Klopp’un Liverpool sırları ve Guardiola’nın tedirginliği
Klopp’un yeni oyun felsefesi, rakibe set oluşturma zamanı tanımamak üstüne bina edilmiştir. Bu amaçla Klopp, savunmanın iki kanat oyuncusuna bir tür oyun kurucu görevleri verir.
Eğer hafızam bana fena halde bir oyun oynamıyorsa, Orhan Pamuk, Nabakov’un ‘’Ada’’ romanına yazdığı önsözde şöyle söylemişti: "Dünyanın büyük yazarlarının bütün hilelerini biliyorum artık." Burada ima edilen hile; ustalık, yaratıcılık. Çözümler ve büyük yetenek manasındadır. Rakiple oyun arasında bir yere konumlandırılan akıl, sadece bir maçın taleplerini gözetmez, geliştirilen ve sürekli tekrar edilmesi beklenilen oyunun da taleplerine odaklanır. Skorlardan azade olarak tekrar edilebilir bir oyunu, biricik amaç haline getiren teknik adamların başında Pep Guardiola gelir. Guardiola’nın geliştirdiği oyun felsefesi, bir teknik adam olarak onun inisiyatifine dayanır. Bu felsefede, oyuncular oynayan değil, eyleyen aktörlerdir. Bu bakımdan Guardiola oyunlarıyla, film senaryoları arasında ciddi bir benzerlik vardır. Guardiola’nın oyun için, oyuncularında aradığı ikna şuydu: "Topu bizim kale önünden rakip ceza sahasına kadar ben taşırım, eğer bir yeteneğiniz ve katkınız varsa işte tam burada, bu noktada, siz inisiyatif kullanabilirsiniz." Bu oyun algısına göre oyun; iki kale arasında inşa edilen bir tüp geçiştir ya da iki kale arasında kazılan bir tüneldir.
Kabul etmek gerekir ki, Guardiola bu felsefe ve anlayışla sadece Avrupa futbolunun geleceğine değil, dünya futbolunun gelişim süreçlerine de damgasını vurdu. Özellikle de Avrupa futbolunun son 10 yılı, bu felsefenin hakimiyeti altında geçti. Son iki yıl hariç; Klopp dahil, bütün teknik adamlar, bu baskın futbolu etkisiz hale getirmek için çare üretme gayreti içinde oldular. Dominant, topu rakibe bırakmayan, top rakibe geçtiğinde olabilecek en hızlı şekilde topu geri alan ve çok paslı, çok döngülü olarak inşa edilen bu oyunun en öldürücü hamlesi de, hiç kuşkusuz, büyük sabır ve ince pas alış verişlerine dayalı, yıkıcı, final vuruş organizasyonuydu. Salt bu nedenlerden ötürü bütün rakipler geride, birinci bölgede savunma setleri oluşturmak durumunda kalıyordu.
İstisnasız bütün teknik adamlar, bu ağır baskı karşısında, topu bir biçimde kapmak ve Guardiola takımlarının geride bıraktığı, o geniş alanları kullanma imkanına odaklanıp, bu zafiyeti değerlendirmek için iştahla 'denemeler yapıp çözümler üretmeye' çalışıyordu. Mourinho ve Arsene Wenger’in bulduğu çözümler, farklı sistem ve organizasyonlar içermelerine rağmen, sonuç alıcı olmaktan uzak tecrübeler olarak futbol tarihine geçti.
Klopp önce, adına gegenpressing denilen çok baskı ile, Guardiola oyunlarına karşı isyan bayrağını açtı. Daha da ileri giderek, bu oyunu 'Tiki taka' imasıyla küçümseyerek tavırlar geliştirdi. Gegenpressing baskı ve geçiş oyunlarını, temel oyun yapıları olarak öngörüyordu. Zaman içinde Klopp set oyunlarını aşmak için bir yöntem geliştirdi. Alan ve topa odaklanmadan, zamanı temel strateji haline getirdi. Bunun anlamı, geçiş oyunlarının büyük imkanlarını, bir oyun sistematiğine dönüştürmekti.
Baskı yapan her takım, sırf baskıyı yoğunlaştırmak için, çoklu oyuncuyu topun olduğu bölgeye göndermek zorunda; çünkü çoklu oyuncu topluluğu olmadan, baskıyı yoğunlaştırmak mümkün değildir. Her baskı yapmak demek, geride, alan boşaltmak demektir, diğer bir değişle, baskıya maruz kalan takım, topu kaptığında, oynamak için geniş alan bulur. Bunun da anlamı şudur; rakibi geniş alanda yakalayan takım, rakibine set düzenine geçme imkanı vermeyebilir. İşte bu noktada zamanı doğru kullanmak stratejik önem kazanır.
Klopp’un yeni oyun felsefesi, rakibe set oluşturma zamanı tanımamak üstüne bina edilmiştir. Bu amaçla Klopp, savunmanın iki kanat oyuncusuna bir tür oyun kurucu görevleri verir. Robertson ve Trent Alexander Arnold, tipik bek pozisyonundan çok, çapraz diyagonal paslar ile, rakibin toparlamasına izin vermeyen bir rol üstlenirler. Salah Firmino ve Sadio Manê, henüz orta sahayı geçmeden, topu önlerinde bulurlar ve üstelik sırtları değil, yüzleri kaleye dönük olur. Bazen bu çapraz pas bağlantısına Virgil Van Dijk, Fabinho ve Henderson da katılır.
Klopp, Guardiola’dan farklı olarak set oyunlarını, setler oluşmadan aşar. Guardiola’nın tüp geçişleri yerine, o oyunu geniş alanda at yarışına dönüştürür. Kabul etmek gerekir ki, Klopp bu oyun kurgusundan şimdiye kadar şapka çıkartılacak, parlak başarılar elde ediyor.
Guardiola’nın tedirginliği bütün büyük hilelerinin Klopp tarafından deşifre edilmesinden kaynaklanıyor. Son dönem Manchester City'de yaşanan mental sorunlar, Guardiola’nın bu tedirginliğinden kaynaklanıyor gibi duruyor.