YAZARLAR

Klopp ve Simeone: Pres ve karşı pres

Simeone her zamanki ciddiyetiyle, karşı pres ustalığını konuşturdu. Birinci bölgede adam adama markaj yapmaktan ne korktu ne de utandı. Top Liverpool’a geçince de bütün takımı topun gerisine yollamakta hiç tereddüt göstermedi. Neredeyse hiç faul yaptırmadı. Amaç Liverpool’un ceza sahası çeperinde duran top kazanmasına fırsat vermemekti.

İlk yarının Atletico’nun 1-0 üstünlüğüyle sonuçlanmasının bir dizi nedeni vardı, elbette. Ama sanırım bu bir dizi nedenin içinde iki neden öne çıkarak, maçın kaderine etkide bulunuyordu. Birincisi, Trent Alexander-Arnold’un Salah ile aynı eksen üzerinde pozisyon almasına rağmen, ona atılan bütün topların, özel bir ilgiye muhtaç olmasıydı. Oyunda atılan her pasın ayrıca özel ilgiye muhtaç olması, topla buluşacak oyuncu için ciddi sorun demektir. Sağ çizginin hem üstünde ve markajdan azade olan Arnold’a hiçbir top, ona ivme kazandırıp temposunu yükseltecek ölçekte atılmadı. Ya doğrudan ayağına ya da bir ya da iki adım geriye gelmesine neden olan, arkasına atılan toplardı bunlar.

Arnold koşu yoluna, tam zamanlı ve yönü iyi ayarlanmış toplarla buluşamayınca, sağ kanat koridor organizasyonu, sonuç üretmekten çok uzak kaldı. Oysa Klopp, bu organizasyon için Fabinho’yu iki stoperin arasında çekerek, Gomez’in hem sağ savunmacı hem de sağ stoper rolünü oynamasına imkan tanımıştı. Henderson, Fabinho’un biraz önünde ama daha çok Wijnaldum ile dirsek temasında oyun merkezini yönlendirirken, hem sağ koridora hem de sol koridora servisler yapıyordu.

Bu yapılanma içinde aksayan ikinci oyuncu, inanılmaz ama gerçek, Van Dijk’ti. Van Dijk’i hiç bu kadar dağınık görmemiştim. O zarif dengesinden eser yoktu. Soğukkanlılığı bir akıl olarak topa hiç yansımadı. Belki ilk kez bu kadar kör vuruş yapmak durumunda kaldı. Oysa ağır bir baskı altında da değildi. Bende kredisi büyük Van Dijk’in. Sadece bu maçın, neden böyle sonuçlandığını belirtirken onun durumunun altını çizdim.

Klopp teknik direktör olarak, bu maça da gereken özeni göstermişti. Yapılar doğru kurulmuştu. Top dolaşım modeli doğruydu. Doğru bir pas tipiyle de akan oyun doğru bir yol haritası izliyordu. Ama pas kalitesinin çok yüksek olduğunu söylemek mümkün değildi.

Maç’ın ikinci yarısına Liverpool Mane’siz çıktı. Origi, Mane’nin işlevlerini yerine getirebilir miydi? Bundan kuşku duymak için yeterince nedenim var ama burası yeri değil. Origi ne maçın ne de oyunun taleplerine cevap veremedi. Dahası, Robertson’un koşu yolunu kapatarak, aslında Simeone’nin ekmeğine yağ sürdü.

Simeone her zamanki ciddiyetiyle, karşı pres ustalığını konuşturdu. Birinci bölgede adam adama markaj yapmaktan ne korktu ne de utandı. Top Liverpool’a geçince de bütün takımı topun gerisine yollamakta hiç tereddüt göstermedi. Neredeyse hiç faul yaptırmadı. Amaç Liverpool’un ceza sahası çeperinde duran top kazanmasına fırsat vermemekti. Kontra atak planında sadece Morata vardı. Morata’yı savunmanın arkasına sarkıtmak, tek hücum planıydı. Morata bildiğimiz Morata, gelen fırsatların çoğunu ofsayta düşerek heba etti.

Klopp’un büyük başarısı, Simeone’yi olabilecek en derin savunmaya mahkum etmesiydi. Normal koşullarda Simeone, rakibi bu kadar geride kabul etmez. Direnç merkezini orta saha çizgisine yakın yerde temellendirir ve oradan ani kontralar ile sonuç kovalar. Klopp, Salah, Mane, Firmino ve Arnold ve Robertson’u üçüncü bölgeye yollayınca, Simeone, savunma mevzilerini daha da geride tahkim etmek zorunda kaldı. Buna rağmen 4. dakikada elde ettiği üstünlüğünü maçın sonuna kadar sürdürebildi.

Maçı çok severek izledim. Keyfime gölge düşüren iki nedeni de yazdım. Eğer Liverpool pas kalitesini alışageldiğimiz seviyelerde tutabilirse, 1-0 ‘lık yenilgi büyük bir dezavantaj olmaz.

Atletico Madrid, Liverpool'u devirdiAtletico Madrid, Liverpool'u devirdi

Haaland, PSG'yi de boş geçmediHaaland, PSG'yi de boş geçmedi


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.