Covid-19 günlerinde yemek
Sizi virüse karşı daha dayanıklı kılacak bir yemek yok. Kelle paça çorbası içen hasta olmaz diyenlere de, turşu yemeyi önerenlere de itibar etmeyin. Kelle paça çorbası içerdiği kolajen ile vücudunuza mutlaka iyi gelecektir, ben de çok severim ve ara sıra içerim, ancak virüse karşı bir etkisi yok.
Hayatımızda hiç görmediğimiz bir dönemin başındayız. Evet, maalesef daha işin çok başındayız. Son hafta içinde yeni korona virüsü salgını Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edildi, spor organizasyonları durduruldu (Bizim hâlâ seyircisiz oynama kararımız sürüyor ve bu bence sporcu sağlığını da riske eden yanlış bir karar), birçok ünlü isim veya siyasetçiden ardı ardına hastalık haberleri geldi, ülkemizde de ilk vakalar görülmeye başlandı.
Peki korona virüsünün yayılması karşısında yemek tüketim alışkanlıklarımızda ne gibi değişiklikler yapmamız gerekir? Gelin bu konuyu biraz irdeleyelim.
Öncelikle, maalesef bunu söylemek gerekiyor, dışarıda hele hele kalabalık yerlerde yemek yemek eskisi kadar iyi bir fikir değil. Covid-19 yemekten geçmiyor, iyi yıkanmış bir tabak, kaşık, çatal, bardak sizi hasta etmeyecektir. Ancak, virüsün katı yüzeylerde birkaç saat dayanabilme özelliği, örneğin sizden önce enfekte olan birisi orada yemek yerken hapşırdıysa ve masanın üzerine virüs düştüyse, servis aralarında tüm masaların da dezenfekte edilme ihtimalini düşünürseniz, bulaşma riskini oldukça artıran bir durum. Özellikle AVM’lerin yemek katları gibi kimin geldiği gittiği belli olmayan ve döngünün çok yüksek olduğu alanlarda bu risk daha da fazla.
İtalya, benim de bir İtalyan firmasında çalışıyor olmam nedeniyle salgında bu hale nasıl geldiğini çok yakından takip ettiğim bir ülke. İlk olarak 38 yaşında bir erkek Covid-19 pozitif olarak test edildiğinde tarih 20 Şubat’tı. Ancak muhtemelen virüs daha önceden ufak ufak yayılmaya başlamıştı çünkü Kuzey İtalya’da normalden çok fazla sayıda pnömoni vakası rapor edildiği biliniyordu ve muhtemelen bu vakalar nedeniyle hastalık fark edilmeden yayılmaya başladı. İtalyanlar ilk başta hiç tepki göstermeden gündelik hayatlarına devam etti, akşam dışarı çıktılar, iş yerlerinde kahve makineleri önünde uzun sohbetlerini sürdürdüler. Sonra salgın hızla yaygınlaşmaya başladı ve önce bir süre imkanı olanlar evlerinden çalıştılar, sonra şirket yemekhanelerinde karşılıklı oturarak yemek yemek, kahve makineleri önünde toplanmak, hatta toplantı odalarında bir araya gelmek bile yasaklanmaya başladı. Restoran ve barlar önce sınırlı saatlerde açık kalmalı diye karar alındı, sonra tamamen kapatıldı. Şu anda ülkede sadece marketler ve gıda malzemesi alabileceğiniz dükkanlar ile, eczaneler, bankalar ve telekomünikasyon dükkanları gibi, hayatın bir şekilde sürmesi için gereken dükkanlar açık.
İtalya örneği şu bakımdan önemli, İtalyanlar işin başında tam da bizim gibi “bize bir şey olmaz” havasındaydılar, ama oldu. Şu anda Çin’den sonra virüsün en yaygın olduğu ülke, muhtemelen Avrupa’da da yayılmayı körükleyen ülke oldular. Şimdi ise hepsi, biz önlemleri çok geç ciddiye aldık diye dert yanıyorlar.
Bizde bu yazıyı yazdığım dakika itibariyle Türkiye’de hepsinin birbiriyle bağlantısı olduğu bildirilen beş vaka bildirilmiş durumda. Okullar tatil, maçlar seyircisiz, birçok önlem alındı. Ancak bu hastalığın yayılma hızını düşünerek, herkesin hayat tarzını bir süreliğine biraz değiştirmek zorunda olduğunu söylemek için İtalya örneği yeterli. Kendimizi ve çevremizi korumak istiyorsak eskisi kadar dışarıda dolaşmamamız gerektiği çok açık.
Peki evde yemek hazırlarken ne yapmalı?
Covid-19’a karşı yemek hazırlarken dikkat edeceğiniz şey aslında yine virüs bulaşmasına karşı yapmanız gereken standart önlemlerle aynı. Yıkanması gereken besinleri yine aynı şekilde yıkayacaksınız, ancak öncesinde, gerekirse aralarda ve sonrasında 20 saniye sabunlama kuralına riayet ederek elinizi yıkayacaksınız. Mutfak yüzeylerini düzenli olarak yemek hazırlığı öncesi ve sonrası dezenfekte etmek yine önerilen bir davranış. Yiyeceklerinizi sabun veya çamaşır suyu gibi sizi zehirleme riski olan malzemelerle kesinlikle yıkamayın. Sade su yukarıda yazdığım önlemlerle birlikte yeterli olacaktır.
Ne yemek gerekir derseniz, öncelikle dengeli ve çeşitli bir beslenme, zaten bu bağışıklık ve sağlık için gereken bir şey. Gıdaların pişirilmesi sırasında en önemli noktalardan birisi pastörizasyon tablolarıdır, bu tablolar gıdanın içerisinde virüs ve bakterilerin dayanacağı sıcaklık ve süreyi gösterirler. Kendinizi daha da güvende hissetmek isterseniz pişirdiğiniz gıdaların pastörizasyon tablolarını internetten bulup ölçerek pişirme yapabilirsiniz. Ama kısaca şöyle söyleyebiliriz, eğer tencerede kaynayarak pişen bir yemek yapacaksanız zaten sıkıntı yok. Az orta pişmiş bir biftek istiyorsanız o zaman bu tabloları dikkate almanız önerilir, ters mühürleme veya sous vide gibi düşük sıcaklıkta uzun süreli pişirme yöntemleri kullanarak güvenlik sağlanabilir.
Bütün bunların dışında, son olarak, sizi virüse karşı daha dayanıklı kılacak bir yemek yok. Kelle paça çorbası içen hasta olmaz diyenlere de, turşu yemeyi önerenlere de itibar etmeyin. Kelle paça çorbası içerdiği kolajen ile vücudunuza mutlaka iyi gelecektir, ben de çok severim ve ara sıra içerim, ancak virüse karşı bir etkisi yok. Turşu neden ortaya çıkarıldı onu hele hiç anlamadım. Sirke içeriği fayda ediyor diye düşünülebilir, ancak onun da doğru olmadığını biliyoruz.
Neticede son söz olarak söyleyebileceğim iki şey var, ki zaten tüm uzmanlar aynı şeyi söylüyor: Hijyene azami dikkat edin, kalabalıktan kesinlikle kaçının.
Sağlıklı bir hafta dilerim.