ardından İspanyolların her yıl hüzünle andıkları ve “Enval Felaketi” adını verdikleri savaşta askerleri bırakın çay içmeyi, hayatta kalmak için kendi idrarlarını içmek zorunda kalır.
Mao, Ho Chi Minh ve Che’nin hayatına dair yüzlerce kitap yazılmış ve akademik araştırmalara konu olmuşken onların üstadı ve ilham kaynağı olan Hattabi’nin bu kadar popüler olmamasının ardında başka şeyler yanında, onun Doğulu ve İslami dünya görüşüne sahip olmasının da etkisi vardır. “Hattabi’nin Che’nin ilham kaynağı olduğunu nereden çıkarıyorsun?” denilebilir. Aktaralım.
Castro, biyografisinde Abdülkerim’in 1921 yılında İspanyollara karşı son derece başarılı saldırılar gerçekleştirdiği Enval Muharebesi’ne ilişkin ayrıntıları okuduğunu anlatır. Ayrıca Che’nin 1951 yılında Abdülkerim’i ziyaret ettiği rivayet edilir. (Mevliyar Er, Abd-el-Krim al-Khattabi: The Unknown Mentor of Che Guevara).Castro, Che ile aralarında Rif savaşına ilişkin herhangi bir konuşma geçtiğini zikretmez, ancak Bayo’nun Fas’taki savaş sırasında savaşçılardan öğrendiği gerilla taktiklerini Che’ye eğitim sırasında öğrettiğini aktarır. Bununla birlikte ne Bayo ne de Che, açıkça Abdülkerim’in yöntemlerini kullandıklarını söylemezler. Bunu açıkça söyleyen gerilla lideri Nikaragua’nın isyancı lideri Cesar Sandino’dur.
FKÖ lideri Yasir Arafat, İsrail işgal güçlerine karşı sürdürdüğü mücadelede hem kendisinden destek almak hem de sahip olduğu gerilla savaşı deneyimlerinden yararlanmak için yanına ziyarete gittiği Mao’dan bazı taktikler vermesini ister. Mao, Arafat’a "Arapların çok büyük bir gerilla liderine sahip olduğunu başkalarından taktik almasına gerek olmadığını" söyleyerek yanıt verir. Arafat şaşırmıştır, kendisinin bilmediği efsanevi Arap gerilla liderinin kim olduğunu sorar. Mao’nun yanıtı çarpıcıdır: “Büyük Rifli savaşçı Abdülkerim el Hattabi’yi nasıl bilmezsiniz?”
Fransızca ve İspanyolcayı çok iyi konuşan Hattabi açısından asıl ilginç olan, onun aynı zamanda önemli bir entelektüel olmasıdır. 1906–1915 yılları arasında İspanyolca yayınlanan “Telegrama del Rif” gazetesinde çalışan Abdülkerim, uzun bir süre İslam dünyasının sorunları ve sömürgecilik üzerine köşe yazıları yazmıştır. Onu İslam tarihinde eşsiz yapan şey bu kadar başarılı bir gerilla liderinin aynı zamanda Berberi bir entelektüel olarak Fas modernleşmesinin ilk tohumlarını atan kişi olmasıdır. Enval’de İspanyol ordusunu yenilgiye uğratmasının ardından 19 Eylül 1921’de Rif Cumhuriyeti’ni ilân edip devlet başkanı olur. Modern reformlarla devleti örgütlemeye çalışan Hattabi, kurduğu cumhuriyeti tanıması için dönemin BM’si Cemiyeti Akvam’la yazışmalar yapar. Hattabi’nin modern savaşa ilişkin birikiminin bir kısmını, İspanyol bürokrasisine yakın olduğu Yerel İlişkiler Bürosu’nda mütercim olarak çalışırken elde ettiği söylenir.
Muhammed Abdülkerim el Hattabi, kahramanca ve efsanevi kariyerinin sonunu işaret eden 26 Mayıs 1926'ya kadar Fransızlara ve İspanyollara karşı kurtuluş savaşını sürdürür. Fransızlar onu Madagaskar yakınlarındaki Reunion Adası'na sürgün eder ancak o sürgün yerine giderken bir gemiyle Kahire'ye kaçmayı başarır. Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin akınına uğrayan Abdülkerim, üç yıl sonra 1963'te burada hayata gözlerini yumar.
İslam Özkan Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe Selam gazetesinde başladı. Bir dönem kitap yayıncılığı alanında faaliyet gösterdi. Ardından Filistinhaber, Time Türk, Dünya Bülteni, Birleşik Basın gibi internet sitelerinde editörlük, TRT Arapça, Kanal On4, Kudüs TV gibi televizyonlarda haber müdürlüğü ve TV 5'te program moderatörlüğü, bazı Arap televizyon kanallarının Türkiye temsilciliğini yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Sosyoloji ve Antropolojisi'nde doktora eğitimini sürdürmektedir.
İran-Azerbaycan-İsrail üçgeninde kompleks ilişkiler 07 Ekim 2021
Ahmet Örs: Modern dönemde hayattan kopan eğitim verimsizleşti 02 Ekim 2021
ABD’nin Afganistan’daki fiyaskosunun sırrı 01 Ekim 2021
'Diyanetin sahaya sürülmesi, AK Parti'deki erimeyi durdurmaz' 25 Eylül 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI