YAZARLAR

Dijital sanat ortamlarında yeni deneyimler

Özellikle bağımsız ve genç sanatçılara destek olmayı misyon edinen Pg Art Gallery, şimdilerde radarlarına takılan bağımsız sanatçılardan yaptığımız bir seçkiyi koleksiyonerlere göndermek üzere hazırlıklar yapıyormuş ve Pg Online’da da düzenli olarak sergiler açmaya devam edeceklermiş. Bu ve umarım daha da çoğalacak farklı platformlarda yeni genç ve bağımsız sanatçılarla tanışmak dileğiyle...

Pandeminin hayatımıza girmesi ve böylece hayatlarımızın da evlere girmesiyle birçok alanda yeni yaratıcılık ihtiyaçları doğdu. Bu dönemde kapılarını kapatmak zorunda kalan müze ve sanat galerileri, sanatı izleyicisine ulaştırma anlamında önce bocaladılar, sonra bizi bir içerik yağmuruna tuttular, şimdi ise bu işi daha stratejik anlamda düşünmek ve sürdürülebilir kılmak için kolları sıvadılar.

Yavaş yavaş sokağa tekrar çıkar ve kapıları açarken bu durumun ne kadar sürdürülebilir olacağını bilmiyoruz. Dünya yakın zamanda bir pandemi yaşamadı. İkinci dalga gelir mi? Ne kadar süre dikkatli olmak zorundayız? Üç ay öncesinde asla kaybetmeyi hayal edemediğimiz o “normale” ne zaman tekrar kavuşabiliriz? Bilmiyoruz... Dolayısıyla kurum ve kuruluşlar artık çevrimiçine ve oradaki etkinliklere, gösterimlere hazırlıklı olmak durumunda. Çevrimiçi hayat, ilk başta problem çözmeye odaklanmışken kısa zamanda yeni fırsatlar da doğurdu. Daha çok erişim, daha yaratıcı içerikler, farklı, yeni, heyecanlandıran deneyimlerle buluşmaya başladık.

Bu yazıda yeni düzenin pozitif yönlerine eğilecek ve Türkiye’den yeni ve başarılı bir deneyimi konuşacağız... Yenilikler ortaya çıktıkça bu dönüşümü farklı aktörlerle konuşmaya devam etmeyi umuyorum. Başlangıç olarak ise, Türkiye sanat piyasasının öncü figürlerinden bir olarak Pg Art Gallery’nin sahibi Pırıl Güleşçi Arıkonmaz en doğru isimlerden diye düşündüm. 1993 yılından beri Türkiye sanat piyasasının öncü galerilerinden olan Pg Art Gallery, ismi ve yerleşmişliğine güvenip aynı kalma rahatlığına girmiyor ve kendini, fikirlerini sürekli yeniliyor, genç sanatçılarına kapılarını açmak, Türkiye sanat dünyasına yeni isimler katmak için alternatif mekanlar üretiyor. 2008’de açılan Maslak Sanayi’de bulunan Pg Pop-Up, beyaz küp kavramına çıkıp yeni bir sanat alanı yarattı. Ardından komşusu, yine altında Pırıl’ın imzası bulunan, sanat ve tasarımı birleştiren bir başka yapılanma, Project 7.8.9. ile karşımıza çıktı. Eski güzel zamanlarda bu alanlarda çok keyifli sanat buluşmaları yapıldı; ekip ruhunu seven Pırıl Güleşçi Arıkonmaz, eğlenceli ekibiyle bir çok farklı etkinliğe ev sahibi oldu.

DENEYİMMSEL, HAYAL KURDURAN SERGİLER 

Türkiye’de pek az galeri bir küratörle çalışır. Genellikle galericiler, sanatçı ile yaptıkları fikir alışverişi sonunda oldukça standart kurulumlar yaparlar. Pg Art Gallery son dönemde bu konuda da bir farklılık sunarak giderek bize yeni fiziksel deneyimler sunmuştu. Mehmet Sinan Kuran’ın birçok genç sanatçıyla işbirliği yaparak ortaya çıkardığı, galerinin içerisine bir masal dünyası kurulan Introvert sergisi; eserlerle paralel bir şekilde galerinin içine soğuk ve steril bir hastane kurulan Yonca Karakaş’ın Botanik Hastanesi sergisi ve galeriyi baştan sona bir inşaat alanına çeviren, seslerle bunu destekleyerek çok etkileyici bir deneyim yaşatılan Hasan Pehlevan’ın Anıtsal Tahribat sergisi bu çerçevede son dönemden aklımda kalan, doğru sunum nasıl olur sorusuna cevap veren çalışmalar oldu. Pandeminin başlamasıyla ilk çevrimiçi sergiyi hızlıca hayata geçiren Pg Art Gallery, şimdi de ilk çevrimiçi sergi tasarımı ile sanatseverlerin karşısında.

HAKAN SORAR İLE BEDEN ÜZERİNE 

“Sanat tarihi boyunca belli kırılmaların yaşandığı, yeni bir çağı başlatan önemli dönüm noktaları olmuştur. Bence biz de bu pandemi süreci ile başlayan bir kırılmaya şahit oluyoruz. Yıllardır sergileri birebir kurarak açılışlarda sanatseverlerle bir araya geldiğimiz ve sergilerin olabildiğince çok kişi tarafından ziyaret edilmesini arzu ettiğimiz düzen, yerini bambaşka bir sisteme bırakıyor. Bir anda bizi karşılayan ve mecburi olarak adapte olduğumuz bu yeni sisteme geçiş kolay olmayacağı gibi bir anda köklü bir değişime de neden olmayacak. Geleneksel sergileme biçimlerini şimdiden özledik, sanatseverlerin, koleksiyonerlerin de hislerinin bu yönde olduğunu biliyorum. Dolayısıyla tek bir yönteme bağlı kalarak varlığımızı sürdürmemiz pek mümkün değil. Gelecek dönemde eski ile yeninin bir aradalığını en iyi şekilde yaşatabilen; yani hem galeride sergiler açıp hem de teknolojiyi, yeni platformları yakından takip ederek uygulayabilenler görünürlüğünü arttırıp başarılarını sürdürebilecekler.”

Pırıl Güleşçi Arıkonmaz

2019 yılında başlatılan ve galeri programında yer bulamayan genç sanatçılarla birlikte yapılabilecek daha deneysel projeleri desteklemek ve teşvik etmek amacıyla hayata geçirilen Pg Basement projesi, galerinin alt katındaki küçük alanda genç sanatçılara galerinin sergileri ile eş zamanlı gösterimler sunuyordu.

Hakan Sorar’ın Through the Skin sergisi, Pg Basement’ın programına dahil olan sergilerinden biriyken pandeminin gelişi yepyeni bir fikir daha doğurmuş. Sanat kariyerinin yanı sıra, iç mimar kimliği ile set, stüdyo ve sahne tasarımları yapan ve bu alanda, MEF Üniversitesi’nde “Kamera için Alan Tasarımı” ve “Mekanlarda İllüzyon” derslerini veren Ahmet Rüstem Ekici, bu serginin tasarımını üstlenmiş. Bu işbirliği ile sergi için sıfırdan bir alan tasarlayan ve sergiyi hem telefon, tablet ve bilgisayar ile 360 derece gezme hem de VR gözlükler ile deneyimleme olanağı sağlayan Pg ekibi, Pg Online projesi ile Türkiye sanat izleyicisine yepyeni bir kapı açıyor.

Açıkçası, bu şahane “sanal” mekan, Hakan Sorar için bir şans olmuş. Fiziksel olarak bakıldığında serginin önceden planlandığı mekan olan Pg Basement, Pg’nin ana galeri mekanına göre daha küçük, “tadımlık” diyebileceğim bir alan. Sanalda ise Pg’nin galeri mekanından çok daha büyük bir alana giriyorsunuz. Ölçeğin önemli bir rol oynadığı sergide, izleyicinin ne kadar genişlikte bir mekanda dolaştığını hissetmesi için bir merdiven, basamakları, bir koltuk ve pencere yerleştirilmiş sanal mekana. Böylece eserlerin ölçüsü hakkında ortalama ip uçları alarak gerçekçi bir deneyim hissiyatı yaşıyorsunuz. Sorar’ın fotoğraflarının etkisini artıran koca, havalı bir alan, güzel bir fon müziği ve ardından yine Sorar’ın duvarlarını tasarladığı (hatta dijital sergiyi bir adım daha ileri götürerek Instagram’da özel hikaye filtrelerini de sunduğu) ayrı bir oda da mevcut. Bana en keyif veren sanal köşe ise kütüphane oldu. Sevgili arkadaşım İlker Cihan Biner’in yazdığı sergi metninin hemen yanı başında yaratılan kütüphaneden sanatçının sergi fikrini oluştururken yararlandığı kitap ve metinlerin yanı sıra, İlker’in önerdiği metinler ve sanatçının diğer serilerinin yer aldığı sanatçı defterlerini karıştırabiliyorsunuz. Genç bir sanatçının portfolyosunu da tanıtması için akıllıca bir seçim olmuş. Hakan Sorar da tamamen sanal bir sergi ortaya koyma fikrinin heyecan verici olduğunu söylüyor. Sanatçı, “Fiziksel anlamda izleyici- eser, izleyici- sanatçı temas ve etkileşiminin söz konusu olmaması dezavantaj olarak kabul edilebilir. Buna karşın, eserlere özel, biçim ve boyut bakımından sınırların olmadığı bir galeri tasarım imkânı, ilk aşamada fiziksel üretim ve kurulum yükünün ortadan kalkması ve sergiye erişimin kolaylaşmasını da avantaj olarak niteleyebiliriz,” diye anlatıyor ve “Sergilerin dijital ortama taşınması ile yeni görme biçimlerinin oluşması (her sunuş kendi görme biçimine kapı açar), sanata erişimin kolaylaşarak daha geniş kitlelere yayılması ihtimal dâhilindedir,” diye ekliyor. Hakikaten de bu dönemde en çok konuştuğumuz avantajlardan biri, sanatın sanal ortamda daha geniş kitlelere yayılarak demokratikleşme fırsatını yakalamış olması oldu. Pg Art Gallery’ de Ayla Turan ve Pg Basement’ta ise Ömer Faruk Yaman’ın online sergilerini açmaya hazırlanırken başta çekinceleri olduğunu anlatan Pırıl Güleşçi Arıkonmaz, bu ilk online sergilerden bu sergiye kadar geçen kısa süreçte dahi sergileme tekniklerinin, sanatseverle olan diyaloglarının değiştiğini ve geliştiğini belirtiyor. Bu sergide bir yenilik daha yaparak açılış öncesinde sanatsever dostlarına farklı bir sergi deneyimi yaşatmak adına VR gözlükleri kendileri göndermişler.

HAYALLER SINIRSIZ, FIRSATLAR GENİŞ!

“3D mimari görselleştirme programlarının neredeyse sınırsız olanakları ile sanatçıların eserlerinin hissine uygun mekanlar oluşturulabiliyor. Sergi kaç kişi tarafından gezilmiş, kaç dakika vakit geçirilmiş gibi veriler ile sanal sergi deneyimini daha da geliştirmeyi hedefliyorum.”

Ahmet Rüstem Ekici

Bu sergi deneyimi o kadar hoşuma gitti ki, bu insanın ruh halinin bir inip çıktığı garip karantina günlerinde umutla doldum. Galerilere koşarak dönmek, eserleri tekrar yakından görmek, galericiler, sanatçılar ile sohbet etmek için elbet sabırsızlanıyorum. Diğer yandan böyle bir deneyim, hayal edilip tasarlanıp da kurulamayan sergi mekanları, konseptleri adına beni heyecanlandırıyor. Ahmet Rüstem Ekici’nin özverili işi gösteriyor ki, doğru tasarımcı ile çalıştığında her sergide bambaşka dünyalar kurabilirsin. Hayaller sınırsız, olanaklar artık daha fazla!

Bu dönemde ilk sunulan çevrimiçi sergilerin neredeyse web sitesi gibi alt alta sıralı görsellerden oluştuğuna dikkat çeken Ahmet Rüstem, giderek daha farklı gerçeklikler deneyimleyip geliştireceklerini söylüyor. “Bu noktada çoğu sanatçı ve galeri hazır şablonlar kullanıyor. Bu şablonlar her kullanıcıya neredeyse aynı beyaz küpü sunuyor ve ölçek hakkında çok bilgi sahibi olamıyoruz. En fazla yan yana asılı eserlerin hangisinin diğerinden daha küçük-büyük olduğu gibi hesaplamalar yapabiliyoruz. Pg Online" ismini verdiğimiz mekanı tasarlarken özellikle VR deneyimle izleyiciyi geniş bir mekanda hissettirmeye özen gösterdim. Telefon,tablet, PC ekranlarımızda da rahatça gezebildiğimiz bu yapı 2 bölümden oluşuyor. Eserlerin butonlarına tıklayarak eserin detaylarını öğrenebiliyoruz. Doğal ve yapay ışık kaynakları ile aydınlatılmış PG Online mekanını günümüzde sıklıkla karşılaştığımız çevrim içi mekanlardan ayıran en önemli özellikler bahsettiğim ölçek dokunuşlarıdır,” diyerek projesinin detaylarını anlatıyor.

Özellikle bağımsız ve genç sanatçılara destek olmayı misyon edinen Pg Art Gallery, şimdilerde radarlarına takılan bağımsız sanatçılardan yaptığımız bir seçkiyi koleksiyonerlere göndermek üzere hazırlıklar yapıyormuş ve Pg Online’da da düzenli olarak sergiler açmaya devam edeceklermiş. Bu ve umarım daha da çoğalacak farklı platformlarda yeni genç ve bağımsız sanatçılarla tanışmak dileğiyle...


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.