YAZARLAR

Spor kulübü olma şüphesi

Peki ya Türkiye’de kimsenin mi umurunda değil yüzlerce tecavüzcünün elini kolunu sallayarak dışarılarda dolaşması? Kendilerine yeni kurbanlar aramalarını kimse kafasına takmıyor mu? Kaçma şüphesini kim takar. Bu adamların kaçma değil yeni suçlar işleme, yeni hayatları söndürme şüphesi var. Sükut ikrardan gelir derler ya sustukça mevcut düzeni onaylıyorsunuz demektir. Amerika’da ırkçılık hangi boyuta yükseldiyse, Türkiye’de de kadına ve çocuğa şiddet ve tecavüz o boyuttadır.

Bir kez de küçük Amerika olalım. Konuşsun sporcularımız. Konuşmakla kalmasın, dert edinsinler. Siyaseti de dert edinsinler, sosyal hayatı da kadına şiddeti de çocuğa şiddeti de. Paralar, pullar falan geçmesin cümlelerinde. Maddi manevi olmasın akıllarındaki tek şey. Önlerindeki maça değil de adaletsizliğe baksınlar. Bir kez de büyükleri bilmesin her şeyi. Onlar ne derse o olmasın.

Dünyanın en büyük spor ekonomilerinden biri olan NBA’de siyahlara yapılan ayrımcılık için Milwaukee maça çıkmayabiliyorsa, Süppperrrr ligimizin canı ne? Basketbol ligimizin cürmü ne? Dünyanın en önemli ve değerli voleybol ligi şimdi konuşmayacaksa ne zaman konuşacak?

Amerika’da ciddi bir idari kriz, onanamayacak noktaya giden ve muktedirler tarafından desteklenen bir ırkçılık varken sporcular susmadı.

Susamayacaklarını, sustukça sadece bir şaklaban olacaklarını onların ise aslında bu mesele ile doğrudan bağının olduğunun farkındalar.

Peki ya Türkiye’de kimsenin mi umurunda değil yüzlerce tecavüzcünün elini kolunu sallayarak dışarılarda dolaşması? Kendilerine yeni kurbanlar aramalarını kimse kafasına takmıyor mu? Kaçma şüphesini kim takar. Bu adamların kaçma değil yeni suçlar işleme, yeni hayatları söndürme şüphesi var. İpek’in yazdığı belki nicelerinin yazamadığı ama yazmak istediği şu satırların hiç mi karşılığı yok bu topraklar: “Musa Orhan bana tecavüz etti. Ben ağladım, bana kendini diktirirsin dedi. Saçımı çekip yerde sürükledi, ‘Kimse sana inanmaz, bana bir şey olmaz, sahipsizsin’ dedi.”

Gerçekten sahipsiz mi kadınlarımız, çocuklarımız, ahlakımız, adaletimiz? Şoför uyuduysa, araç şeritten çıkıyorsa, arkasındaki kitle ile onu uyandırmaya namzet bir tane bile bir spor kulübü yok mu?

Kadına şiddete hayır falan gibi pankartlardan bahsetmiyorum. NBA’deki gibi eylemden bahsediyorum. Ses getirmekten, kararın yanlışlığını, kralın çıplaklığını sağır sultana duyurmaya yarayabilecek bir eylemden bahsediyorum.

Yoksa sadece önümüzdeki maçlara mı bakacağız yine? Şanssız mağlubiyetler, kusursuz galibiyetler mi alacağız? Puan ve puanlar sonrasında hangi taraftarınıza teşekkür edeceksiniz? Kaçma şüphesi olmadığı için salınan tecavüzcülerin muhtemel kurbanı olan taraftarınıza mı? Hani kendileri için hiçbir şey yapmadan sadece saha içinde kaldığınız için tehdit altında olan taraftarınıza mı?

Sükut ikrardan gelir derler ya sustukça mevcut düzeni onaylıyorsunuz demektir. Amerika’da ırkçılık hangi boyuta yükseldiyse, Türkiye’de de kadına ve çocuğa şiddet ve tecavüz o boyuttadır. Tam da bu noktada kitleleri olan, bu kitleleri harekete geçirebilecek ve kamu oyunu şekillendirebilecek spor kulüplerinin acilen bir şey yapması gerekir. Yoksa nazarımda onların da ‘spor kulübü olma’ şüphesi vardır.

Arz ederim.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’