YAZARLAR

Altı çizilesi gayriresmi gazete: 'Solfasol'

Adı güzel, kendi güzel Solfasol 10 yıldır Ankara’dan dünyaya sesleniyor. Her ay kapının koluna kıvrılmış Solfasol gazetesini görmek, bana şahsen saadet veriyor.

Ankara’nın Altındağ’ında bir mahalle. 1928’den bu yana “Solfasol” diye çağrılıyor. “Zülfazıl”dan dönüşme; “âlim kişi, irfanlı” manasından. Söylene söylene Zülfazıl, Solfasol’a dönüşmüş. Arada “Sulfasol” söylenişine de uğramış diye rivayet edenler var. Hacı Bayram-ı Veli’nin memleketi, isminin de oradan doğru söylendiği aşikâr. Mahalle evvelden köy iken, Hacı Bayram 1352’de bu köyde doğmuş.

Ankara’ya yolu düşmüş çoğu kimsenin bir otobüs tabelasında görüp ismine şaşırdığı bir yer olmalı Solfasol. Çoğu kişi o şaşkınlığı unutmaz ama bahsi geçen otobüse binip gitmişliği azdır o şaşıran kimselerin. Çeperde, “varoş” tabir edilen bir yerdedir. İçinden, turşusuyla da anılan Çubuk’un çayı geçermiş, şimdi çay da nispeten çeperde kalmış mahallede. Büyümüş, göç almış, dönüşmüş. Ankara ve çeper mahalle deyince insanın aklına Düttürü Dünya gelmiyor değil. Bu köşede daha önce de andığım 1998 tarihli bu film (yön. Zeki Ökten) kanımca Türkiye sinemasının en kuvvetli “gerçekçi” filmlerinden biridir. Kemal Sunal’ın, Cezmi Baskın’ın Jale Aylanç’ın, İhsan Yüce’nin müthiş oyunculuklarını da anmak icap eder. Ve orada görünen “başka Ankara”yı.

1 Mayıs 2011’de, bizzat 1 Mayıs mitinginde dağıtılarak yayın hayatına başlayan, Haziran 2020 itibariyle 89. sayısını çıkaran bir de gazete var bu isimle: Solfasol – Ankara’nın Gayriresmi Gazetesi. Gazeteye alınlık olarak seçtikleri Cemal Süreya dizeleri aynıyla şu şekilde: “Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya/ Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya/ Anamız çay demliyor ya güzel günlere/ Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa/ Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız/ Bu, böyle gidecek demek değil bu işler/ Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz/ Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını/ İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.”

Solfasol, üçüncü hamura dört renk basılan, boyutu ve tasarımıyla da benzerlerinden (gazeteye “benzer” kalabalık uzun zamandır gazeteye benzemiyor malum) ayrılıyor. Bu ay çıkan 89. sayısı 47 sayfa. Mülteciler, imara açılmamış son Ankara vadisi İmrahor, Korona gündemi, Korkut Boratav’la söyleşi, Semra Purkis ile yeşil ekonominin ekoloji politiği üzerine söyleşi, 15-16 Haziran direnişinin 50. yılı, 1920-1930 arasında Ankara, Kalem Meyhanesi, Ankara apartmanları, müzik okumaları, Ankara’nın ilk treni, Türkiye’nin kültürel ve sanatsal değişimlerine bakış, insansız Ankara sokaklarının fotoğrafları… Hakiki manada “dolu dolu” bir gazeteden söz ediyoruz. İçinde, bir gazetenin gereği olan “haber”in yer aldığı, görüşlerin özgürce dillendirildiği, alakadar olduğu konuyu (burada şehri) dört bir yanıyla kavrama gayreti ve kuvveti olan kalemlerin yazdığı bir gazete.

Ve şeffaf bir gazete Solfasol. 37. sayfada mali şeffaflık ve hesap verebilirliği sağlamak üzere aylık gelir-gider tablosu yayımlanmış – bir süredir yayımlanıyor bu tablo. Ana gelir kaynağı aboneler; bu ay itibariyle toplam 975 abonesi varmış gazetenin. 13 de kurumsal abonesi. Geçen ay 14 abone yenileme olmuş, 13 de yeni abone başlamış. Gazetenin sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Mehmet Onur Yılmaz. Takip edebildiğim kadarıyla her sayıya bir yazıyla da emek veriyor en az. Duygu Toprak ve Zişan Kürüm editörler – onlar da yazılarıyla, söyleşileriyle, dosyalarla katkıda bulunuyorlar. Bu ayın dosyası “Mülteciler: Siyasetin Hamaseti, Şiddetin Seyirlik Hali” başlığını taşıyordu. Dosya editörü Hale Gönültaş. Dosyanın alınlığı da çok sevdiğimiz –kara– Noir Désir’den: “Mülteciler insanlığın neresinde?/ Ne kadar yükseğe dikeceksiniz sınırlarınızı?/ Etrafınızı çevreleyen duvarlar nereye kadar uzanacak?/ Boğazımızda kalan bir şey var ve onu tükürmek istiyoruz./ En azından bunu yapabilirsiniz madam/ Bizimle konuşabilirsiniz, zira her şey kaybolmadı, hayır kaybolmadı/ Şafak mitlerinizle, güneş burada herkes için parlıyor ve biz ona inanıyoruz.”

Adı güzel, kendi güzel Solfasol 10 yıldır Ankara’dan dünyaya sesleniyor. Her ay kapının koluna kıvrılmış Solfasol gazetesini görmek, bana şahsen saadet veriyor.

Küçük bir not: Bundan kelli yazı günüm salı oldu. Pazartesileri değil ama salıları her zaman sevme eğiliminde olmuşumdur – ve umarım her salı.


Mehmet Said Aydın Kimdir?

1983 Diyarbakır. Kızıltepeli. Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Üç şiir kitabı var: “Kusurlu Bahçe” (2011), “Sokağın Zoru” (2013), “Lokman Kasidesi” (2019). “Kusurlu Bahçe” Fransızcaya tercüme edildi (2017). “Dedemin Definesi” (2018) isimli otobiyografik anlatısı üç dilli yayımlandı (Türkçe, Kürtçe, Ermenice). Türkçeden Kürtçeye iki kitap çevirdi. BirGün ve Evrensel Pazar’da “Pervaz” köşesini yazdı, Nor Radyo’da “Hênik”, Açık Radyo’da “Zîn”, Hayat TV’de “Keçiyolu” programlarını yaptı. Editörlük yapıyor.