Trabzonspor iki puanı neden bıraktı?
Bu sezonun başından bu yana Trabzonspor’un bir oyunu yok dediğimde, büyük tepkilerle karşılaştım. Evet Trabzonspor’un, bütün sahayı bütün imkanlarıyla kullanan bir yol haritası hiç olmadı. Her maç, her oyun ve her pozisyon, doğaçlama oynandı ve bu anlarda oyuncunun kişisel yeteneği belirleyici oldu.
Tamer Tuna iki kanadı orta sahadan oyuncu alarak adeta Dicle Nehri üstündeki Silvan barajına dönüştürmüştü. Top merkez geldiğinde aynı oyuncular, kanatlardaki görevlerini ihmal etmeden, göbek delme girişimlerine de engel oluyordu. Tamer Tuna, topun olduğu bölgeleri baskılayan bir oyun anlayışıyla, topun çeperlerini daraltan ve temas kurmaktan kaçmayan bir taktikle Trabzonspor ataklarını etkisizleştirmeyi düşünmüş. Hakkını vermek lazım ki, bu taktiği de başarıyla uyguladı ilk yarıda. Fiziksel olarak diri duran Antalyaspor, Trabzonspor’a iki top yapma imkanı tanımadı. Nitekim oyun hiç akmadı ve ilk yarının sonucunu üç penaltı belirledi.
Peki iyi kapanan ve iyi kontra yapan bir takıma karşı, nasıl oynamak lazım gelir? Hiç şüphesiz Trabzonspor’un ilk yarıdaki oyunu gibi bir oyunla değil. Geride kapanıp alan daraltan ve çoklu pres yapan bir takıma karşı, her zaman oyunu enlemesine genişletip oynamaktan başka çare yoktur. Oyunu enlemesine genişletip çok paslı alan geçişlerini yapabilmekte, savunma ve orta sahanın tek blok olarak hareket etmesine bağlı. Galatasaray maçı hariç bu sezon Trabzonspor’un hiç başaramadığı bir oyun pratiği bu. Oysa, Trabzonspor oyuncu gurubun toplam yeteneği, bu oyunu Türkiye’de oynayabilecek tek takım olduğunu gösteriyor. Bu yetenek potansiyel olarak var ama uygulama ve icraat hiç yok.
Rakip basıp bozuyorsa ve bunu istikrar içinde yapıyorsa, oynamaktan başka çare yoktur. Ama eğer bir oyununuz varsa? Bu sezonun başından bu yana Trabzonspor’un bir oyunu yok dediğimde, büyük tepkilerle karşılaştım. Evet Trabzonspor’un, bütün sahayı bütün imkanlarıyla kullanan bir yol haritası hiç olmadı. Her maç, her oyun ve her pozisyon, doğaçlama oynandı ve bu anlarda oyuncunun kişisel yeteneği belirleyici oldu.
Trabzonspor her pozisyonda hücumu düşünen, tek yanlı, dengesiz bir takım. Savunma tedbir ve aksiyonlarını önemsemeyen ve savunmasını oyuna ortak etmeyi aklından geçirmeyen bir takım. Böyle bir takım herkesi yenebilir herkese de yenilebilir; çünkü takım oyunun iki halini de oynayabilecek plan ve stratejiye sahip değil. Oysa aslında Trabzonspor bunu oynayabilecek kapasiteye sahip, misal 51 dakikada Abdulkadir Parmak’ın Ndiaye’nin kucağına indirdiği defans arkası topu. Demek ki aslında Trabzonspor’da topu her an her yere isabetle gönderecek ayaklar var. Yine Misal 58 dakika da iki Abdulkadir’in ortak yapımı olan göbeği ortadan delme girişimi.
Ama Çimşir böyle olgun bir oyunla ilgili değil. Her topu mutlaka kenara taşı ve ortaya kes. Bu basitlik, Trabzonspor yeteneklerine sırt dönmektir. Çimşir sırf bu planı hayata geçirmek için 2-1'den sonra Abdulkadir Parmak’ı sağ koridora gönderdi. Hay maşallah… ne diyeyim. Allah futbol aklı nasip etsin.
Campi, bir kez bile önünde oynayan Abdulkadir Parmak’a düzgün bir top atamadı. Aynı eleştiri Hüseyin için de geçerli. Stoperler geçiş planına da rol almıyorlarsa, o takımın başı belada demektir. Sezonun başından bu yana Defans organize edilmedi ve bu açık yara, Antalya maçında kanamaya başladı.