Darbe spekülasyonları
Ortada bir askeri darbe tehdidi yoksa, neden devletin en tepesinde, Erdoğan bundan söz ediyor? Ortada bir askeri darbe tehdidi varsa, neden bu “darbeci askerlerin” önü şimdiden alınmıyor? AKP’nin her alanda tükendiği, ilk seçimlerde iktidardan düşmesinin 18 yılın en güçlü ihtimali olduğu görülüyor. Böylesi bir konjonktürde askeri darbeye girişmek, demokratik muhalefeti henüz iktidara gelmeden tasfiye etmenin veya AKP’nin zaten seçimle kaybedeceği iktidarı darbeyle muhalefetten çalmanın ötesinde bir anlam, hedef taşır mı?
Rand Corporation isimli düşünce kuruluşunun, “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası: ABD-Türkiye Stratejik İşbirliği ve ABD Ordusu üzerindeki etkileri” başlıklı raporunda, TSK içindeki orta kademe subayların bir darbeye girişebileceği şu sözlerle ileri sürülüyor: “Orta seviye subayların askeri liderlikten son derece hayal kırıklığına uğradığı ve darbe sonrası devam eden tasfiyelerden endişe duydukları bildirilmektedir. Bu hoşnutsuzluk bir noktada başka bir darbe girişimine bile yol açabilir ve Erdoğan tehdidi ciddiye alıyor gibi görünüyor.”
Aşağıda aktaracağım üzere Erdoğan dün bu konuda açıklama da yaptı. Fakat söz konusu rapor dolayısıyla yandaş medyada yazılar, “haberler” birbirini kovalarken, sosyal medya kampanyaları başlatılırken, neden iktidarın böylesi bir darbe tehdidini ciddiye aldığına dair herhangi bir somut emare görünmüyor?
15 Temmuz’dan beri devlet içinde yürütülen sayısız operasyon, tasfiye edilen yüz binlerce kişi ve onların yerine konmuş olan “güvenilir” kadroların sağladığı istihbarat dolayısıyla, hangi askerin kamuflajının altına içlik giyip giymediği bile biliniyordur herhalde, değil mi?
O halde ya hakikaten ciddi bir darbe tehdidi olduğu halde önü alınmayarak sürecin “olgunlaşması” bekleniyor veya mesele spekülasyondan öte değildir, böylesi bir tehdit yoktur.
Bu durumda da akıllarda iki soru beliriyor:
Ortada bir askeri darbe tehdidi yoksa, neden devletin en tepesinde, Erdoğan bundan söz ediyor?
Ortada bir askeri darbe tehdidi varsa, neden bu “darbeci askerlerin” önü şimdiden alınmıyor?
İlk soruya verilecek her yanıt spekülatif olur ama şimdiye kadar muhalefet cephesinde yapılan değerlendirmelerin özeti şöyle: İktidar, yeni bir darbe tehdidi söylemiyle dikkatleri Suriye ve Libya’daki sıkışmışlığından içeriye doğru çekebilir, demokratik muhalefete yönelik yeni bir baskı dalgası yayabilir, Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmasını 15 Temmuz “hafızasını” dirilterek lehine çevirebilir ve nihayet dağılmakta olan tabanını bir araya getirmek üzere deneyimlenmiş bir korkuyu yeniden inşaya girişebilir. (Evrensel gazetesinden Vedat İlbeyoğlu’nun yazısı bu türden değerlendirmelerin özeti sayılabilir.)
Eğer gerçekten bir darbe tehdidi yoksa, AKP’nin bu söylemle varabileceği liman geçici olur ve yeni bir gündem maddesine kadar üstünde tepinilir.
Peki, ya hakikaten TSK içinde darbe hazırlığında olan bir ekip varsa?
Tayyip Erdoğan, bu sorunun yanıtını Pakistan dönüşünde 15 Temmuz “hafızasını” tazeleyerek şöyle verdi: “Bunlar özellikle 15 Temmuz'da zaten gerekli cevabı aldılar. Ve milletimiz de bu konularda artık çok ciddi bir deneyimi şu anda kazanmış durumda. Yani böyle bir şey olduğu anda artık bizim milletimiz ‘kapıdan dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı’ demez. Elinde neyi var neyi yok herkes meydanlara dökülür.”
Ortada bir askeri darbe tehdidi varsa, iktidar bunu bertaraf edecek tek mercinin “millet” olduğuna mı inanıyor yani? Devlet içinde, yeni bir askeri darbe hazırlığını henüz “olgunlaşmadan” bertaraf edecek bir emniyet mekanizması yok mu yani?
Daha da dikkat çekici husus, Erdoğan’ın, TSK içinde darbe hazırlığı içinde olan bir ekibin olup olmadığını teyit etmemesi.
Devletin hemen her kademesine hükmeden bir iktidarın, TSK içinde darbe hazırlığında olan bir ekipten bihaber olması söz konusu değilse, neden bu kadar bahsi yapıldığı halde böyle bir ekibin varlığı teyit edilmiyor? Yahut TSK içindeki bu ekip neden tez elden deşifre edilmiyor da, 15 Temmuz sahneleri bir tür darbe karşıtı güvenlik mekanizması olarak sunuluyor?
Peki ortada darbeci bir ekip yoksa, neden “TSK tüm kademeleriyle devletin kontrolü altında, sıkıntı yok” denmiyor?
İktidar yanlılarının ifade ettiği üzere “her taraftan darbenin ayak sesleri” duyuluyorsa, buna rağmen önleyici tedbir alınmıyorsa, o ayaklar kime ait sayılır?
Not edelim ki, başka bir ihtimale gönderme yapan farklı bir spekülasyon daha yapılıyor. Bu spekülasyona göre hakikaten de AKP’nin varlığını bildiği halde şu anki haliyle önüne geçemediği, yahut henüz tespit edemediği, fakat bahsini ederek görünür kılmak istediği darbe yanlısı bir grup olabilir. Akla pek yatkın görünmese de, bunu da olasılıklara dâhil ederek yazılı düşünelim:
AKP’nin her alanda tükendiği, ilk seçimlerde iktidardan düşmesinin 18 yılın en güçlü ihtimali olduğu görülüyor. Böylesi bir konjonktürde askeri darbeye girişmek, demokratik muhalefeti henüz iktidara gelmeden tasfiye etmenin veya AKP’nin zaten seçimle kaybedeceği iktidarı darbeyle muhalefetten çalmanın ötesinde bir anlam, hedef taşır mı?
Dolayısıyla eğer ortada gerçekten bir askeri darbe hazırlığı varsa, bu tehdidin esas muhatabı önümüzdeki ilk seçimde iktidarı devralma ihtimali kuvvetlenmiş olan muhalefet değil midir?
İrfan Aktan Kimdir?
Gazeteciliğe 2000 yılında Bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Birikim, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık yaptı. Bir süre İMC TV Ankara Temsilciliği’ni yürüttü. "Nazê/Bir Göçüş Öyküsü" ile "Zehir ve Panzehir: Kürt Sorunu" isimli kitapların yazarı. Halen Express, Al Monitor ve Duvar'da yazıyor.
Akşener’in taht oyunları continues 27 Eylül 2021
Korkut Boratav: Ekonomik kriz yok, yoksuldan alıp zengine veriyorlar 25 Eylül 2021
Oğuz Kaan Salıcı: Çözüm sürecindeki önerilerimizin arkasındayız 18 Eylül 2021
Mahmut Aytar: Bizi örgütleyen açlığımızdır 13 Eylül 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI