Fenerbahçe’nin Alanyaspor imtihanı
Alanyaspor maçı gösterdi ki, yüksek fiziksel bir oyun mutlaka yetenek oyunlarıyla donatılmalıdır. Salt fiziksel kapasite ile her zaman sonuç alınmıyor. Ersun Yanal, bu yüksek tempoyu ya düşürecek ya da bu yüksek tempoya yetenek ilave edecek. Ben bu yüksek temponun düşürülmesinden yanayım çünkü, bu tempoda hiçbir oyuncu gerçek manada yeteneklerini kullanma imkanı bulamaz.
Erol Bulut maçın hemen başında Ersun Yanal’ın bütün ezberlerini bozdu. Maçın üçüncü dakikasından sonra Alanyaspor’un hem Başakşehir'e hem de Trabzonspor’a benzemediğini Fenerbahçeli oyuncular çabuk anladı. Gustavo’nun ayağındaki ilk topa üç Alanyasporlu oyuncu bilinçli ve ciddi baskı yapınca, Gustavo o andan itibaren ileriyi düşünmek yerine geriyi düşünüp onu kollamaya başladı. Gustavo haksız değildi. Topun ve pozisyonun durumu ne olursa olsun Alanyaspor, her durumda üç kişiyle baskıya başlıyordu. Özellikle de Fenerbahçe’nin cılız açılış paslarının hepsine bu baskı uygulandı.
İşte bu andan itibaren iki takımında en büyük hedefi, kaptırılan topu tekrar en kısa zamanda almak oldu. Ani bölgesel baskılar her şeyden önce Fenerbahçe’nin hızlı ve dikine hücumuna büyük bir ket vurdu. Alanyaspor hem her yerde baskı yapıyordu hem de bu baskıyı yaparken geride defansını öyle ileriye doğru çıkarıyordu ki, Fenerbahçeli oyuncular oynayacak alan bulmakta ciddi sıkıntılar çekiyordu.
Erol Bulut’un planı ilk yarıda neredeyse kusursuz işlev gördü; nitekim Alanyaspor penaltıdan kazandığı gol ile ilk yarıyı 1-0 ‘lık üstünlükle kapattı. İkinci yarı, açık ki, çok yüksek tempolu bir maça tanıklık edecekti. Nitekim öyle oldu. Fenerbahçe, ikinci yarıya çok yüksek bir kuvvetle başladı. Adeta Alanyaspor’un nefesini kesti. Çok geçmeden de penaltıdan golü buldu ve durum eşitlendi. İki takımın bas-boz oyunu, başka sonuçlara yol açmayacak gibi duruyordu; çünkü, bu düzeyde yüksek baskı ve baskılama her şeyden önce ince işler gerektiren yeteneğe yer bırakmıyordu.
Alanyaspor’un atıcısı Cisse ve tutucusu Marafona çok kötü oyun sergilediler. Cisse sadece ikinci penaltıyı kaçırmakla kalmadı, bütün maç boyunca sahte bir pres ve dengesiz bir hücumcu profili çizdi. Marafona bu düzeyde bir kalecinin yapmayacağı bütün hataları yaptı. Erol Bulut bu iki pozisyon için alternatif yaratırsa, bu ligin şampiyon adaylarından biri olur.
Alanyaspor maçı gösterdi ki, yüksek fiziksel bir oyun mutlaka yetenek oyunlarıyla donatılmalıdır. Salt fiziksel kapasite ile her zaman sonuç alınmıyor. Ersun Yanal, bu yüksek tempoyu ya düşürecek ya da bu yüksek tempoya yetenek ilave edecek. Ben bu yüksek temponun düşürülmesinden yanayım çünkü, bu tempoda hiçbir oyuncu gerçek manada yeteneklerini kullanma imkanı bulamaz. Bir kere bu yüksek tempolu oyuna Serdar Aziz ve Ozan Tufan'la yetenek katmak hayalcilikten öte bir fikir olur.
Ersun Yanal, tempoyu biraz düşürerek alanları daha dengeli geçen bir Fenerbahçe yaratmak zorunda. Oyunu bu kadar dikine oynamak yerine, kenara taşınan topların sanki başka da bir alternatif yokmuş gibi illada orta rezaletiyle heba edilmesinden vazgeçmelidir. Rodrigues savunmanın gerisine sarkıtmak için ona geniş alan yaratma çabası ve Vedat’a kafa topu vurdurma sevdası, hücum planını deforme ediyor; ya da bu planın kendisi deforme. Çünkü yüksek güç kullanılarak yapılan bu iki hücum aksiyonu, hem sonuç garanti etmiyor hem de bu aksiyon gerçekleşsin diye orta saha imkanlarını gözden çıkarmak mantıklı değil.
Oysa, Gustavo, Ozan,Kruse ve Rodrigues arasında daha akıcı ve daha blok halinde hücum eden yapılar üretmek mümkün. İsla ve Dirar bu yapılara destek verdiğinde Fenerbahçe, daha sonuç alıcı bir final vuruşu organize edebilir.
Kısaca ve özetle, Yanal’ın bu oyunu sürdürülebilir değil. Alanyaspor gibi ortaya yüksek güç koyan bir takım karşısında bu oyunun bütün defoları meydana çıktı.