DalKurd nefes aldırmadı: 5-0
DalKurd hâlâ total, bütüncül bir oyun oynayamıyor. Bunun birincil nedeni, oyuncular net bir oyun ve pozisyon algısına sahip değiller. Kaleci hariç, hiçbir oyuncu kendi mevkisi için, kararlı, kesin ve üç boyutlu oyun görüşüne sahip değil. Sırf bu sorun varlığını sürdürüyor diye, DalKurd çok pas hatası yapıyor. Pasın oyun taleplerini karşılaması, pasın seçenekleri ve pas şiddeti ve yönü konusunda alınacak çok yol var, yapılacak dünya kadar iş var.
Akropolis maçının aksine, üç gol hava toplarından geldi, biri penaltı, biri de rakibin arakasına adam kaçırarak üretildi. Prensip olarak rakip ceza sahası içinde çoğalmadan, oraya toplar atmak, rakibe antrenman yaptırmaktan öte sonuç vermez. Söz konusu futbol prensibin bir adım daha ileri götürdüğümüz de, yapılacak doğru davranış şudur; ceza sahasına gönderilecek her top hedef toptur. Her top final vuruşu için son top olmak zorundadır. Guardiola ve Klopp’un muz orta kesme hareketini yasaklamalarının sebebi de bu ilkeye dayanır. Rakip ceza sahası çeperine taşınan her top çok değerli hale gelir ve artık burada keyfiyet yoktur. Her vuruş mutlaka asist özelliği taşımalıdır.
Henüz sezonun ikinci maçı oynandı. Alınacak yol uzun, menzil engebelidir ve her rakip de Eskilstuna kadar acemi ve yeteneksiz bir oyun oynamayacaktır. Eskilstuna top, DalKurd’e geçtiğinde geride enlemesine aynı hatta üstünde 6 oyuncu bulundurmakta sorun görmeyen çaylak bir takım. 6-2-2 oynayan bir takım ciddiye alınamaz. Ben de almıyorum.
Burada sorun ya da mesele Eskilstuna takımının ne yaptığı ya da yapmadığı değildir. DalKurd’un kendi oyununu ne ölçüde geliştirip geliştiremediğidir. DalKurd hâlâ total, bütüncül bir oyun oynayamıyor. Bunun birincil nedeni, oyuncular net bir oyun ve pozisyon algısına sahip değiller. Kaleci hariç, hiçbir oyuncu kendi mevkisi için, kararlı, kesin ve üç boyutlu oyun görüşüne sahip değil. Sırf bu sorun varlığını sürdürüyor diye, DalKurd çok pas hatası yapıyor. Pasın oyun taleplerini karşılaması, pasın seçenekleri ve pas şiddeti ve yönü konusunda alınacak çok yol var, yapılacak dünya kadar iş var.
Her oyuncunun sadece topun doğal yönüne odaklanması bir eksiklik, bir hata ve ilerisi için ciddi sorun potansiyeli taşıyor. Akışın yönünü değiştiren net, kesin ve kararları pas yüzdesi çok düşük. Durum böyle olduğu için DalKurd’lu oyuncular ilk seçenek olarak geriye doğru oynamayı tercih ediyor. Geriye doğru oynamak bir kusur değildir, Geriye doğru oynamak bazen bir zorunluluktur ve gereklidir. Burada altını çizmek istediğim mesele her topun böyle oynanmak istenmesidir. Bu istek, henüz oyunun kurgusal akışı bir reaksiyon haline getirmediğiyle ilgilidir. Ne demek istiyorum? Demek istediğim şu; oyuncular bölge ve mevki görevlerini net biçimde diğer bölge ve mevki görevleriyle ilişkilendirmemişler. Böyle olsa oyun su gibi akacaktır. Geriye dönme ihtiyacı ortadan kalkacaktır.
Hücum gücünün de net ve kısa bir organizasyona ihtiyacı var. Kısa paslı net versiyonlar, hücumcuları hem daha üretken kılacak hem de birlikte oynamanın, birlikte iş görmenin şahaneliğini öğrenecekler.
3 numaralı Kadir Hodzic’ten başlayarak oyuncuların kendilerine dönük oyun oynama arzularına yasaklar getirilmeli. Mesela sol kanatta Kadir Hodzic, o kadar uzun süre top sürüyor ki, bütün pozisyonlar kayboluyor. Önündeki oyuncu da dar alana sıkışıyor ve oynayacak ne alan bulabiliyor ne de zaman. Aynı şeyi 77 numaralı Partriot Seydiu için söylemek mümkün. Hatta Seydiu daha da sorunlu. Rakibi karşısına almadan oynamıyor adeta. Bu hem çaylak hem de amatör bir davranış. Henry Offia ve John Juniro da topu ayaklarına isteyen oyuncular. Willie Clemans da aynı cinsten oyuncu. Adını saydığım bu oyuncular önce pozisyonların taleplerine cevap verecek şekilde yeniden organize edilmelidirler. Takım olmak bunu gerektirir. Önce pozisyonun taleplerini yerine getir sonra kendi kişisel arzularını tatmin etme yollarını ara.
Oyunun boyu hâlâ çok uzun. Geniş alanda oynamak çok tehlikeli. Oyunun boyunu mutlaka kısaltmak lazım.