FB, GS, TS, BJK ve diğeri ve dengesi tezgahlanamayan futbol
Oyunun hücum yönünü stratejik hedef olarak benimseyen, Terim, Güneş, Denizli gibi teknik adamlar da oyunu geliştirip zenginleştirmek yerine kazanmanın en kolay en kestirme yollarına odaklandılar. Aslında adına kaotik futbol dediğimiz, melez oyunun, mucitleri, adını saydığım bu isimler ve simalardır.
Türkiye’de oynanan futbol dengesiz bir oyun pratiğidir; ne demek istiyorum? Demem şu; Türkiye’de futbol tarihi boyunca, hiçbir takım, bir pozisyonun içine, o pozisyonun ihtiyaç duyduğu, hücum ve savunma aksiyonları için yeterli oyuncuyu dahil etme cesareti ve kararlılığını göstermedi. Dolayısıyla hiçbir pozisyon ya da pozisyon oyunu, oyunun iki halini de temsil eden bir çoğulcu karakter kazanamadı. Bu tek yanlılık, öyle kanıksandı ki, hiçbir teknik direktör, alanın her santimetre karesini oyunun sabit zemini olarak kabul eden, ne bir oyun mimarisi ne de böyle kapsayıcı bir oyun kurgusu üretmedi. Alanın bütününü parsellemeyen, alanın tümünde bina inşa etmeyi düşünmeyen teknik adamlar, ya oyunun salt hücum yönünü kendilerine göre önemsediler ya da oyunun savunma yönünü. Oyunun hücum yönünü stratejik hedef olarak benimseyen, Terim, Güneş, Denizli gibi teknik adamlar da oyunu geliştirip zenginleştirmek yerine kazanmanın en kolay en kestirme yollarına odaklandılar. Aslında adına kaotik futbol dediğimiz, melez oyunun, mucitleri, adını saydığım bu isimler ve simalardır.
Son iki yıl hariç, savunma oyunu oynayan takımların, teknik direktörlerine, futbol adamı demek bile mümkün değildi. Ama son iki yıldır Başta Rıza Çalımbay ve Erol Bulut olmak üzere, savunma oyununa prensip kazandıran karakterler, Türk futbolunda boy göstermeye başladı. Geride alan daraltan bu anlayış, defans ve orta sahayı, tek blok haline getirerek, bol temaslı, sert kontra oyunların altına imza attılar. Sivasspor ve Alanyaspor oyununun altına bu anlayış ve felsefe var.
Bu sezon Trabzonspor, bütün sezon boyunca ve Beşiktaş da Sergen Yalçın döneminden sonra, savunmayı hiç dert etmeden hücum oyunu oynadılar. Geriye kalan bütün takımlar, farklı taktik anlayışlara sahip olsalar da temelde bir savunma oyunuyla maçlara çıktılar. GS, şampiyonlar ligi kabusundan edindiği savunma stratejisini sezonun ilk yarısı değiştiremedi. İkinci yarıda Terim bazı aksiyonlara meyil etmese de pandemi izin vermedi. Pandemi sonrası da yetersiz fiziksel kalite yüzünden, hiçbir şeyi doğru dürüst yapamadı.
Trabzonspor, Ünal Karaman’ın yetersizliğinden ötürü, oyuncuların ayak bileğine mahkum oldu. Arkasından işbaşı yapan Hüseyin Çimşir de dengeli bir oyun tezgahlayamadı. Trabzonspor, top kaptırma ihtimali olmayan bir oyun anlayışını, tuhaf biçimde benimsemiş bir takım oldu! O nedenle de her top kaptırışlarında ne yapacaklarını bilemediler. Dolayısıyla Trabzonspor ligin en dengesiz takımına dönüştü. Her an herkesi yenebilir ve her an herkese yenilebilir bir takım oldu.
Bu hafta Ankaragücü maçında, Galatasaray, bir hücum takımına dönüşemediği için Ankaragücü'ne yenildi. Bu satırların yazıldığı sırada Fenerbahçe, Sivasspor maçının 74. dakikası oynanıyordu. Dört hafta sonra form tutan ve eski fizik kalitesini yakalayan Rıza Çalımbay, sırf geride düzenli ve kararlı biçimde alan daralttığı için, Fenerbahçe’nin bir hücum planına sahip olmadığını adeta belgeledi. Enlemesine gelişip, boydan alan daraltan Sivasspor karşısında, Fenerbahçe bir kez bile alan kat ederek, ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçemedi.
Son dönemde bütün takımların olur olmaz her durumda geriye doğru oynamalarının nedeni, açık net, iyi tanımlanmış ve tarif edilmiş bir hücum planından yoksun olmalarıdır. Normal koşullarda aynı planı uygulamak için, bir oyuncu gerideki oyuncuya daha iyi bir oyun görüşüne sahip olduğu için topu atar. Normalde, aşırı bir çoklu pres, geriye doğru oynamayı zorunlu hale getir ya da yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi, daha önce planlanmış eylemi daha iyi uygulamak üzere, planı daha iyi gördüğüne inanılan oyuncuya geriye doğru pas atılır.
Prensip olarak oyun her zaman ileriye doğru akar. Amaç karşı kaleye gitmektir. Karşı kaleye daha garantili gitmenin bir yolu olarak geri pas, sırf bu nedenle kabul görebilir. Gerisi, takım bütünlüklü bir oyuna sahip olmadığı için. Daha doğrusu, tek boyutlu oyunda, oyuncu istikametinin kapatıldığını gördüğünde, ikinci ve üçüncü seçeneklere sahip olmadığı için, risk almak yerine topu geriye doğru oynar.