Kız çocuklarıyla derdiniz ne?
Bize hep soruyorlar ya “Şiddet niçin artıyor?” diye. Eskiden birkaç sebep sıralardım; yasaların etkin uygulanmaması, medya dili, siyaset vs. gibi. Artık tek bir şey söylemeye karar verdim: İktidarın suçu teşvik etmesi.
Ülkenin gündeminden kız çocukları düşmüyor farkında mısınız? TBMM’de şu meşhur boşanma komisyonu kurulduğundan beri erken yaşta evlilik ve istismar konuşuyoruz. Rakamlar gösteriyor zaten artışı da. “Halka rağmen” istismarcılara af getirmeyi kafaya takmış bir iktidarın sonuçları bunlar. Siyasetin suçu nasıl meşrulaştırıp katlayabileceğine her gün gözlerimizle şahit oluyoruz. Her gün "İstismarı aklayamazsınız" kampanyaları yapıyoruz bu yüzden. Sizce normal mi bu?
Hepimiz şunu da öğrendik artık: Salgında konuşulması gerekenleri konuşmayalım, iktidarın beceriksizliğinin üstü kapansın, insanlar en temel yaşamsal haklarını bağırmasın, iktidar “fırsatları” daha iyi değerlendirebilsin, sosyal devletin yokluğu mümkün olduğunca az hatırlansın diye yapılan girişimler bunlar. Fakat hatırlatmak ve tablonun tuhaflığını insanlara tekrar tekrar göstermek bizim yurttaşlık görevimiz.
Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Acar, açık kamerayı fark etmeyerek ve kadın öğrencileri kastederek dedi ki “Kızların resimlerini de görmüş oluyoruz, çaktırma”. Sonra da yanındakiyle gülüşüp kıkırdadı. Halkın anında ve ağır tepkisiyle ertesi gün istifa etti. Lakin, biz biliyoruz ki bu adam gibi, bir kadın öğrenciye kötü gözle bakabilecek kadar ahlakını yitirmiş sayısız erkek var bu ülkede. Onlar bu yaptıklarının ve yapmasalar bile akıllarından geçenin çok “erkek” bir davranış olduğunu düşünerek kıkırdaya dursunlar, bizler bunun taciz ve suç olduğunu söylemeye devam edeceğiz.
Sonra Fatih Tezcan denilen, Twitter üzerinden her gün bu ülkenin kurucusuna hakaretler yağdıran “zararlı” çıktı yine dedi ki; “Karılarınızı kızlarınızı toplayacağız, onları nasıl koruyacaksınız?” İşte burada birkaç suç birden var: TCK 216 “Halkı kin ve nefrete tahrik”, TCK 214 “Suç işlemeye tahrik”, TCK 106 “Tehdit”, TCK 217 “Kanunlara uymamaya tahrik”, TCK 123 “Kişilerin huzur ve sükununu bozma” ve daha birçok suç. İstenene gizli tanıktan şıp diye suç uydurulan bu ülkede, Fatih Tezcan’a suç mu yok? Her gün onlarca, hem de gerçek. Ama bu adama bir şey yapmıyorlar. Tıpkı 50 kişilik ölüm listelerini beyan eden edenlere yapmadıkları gibi. Üzerine bir de RTÜK Başkanı Ebubekir Beyefendi'nin meseleyi “önemsiz” diye nitelemesi... Böyle de bir adalet. (Bu yazı yazıldıktan ve kamuoyunun ağır tepkisinden sonra RTÜK Başkanı açıklama yaptı ve Noyan'ın sözlerinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Demek ki halk ağır çelişkilerini gözlerine soktu ve görmek zorunda kaldılar ama ceza verilmesi için illa ki halkın ağır tepkisi mi gerekiyordu?)
Sonra Akit TV denen suç makinesi kanalda bilhassa bir akademisyen (demeye dilimiz varmasa da bir şekilde almış o ünvanı) çıkarıp, bilhassa bazı cümleler söyletiyorlar: “12-17 yaş aralığındaki kadınlar süper kadındır ve çocuk doğurmak için en uygun yaş aralığıdır”. Kanı dondu insanların. İstismarı aklayan ve TCK 214 “Suç işlemeye tahrik” başta olmak üzere istismarcılara yol açan bu sözler hepimizin tüylerini ürpertti. Aydın Üniversitesi bu dehşet sözlerin sahibi Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven'i görevden alsa da, savcılığın bunu derhal ihbar olarak alıp hakkında soruşturma başlatması gerekirken bu yapılmadı. Zira atılması planlanan istismar affı golü için topu göğüslerinde yumuşatmakla meşguller bugünlerde. Farkındayız.
Akabinde, cami dernek başkanı olduğu ortaya çıkan Twitter’da “Elmeru Baba” kullanıcı isimli Kadir Gözoğlu, bir tecavüz listesi açıkladı ve Nevşin Mengü, Canan Kaftancıoğlu, Berna Laçin gibi kadınları ganimet gibi aralarında paylaşmayı konuştular. Hani şu, dönem filmlerinde izleriz ya kahkaha atıp kadınlara tecavüz eden barbarları, işte onlar meğerse gerçekmiş, bu ülkede, dibimizde yaşamaktalarmış, öğrenmiş olduk. Fatih zararlısı için saydığımız suçların hepsi burada da geçerli. Fakat yine bir şey yapmadılar.
Bize hep soruyorlar ya “Şiddet niçin artıyor?” diye. Eskiden birkaç sebep sıralardım; yasaların etkin uygulanmaması, medya dili, siyaset vs. gibi. Artık tek bir şey söylemeye karar verdim: İktidarın suçu teşvik etmesi. Açıkça “Buyrun meydan sizin, yapın, hiiç çekinmeyin, arkanızdayız evelallah” deyip bu iğrenç yaratıkların sırtını sıvazlaması. Bu. Bu kadar.
Biz buna hukuk diliyle “cezasızlık algısı” diyoruz normalde. Böyle basit teknik ibareler dahi kullanamayacağımız bir noktaya getirdiler bizi. Biz de artık böyle ifade edeceğiz, yapacak bir şey yok.
Peki, kız çocuklarına niçin taktılar? Aslında bir taşta iki kuş misali; hem kadınların çocukların bedenini kullanarak genç nüfus yaratmak, akıllarınca ekonomik büyümeye niceliksel zemin yaratarak oy potansiyeli sağlamak ve iktidar bekası ummak ve kadınları eve mahkum ederek erkek-egemen düzenin devamını sağlamak. Tüm bunları, iktidarın kullandığı alelade ifadelerle yazmak istemezdim. Fakat şahit olduklarımız incelikli bir dil kullanılamayacak kadar vahşet içeriyor.
Peki insan haklarını savunan, adalete ve demokrasiye inanan, hepsi bir yana her şeye rağmen halkın vicdanına güvenenler ne yapıyor? Tüm bu olanlara her gün tek tek tepki göstermeye, anlatmaya, okumaya, izlemeye, düşünmeye devam ediyorlar. Ve çok daha etkililer. Hiç de az değiller ve giderek daha da çoğalıyorlar. Çünkü post-truth düzende popülist liderlerin yalan algılarıyla dünyanın dönmeyeceğini, dönüyor gibi dursa da hiç de uzak olmayan bir tarihte olması gerekenin olacağını, tüm bu kötülüğün bir yandan iyiliği örgütlediğini biliyorlar. Çünkü her şey halkın gözü önünde oluyor. İstedikleri kadar hakikati çarpıtmaya, gerçekleri eğip bükmeye çalışsınlar, gerçekler ulu orta dağlar gibi öylece dikiliyor. Hepimiz ona bakıyoruz. Ve eminiz, her şey çok güzel olacak.