TBT201: NBA All-Star notları
Bu sene en unutamadığım NBA All-Star anlarını yazacağım. Genel tarihinde sayısız muhteşem anlar vardır elbette ama ben tanıklık ettiğim anları not düşmek istiyorum. Geleceğe Dönüş'teki gibi DeLoreen'imize atlayalım, emniyet kemerlerimizi takalım ve saatte 88 mil hıza ulaşalım. Küçük bir “zamanda yolculuk” başlasın...
NBA, sadece dünyanın en önemli basketbol ligi değildir. Aynı zamanda dünyanın en önemli basketbol organizasyonudur. Zaten Amerikalıların dünyada tartışmasız rakipsiz oldukları en önemli konu budur herhalde; Organizasyon. NBA sezonu tabii ki çok uzun bir maraton ve muhakkak her maç özeldir. Ama iki şey vardır ki, basketbolseverler ve hatta basketbolla hiç ilgisi olmayanlar bile muhakkak takip edip izler. NBA Finalleri ve NBA All-Star Hafta Sonu. Bu iki organizasyon NBA'in asıl mağazasıdır.
NBA All-Star Hafta Sonu gelince bütün gazeteler organizasyonun detaylarını anlatan bir yazı hazırlar. Ben de bunu yıllarca yaptım. Hatta Gazete Duvar'da geçen sezonki yazıma dönüp bakabilirsiniz. Bu sene de yüzlerce insan yazacaktır. Ama ben bu kez bu şekilde doldurmak istemedim bana ayrılan köşeyi. Şu gün şu olacak gibi sıkıcı bir yazı yazmak gelmedi içimden. Bunu yapacak epey insan olacaktır, emin olabilirsiniz. İnternet elinizde, göreceksiniz zaten.
Geçtiğimiz günlerde Radyo Gol'deki yayınımıza bağlanan bir dinleyicimiz bana şöyle bir soru sormuştu: “Ara Ağabey, NBA All-Star'da en unutamadığın an hangisiydi?” Ben de o an hemen aklımın bir kenarına not ettim. Evet, bu sene en unutamadığım NBA All-Star anlarını yazacağım. Genel tarihinde sayısız muhteşem anlar vardır elbette ama ben benim tanıklık ettiğim anları not düşmek istiyorum.
Geleceğe Dönüş'teki gibi DeLoreen'imize atlayalım, emniyet kemerlerimizi takalım ve saatte 88 mil hıza ulaşalım. Küçük bir “zamanda yolculuk” başlasın...
1992-MAGIC JOHNSON'IN VEDASI
1992 All-Star Maçı sadece bir resital değildi. Aslında arka planda gerçekten çok dramatik bir hikayeydi. Bugün gençler çok hatırlamaz o günleri ama size biraz anlatalım. 'Magic' yani 'Sihir' lakaplı Earvin Johnson, NBA'in ilk Michael Jordan'ıydı. Şimdi “bu ne demek” diyeceksiniz? Michael Jordan için hep söylerim; Da Vinci'nin 'Son Akşam Yemeği' tablosunda ortada oturan adam olduğunu biliyoruz basketbol dünyası için. Ama Michael Jordan 90'lı yıllarda bu 'tanrısal' varlık olmadan evvel Magic Johnson o koltukta oturuyordu. Magic Johnson, basketbolu bırakana kadar ligin marka yüzüydü, imajıydı. Peki Magic Johnson neden basketbolu bırakmıştı? 1991 yılının Kasım ayında Magic Johnson, HIV virüsüne yakalandığını açıklamıştı basın toplantısıyla ve mecburen basketbolu bırakma kararı almıştı. Apar topar alınmış bir karar olmak zorundaydı ve bu yüzden kimse ona gerçekten veda edememişti. Kimse ona tam olarak doyamamıştı. 1992 All-Star maçı onun herkese “Elveda” diyebilmesi için bir fırsattı. Maç zaten baştan sonra bir Magic Johnson hikayesi gibiydi. Maçı anbean anlatmaya gerek yok ama Johnson ile Michael Jordan'ın maç içinde gerçekten çok ikonik olmuş birçok anı vardı. Hâlâ NBA jeneriklerinde yer alır. Sıkılmadan izleriz hâlâ. Bu yüzden 1992 All-Star maçı sadece benim hatırladığım önemli anlardan birisi değil aynı zamanda NBA tarihinin de en unutulmaz anlarından biri olmuştur.
1997-NOSTALJİK SEREMONİ
Bu belki de dünya spor tarihinin en özel anlarından birisidir. NBA'in en büyük 50 oyuncusu ve hepsi aynı dört duvarın içinde. Bu gerçekten inanılması güç bir andı. All-Star maçının devre arasında yapılan bu seremoni NBA'in efsane oyuncularını adeta onore etmişti. Gerçekten müthiş. Jenerasyon jenerasyon, nesil nesil herkes aynı odada. O seremonide duran bir oyuncu olduğunuzu düşünün. Sağında idolün, solunda belki ezeli rakibin, önünde ise ismini sadece kitaplarda okuduğun, izleyemediğin bir efsane. Hakikaten enteresan. Aslında o 50 oyunculuk liste hâlâ tartışılmaktadır. Açık konuşayım; “Bu adam nasıl bu listede olur?” diye kimse sorgulamadı ama çokça şu soruyu duymuşumdur: “Bu oyuncu neden yok?” veya “Bu da olmalıydı, değil mi?” Gözlerimi kapatıp o seremoniyi düşünüyorum, herkesin yüzü gözümün önüne geliyor: Bill Russell, Kareem Abdul-Jabbar, Magic Johnson, Michael Jordan, Shaquille O'Neal, Larry Bird, Isiah Thomas...
2001-IVERSON'IN RESİTALİ
Bir adam düşünün. 1.83 boyunda. Bankada, otobüs durağında, her yerde rastlayabileceğiz fiziksel özelliklerde bir adam. NBA'de ligin En Değerli Oyuncusu seçilmeyi başardı. Kaç kere sayı kralı oldu. Sıradan bir kadroyu 2001'de NBA Finali'ne taşıdı. İzlemesek ve sadece bunları biri bize anlatsa tamamen palavra gibi gelirdi. Ama ne yazık ki gerçek. Çünkü şahit olduk. Allen Iverson'ın, bütün bu saydıklarımızın dışında bir de All-Star Maçı imzası vardır. 2001 All-Star'da Allen Iverson, Doğu takımını 21 sayı geriden getirip maçı kazandırmayı başarmıştır. Maçın da MVP'si yani En Değerli Oyuncusu seçilmiştir.
2002-ÜÇ İSİM: MICHAEL JORDAN, TRACY MCGRADY, KOBE BRYANT
2002 All-Star Maçı gerçekten hikayelerle dolu bir maç oldu. Neresinden başlasam bilemiyorum. 38 yaşında basketbola dönen Michael Jordan'ın fast break'de bomboş bir smaçı kaçırarak dünyadaki tüm spor dergilerine kapak olmasını mı anlatsam? Yoksa Tracy McGRady'nin ancak smaç yarışmalarında yapılabilecek bir smaçı maçın içinde gerçekleştirmesini mi? Yoksa 31 sayı atarak takımına maçın kazandırıp, maçın MVP'si olan ve devamında bütün stadyumda yuhalanan Kobe Bryant'tan mı bahsetsem? İki noktaya odaklanalım. Birincisi; Tracy McGRady. Top elinde, üçlük çizgisinden bir iki adım hareketlenerek Dirk Nowitzki'nin solundan potaya fırlattı. Dirk Nowiztki'nin sağından hareketlenerek potaya doğru yöneldi ve az evvel potaya fırlattığı topu potanın panyasında sektirerek havada yakaladı ve hafif yan dönüp biraz da poz vererek BAM! diye smaçı vurdu. Bütün arenadaki insanlar şok oldu. Ekranların başında insanlar koltuğundan fırladı. 18 yıl oldu ve o smaç hâlâ konuşuluyor.
2003-MICHAEL JORDAN'IN VEDASI
Michael Jordan 40 yaşında basketbol oynarken artık bu maç son vedası olacaktı. Bu maçla ilgili çok hatırlanmayan bir gerçek vardır. Michael Jordan, normal şartlarda ilk beş için oylarla seçilemedi. Oyların sonucunda koçların seçimiyle kadroya dahil edildi. Ama Vince Carter o kadar karakterli bir sporcuydu ki ilk beşteki yerini Michael Jordan'a verdi. Hiçbir mecburiyeti yoktu halbuki. İşte o gün ben Vince Carter'ın nasıl biri olduğuna dair bir fikrim oldu. Her konuda mükemmel bir geceydi. Devre arasında Mariah Carey'nin Jordan formasıyla konser vermesi bile çok ikonik bir andır. Michael'ın o arada yaptığı veda konuşması. Maçın içinde Michael Jordan ile Kobe Bryant'ın arasında geçen diyaloglar bugün hâlâ tekrar tekrar izleniliyor Youtube'da. Yeni nesil adına bu All-Star gecesi ve anları en unutulmazıydı muhtemelen.
2009-DÜŞMAN KARDEŞLER
Shaquille O'Neal ile Kobe Bryant Los Angeles Lakers'a üç sene üst üste şampiyonluk yaşattı. Araları kötüydü ve hep kavgalılardı. Bir gün yolları ayrılacaktı ve ayrıldı da. Kobe, Los Angeles'ta kaldı, Shaq ise aldı başını Miami'ye gitti. Yıllarca konuşmadılar. Daha sonra ufaktan selamlaşmaya başlamışlardı. Ama asıl onları bir araya getiren tablo 2009 All-Star maçıydı. İkisinin beraber müthiş oyunu gerçek bir basketbol şölenine dönüşmüştü. Maçın En Değerli Oyuncu Ödülü ikisine ortak verildi ve o kupayı birlikte kaldırdılar. Şakalaştılar, espriler havalarda uçuşuyordu. Bu anlar da muhtemelen NBA All-Star tarihinin en ikonik fotoğraflarından birileri olmuştur.
Yazılabilecek, hatırlanabilecek o kadar fazla All-Star hikayesi vardır ki. Belki ileride bununla ilgili bir devam yazısı yazarız. Benim bir çırpıda gözümün önüne gelen anlar ve kareler bunlardı. Bir All-Star Hafta Sonu daha geldi. Tadını çıkarın. Bol bol anlar biriktirin hafızanıza. Çünkü ben de biriktirmeye devam edeceğim.