YAZARLAR

Oscar ‘sınıf’ atladı!

Oscar ödüllerini veren Akademi üyeleri, çoğu zaman ülkenin ve dünyanın politik iklimiyle birlikte hareket etmeyi tercih ediyor. Neoliberalizmin yarattığı hayal kırıklığı, artan yoksulluk, giderek büyüyen gelir adaletsizliği ve Bernie Sanders’ın yükselen popülaritesinin şimdilerde fazla izi kalmamış olsa da sınıf kültürü oldukça güçlü ABD’de yeni bir hava yaratıp yaratmadığını merak etmemiz için bir neden daha sunuyor Oscar sonuçları.

Oscar adayları açıklandıktan sonra bir kez daha ‘ırkçı, beyaz ve erkek topluluğu’ olmakla itham edilen Akademi üyeleri, yaptıkları tercihle ‘şimdilik’ bu eleştirileri bertaraf etmişe benziyor. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazanan Joaquin Phoenix’in insanların birbirleri ve başka türler üzerindeki iktidar kurma arzusunu eleştiren konuşması, Brad Pitt’in senatoya laf sokması ve hatta Natalie Portman’ın aday gösterilmeye değer bulunmayan kadın yönetmenlerin isimlerini nakşettiği elbisesi bile Oscar söz konusu olduğunda vaka-i adiyeden sayılabilirdi. Ama ortaya çıkan sonuç kimse için beklendik değil açıkçası.

Akademi üyeleri ülkelerindeki ve dünyadaki ‘politik’ hassasiyetlere karşı duyarlıdır. Bu her yıl böyle olmak zorunda değildir kuşkusuz ama toplumsal olayların yoğunluğu ve bu gelişmelerin sinemadaki temsili Oscar heykelciğinin akıbetini belirleyici etkenler arasındadır çoğu zaman. Böyle olmadığı zamanlarda ise illa ki birileri ırkçılığı hatırlatan, kadın ya da çevre hakları konusuna dikkat çeken bir konuşma ile Oscar’ın eksenini yeniden ‘hassas’ alanlara çeker.

Ama bu yılın Oscar Ödül Töreni'nin başka bir yanı var sanki. Oradaki birçok bileşenin ‘politik’ gündeminde fazlaca yer almayan bir meselenin ‘sınıf’ meselesinin dikkate değer ilgi gördüğü kesin. Gerçi Altın Küre Ödülleri’ni sunarken Hollywood ahalisine sert eleştiriler yönelten oyuncu Ricky Gervais’in Oscar töreni öncesi Twitter’dan yazdığı “Eşitlikle ilgili bütün o ilham verici konuşmalarınızı duymak için sabırsızlanıyorum ve sizin bu gece burada bulunduğunuz üç saatte, düşük ücretli göçmen ev personelinizin uyumak için izin alabilecek olması harika” sözleri gecenin ‘sınıf’ eksenli geçeceğinin habercisiydi!

Şaka bir yana “Parazit”in uzun yıllar tekrarlanması zor görünen başarısının yanında, hem Amerikan toplumunda hem de Akademi üyelerinde bu kadar büyük ilgi görmüş olması kendi başına şaşırtıcı. Öncelikle Amerikan toplumunun İngilizce olmayan bir filme bu kadar ilgi göstermiş olması az rastlanır bir örnek. Dört aydan uzun süredir ABD’de vizyonda ve 35 milyon doların üzerinde bir gişe hasılatı elde etti. Ki, ödüllerden sonra daha da artacaktır bu hasılat. Ama asıl şaşırtıcı olan sınıf temelli bir hikayenin hem seyirci hem de Oscar seçicileri tarafından ödüle değer bulunması.

Üstelik bu durum sadece “Parazit” ile sınırlı kalsa ‘tesadüf’ diyebilirdik ancak belgesel dalında “American Factory”nin en iyi film alması da bu kanıyı güçlendiriyor. Steven Bognar ve Julia Reichert imzalı film, Çinli bir firmanın ABD’de satın aldığı fabrikada yaşananlara odaklanıyor. ABD’li ve Çinli işçiler arasındaki gerilimi masaya yatırıyor. Sınıf hareketinin bugün içinde bulunduğu durumu anlamak için derslerde dolu bir yapım. Tabii meseleyi daha da katmerlendiren Julia Reichert’ın ödül almak için sahneye çıktığında “Dünyadaki tüm işçiler birlik olursa hayatlarının iyileşebileceğine inanıyoruz" demesi oldu. Tabii hemen sosyal medyada Komünist Manifesto göndermesi yorumları yapıldı.

Kuşkusuz bu yıl yaşananlar ve iki ödüle bakarak bir yönelim, eğilim konusunda net yorumlar yapacak değiliz. Ama ortaya çıkan duruma da kayıtsız kalamayız. Yazının girişinde belirttiğim gibi Oscar ödüllerini veren Akademi üyeleri, çoğu zaman ülkenin ve dünyanın politik iklimiyle birlikte hareket etmeyi tercih ediyor. Neoliberalizmin yarattığı hayal kırıklığı, artan yoksulluk, giderek büyüyen gelir adaletsizliği ve Bernie Sanders’ın yükselen popülaritesinin şimdilerde fazla izi kalmamış olsa da sınıf kültürü oldukça güçlü ABD’de yeni bir hava yaratıp yaratmadığını merak etmemiz için bir neden daha sunuyor Oscar sonuçları.

“Parazit”in ve “American Factory”nin ödül almasının sinemacıları sınıf hikayeleri anlatma konusunda daha da cesaretlendirmesini umarak bitirelim!