YAZARLAR

Korona darbe mi yaptırdı?

Bu darbeye ilişkin, dün görüştüğüm Brezilya işçi hareketinden ve halk hareketlerinden arkadaşlar, bu ‘darbe’nin spekülatif olduğunu söylüyorlar. Bir kısmı içinde hatta Bolsonaro’nun da olduğunu ve koronayla birlikte halkın içinde iyice desteğini yitirdiği prestijini kurtarma müdahalesi olabileceğini söylüyor. 

Baştan söylemeli ki Brezilya’da geçiyor olay. Koronaya yeterli önlemleri almayan, küçümseyen, mesela sokağa çıkma yasağı ilan etmeyen, Brezilya devlet başkanına karşı, eski genelkurmay başkanı, bakan Walter Braga Netto’nun ‘operasyonel başkan’ olup bütün yetkileri kuşanmasıyla ortaya çıkan bir ‘Darbe’ydi bu. Dün Gazete Duvar’da son gelişmeler gayet güzel toparlandığı için o yazıdan devam ediyorum.

Bu Arjantinli gazetecinin iddiası, biraz daha yumuşatırsak yorumu doğru mu? Bir ‘darbe’ mi bu? Korona cansız virüsü, bu kadar şeyin üstüne, bir de ‘Beyaz Darbe’ mi yaptırdı?

Eğer iktidarı, yetkiler toplamı olarak görürseniz ve başkan, ancak yetkileriyle başkan derseniz, Arjantinli gazetecenin dediği, en azından görünen kısmı olarak doğru. Bir darbe bu. Hele hele içinden eski de olsa bir ‘Genelkurmay başkanı’ geçen bir şarkıysa bu ve Bolsonaro’nun aksine, onun dedikleri vuku buluyorsa, bal gibi de darbe.

Ancak filmde hiç de yasadışı bir şey olmadığını hemen söylemeliyim. Yani bu ‘Darbe’ her ne kadar eski askerlerin sırtında meydana taşındıysa da yasadışı değil. Bunu biraz daha açıklamak için Brezilya siyasal sistemine bakmamız gerek. Her ne kadar başkanlık sistemi olsa da başkanın her istediğini yapabildiği bir sistem değil. Kongre ya da Senato’dan bir sürü şey geçmezse ya da Kongre ve Senato bir karar alırsa, bunun aleyhine bir şey yapamaz. -Belki unutmuş olabilirsiniz demokrasi de dedikleri oluyor buna- Bu yüzden ‘Operasyonel başkan’ olarak, bir bakana yetkiler verilmesi yasadışı değil. Bu yüzden ‘Darbe’ değil bu.

Bırakın birisinin yetkilerle donatılmasını, Brezilya Kongresi ve Senatosu, daha önce bunun daha beterini yapıp, seçilmiş devlet başkanı ‘Dilma’yı görevden alıp -yargının da katılımıyla- Temer’i devlet başkanı yapmıştı ki tırnak içinde de olmayan bir darbeydi bu.

Eğer Brezilya’da kuşkusuz bir darbeden bahsedilecekse, Dilma’nın ve daha sonra Lula’nın seçimlere katılamaması koşullarını ortaya çıkaran, bu darbelerden söz etmek gerekir.

Bu ‘Darbe’lerin Kongre ve Senato’da ortaya nasıl çıkabildiğine de bakmak gerekiyor. Brezilya seçim sisteminde Başkan, Kongre ve Senato seçimleri aynı zamanda olsa da ayrı. Yani öncelikle başkan için birisine oy verdiğinizde, mesela Kongre için başka partiye, Senato için başka partiye ya da kişiye oy verebilirsiniz. Bu yüzden mesela Lula’nın ilk döneminde PT-İşçi Partisi, Lula devlet başkanı olmasına rağmen, hem Kongre’de hem Senato’da çoğunluk değildi. İkinci dönemde Kongre'de çoğunluk ama Senato’da değildi. Dilma başkanken ise her ikisinde de PT ve ittifakları çoğunluktu.

Burada esas ilginç olan da zaten bu ‘ittifaklar’ meselesi. Başkanlık seçimlerine mesela PT ve 13 parti ittifak yaparak katılmışlardı. Dolayısıyla mesela başkan PT’dendi ama Kongre ve Senato’da, her zaman azınlıktı.

Ayrıca PT-Brezilya İşçi Partisi'nin de 40 ayrı grubun birleşmesinden oluştuğunu eklersek, bu meclislerde olanları daha iyi anlayabiliriz.

Yani ittifaklar iyiydi hoştu ama bu durum genel politikalar açısından herkesi ‘ortaya’ taşıyordu. Mesela Başkan Lula, -nasıl olsa solcular hep cepte olduğundan- birçok kararda, sağcıları memnun etmeye çalışıyordu ki bu durumda en güçlü ittifak olan ‘Finans Kapitalin’ doğrudan aleyhine hiçbir karar çıkamıyordu. Bu yüzden PT ile ittifak halinde olan Michel Temer, Dilma’nın altından sandalyeyi çeken kişi olmasının ödülü olarak devlet başkanı oldu.

Bu darbeye ilişkin, dün görüştüğüm Brezilya işçi hareketinden ve halk hareketlerinden arkadaşlar, bu ‘darbe’nin spekülatif olduğunu söylüyorlar. Bir kısmı içinde hatta Bolsonaro’nun da olduğunu ve koronayla birlikte halkın içinde iyice desteğini yitirdiği prestijini kurtarma müdahalesi olabileceğini söylüyor.

Birinin tanımı ise biraz daha başkaydı; ’Bizim iktidar içinde bir kriz var. Deli olanlarla, daha deli olanların savaşı bu’…

Korona, dünya politikasında mutlaka taşları yerinden oynatacak. Bence biraz akıllı bir iktidar, bu dönem vitrinde görünmek istemez. Ne biliyim en azından hasta filan olur, evinde durur.

-Öte yandan eğer bu günlerde, bu işin sorumlularından biri olsaydım, kesinlikle her şeyi yazılı gönderir ve yazılı emirler alırdım. Çünkü sanırım sadece mahşerde olmayacak bugünlerde olanların yargılaması.-

Ve Brezilya’dakiler, ‘Bolsonaro’ mu yoksa diğerleri mi diye sorduğumda; ‘Bolsonaro biraz deli, çok gerici ama biz hepsini yıkacağız.’ dediler…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...