Makul sebepten vazgeçtim, teskin edecek bir şey söyle
İnanılır gibi değildi, ilk yarıda her topu anında ve yerinde karşılayıp baskılayan Trabzonspor gitmiş, onun yerine rakip ceza sahası çizgisine ayak basıncaya kadar onu izleyen ve müdahale etmeyen Trabzonspor gelmiş. Çimşir bu meseleyi çözmek yerine oyuncu değiştirerek meseleyi halledeceğini sanıyor. Bu işi organize edecek bilgi ve tecrübeye sahip tek oyuncu olan Obi Mikel'i oyundan alıyor. Ne diyeyim, sen çok yaşa Hüseyin Çimşir.
Maçın ilk yarısı ne kadar güzeldi. Her şey yerli yerinde ve makine ne güzel çalışıyordu. Birinci bölge, ceza sahasının 10 metre ilerisinde mevzilenmişti. Obi Mikel hemen önlerinde. Açılış pasının ikincisi ona atılıyor, o topu kontrol ederken her iki bek taç çizgisine koşuyor, stoperler beklerin alanına yerleşiyordu. Sosa, ya solda ya da sağda Obi Mikel’e seçenek oluyor ve Sosa’nın genişlettiği alanda Ndiaye, hücumu kanatlara taşımak üzere, asimetrik pozisyon alıyordu. Bu mekanizma, hem topun Trabzonspor’da kalmasını sağlıyordu hem de Trabzonspor çoklu adamla alan kat edip rakip yarı sahaya çok dengeli yerleşiyordu. Top, rakip ceza sahasının çeperlerine taşındığında, en gerideki iki stoper, santra yuvarlağına yerleşip, çağdaş dengeli bütün takımların yaptığı gibi, oyunun gerisini sağlama alıp tam kontrol sağlıyorlardı.
İlk yarıda gözüme çarpan güzellikler bununla da sınırlı değildi. Top rakibe geçtiğinde hiçbir Trabzonsporlu oyuncu şuurunu kaybetmiş gibi, geriye doğru can havliyle koşmuyordu. Herkes olması gerektiği gibi, rakibi topun olduğu yerde karşılıyor ve baskı yaparak hızla topu geri alıyordu. Gözlerime inanamıyordum. Çimşir bir hafta içinde en temel soruna harika çözümler bulmuş diye düşünüyordum. Oyunun ve topun kontrolü bir saniye bile rakibe geçmedi. Bu olgun ve dengeli oyun kısa süre meyvesini verdi ve Ekuban’ın golü ile Trabzonspor öne geçiyordu.
Rakibin bütün konsantrasyonu Sörloth üzerindeydi. Sörloth'u en az iki kişi bazen üç kişi kontrol etmeye çalışıyordu. Bu çoklu markaj anlayışı Marius Sumudica’ın orijinal fikriydi. Beşli defansın iki oyuncusu sadece Sörloth'u kontrol etmekle görevlendirilmişti. Doğrusu bir ara Çimşir neden bu dengesiz açmazı göremiyor diye de kendi kendime sorular sormadım değil! Ama gördüğüm güzel takım hatırına bu hatayı ya da eksikliği görmezlikten geldim.
Maçın ikinci yarısında Marius Sumudica, Sörloth’a markaj yapan oyuncu sayısını bire indirince, Gaziantep daha fazla adamla Trabzonspor kalesine gelmeye başladı. Hepi topu, Gaziantep orta sahaya bir kişi daha yollamış ve maçın dengesi Trabzonspor aleyhine bozulmuştu.
Durum o kadar tuhaftı ki, Gaziantep FK oyuncuları, Trabzonspor ceza saha çizgisine ayak basmadan hiç kimse, ne orta sahadan ne de defanstan o oyuncuyu karşılıyordu. İnanılır gibi değildi, ilk yarıda her topu anında ve yerinde karşılayıp baskılayan Trabzonspor gitmiş, onun yerine rakip ceza sahası çizgisine ayak basıncaya kadar onu izleyen ve müdahale etmeyen Trabzonspor gelmiş.
Vazgeçtim makul sebep aramaktan. Bana bu durumu izah etmeme yarayacak teskin edici iki laf söyleyin. Çimşir bu meseleyi çözmek yerine oyuncu değiştirerek meseleyi halledeceğini sanıyor. Bu işi organize edecek bilgi ve tecrübeye sahip tek oyuncu olan Obi Mikel'i oyundan alıyor.
Ne diyeyim, sen çok yaşa Hüseyin Çimşir.