Trabzonspor’a gerçek bir teknik adam lazım
Trabzonspor bu ligde şampiyon olmak istiyorsa, hiç durmadan, duraksamadan ve hiç şüphe duymadan hemen, acilen bir teknik adamı iş başına getirmelidir. Hüseyin Çimşir bu işin adamı değil.
Hüseyin Çimşir, Fenerbahçe maçına bir plan yapmadan çıkmış. İlk yarının görüntüsü bir bütün olarak bu düşünceyi kuşkuya yer bırakmayacak şekilde doğruluyordu. Fenerbahçe, ilk yarıda istediği her şeyi yaptı. Her atağını mutlaka sonlandırdı. Hiç zorlanmadan, Trabzonspor ikinci ve birinci bölgesini geçti, bununla yetinmedi, geri dönen bütün topları kazanıp, Trabzonspor, yarı sahasında adeta cirit attı. 47. saniyede gelen gol aslında bu oyunun habercisiydi. Çimşir defansif olarak rakibi ciddiye alan bir planlama yapmadığı gibi, böyle bir planlamanın gerekli olup olmadığını da pek düşünmemiş, anlaşılan.
Aslında şablon olarak Trabzonspor’un sahayı nasıl parsellediği de pek belli değildi. Top Fenerbahçe'ye geçtiğinde defans bazen beşlendi, bazen altı kişilik tuhaf bir kalabalık çıktı ortaya. Bu kadar kalabalık defans hiçbir topu doğru düzgün oyuna sokmadı. Kazara önüne top düşen her oyuncu, topu bilinçli biçimde oyuna sokmak yerine kör uzlaşma vuruşları yaptı. Yapılan her kör vuruş, Fenerbahçe’ye ikinci top oldu ve Fener baskısını sürdürdü.
Oysa bütün bunlar olurken Fenerbahçe defansı göbekte büyük açıklar veriyordu. Hem göbek savunmasızdı hem de birinci bölge ve ikinci bölge arasındaki boşluk Gustavo sürekli atakları desteklediği için giderek genişleyip büyüyordu. Bu büyük defansif zaafı, Obi Mikel, Sosa ve Ndiaye çok rahatlıkla kullanabilirdi. Ama olmadı.
İkinci yarıda da değişen bir şey yoktu Trabzonspor cephesinde. Trabzonspor doğaçlama oyun tarzını bütün felaketiyle sürdü. Ama ikinci yarıda Fenerbahçe çabuk yoruldu. Geçen hafta Başakşehir’e karşı ortaya sürülen akıl dışı atletik oyunun sonucu, büyük yorgunluk olarak ikinci yarıya yansıdı. Geçen hafta bu oyun temposuna zebaniler bile eşlik edemez dediğimde aslında kast ettiğim böyle bir yorgunluğun, oyun planını felç edeceğiydi. Öyle oldu.
Çimşir Yusuf Sarı’yı oyundan aldı ve yerine Guilherme’yi sürdü. Bunu yaparken ne pozisyonu değiştirdi ne de o kenardaki aksiyonları. Oysa maçın en diri oyuncularından biriydi Yusuf Sarı. Ekuban henüz hazır değil. Onu oyundan almak doğru bir karardı. Ama onun yerine Sturridge’yi sürmek intihardan başka bir şey değildi. Sturridge, oynamayı düşünmeyen bir karakter. Ne ruhsal ne de fiziksel olarak hiçbir maça hazır değil. Ama Çimşir, onu oyuna sürmekte hiçbir sakınca görmedi.
Kısaca ve özetle, Trabzonspor defansı hiçbir örgütlülük emaresi göstermedi. Defans ve orta saha ilişkisi hiçbir akli iş ve işleve sahne olmadı. Hücum ise, Sörloth’un insan üstü gayret ve yeteneklerine havale edilmişti.
Trabzonspor bu ligde şampiyon olmak istiyorsa, hiç durmadan, duraksamadan ve hiç şüphe duymadan hemen, acilen bir teknik adamı iş başına getirmelidir. Hüseyin Çimşir bu işin adamı değil. Çok geç olmadan bu büyük sorun mutlaka çözülmelidir. Çünkü Trabzonspor Fenerbahçe’yi yenmedi. Fenerbahçe kendi yorgunluğuna yenildi.