YAZARLAR

Hayat dursun ki unutmayalım

Bakınız tek sporumuz futbolun tribünlerine. Yitip giden onlarca canın hesabını aslı muhatabına soracak cesareti olmayanlar, ömürlerinde savaş nedir bilmeyenler, ‘Kan, kan’ diye inlemeye başlıyor hemen. Musul’dan İdlib’e şovenizm fışkırıyor. Aklı selim devreye gireceğine sürü psikolojisi ve kalabalık şiddeti giriyor devreye. Nasılsa kendileri olmayacak ya giden bombaların arasına ‘Rövanş, intikam’ diye bağırmak kolay oluyor.

"Asla iyi bir savaş yoktur, aynı kötü bir barış olmadığı gibi", Benjamin Franklin bir sözle durumumuzu net bir şekilde anlatmış. SAVAŞA HAYIR demek için illa bir yakınımızı yitirmeye gerek yok. Akli melekelerimizin yerinde olması yeterli. Masum bir canın katlinin meşru ve iyi bir yanı olamaz. Savaş kötüdür. Daha kaç kez yazabilirim bilmiyorum. Eğer benim milyonlarca kez yazmamla olacaksa da seve seve yazarım. SAVAŞ KÖTÜDÜR.

Zira bir hırs uğruna ne canlar yitti gidiyor göz göre göre. Daha net sayısını bile bilmiyoruz. Bunca kargaşa, bunca masum ölen insan, bunca yiten can arasında ben de isterdim biraz güleyim. Çünkü bunca eve düşen ateş arasında, daha fazlasının denizlerde boğulmasına göz yumacak kadar insanlıktan çıkıldığını gördü bu gözler. Daha çocuğunun yaşayıp yaşamadığını bilemeden diken üstünde oturan ailelerin gözleri önünde para pazarlığı yapıldığını duydu bu kulaklar. Yani insanlık onurunun belki de en alt seviyesine şahit oldum/k. Her şeye rağmen o kadar çıkamadım insanlıktan. Nasıl güleyim!

Bunca masum can aramızdan ayrılırken en azından hayat yavaşlamadı bile. Halbuki ne yavaşlaması, durmalıydı. İşin sanat kısmı her zaman olduğu gibi ara verdi ritmine. Ama yetmezdi, yetmedi de. Diğer eğlence sektörlerinde hiçbir şey olmamış gibi davranıldı. Televizyonlar ne hikmetse oralı olmadı pek. Spor da.

Birkaç spor organizasyonu dışında ‘eğlence’ devam etti. Peki, bu eğlencenin unsurları memnun mu ki halinden? Hadi Gökhan Gönül’ün sözleriyle sesleneyim: ‘Bu maçları oynamak da izlemek de zulüm gelmedi mi?’

Kabul ki ateş düştüğü yeri yakar. Ne kadar üzülsek de canını kaybeden bir annenin ancak milyonda biri üzülürüz de bari bu kadar kolay unutmayalım. Zira unuttukça artıyor. Unutmamak için de düşünmeye ihtiyacımız var. Düşünmek için de hayatı durdurmaya. Çünkü bu bir doğal afet değil. Sporun vereceği bir moral yok şu an. Yardım için inşaları birleştirmeye hiç mi hiç ihtiyaç yok. Önce durumun açıklanmasına ihtiyacımız var. 'Ne oldu, neden oldu, kim yaptı, sorumlusu kim' sorularına yanıt verilmesi lazım. Savaş savaş diye ağzından köpük saçanların, oğlunu kaybeden bir ana babanın gözlerinin içine baktığındaki ifadesini görmeye gereksinim duyuyoruz. Yüzlerce masum canı, içi acıya acıya hedef yapanların göz yaşına değil, samimi bir omuza ihtiyaç var ağlamalık. Velhasılıkelam unutmamalıyız. Durmalı her şey. Bir derin nefes alıp 'neler oluyor' demeliyiz. Sadece konserlerle olmaz yani. Sporu da hayatı da durdurmak lazım ki savaş ne menem bir şey aklımıza dank etsin.

Yoksa durum daha da karışıyor. Spor devam edince, aklı olmayıp fikri olanlara şahne genişliyor. Örnek mi? Bakınız tek sporumuz futbolun tribünlerine. Yitip giden onlarca canın hesabını aslı muhatabına soracak cesareti olmayanlar, ömürlerinde savaş nedir bilmeyenler, ‘Kan, kan’ diye inlemeye başlıyor hemen. Musul’dan İdlib’e şovenizm fışkırıyor. Aklı selim devreye gireceğine sürü psikolojisi ve kalabalık şiddeti giriyor devreye. Nasılsa kendileri olmayacak ya giden bombaların arasına ‘Rövanş, intikam’ diye bağırmak kolay oluyor.

Ama yeter artık. Bu kadar anne göz yaşı kıta batırır, bu kadar baba feryadı göğü deler. Batırsın da zaten, gök delinsin çeksin bizi içine. Biz bu kadar insanlıktan uzak kaldıysak, batsın be dünya. Bakalım spor daha ne kadar gizleyebilecek şovenistliğinizi.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’