Kerim Has: Putin, Putin sonrasına hazırlanıyor!
Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’a göre, kendisini de bağlayan ve bir kez daha başkan olamamasını öngören anayasal değişiklik önerileriyle Vladimir Putin, Rusya’yı “Putin sonrasına” hazırlıyor. Peki bunu neden yapıyor? Has’a göre bunun arkasında şu ana kadar Putin’i de tepede tutan Rusya derin devletinin kararı var. Bununla birlikte Has, Putin’in tekrar başkanlığa gelmeyeceğini ama Devlet Konseyi Başkanlığı koltuğuna oturarak “onursal başkanlığını” sürdüreceğini düşünüyor.
Rusya’da bir şeyler oluyor ama ne? Geçtiğimiz hafta başından beri bir nevi Putin’in baston olarak kullandığı Başbakan Dmitriy Anatolyeviç Medvedev, kabinesiyle birlikte görevinden istifa etti. 24 saat içinde yeni başbakan atandı, kabine belirlendi, Medvedev Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı’na getirildi ve tüm bu olaylar herhangi bir kriz çıkmadan, otomatiğe bağlanmış gibi gelişip sonlandı.
Fakat daha enteresanı, 20 yıldır kâh başkan kâh başbakan olarak Rusya’yı bir anti-demokrasi olarak yöneten Putin, anayasada 2024 sonrasında kendisinin de bir daha başkanlığa aday olamamasını öngören çok sayıda değişiklik önerdi.
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla her anlamda çöken, parçalanan Rusya’yı bir kez daha ayakları üzerine oturtan Putin yönetimini, Rusya’daki devlet bürokrasisini, ülkenin iç ve dış siyasetini yakından takip eden, uzun yıllardır Rusya’da yaşayan siyaset bilimci ve Rusya analisti Dr. Kerim Has’la konuştuk…
Rusya’ya dair yapılan analizlerde ortaklaşılan temel tespit, Ortadoğu’da ABD’nin aksine çok az para ve askerle çok etkili hamleler yaptığı yönünde. Rusya bunu nasıl yapabiliyor?
Bunun çok sayıda nedeni var. Bir kere Rusya’da Şarkiyatçılık çok gelişmiştir. Rus uzmanlar gittikleri yerlerde hem uzun süre kalır hem de çok ayrıntılı saha çalışması yaparlar. Sadece benim master ve doktoramı bitirdiğim fakültede bile Svahili, Laosça dahil 44 farklı dil öğretiliyor mesela. Bölgedeki her alanın en ince ayrıntısına kadar vakıf uzman yetiştirmeye çalışıyorlar. Uzmanların, akademisyenlerin çoğunun devletin güvenlik organlarıyla doğrudan, organik ilişkisi oluyor. Rus uzman ve akademisyenler sahayı analiz etmekten ziyade, sahadan bilgi toplamaya odaklı çalışır, topladıkları bilginin analiz kısmını ilgili devlet kurumlarına bırakırlar.
Sahayı bilmek, sahada etkili olmaya yetiyor mu?
Hayır, zaten bu etkenlerden sadece bir tanesi. ABD’nin kontrollü bir biçimde bölgedeki fiziksel varlığını azaltması da Rusya’ya alan açıyor. Zaten Rusya, Suriye iç savaşıyla birlikte bölgeye güçlü bir dönüş yaptı. Bunda Ankara’nın Suriye özelinde dış politikasında yaptığı birçok yanlışın, ABD-Türkiye geriliminin, Arap isyanlarının etkisi de oldu. Ayrıca Batı’nın Ortadoğu’da yaptığı hatalar da Rusya’ya alan açtı. AB’nin zaten Birlik olarak bir Suriye politikası mevcut değil. Birkaç Avrupa ülkesinin kısmi varlığı ise Rusya’yı engelleyici ölçüde değil. Öte yandan; İran’la, Suudi Arabistan’la, Türkiye’yle, Kürtlerle, Mısır’la, İsrail’le, yani bölgedeki bütün aktörlerle konuşabilme yeteneğine sahip tek ülke Rusya. Şu ana kadar bu becerisinde kritik bir hata yapmadı. Yine, Rus askeri diplomasisi de Suriye’yle birlikte çok güçlü bir tecrübe kazandı. 2015-2016’dan sonra Rusya’nın neredeyse her grupla tek tek masaya oturup havuç-sopa yöntemi uygulaması sayesinde çok sayıda cihatçı grup da Suriye’de silah bırakmak zorunda kaldı.
'TÜRKİYE, RUSYA’NIN ORTADOĞU’YA YERLEŞMESİNİ KOLAYLAŞTIRDI'
Türkiye’nin Suriye politikası Rusya açısından ne tür sonuçlar yarattı peki?
Türkiye, Rus uçağını düşürdükten sonra çok sayıda taviz vermek zorunda kaldığı gibi, Rusya’nın Ortadoğu’ya dönüşünü ve yerleşmesini de kolaylaştırdı. Hem askeri alanda hem enerji politikalarında… Rusya Suriye’de önceden sadece Tartus’ta ufak çapta bir deniz üssüne sahipken, şimdi Hmeymim’den Kamışlo’ya Rus uçakları rahatlıkla inip kalkabiliyor, Rus hava savunma sistemleri Türkiye’den gelebilecek tehditlere karşı kalkan oluşturabiliyor. Uçak krizi sonrası Ruslar Türkiye’ye S-400 satıp Mersin’de liman imtiyazı koparabildiler. Suriye’deki cihatçıların ‘temizlenmesi’ yükünü de büyük ölçüde Ankara’nın omuzlarına yüklediler. Şimdi Türkiye’nin Ortadoğu-Doğu Akdeniz havzasındaki en önemli komşusu Rusya oldu. Tabii bunda Mısır’da Sisi’nin Rusya’yla askeri ilişkilere önem vermesi, Libya’da ortaya çıkan boşluk, Avrupa Birliği’nin hem kendi içindeki çalkantıları hem de temel politikasını mültecilerin gelmemesi üzerine kurarak sahadan uzak kalması gibi unsurların da etkisi oldu. Fakat tüm bu denklemi kendi lehine çevirebilmeyi, başta da söylediğim gibi bölgeye dair gelişmiş uzmanlıkla izah etmek mümkün. Bölgeyi çok iyi biliyorlar gerçekten. Rusya’da örneğin bir Türkolog sadece Türkçeyi bilmekle yetinmez. Tarihini, kültürünü, ekonomisini, genel sosyal ortamını da çok iyi öğrenir. Türkiye’de ise birçok Rus dili ve edebiyatı mezunu vardır…
Ve sadece Rusça mı bilirler?
13 yılı aşkın süredir Rusya’da yaşıyorum ve Türkiye’den gelen Rus dili ve edebiyatı mezunlarının Rusça hazırlık kurslarına gittiklerini biliyorum.
'PUTİN, RUSYA DERİN DEVLETİNİN İTTİFAKIYLA ÖNE ÇIKTI'
Rusya’nın bölgede az eforla çok işler yapmasının arkasında Putin faktörünün olduğu da biliniyor. İki hafta önce yaptığımız söyleşide Prof. Hamit Bozarslan, “Putinizm, Avrupa’da gerçekten büyük bir cazibe kazanmış durumda. Avrupa’daki radikal sağ Putinizm’i örnek alıyor” diyordu. Putin’in liderliğini etkili yapan unsurlar neler?
Putin, Rusya’daki farklı güç odaklarının, güvenlik kurumlarının konsensüsüyle hazırlanmış bir isim. Bulunduğu konuma seçimle geldi ama kendisini de buna hazırladılar. Rusya’nın büyük çöküşte olduğu 1990’larda Putin, St. Petersburg’dan Kremlin idaresine getiriliyor. Ruslar “istihbaratçının eskisi olmaz” derler ve Putin, Sovyetler Birliği döneminde Doğu Almanya’da çalışmış, yarbaylık rütbesine kadar çıkmış eski bir KGB ajanı. Putin’in siyasi arenaya dâhil olması, ismi üzerinde ittifak kurulması neticesinde gerçekleşti.
Yani Putin’in öne çıkması bir tür devlet kararıyla mı oldu?
Rusya derin devletinin ittifakıyla, evet. Boris Yeltsin, 1999’da görevi bıraktığında Putin başbakandı. Ondan önce hem Kremlin idaresinde tecrübe kazanmış, sonrasında istihbaratın başına getirilmişti. Putin’in getirilişi ve yükselişi, pek tabii Rusya’nın derin devleti olan istihbaratın 1990’ların çalkantılı süreci sonrasında, ülke yönetiminde ipleri eline almaya karar verip uyguladığı stratejiyle mümkün oldu. Ruslar kararsız idarecileri pek sevmez. Putin’in çok disiplinli bir yapısı var ve Yeltsin’den sonra böylesi bir lider Ruslar üzerinde büyük tesir yarattı. Putin başkanlığın ilk yıllarında, Çeçen sorununu oldukça sert yöntemlerle bir şekilde hal yoluna koyup özellikle 1990’lı yıllardan kalma oligarkların siyasetteki etkisini kırmakla uğraştı. Böylece 2003 yılından itibaren iktidarı kontrolüne aldığını söyleyebiliriz. Nitekim 2004’te rekor oyla ikinci kez başkan seçildikten sonra kendi çekirdek kadrosunu kurmaya başladı.
'PUTİN, KAYBETTİĞİ DESTEĞİ MİLLİYETÇİ DALGAYLA ARTIRDI'
Rusya’nın 1990’lardaki çöküşten sonra, giderek dışa açılmaya ve Ortadoğu’ya yönelmeye başlaması nasıl mümkün oldu?
1999’dan itibaren derinleşen Çeçen meselesi ve Rusya’nın elini kolunu bağlayan ayrılıkçı milliyetçi sorunlar 2007’ye doğru büyük ölçüde hal yoluna konulunca, keza 2003’ten sonra petrol fiyatlarının yükselmesiyle ekonomide iyileşme sağlanınca, Moskova’nın dışa açılmaya başladığını görüyoruz. 2007 Münih Güvenlik Konferansı’nda Putin’in yaptığı kritik konuşma bu açılımın ayak sesleriydi ki, zaten bunu hemen 2008’de Gürcistan savaşı takip etti. Yakın çevre ülkelerini 2013-14’te Ukrayna’yla kriz ve Kırım’ın ilhakı izledi. Sonrasında açılım Suriye’yle sürdü. Bu gelişmelerin de etkisiyle devletin Putin iktidarı konusundaki konsensüsü devam etti, ediyor. 2012 yılında Putin tekrar Medvedev’le yer değiştirip üçüncü kez başkanlığa geldiğinde, hemen öncesinde başlamış olan protesto hareketleri sonuç vermedi.
Neden?
Bir kere 2012’den itibaren vidalar sıkılmaya başlandı. Özellikle yabancı STK’lara ve STK’lara destek veren yabancı kuruluşlara yönelik kısıtlamalar getirildi. Ayrıca 2013’ten sonra, Kırım ilhak edilince, Rusya’daki milliyetçi dalga da yükseldi. Ekonomik veya siyasi sebeplerden dolayı Putin’in kaybettiği destek, Kırım’ın ilhakıyla tekrar arttı. Üstelik Kırım ilhakı yüzünden Rusya ekonomik yaptırımlarla karşılaştı ama bundan kaynaklanan sorunlar milliyetçi duyguların üstüne çıkamadı. Bu anlamda Rusya’nın en liberali, Türkiye’nin en muhafazakârından daha muhafazakârdır.
'PUTİN’İ DELİ PETRO’YA, HATTA LENİN’E BENZETENLER BİLE VAR!'
Putin, Rusya’da genel olarak nasıl algılanıyor? Herkesin korktuğu bir diktatör mü, bir kurtarıcı mı, yahut Rus milliyetçiliğinin taşıyıcısı mı?
Putin’i gelmiş geçmiş Rus liderlere benzetmeye çalışanlar var. Onu Deli Petro’ya, hatta Lenin’e benzetenler bile var! Ama Putinizmin altında bir ideoloji yok. Zaten Putin de çok pragmatik, realist ve dolayısıyla Rusya’nın kapasitesini, yapabileceklerinin sınırını iyi hesap edebilen bir lider. Putin hâlâ bir siyasetçi değil aslında.
Nedir peki?
Putin miting filan yapmaz mesela. Popülist siyasetten ziyade disiplinle, iş bitiricilikle, devleti öncelemekle öne çıkan bir isim. Rusya’yı yeniden kendi ayakları üzerine oturtmaya, Sovyetler Birliği coğrafyasındaki etkinliğini artırmaya odaklanırken de realist. Çünkü Sovyetler Birliği gibi bir yapının inşa edilemeyeceğinin net biçimde farkında. Ama post-Sovyet coğrafyayla yakın ilişkiler kurmak, Putin’in önceliklerinden biri. Batı’ya karşı da pragmatik, çıkarları maksimize etmeye odaklı bir politika uyguluyor. Rusya, en kritik anlarda bile ABD’yle askeri temasları kesmemiştir. Yani Batı Rusya’ya doğru bir adım atsa, Rusya Batı’ya doğru on adım atar ama masaya eşit şartlarda oturma konusunda da diretir. Ruslar, 1990’lardaki aşağılanmayı Putin’le birlikte aşabildiklerini düşünüyorlar.
1990’lar Rusya’sı, hayatın ve kurumların her alanında mafyalaşmayla, yozlaşmayla, yolsuzlukla bilinir. Putin’in Rusya’sında bu yozlaşmanın telafi edildiği söylenebilir mi?
Türkiye’deki kadar olmasa da yolsuzluk ve yozlaşma yine çok yüksek seviyelerde. Fakat Rusya halkının genel olarak ekonomik seviyesi 1990’lara nazaran arttığı ve uluslararası alanda kendilerine alan açıldığı için, yolsuzluk ve yozlaşma eskisi kadar görünür değil. Öte yandan Rusların demokrasiye yaklaşımı biraz farklı. Haklarında alınacak her kararın illa demokratik olması gibi bir beklenti yaygın değil. Daha ziyade Batı’ya gitmiş, orayı görmüş gençlerde, akademik ve entelektüel camiada kısmî bir demokrasi talebi var.
'PUTİN, 2024’TEN SONRA TEKRAR BAŞKANLIĞA GELMEYEBİLİR'
15 Ocak’ta Başbakan Dimitri Medvedev, tüm kabinesiyle birlikte istifa etti. Hemen ardından Putin, Medvedev’in yerine Federal Vergi Hizmetleri Başkanı Mihail Mişustin’i göreve “önerdi” ve böylesi bir hadise, sanki herhangi bir kuruma atama yapılmış gibi, bir krize neden olmadan uygulamaya geçirildi. 15 Ocak itibariyle Rusya’da olan şey neydi?
Bir kere şu an dördüncü defa başkanlık yapan Putin’in başkanlık süresi 2024 yılında bitiyor. Mevcut anayasaya göre 2024’te Putin’in ara vermesi lâzım.
Yani sürekli yaptığı üzere tekrar yerine emanetçi koyup resmi olarak başbakanlığa dönmesi ve yönetimi bu şekilde sürdürmesi gerekiyor, öyle mi?
Başbakanlığa dönmesinin önünde bir engel yok. Ama 2024’ten sonra tekrar devlet başkanlığına dönebilmesi için altı yıl beklemesi gerekiyor ki, bu da 2030 yılına, dolayısıyla Putin’in 78 yaşına denk geliyor. Zaten 2018 başkanlık seçimlerinden sonra Putin, açık bir biçimde olmasa da, tekrar başkanlığa gelmeyi düşünmediğini ima etti. Açıkçası ben de 2024’ten sonra Putin’in geri dönmek üzere ara vereceğini sanmıyorum. Şu an anayasal hüküm gereği en fazla iki defa art arda başkan seçilebiliyor ama Putin istese bunu değiştirerek üç yahut dört defaya da çıkarabilir.
Peki bunu niye yapmıyor?
Şu an Rusya’nın gündeminde olan ve Putin’in önerdiği anayasal değişiklikler, 2024 sonrasında tekrar başkan olmayacağının da işareti aslında.
'RUSYA’DA BAŞKAN ADAYLARINA 'YERLİ VE MİLLİ' ŞARTI GETİRİLİYOR'
Nedir bu anayasal değişiklik önerileri?
Önerilerin başkanlıkla ilgili kısmı kabaca şöyle: Yüksek düzeydeki devlet görevlileri için yabancı vatandaşlığa ve yurtdışında oturum iznine sahip olmama ön koşulunun anayasa ile sabitlenmesi. Devlet başkanlığına aday olabilmek için ise Rusya’da en az kesintisiz 25 yıl yaşamış olmak ve hayatının herhangi bir döneminde yabancı vatandaşlığa veya yurtdışında oturum iznine sahip olmamak. Devlet başkanının iki dönemden fazla görev yapamayacağına yönelik hükümdeki ‘arka arkaya’ koşulunun kaldırılması. Dolayısıyla bir Rusya vatandaşı, toplamda iki dönemden fazla devlet başkanı olarak görev yapamayacak.
Nasıl yani?
Şu anki anayasal hükme göre art arda olmayınca, on defa da seçilebilirsiniz. Putin, zaten bu hüküm nedeniyle 2008-2012 arasında ara verdi ve daha sonra tekrar iki defa art arda seçildi. Buna göre 2024’te tekrar ara vermesi lâzım. Şimdi Putin, mevcut anayasada başkan seçilme kriteri olarak gösterilen “arka arkaya iki defa seçilebilir” hükmündeki “arka arkaya” ifadesinin kaldırılmasını öneriyor.
Bunu, sınırsız defa başkan olabilmek için istemiyor mu?
Hayır, “arka arkaya” ifadesini kaldırdığınız zaman, cümle şu hale geliyor: “Bir kişi en fazla iki defa başkan seçilebilir.” Dolayısıyla bu, Putin’in ölene kadar başkan olabilmesinin önünü açmıyor, aksine, başkanlığını bitiriyor.
Başkan olabilmek için en az 25 yıl aralıksız Rusya’da yaşamış olma şartının getirilmesi arzusunun arkasında ne yatıyor? “Yerli ve milli” bir başkan seçebilmek için mi?
Evet, bir nevi öyle. Rusya’da ikinci vatandaşlığı olan o kadar çok insan var ki. Ukrayna, İsrail vs. vatandaşlıkları örneğin. Bu şartla, teknik olarak sayısız kişiyi elemiş oluyorsunuz. Ayrıca başkan adayı olabilmek için, hayatı boyunca hiçbir yerde oturum almamış olması gerekecek. Halbuki özellikle Batılı ülkelerde oturumu olan birçok siyasi muhalif ve oligark var…
'PUTİN 2024’TE ONURSAL BAŞKAN OLUP DEVLET KONSEYİ’NİN BAŞINA GEÇEBİLİR'
Peki Putin tüm bu değişiklikleri neden gündeme getirdi?
Bence bu sadece Putin’in değil, onun başkanlığı konusunda oluşan konsensüsün aktörlerinin de talebi. Dolayısıyla Rus devlet mekanizması da, Putin de, Putin sonrasına hazırlanıyor. Fakat bu, Putin’in etkisizleşeceği, yahut emekli olup evine çekileceği anlamına gelmiyor. Zaten ayarlamalara bakıldığında, Putin bir tür onursal başkan gibi bir pozisyona gelecek gibi görünüyor.
Onursal başkanlık için kendisine ayrı bir makam, koltuk belirlemesi gerekmiyor mu?
Güvenlik Konseyi’nden ayrı olarak, Rusya’da 2000 yılından beri, Devlet Konseyi denen bir istişare organı var. Anayasal bir kurum değil bu. Putin, anayasadaki değişiklik önerisinde bu Devlet Konseyi’ni de anayasal bir kurum haline getirmek istiyor. Bu konsey bir istişare mekanizması olmaktan çıkıp anayasal statüye kavuşacak, icra yetkisi olacak. Yani yasama, yürütme ve yargının yanında güçlü bir devlet kurumu olarak Devlet Konseyi de bulunacak. Henüz görevleri açıklıkla belirlenmedi ama zamanla netleşir. Bu Konsey’in içinde federal bölge valileri, bir kısım senatörler ve milletvekilleri ile bazı yüksek düzey devlet görevlileri de yer alacak. Şu an Rusya’da yapılan değerlendirme ve öngörüler, Putin’in 2024 yılında bu konseyin başına geçebileceği yönünde. Böylece “onursal başkanlığı”, Devlet Konseyi başkanlığı makamında icra edebilir.
'PUTİN ESKİDİ VE DEVLET YENİ DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ DUYDU'
Madem yine fiilen başkan kalacak, tüm bu düzenlemeler, yeni kurumlar, yeni makamlar niye?
Toplumsal tepkilerden tutun da ekonomiye kadar pek çok etken ve denge gözetilerek ince hesaplar yapıldığı açık. 2024’e ekonomide bir düzelmeyle girilmesi hedefleniyor. 2024’teki geçiş döneminde aksaklık yaşamamak için de iktidarı halefine kontrollü bir şekilde devretmesi gerekiyor. Daha doğrusu, Rusya’da devletin çekirdeğini oluşturan güvenlikçi ekibin niyeti bu yönde.
Medvedev’in yerine getirilen yeni başbakan Mihail Mişustin nasıl bir karakter?
Ekonomist ve tam bir teknokrat. Vergilendirme alanında çalıştığından dolayı da ister istemez Rusya’nın güvenlik kurumlarıyla da yakın ilişkiye sahip biri. Ayrıca siyasi tabanı olmadığından Kremlin ile rekabete girişmesi ve Putin ile ekibinin inşa ettiği devlet modelini 2024 sonrası temelden değiştirme gibi bir iddiaya girmesi de pek muhtemel ki beklenmiyor. Dolayısıyla Mişustin ile 2024’e kadar ekonomiyi bir şekilde hal yoluna koymak istiyorlar. Sonuçta Medvedev’i emanetçi olarak makamına oturttuğu dönemlerde de Rusya’yı başbakan olarak Putin yönetiyordu. Dolayısıyla Putin 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyor ve artık yüzü de eskidi. Bu nedenle devletin güvenlik ekibi yeni düzenlemeleri gerekli görüyor. Başkan’ın bir kısım yetkileri Devlet Duması ile Federasyon Konseyi’ne devredilirken, yargı üzerindeki etkinliği kısmen artırılıyor. Başbakanın konumu ise nispeten güçlendiriliyor. Yeni kurum ve makamlarla da bir nevi iktidarın toplandığı farklı merkezler arasındaki güç dağılımında revizyona gidiliyor. Putin, SSCB sonrası toparlanma döneminin devlet başkanıydı, dolayısıyla yetkileri çok genişti. Putin sonrası için ise güçlü başkanlık sürse de Putin’in şimdiki olağanüstü yetkilerine sahip bir devlet başkanı istenmiyor.
'RUSYA’DA DERİN DEVLET YOK, DEVLETİN KENDİSİ DERİN DEVLET'
Yani bir tür Rusya derin devletinin, devleti yeniden yapılandırmaya yöneldiği söylenebilir mi?
Aslında Rusya’da ayrı bir derin devlet yoktur, devletin kendisi derin devlettir ve siyasi partilerin devlet yönetiminde belirleyiciliği yoktur. Devleti 7-8 tane kurumdan oluşan güvenlik kurumları ve bunların çatısı altında toplandığı Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi yönetir aslında.
Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu gibi bir yapı mı bu?
Tam değil, çünkü Türkiye’deki MGK, Rusya’daki Güvenlik Konseyi kadar etkin değil. Rusya’da siyasi, askeri kararlar kadar ekonomiye, sosyal hayata ilişkin kararlar da alınabiliyor ve hızla uygulamaya geçirilebiliyor. Güvenlik Konseyi en önemli karar organı, modern Rusya’nın Politbürosu’dur.
Peki Putin’in önerdiği anayasal değişiklikler hayata geçirildiğinde, Rusya’yı nasıl bir sistem bekliyor olacak?
Ancak o zaman normale doğru yaklaşan bir başkanlık sisteminden söz edebileceğiz. Devletin birçok kurumunda sadece Putin’li bir yönetim görmüş olan kadrolar var. Bu kadroların da yeni döneme hazırlanması gerekiyor. Zaten özellikle genç neslin bir kısmı, devletin kritik kademelerinde son dört-beş senedir görev almaya başladı. Çünkü yeni nesil siyasi-güvenlik elitinin yetişebilmesi ve görev alabilmesi için yol açılıyor, onların da bu geçiş döneminde test edilmeleri ve kendi içlerinde rekabete sokularak Kremlin için ‘gelecek vaat edenlerinin’ 2024 sonrasına hazırlanmaları öngörülüyor. Neticede Putin, 2024 sonrasında da kendi damadının, kızının, oğlunun, şoförünün değil de devleti yönetebilecek, kurumların işlemesini sağlayabilecek yöneticilerin göreve gelmesini istiyor. Haddizatında bu, sadece Putin’in talebi de değil.
'MEDVEDEV’İN ÜSTÜ ÇİZİLMEDİ, YÖNETİMDE 2. SIRAYA ÇIKARILDI'
Peki Putin’in sadık adamı olan Başbakan Medvedev’in üstü niye çizildi?
Medvedev’in üstü çizilmedi. Sonuçta Putin’in istediği değişiklikler pek muhtemel ki bizatihi Medvedev’in de başbakan olarak bir üyesi olduğu Güvenlik Konseyi ve Putin’e yakın güvenlikçi-bürokratik ekip tarafından belirlendi. Medvedev liberal olarak bilinir ama o sadece sistemin liberali. Putin’le görüş ayrılığı yaşaması, onunla çatıştığı anlamına gelmiyor. Zaten öyle olsa Medvedev sekiz yıl süreyle, Sovyetler Birliği sonrası en uzun başbakanlığı yapamazdı. Putin’in 2011 yılında Libya meselesinde Medvedev’le yaşadığı görüş ayrılığını şimdilerdeki bu anayasal değişikliklere bağlamak son derece tuhaf ve en hafifinden, çok yüzeysel bir değerlendirme olur. Türkiye’de son dönemde çokça tartışılan Batıcılık-Avrasyacılık, liberal-devletçi, küreselci-ulusalcı/milliyetçi gibi kavramların Rusya’daki realiteyle örtüşen bir yanı yok.
O halde Medvedev bundan sonra nasıl bir konumda olacak?
Medvedev istifa ettiği güne kadar devlet protokolünde resmi olarak Putin’den sonra ikinci adamdı. Ama devlet yönetiminde, siyasi güç açısından ilk on kişinin içindeydi. Fakat şu an Medvedev için yeni bir makam, Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı koltuğu ihdas edildi. Konseyin başkanı zaten Putin. Dolayısıyla Medvedev, devlet yönetiminde şu an artık fiili olarak ikinci isim konumuna getirilmiş durumda, resmiyette ise ilk beşte kendisine yer bulacağı kesin.
'MEDVEDEV’İN İSTİFASIYLA HALKTAKİ ÖFKENİN GAZI ALINDI'
Hâlihazırda Rusya’nın ekonomisi ne durumda?
Şu an Rusya ekonomisi birkaç yıldır çok düşük, yüzde 1-2’ler seviyesinde büyüyor. Yaptırımların da etkisi var ama Rusya kendi ekonomisini de yeterince yenileyemiyor, çeşitlendiremiyor. Petrole, doğalgaza bağımlılık biraz azalsa da, hâlâ yüzde 60 civarında. Sanayi üretimi istenen düzeyde değil, kapasitesinin altında. İşsizlik azalsa da kalifiye eleman yurtdışına gitmeye eğilimli, çıkarılan emeklilik yasası büyük protestolara sebep oldu. Yasaya göre emeklilik yaşı çok yükseltiliyordu ama Putin “iyi polis” olarak araya girip biraz indirdi.
Zaman zaman ortaya çıkan yönetim karşıtı protestoların, ileride iktidarı sarsıcı etkisi olabilir mi?
Bir süredir ekonomideki olumsuz gidişat nedeniyle hükümete yönelik yükselen bir öfke vardı. Medvedev’in istifasıyla o öfkenin yarattığı gaz da alınmış oldu. Sonuçta sizin de az önce söylediğiniz gibi, 24 saat içinde, yeni, güçlü ve imajı pozitif bir başbakan göreve geldi, hükümet yenilendi, kadrolar değişiyor, genç nesilden isimlere bakanlıklar ve çeşitli vazifeler veriliyor. Yeni kararnameler çıkarıldı, Medvedev için Güvenlik Konseyi başkan yardımcılığı makamı hemen ihdas edildi, yeni görevine atandı bile. Çünkü bu iş, yönetici mekanizmanın aylardır, hatta belki yıllardır üzerinde çalıştığı ve verdiği kararlar sonucu yapıldı.
YARIN: Rusya Ortadoğu’ya nasıl yerleşti? Türkiye, Suriye’deki hatalarıyla Rusya’ya ne tür tavizler verdi, olanaklar sağladı? Türkiye-Rusya arasındaki gerilimli ittifakın kaynağı ne? İdlip düğümü ne zaman, nasıl çözülecek? Rusya’nın Suriyeli Kürtlerle ilgili planı ne?
İrfan Aktan Kimdir?
Gazeteciliğe 2000 yılında Bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Birikim, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık yaptı. Bir süre İMC TV Ankara Temsilciliği’ni yürüttü. "Nazê/Bir Göçüş Öyküsü" ile "Zehir ve Panzehir: Kürt Sorunu" isimli kitapların yazarı. Halen Express, Al Monitor ve Duvar'da yazıyor.
Akşener’in taht oyunları continues 27 Eylül 2021
Korkut Boratav: Ekonomik kriz yok, yoksuldan alıp zengine veriyorlar 25 Eylül 2021
Oğuz Kaan Salıcı: Çözüm sürecindeki önerilerimizin arkasındayız 18 Eylül 2021
Mahmut Aytar: Bizi örgütleyen açlığımızdır 13 Eylül 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI