Muhalefet sizsiniz
Siyasetin halka açılması iktidarın sonu. Partizanlık yapmayan, temel demokratik değerler etrafında birleşen her adım en büyük korkuları. Halkın olaylara müdahil olması iktidarın en büyük kabusu. Bilen ve birleştiren toplumsal bir muhalefet o kadar anahtar ki!
Saadet Partisi, İYİ Parti, Halkların Demokratik Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu yasama yılındaki 113 birleşimde sadece 16 gündeki 24 tasarı üstünden 14 bin oy içindeki rollerini incelemiştik. Veriler Saadet’in en kilit parti, İYİ Parti’nin en kritik parti, HDP’nin en belirleyici parti ve CHP’nin de en büyük muhalefet partisi olabileceğini, ama olmadığını gösteriyordu. Hem de rejim değişirken.
245 DEĞİL 66 VEKİL!
600 vekil seçtik. Bir kısmı hayatlarını kaybetti, Leyla Güven, Enis Berberoğlu, Musa Farisoğulları gibi isimlerin de ellerinden vekillikleri alındı. Geriye şu an 585 vekilimiz kaldı.
Biz 585 vekilimiz var diye biliyoruz. Bunun 340’ı AKP ve MHP bloku. Bu blok dışında de 245 vekil kalıyor.
Genel kurul görüşmelerine ve meclis çalışmalarına vekillerimizin katılımının pek parlak olmadığını biliyoruz. Şimdiye kadar hiçbir kanunu önden anlatan bir partimiz de çıkmadı. Kendi seçmenlerine ya da parti üyelerine sorumluluk hissedip bilgi vereni de göremedik. Tek görebileceğimiz verdikleri oylar. Elimizde bu 24 tasarı için kullanılabilecek 14 bin oy var. Bunlara baktığımızda meclisin aslında 585 vekilden oluşmadığını, çok daha küçük olduğunu görüyoruz.
AKP-MHP bloku 250 vekil ile oylamalara katılırken blok dışındaki partilerden sadece 66 vekil oylamaya katılmış. Yani kağıt üstünde 585 vekil varken oylamalara gelince elimizde sadece 316 vekilimiz var.
245 vekil yerine 66 vekillik bir muhalefet ne kadar muhalefetsiz olduğumuzu göstermiyor mu?
BOYKOTÇU VE EVETÇİ MUHALEFET
Geçen hafta Sözcü’de çok önemli bir haber çıktı. Habere göre 24 Haziran 2018 seçimlerinin ardından oluşan parlamentoda 3 bin 66 kanun teklifinden sadece AKP’lilere ait olan 104’ü ele alınıp kanunlaşmış. Muhalefetin verdiği 2 bin 962 yasa teklifinden hiçbiri gündeme alınmamış. Yani muhalefet sıfır çekmiş ama bir politika üretememiş.
İktidar muhalefetin önergelerine nefes aldırmazken muhalefet ne yapmış?
Muhalefet bütün oylamalara katılsa 5 bin 913 kez oy verecekken, sadece bin 152 kez RED oyu vermiş. Hatta 428 kez de iktidarın tekliflerine KABUL oyu vermiş. 4 bin 333 oyu ise kullanmamış! Biraz daha çalışsa MHP kadar KABUL oyunu bütün muhalefet partileri verecekmiş.
Sadece muhalefetin bu 24 yasamaya katılım kompozisyonu bile iktidarın kazanacağını bize söylüyor. 245 vekilimiz bu 24 yasamada sadece 48 vekil kadar RED verirken 18 vekillik KABUL oyu vermiş. Oy vermeyen vekillerimizin ortalamaya vurursak 180. Yani meclise oylamalarda 180 boykot eden, iktidarın tekliflerine 18 KABUL oyu veren, sadece 48 RED oyu veren vekil ortalamasına sahibiz.
Vekiller gerçekten boykotçu mu? Muhalif dediğimiz vekiller AK Parti’ye karşı değil mi?
Soralım kurtulalım, aslında hepimiz AK Parti miyiz?
HEPİMİZ AK PARTİLİYİZ!
Aslında AK Parti gibi düşünen bir muhalefetimiz yok mu? Ayasofya konusundaki verdikleri o tepkiler, popülist iktidarın taklit eden muhalefet hallerini hepimiz görüyoruz. Pek çok tasarıya karşı çıkmaktan bile aciz olduğu örnekler var. Somut örnek verelim. Afrika’da iş yapan Türk müteahhitlerinin parası ödensin diye Afrika Kalkınma Bankası’na para aktarma yetkisi veren bir andlaşma meclise geldi. Korona günlerinde salgına değil 5 milyar liralık ortaklık payı aktarılması ve Cumhurbaşkanı’na bu payı 26 milyar TL’ye çıkarması için yetki veren tasarı. Olacak iş mi?
HDP’den sadece 7 vekil RED verdi, 52’si oy bile kullanmadı.
İYİ Parti’den 7 vekil RED verdi, bir vekil KABUL oyu kullandı ve 31’i oy bile kullanmadı.
CHP’de ise iki vekil KABUL oyu verdi ve bir kişi bile RED vermedi.
Tabii Türkiye İşçi Partisi ya da diğer bağımsızlar da RED vermediler.
Belki de bizler de AK Partiliyiz ve söylemiyoruz, böyle oylamalarda salgında değil Afrika’daki müteahhitlere para gitmesini onaylayabiliyoruz.
'REJİM YALANLARLA, HAYALLER GERÇEKLERLE İNŞA EDİLİR'
İktidar meclisi tam kapasite kullanıyor ve demokrasiyi kendi ihtiyaçları için suistimal ediyor. Mecliste geçen tasarılardan halkın haberdar olmaması çok işine geliyor.
Ama neden? Herkes gerçekleri bilse bu resim değişmez mi? Herkes gerçekleri bilse, tasarılardan haberdar olsa ertesi sabah bu ülkeye güneş doğmaz mı?
Poşet propagandasını kabul etseydik bugün iktidarı seçimlerde sallayan bir mücadele olmazdı. “Erdoğan yenilmez” diyen muhalefeti dinlesek meclisten geçmiş filtresiz termik santrallere göz yuman tasarıyı veto ettiremezdik. Ya da bütün millet bahçeleri projeleri sessizce ilerlerken Salda Gölü’nün gerçekte ne olduğunu anlatmasak bu süreç bu kadar uzar mıydı?
Hepsini geçtik, bugün Türkiye’nin en güçlü muhalefeti #İstanbulSözleşmesiYaşatır kumpanyası, partileri hizaya çekti, iktidarı çatlattı. Tek yaptıkları şey sözleşmeyi anlatmak, propagandayı reddetmek ve örgütlemek.
Önümüz sonbahar, önümüz korona, önümüz rejimin çivilerini çakma günleri. Ya da keseri alıp bunları tek tek sökme fırsatı.
BİLMEK VE BİRLEŞMEK
Siyasetin halka açılması iktidarın sonu. Partizanlık yapmayan, temel demokratik değerler etrafında birleşen her adım en büyük korkuları. Halkın olaylara müdahil olması iktidarın en büyük kabusu. Bilen ve birleştiren toplumsal bir muhalefet o kadar anahtar ki!
Mecliste 245 muhalif vekil yok, sadece 48 tane var. Böylesi bir denklemi iktidar seviyor ve bu sayede kazanan hep o olur.
Çok açık ki muhalefetsiziz!
Ama bunu biliyoruz, dahası doğru bilgiyi bulduğumuzda ve birleştiren bir mücadele kurduğumuzda kazandığımızı ve kazanacağımızı da biliyoruz.
Aslında fırsatın farkında mısınız, muhalefet biziz!