YAZARLAR

Kitap okuma kampanyası: Kitap okunacak oku!

İstanbul Mecidiyeköy meydanında çiçekçilik yapan iki şahıs kavgaya tutuştu. Makas ve tenis raketiyle birbirine saldıran şahıslar, polis tarafından etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. Bir insan ancak öncesinde anlaşarak bu iki aletle kavga eder bence. "Bak anlaşalım önce, kimsenin aklına gelmeyen iki aletle kavga edeceğiz." Tenis raketi elbette tartışmasız galip gelmiştir, makas ne be!

Adana’da Büyükşehir Belediyesi Adana Basketbol ile Samsun Canik Belediye takımları arasında oynanan kadın basketbol maçına giden Adana Valisi, “Okuyorum Her Yerde, Paylaşıyorum Sevgiyle” projesi kapsamında protokol üyeleriyle birlikte kitap okuma etkinliğine katıldı. Basketbol salonuna ve tribünlere kütüphane muamelesi çeken insanlardan oluşan haberin fotoğrafı gerçekten inanılmaz. “Sen şampiyon olacaksın, kitap okumayan ölsün, ölllsün” tezahüratını da yapsalardı, temaşa amacına daha da ulaşmış olurdu. Bu kitap okuma kampanyalarının; özünde “kitap okunacak oku” tadında askeri bir emir komuta düzeninde gerçekleşmesi nedeniyle hiçbir faydasının olmadığı açık olsa gerek. Zorla güzellik olmayacağı, kültür politikalarının, eğitim sisteminin topyekun gözden geçirilmesinin gerekliliği ortadayken bu tarz “hadi toplu kitap okuyalım, alışkanlık edinsin halkımız” mesajlı kampanyalar karikatür düzeyinde kalıyor ne yazık ki. Kitaba genel anlamda lüks bir eşya gibi yaklaşan siyasi erk ve onların temsilcileri, bu tarz etkinliklerle bize tam tersini ispat etmeye çalışıyorlar. Bu satırları okuyanlar arasında da “Aman ne var canım, zorla morla işte, kitap okuyorlar ya sen ona bak” diyenler yoktur umarım.

Zonguldak'ta bir hırsızlık zanlısı, girdiği kuaför dükkanından iş yeri çalışanına ait çantayı alarak kaçtı. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde zanlının hırsızlık sırasında simit yiyerek rahat tavırlar takınması dikkatlerden kaçmadı. Muhtemelen “Amaaan nasıl olsa serbest bırakılırım” rahatlığı sarmış olsa gerek. Öyle ya imzacı değil, akademisyen değil, gazeteci değil, Osman Kavala hiç değil. Asıl şaşırtıcı olan simidin yanında çayla peynirin olmaması…

İspanya’da bir sürücü, aracıyla kiliseye daldı. Polis tarafından gözaltına alınan sürücü, ifadesinde, "Şeytandan kaçtım. Ondan saklanıyordum" dedi. Geçtiğimiz günlerde Türkiş mesih Hasan Mezarcı da Noel zamanı doğum günü pastasını kesmiş, ailesi “İyi ki doğdun Meeeesiiiihhh” şarkıları eşliğinde parti düzenlemişti. Akdeniz havzasında kafalar biraz böyle çalışıyor. Kanaatimce eğer bir gün Akdeniz Federasyonu kurulursa Fransızlar hariç hiç sıkıntı çıkmaz gibime geliyor.

İstanbul Mecidiyeköy meydanında çiçekçilik yapan iki şahıs kavgaya tutuştu. Makas ve tenis raketiyle birbirine saldıran şahıslar, polis tarafından etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. Bir insan ancak öncesinde anlaşarak bu iki aletle kavga eder bence. "Bak anlaşalım önce, kimsenin aklına gelmeyen iki aletle kavga edeceğiz." Tenis raketi elbette tartışmasız galip gelmiştir, makas ne be!

Trabzon Havalimanı’na iki yıl önce iniş yaptığı sırada pistten çıkan ve kazanın ardından da tırlarla taşındığı Yomra ilçesinde kaderine terk edilen yolcu uçağı ilçenin başına dert oldu. Dönemin Yomra Belediye Başkanı tarafından 'Millet Kıraathanesi' yapılacağı vaadiyle ilçeye getirilerek pazar yerine bırakılan uçak çöpler arasında bulunuyor. Oyuncak müzesi, restoran ya da denize batırma gibi seçenekler tartışılıyor. İşgüzarlığa daha mükemmel bir örnek az bulunur. Kaza oluyor ve hemen üstüne ergence atlıyorsun "Ben alırım, sonrası, ee sonrası Allah kerim" diyerek koca uçağı çarşının ortasına koyuyorsun...Aklıma oğlumun 7 yaşındayken, okulla birlikte gittikleri Pera Müzesi gezisinde "İçinizde İtalyanca bilen var mı” sorusuna arkadaşıyla birlikte parmak kaldırmaları geldi. Uçağın bu belirsizliği, sıfır kelime bildikleri İtalyanca için heveslenen çocuklar misali bir durum olsa gerek.

Bursa'nın İnegöl ilçesinde yaşayan E.Ş, 80 milyon liralık ikramiyeyi tek rakamla kaçırdı. Teselli ikramiyesi olarak 20 bin lira isabet eden şahıs, Milli Piyango biletini 'haram' diyerek yaktı. E.Ş.’in haram-helal bilgisi belli ki 10 gün önce bileti alırken yeterli düzeyde değilmiş ve bir anda “haleluyah” olmuş. Patronu tarafından bir maaş asgari ücretle ödüllendirilen E.Ş’ye, bize her şeyin ne kadar içi boşaltılmış bir şova dönüştüğünü ya da amiyane tabirle her şeyin nasıl suyunun çıkartıldığını bir kez daha göstermesi açısından şükranlarımızı sunalım lütfen.

İstanbul’da kız arkadaşını darp eden, olaya tepki gösteren vatandaşlara öfkelenip aracını üstlerine süren G.S.G. tahliye oldu. Aynı günlerde Anadolu Ajansı suçu sabit Sivas Katliamı sanığına tahliye talep edercesine haberler yaptı. Osman Kavala ise elbette hala içeride. Bu dayanılması güç tutarsızlıkları, dilemmaları yazmak da okumak da sıkıcı geliyor olabilir. Lakin deşifre etmeden olmuyor, etsen zaten hiç olmuyor. Hayatımız bir süre daha böyle geçecek anlaşılan.

Trabzon’da hamsi bereketi yaşanıyor ama bunlar Gürcistan kökenli hamsiler. “Gürcistan'dan gelen hamsi Trabzon'da tezgahları şenlendirdi” haberin başlığı böyle…Balıkçılardan birinin ifadesi ise harika: “Zaten 3-4 saatlik yoldan geldiği için taze. Normalde yerli sayılır Karadeniz hamsisi.” Belli ki bir endişe, ürkeklik var, “Hristiyan komşudan gelen hamsiye Trabzon halkı domuz muamelesi yapar mı” hafif kaygısı göze çarpıyor. “Normalde yerli sayılır” demek yerine, neden bizim sularımızda balığın sıfırlandığını sorgulamak daha zor elbette. Nedeni basit aslında, iç savaşın yaşandığı Suriye’den neden hububat ithal ediyorsak aynı nedenle balık ithal ediyoruz işte. Hepsi de “yerli ve milli”, Libya dahi bizim komşumuz olmuşken, yanı başımızdan gelen hamsi elbette “bizden” sayılır.


Azmi Karaveli Kimdir?

İletişim uzmanı. Galatasaray Lisesi’nin ardından Marmara Fransızca Kamu Yönetimi’ni bitirdi, aynı üniversitede Sinema-TV yüksek lisansı yaptı. 1993 yılında Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı. Televizyon programcılığının yanı sıra, özel sektörde ve iletişim ajanslarında çalıştı. Kadir Has Üniversitesi’nde iletişim dersleri verdi. Hayat Bilgisi Okulu’nun kurucuları arasında yer aldı. zete.com’da yazılar yazdı. Cumhuriyet Pazar Eki’nde Yurttan Sesler bölümünü hazırladı, zaman zaman kültür sanat sayfasında yazılar kaleme aldı. 2018 yılında gazetede yaşanan gelişmeler üzerine Cumhuriyet’ten ayrıldı. Halen kurucusu olduğu ajansta iletişim danışmanlığı yaparken, bazı STK ve siyasetçilere gönüllü destek veriyor. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde doktora tezini bitirmeye çalışıyor.