Yektanurşin Duyan: Türkiye’de yıldızlık, Yeşilçam döneminde ortaya çıkmıştır

Yektanurşin Duyan’ın 'Türk Sinemasında Kadın Yıldız Olmak' kitabı Dipnot Kitap tarafından yayımlandı. Duyan, "Yeşilçam yıldız sinemasıdır çünkü Türkiye’de yıldızlık, o dönemde ortaya çıkmıştır" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye Sineması’nın kadın yıldızlarının kimler olduğunu, bu oyuncuların star olgusu ekseninde inceleyerek, film endüstrisini bu bağlamda masaya yatıran Yektanurşin Duyan’ın 'Türk Sinemasında Kadın Yıldız Olmak' isimli kitabı Dipnot Kitap’tan çıktı. Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalışan Duyan’la bir araya geldik ve bahse konu olan dönemlerde kadın olgusu ve sinema sektörünün aldığı konum üzerine konuştuk.

Yektanurşin Duyan

“Yıldız” tanımlamasıyla başlayalım. Bu kavram başlı başına bir hadise… Kime göre, neye göre “yıldız”? Siz nasıl tanımladınız bu kavramı?

Aslında sinema yıldızlığı herkes tarafından bilinen ama tanımlanması istenildiğinde net bir açıklamanın yapıl(a)madığı bir kavramdır. Ben çalışmamda Türk sinemasında, özelde Yeşilçam’da yıldızlığın kavramsallaştırmasını kadın yıldızlar üzerinden yaptım.

Çalışmamda Türk sinemasında yıldızı, dönemin en yüksek ücretini alan, ismine film siparişi verilen, afişte ismini en üstte yazdıran, ismi gişe garantisi, yaptığı her hareketi olay olan ve başlangıcından itibaren yıldız üretim alanlarında -dergiler, yarışmalar, eleştiriler, yorumlar, reklamlar ve filmlerde- oluşturulmuş/oluşturdukları yıldız imajını günümüze kadar sürdürebilen oyuncu olarak tanımladım.

'SİNEMA YILDIZLIĞI İLE GÜZELLİK İLİŞKİSİ YILDIZIN İMAJIYLA İLİNTİLİ'

“Yıldız”lıkla güzellik arasında hep bir ilişki olduğu düşünülür. Fakat istisnalar da mevcut. Örneğin “Çirkin Kral” Yılmaz Güney, çoğu kişiye göre çirkin ama aynı zamanda da bir “yıldız”… Bu durum kadın “yıldız”lar için de geçerli mi? Ne düşünüyorsunuz?

Türk sinemasında kadın yıldızlar ile güzellik arasında tabii bir ilişki var. Ama sinema yıldızlığı-güzellik ilişkisi yıldızın imajıyla ilintilidir. Örneğin, Filiz Akın’ın yıldızlık imajı, Avrupai güzel, Batılı yüz olarak inşa edildi. Köylü kadın rolü oynadığında bile yine Avrupai güzeldi. Yılmaz Güney örneği de böyle. Güney hiçbir zaman romantik jön değildi. Sosyal içerikli filmlerinin öncesinde de maço erkek rolündeydi. Çünkü yıldızlık imajı “sert erkek(lik)” üzerine kuruluydu. Kısaca yıldızlık ve güzellik arasında bir ilişki var ama esas olan yıldızlık imajıdır.

'YILDIZLIK İÇİN YILDIZ İMAJININ SÜREKLİLİĞİ GEREKİYOR'

Türkiye Sineması’nda belirli bir döneme kadar kadın yıldızların varlığı, diğer pek çok alanda olduğu gibi, görmezden geliniyor. Peki başlangıç nasıl oldu? Bir kadın oyuncunun yıldızlaşma serüveni nasıl başladı?

Başlangıcından itibaren yıldız sıfatı sinema oyuncuları için kullanılmıştır. Ama yaptığım inceleme sonucunda yıldız sıfatlı her oyuncunun sinema yıldızı olmadığını gördüm. Çünkü yıldızlık, ün, şöhret ve film kişiliği (picture personality) gibi birçok kavramı içinde barındırıyor. Bu nedenle çoğu zaman bu kavramlar, sıfat olarak birbirlerinin yerine kullanılıyor. Oysaki yıldızlık çalışmaları ekseninde baktığımızda bir oyuncuya yıldız diyebilmek için o oyuncunun kariyerini, oynadığı rolleri, perde ve perde dışındaki imajı gibi birçok parametreyi incelemek gerekiyor. Bedia Muvahhit yıldız sıfatını almış ilk kadın oyunculardan biridir. Ama 'yıldız mıdır?' diye sorarsanız cevabım hayır olur. Birçok sinema tarihçisinin aksine Cahide Sonku, Sezer Sezin veya Belgin Doruk yıldız değildirler. Yıldızlık şansı yakalamış, kendi dönemi içinde yıldızlaşmış ama sonra ünlü oyuncu olarak kariyerlerine devam etmiş oyunculardır. Kendi dönemleri içinde evet yıldızlaşmışlardır ama bunu sürdür(e)medikleri için onlara yıldız diyemeyiz. Çünkü yıldızlık için yıldız imajının sürekliliği gerekiyor. Kısaca bir oyuncunun sinema yıldızı olup olmadığını değerlendirebilmemiz için sinemaya girişinden günümüze kadarki tüm sürecini incelememiz gerekiyor.

Türk Sinemasında Kadın Yıldız Olmak, Yektanurşin Duyan, 320 syf., Dipnot Kitap, 2021.

'TÜRKİYE'DE YILDIZLIK, YEŞİLÇAM DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKMIŞTIR'

“Yıldız” olgusu, Türkiye sinema tarihinde daha çok Yeşilçam Dönemi ile özdeşleşmiş bir kavram… Bunda belirleyici etkiler nelerdir? Ayrıca bu dönemde “yıldızlığı” oluşturan ve “yıldızlaşmayı” sağlayan ortak kodlar nelerdir?

Yeşilçam bir yıldız sinemasıdır çünkü Türkiye’de yıldızlık, Yeşilçam döneminde ortaya çıkmıştır. Bunun belirleyicisi de film üretim sistemidir. Yeşilçam döneminde bölge işletmeciliği sistemi vardı. Bölge işletmecileri seyirci taleplerine göre yapımcıya finansman sağlıyordu. Kısaca film üretim sisteminin en etkili öğesi seyircilerdi. Onlar hangi oyuncuyu ne rolde istiyorsa istedikleri oyuncunun filmi yapılıyordu. Seyircinin bu “gücü” yıldızlığın en önemli parametresiydi. Çünkü seyirci sevdiği, “tuttuğu” oyuncuyu yıldızlaştırıyordu. Yeşilçam döneminde seyirciler, hayranlara dönüşüyor. Tıpkı futbol takımı tutar gibi oyuncular tutulup, yıldızlaştırılıyor. Yıldızlar da seyirci taleplerine göre perdede oluşturdukları imajlarını sürdürmeye çalışırlar. Bu imajlar, perde dışındaki hayatlarıyla zaman zaman çelişse de bir şekilde tolere edildiği görülüyor.

Türkan Şoray buna en iyi örnektir. Şoray, seyirci sevgi/ilgi/talebiyle yıldızlaşır. Keşfedilme sürecinden sonra bir süre film teklifi almaz, daha sonra aldığı teklif, yardımcı kadın oyuncu rolüdür. Ama filmde seyircinin yoğun tezahüratını alır. Bu ilgiden sonra film teklifleri artar ve yıldızlık süreci başlar.

Türkan Şoray, Türk sinemanın dinamiklerini çok iyi çözmüş bir yıldız. Özellikle seyirci/hayranlarıyla kurduğu ilişki çok özgün. Halen hayranlarıyla (onun ifadesiyle sevenleriyle) iletişim halindedir. Türk sinemasında yıldızlığın önemli parametrelerinden biri hayranlardır, dolayısıyla Şoray bunu çok iyi kullandı ve halen de kullanıyor.

'TÜRKİYE'DE SİNEMA VE KADIN HAREKETİ ETKİLEŞİMİNİN ZİRVE NOKTASI SEKSENLERDİR'

Çalışmanızda kadın yıldız meselesini odağa alırken, kadın hareketiyle de ilişkilendiriyorsunuz. Son yüz senede toplumsal bağlamda gücünü ziyadesiyle arttıran bir dinamik kadın hareketi… Yüz yıl öncesiyle bugün arasında özellikle kadının sinemadaki temsili açısından ne gibi farklar var? Kadın hareketinin bu temsile nasıl etkisi oldu?

Bilindiği üzere Türkiye’de sinema ve kadın hareketi etkileşiminin zirve noktası seksenlerdir. Seksenlerle birlikte sinema kadın(lığa) yönelik bakış açısı ve söylemini değiştirmeye başlar. Seksenlerdeki kadın filmlerine kendi dönemleri içinde baktığımızda bu filmler kadın temsilleri açısından farklı oldukları için önemlidirler ama feminist filmler olduklarını söyleyemeyiz. 2000 sonrası özellikle de kadın yönetmenlerin çektiği filmlerle kadın temsilleri açısından gerçekçi anlamda değişimlerin olduğunu söyleyebiliriz.

Hazırladığınız yeni bir çalışma var mı? Günleriniz nasıl geçiyor?

Yıldızlık, ünlülük ve hayranlık çalışmalarıma devam ediyorum. Şu sıralar Türkan Şoray ve Filiz Akın hayranları üzerine çalışıyorum. Zaten yıldızlık çalışanlar, en büyük hayranlardır tıpkı benim gibi. Müjde Ar hayranlığı ile başlayan Türk sinemasındaki yıldızlığı araştırma serüvenim Şoray ve Akın hayranlarıyla devam ediyor.