YAZARLAR

Koronadan sonra ekonomi

Madem bir ya da iki kooperatif yürümüyor diye ondan ve birlikte bir şey yapmaktan vazgeçiyorsunuz, o zaman mesela neden kapitalist şirketten bahsetmiyorsunuz? Ben de size binlerce, binlerce yürümeyen, batan kapitalist şirket örneği gösterebilirim.

Özgür Zaman Kopperatifleri'nden bir adım geriye, 'piyasa hegemonyası'na dönerek devam edelim;

Herhangi bir hegemonya, gücünü doğrudan kendinden alır. Yani hegemonyanın inşa edilebilmesinin nedenleri artık çok önemsizdir. Bu nedenlerden bağımsız olarak, artık salt kendisi olduğu, hegemonya olduğu için gücü vardır. Bu nedenle mesela kapitalist ekonominin doğuşu ve gelişimi, son tahlilde sadece tarihsel bir bilgiden başka bir şey değildir. Hatta hegemonya bu tarihi de değiştirerek istediği hale sokar. Bunun manası, hegemonyanın istemediğinin hiçbir zaman olmamış haline gelmesi, yeni bir eski tarih yazılmasıdır. (1) Hegemonya, bu nedenle sadece bu günü değil, geçmişi ve geleceği hegemonik etkisi altına alır. Geçmiş, bugün, yarın ve onun dilimlenmiş halleri olan saatler, dakikalar, saniyeler, yani her zerre, anbean hegemonyanındır artık. Bu her zerreye sahip olmak hegemonyayı güçlendirir, besler ama bu durum aynı zamanda o her anına sahip olmak zorunda olduğu için de zayıf tarafıdır. Bu yüzden H. Lefebvre özyönetimi, radikal demokrasiyi tanımlarken, kurumsal hegemonya, devlet için söylediği; "Özyönetim ... devletin reddidir. Zeminde bir noktadan bir çatlak –basit bir fidan– bu devasa devletçi yapıyı tehdit etmeye yeter." tanımlaması tabii ki genel, bütün hegemonya kavramı için de geçerlidir.

Mesela devletçi tarih bunun en iyi örneğidir. Bu tarihe bakarsanız sanki devletsiz toplumlar hiç yaşamamış gibidir. Bu yüzden yüzyıllarca süren dönemler için aranıp taranıp devletler uydurulur ve hatta kıyafetler tasarlanır. Devlet, insanlık tarihinin çok kısa bir döneminde, sınırlı bir yerde var olmasına rağmen bütün tarihi de işgal etmiştir.

Yazıya hegemonyanın hegemonyasını (!) anlatmakla başlamamın nedeni tam da budur. Çünkü ‘Birçok kez söylediğimiz gibi devlet ve şürekası ya da başka bir taraftan adlandırma ile kapitalizmin bu kadar alçakça, eşitsiz, adaletsiz ve saçma olmasına rağmen, sürebilmesinin nedeni silahları, bombaları, orduları, polisleri filan olması değil düşünsel hegemonyasıdır. Bu hegemonya bugün özellikle kapitalist pazar-piyasaya ilişkin o kadar kabul edilmiş ve vazgeçilmez durumdadır ki neredeyse her ekonomist ve hatta birçok ‘sol’, ‘piyasa’dan ve ‘serbest pazar’ ekonomisinden başka bir çözüm olmadığı kanısındadır. Bu yüzden birçok şeyde olduğu gibi ve daha da fazla, ‘ekonomi’ konusunda bizim söylediklerimiz, çok yaygın bir kesim tarafından çok sevilen, ‘güzel’ ama ‘ütopik’tir. ‘Denenmiştir ve olmuyordur.’ Herkes hemen kendi gençliğinde ya da çevresinde kurulmaya çalışılan ya da yürütülemeyen mesela bir kooperatif çalışmasından bahsederek, bu ‘çok güzel’ ama ‘bu insanlarla da olmuyor’ örneklerini anlatmaya başlar ve ‘keşke’ ile bitirir…

O zaman ‘biz ütopyacılar (!)’ öncelikle, ‘yürümeyen şeyler’ üzerinden sormaya başlamalıyızdır. Madem bir ya da iki kooperatif yürümüyor diye ondan ve birlikte bir şey yapmaktan vazgeçiyorsunuz, o zaman mesela neden kapitalist şirketten bahsetmiyorsunuz? Ben de size binlerce, binlerce yürümeyen, batan kapitalist şirket örneği gösterebilirim. Peki, neden bu kadar batan kapitalist şirket, işletme varken siz ondan vazgeçmiyorsunuz? Sadece küçük kapitalist şirketler değil, batan kocaman holdingler sayabilirim, dünyanın en büyük bankalarının nasıl battığını anlatabilirim, iflas eden şehirleri sıralayabilirim. Her şey bir yana sadece iflas eden ülkeleri peş peşe saysam yeter… O zaman birkaç batmış kooperatif örneği ile kooperatiften vazgeçenler neden kapitalist şirketlerden, kapitalist bankalardan ve nihayetinde kapitalist sistemden vazgeçmezler? (2)

Dostoyevski’nin dediği gibi "Kumar gelirinin ticaret gelirinden ne farkı var?" Özellikle kapitalist sistemde bu kumara siz ekonomi demiyor musunuz? Mesela koca bir rulet masası olan borsada kazananlar, eğer istatistik veriler, kârlılık ve verim hesapları, koca koca laflarla ‘iktisadi parametreler’ ile kazanıyorlarsa, bunun bir rulet masası etrafında dolaşıp kaç kere kırmızıya, siyaha, teke ve çifte geldiğini hesaplayarak, kağıda yazan ve buna göre oynayanlardan ne farkı vardır? Ve birçok zaman borsada, pardon rulette dolaşan top ‘Zero’ya gelip hepsini kasa topluyorsa, bu ekonomi ‘kumardan’ başka nedir?

(1) Daha ayrıntılı anlatım için bkz. Ahmet Ateş, Türkmen Anarşizmi, Öteki Yayınları, 2015.

(2) Batan büyük şirketlere örnekler, devasa finans şirekti Lehman Brothers, dünyanın en büyük bankalarından Washington Mutual, dünyanın en büyük ikinci telekomünikasyon şirketi WorldCom, dünyanın en büyük otomotiv şirketi General Motors, dünyanın en güvenilir finans şirketlerinden sayılan CIT, dünyanın en büyük enerji şirketlerinden Enron, dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden Conseco, otomotiv devi Chrysler, en zengin petrol şirketlerinden Texaco ve liste daha da uzatılabilir. Dünyanın süpergücü ABD kurulduğundan bu yana beş kere iflas etti; son 200 yılda iflas eden devletlerin sayısı 83; sadece son altı yılda altı ülke iflasını açıkladı. ABD'nin sanayi şehri Detroit, iflas eden şehirlerin son örneği ve bugün bir hayalet şehir görünümünde.


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...