Yemek Sepeti protestoları ne oldu?
Yemek Sepeti protestoları, bir mücadele deneyimi olarak şimdiden Türkiye’deki emekçilerin tarihinde yerini aldı. Şirket ise tarihinde hiç olmadığı kadar teşhir oldu!
Mert Kaya
Yemek Sepeti protestolarının tamamına destek amaçlı katılan ve kuryelerle ilgili gelişmeleri yakından takip eden bir kurye olarak; hem bu sürecin genel bir özetini çıkarmak hem de fikirlerimi ve kafamdaki soru işaretlerini paylaşmak için bu yazıyı kaleme alıyorum. Klavye başına geçmeden yeniden bir basın taraması yaparken, ilgili sendika ve derneklerin açıklamalarına, web ve sosyal medya hesaplarına yeniden göz attım. Ne yalan söyleyeyim uzun yazıları okumayı ben de sevmem. Fakat Türkiye tarihinin en kitlesel ve uzun süreli moto kurye protestolarına dair “kısa yazmak” pek mümkün olmayacak. Şimdiden sabrınıza ve affınıza sığınıyorum.
KURYELER SADECE PAKET TAŞIMIYOR HAKLARINI DA ARIYOR
2022’nin ilk ayları art arda kurye protestolarına sahne oldu. Önceki yıl Trendyol, Vigo, Hepsi Ekspress ve Fiyuu şirketlerinde çalışan kuryelerin tekil protestoları olsa da bu anlık protestolar bir depo önünde toplanma ve kısa süreli konvoylar oluşturmanın ötesine geçmemişti. Fakat 2022 Ocak ayına gelindiğinde Trendyol Ekspress arabalı esnaf kuryeleri yüzde 11’lik zam teklifine karşı 3 gün süren ve “Efsane Direniş Günleri” adını verdikleri protestoların ardından yüzde 38.8 zam alarak eylemlerini başarı ile sonlandırdılar. Trendyol kuryelerinin birlik ve beraberlik içinde kamuoyunun da desteğini alarak başarı kazanması Hepsi Burada, Aras Kargo, Yurtiçi Kargo, Scotty kuryelerinin de çeşitli protestolar yapmasının önünü açsa da bu protestolar çok kitleselleşmeden ve yaygınlaşmadan son buldu.
1 Şubat’a gelindiğinde ise Türkiye’nin en büyük ve yaygın online yemek dağıtım şirketi olan Yemek Sepeti’nin Levent’teki Genel Müdürlük binası önünde Türkiye tarihinin en büyük ve uzun süreli moto kurye protestolarının fitili ateşlendi.
YEMEK SEPETİ KURYELERİ NE İSTİYOR
Türk-İş'e bağlı TÜMTİS (Tüm Taşıma İşçileri Sendikası)’in “Yemek Sepeti’nde Düşük Ücret ve Esnaf Kurye Dayatmasına Son | Güvenceli ve Sendikalı Çalışmak İstiyoruz” pankartı arkasında toplanan Yemek Sepeti kuryeleri ve çok sayıda sendika üyesi işçi şirketin Genel Merkezi önünde taleplerini açıkladı.
1)Sefalet zammını kabul etmiyoruz. Net 5.500 TL, prim ve yan haklar
2)Haklarını arayan hiçbir kurye ve işçi işten atılmayacak, mobbing ve tutanak baskısına son
3)İş kolumuz derhal taşımacılığa geçirilsin
4)Sendikal yetkiye yapılan itiraz geri çekilsin
Basın açıklamasından sonra TÜMTİS ve aynı sendika altında faaliyet yürüten Yemek Sepeti İşçi Komitesi alandan ayrıldı. İşçilerle yapılacak toplantıdan sonra yeni eylem takvimlerini açıklayacaklarını duyurdular.
Aynı gün öğleden sonra da bu kez DİSK'e bağlı Nakliyat-İş (Türkiye Devrimci, Kara, Hava ve Demiryolu Taşımacılığı İşçileri Sendikası) ve TEHİS (Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası)’in çağrısı ile iş bırakan çok sayıda Yemek Sepeti kuryesi konvoylar halinde şirketin Genel Müdürlük binası önünde toplandı. Umut-Sendikası da açıklamaya destek verdi.
Sefalet zammını kabul etmeyeceklerini ilan eden sendikalar taleplerini şöyle duyurdular:
1) Net 5500 TL maaş, prim ve yan haklar
2) Hakkını arayan hiçbir moto kuryeler işten atılmayacak
3) İş kolumuz derhal taşımacılığa geçirilsin
4) Sendikal faaliyet güvence altın alınsın
Açıklamadan sonra uzun süre Genel Müdürlük binası önünde bekleyen ve şirket yetkililerine görüşme talebini ileten kuryelerin bu talebi karşılanmadı. Eylemlerine devam edeceklerini duyuran sendika yetkilileri yarın tekrar Genel Müdürlük önünde toplanma çağrısı ile dağıldılar.
Aynı gün birbiri ardına gerçekleşen ve talepleri neredeyse bire bir aynı olan iki basın açıklaması ile Yemek Sepeti protestoları başlamış oldu. Her iki açıklamada basında geniş bir yankı buldu. Sosyal medyada gündem olunurken birçok basın organı ve TV kanalı haber bültenlerine taşıdı kuryelerin eylemlerini.
PROTESTOLAR VE KURYELERLE DAYANIŞANLAR
TÜMTİS ve Yemek Sepeti İşçi Komitesi açıklamanın ardından kurye temsilcilerinin de katıldığı toplantı sonrası protestolarını performans düşürerek, iş yavaşlatarak sürdüreceklerini duyurdu.
Nakliyat-İş ve TEHİS sendikaları ile birlikte hareket eden kuryeler ise gerek Genel Müdürlük önündeki açıklamada gerekse sosyal medya paylaşımlarında haklarını alana kadar sokakta eylemlerine devam edeceklerini duyurdular.
Şubat ayının ilk birkaç günü TÜMTİS ve Nakliyat-İş'in çağrısı ile İzmir, Manisa ve Eskişehir, Antalya gibi illerde de bazı Yemek Sepeti depolarının önünde basın açıklamaları gerçekleşti. Bu illerdeki açıklamalar da tıpkı İstanbul'da olduğu gibi birleşik değil ayrı ayrı gerçekleşti. Her sendika kendi belirlediği depolar önünde kuryeler ile birlikte açıklamalar yaparak taleplerini dile getirdi.
Genel Müdürlük önündeki protestolar günlerce devam ederken katılım günden güne farklılık gösterdi. Bazı günler kuryeler daha kalabalık konvoylar halinde gelirken bazı günler katılım sınırlı kaldı. Kimi günler basın açıklamasına farklı iş kollarından sendikalar ve işçiler dayanışma ziyareti gerçekleştirirken kimi günler siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri protesto alanına geldi. Moto kurye dernekleri de Ankara’dan desteğe geldi ve İstanbul’daki derneklerle birleşip Genel Müdürlük önünde açıklama yaptı. Yemek Sepeti kuryelerinin eylemine sanatçılar da ilgisiz kalmadı. Sosyal medyadan yapılan #YemekSepetiBoykot çağrılarına çok sayıda sinema ve tiyatro sanatçısı, müzisyen destek açıklamalarında bulundu. Haluk Levent ise kuryelere destek için Genel Müdürlük binası önüne geldi. Destekler bunlarla sınırlı kalmadı ve başta Yemek Sepeti'nin bağlı olduğu Alman Delivery Hero şirketinin Berlin'deki genel merkezinin önü olmak üzere çeşitli ülkelerde kuryelerle dayanışma eylemleri gerçekleştirildi.
Ulusal basının yanı sıra bir dizi uluslararası basında da haberler ve kuryelerle röportajlar yayınlandı.
TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi)’de muhalefet partilerinin grup toplantılarına katılan Yemek Sepeti kuryeleri taleplerini meclise taşırken milletvekillerinden de destek istedi.
Delivery Hero ve Yemek Sepeti ilişkisinden hareketle Nakliyat-İş Sendikası’nın çağrısı ile 18 Şubat’ta şikayetler ve talepler bir kez de Alman Başkonsolosluğu önünde yapılan açıklamada dile getirildi ve konsolosluğa bir mektup sunuldu.
Protestoların birinci ayı geride kalırken Genel Müdürlük önündeki protestolar TEHİS Sendikası'nın çağrısı ile Beşiktaş ve Kadıköy İskele Meydanı'na taşındı. Bu protestolara kuryelerin katılımı son derece sınırlı kaldı.
YEMEK SEPETİ'NİN KURYELERE CEVABI
Yemek Sepeti yöneticileri uzun süre eylemleri sessizlikle karşılarken protestoların artık azalmaya başladığı bir dönem de Mart ayı başında önceki dönem Yemek Sepeti CEO’su ve şimdiki Yönetim Kurulu üyelerinden Nevzat Aydın twitter aracılığıyla bir açıklama yaptı. “…iyi ki Mert işin başında; bana kalsaydı ilk işim, o işi yavaşlatan nankörlerin tamamını göndermek olurdu” diyen Nevzat Aydın’a tepkiler gecikmedi.
Nakliyat-İş ve TEHİS sendikaları ve kuryeler Genel Müdürlük önünde toplanarak “Nankör Sensin Nevzat Aydın” pankartı açarak tepkilerini ortaya koydu. Bu tepkiler daha sonra Kadıköy İskele Meydanı’ndaki basın açıklaması ve İstanbul Adliyesi’nde Nevzat Aydın hakkında suç duyurusu ile devam etti.
TÜMTİS ve Yemek Sepeti İşçi Komitesi de sosyal medyadan ‘ “İşi yavaşlatan nankörler” Olarak Cevabımızdır’ diyerek Yemek Sepeti patronlarına karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerini duyurdular.
PROTESTOLAR BİTTİ Mİ?
Nevzat Aydın’a karşı tepkiler sosyal medya kampanyaları ile bir süre daha devam etti. Ve ardından Yemek Sepeti protestoları fiilen sona erdi.
En son basın açıklaması 23 Mart tarihinde İstanbul Adliyesi önündeki Nevzat Aydın hakkındaki suç duyurusuydu. Ondan sonra herhangi bir protesto ve sokakta yapılan açıklama olmadı.
Fakat basına yansıdığı kadarıyla hiçbir kurum protestoların sona erdiğine dair bir açıklama yapmadı. İşin bu yanını önemsiyorum. Nasıl ki, protestolara davet edilirken bir açıklama yapılıyorsa protestolar şu veya bu biçimde sona erdiğinde de bir açıklama yapılması gerekirdi. Görünen o ki, uzun süredir Genel Müdürlük ve diğer alanlardaki Yemek Sepeti kuryelerinin protestoları sona erdi. Ve protestolara konu olan talepler karşılanmadı.
Keza sosyal medya üzerinden ilk dönem sık sık çağrısı yapılan Yemek Sepeti boykotunun da gözle görülür bir karşılığı kalmadı. Zira ilk zamanlar sahada da rahatlıkla ölçülen sipariş düşüşlerine dair bir veri de ortalıkta yok.
PROTESTO YAPAN KURYELERE NE OLDU?
Protestolar başlar başlamaz Yemek Sepeti tutanak tutulması talimatı vermişti. Eylemlere katılan kuryeler hakkında tutanak üstüne tutanak tutuldu. Hatta protestolar devam ederken bir gün bazı kuryeler haklarında tutulan tutanakları Genel Müdürlük önünde yırtıp atmış ve bu görüntüler basına yansımıştı. Tutanakların arkası kesilmedi. Zaten var olan mobbingler daha da arttı; kuryeleri farklı bölgelere sürmek, destek amaçlı başka depolara yollamak, uzak siparişleri üzerlerine atmak ki bunlar bir kurye için daha fazla efor ve daha az prim anlamına geliyor.
Farkı bölgelerden gelen bilgilere göre; bu baskılara dayanamayan veya bu şartlar altında çalışmak istemeyen birçok kurye bu süreçte sessiz sedasız işten ayrıldı. Bazı kuryeler de mecburen esnaf kuryeliğe geçiş yaptı. Bazı kuryelerin de tüm baskılara ve düşük ücret dayatmasına karşı kıdem vb hakları için çalışmaya devam ettiği söyleniyor.
KURYELER HAKLARINI NEDEN ALAMADI?
Bu soruya tek bir cevap vermek mümkün değil. Hatta mümkün olsa protestolara katılan veya katılmayan binlerce Yemek Sepeti kuryesi ile anket yapılsa ve bu sorunun cevabını esas muhataplarından alabilsek. Ben naçizane kendi gözlemlerimi paylaşmakla yetineceğim.
Protestoların başladığı gün olan 1 Şubat’ta aynı yerde hemen hemen aynı taleplerle iki ayrı eylemin yapılması, iki sendikanın iki farklı protesto ve eylem takvimi açıklaması en büyük handikaplardan birisiydi. Elbette ki her sendika ve dernek kendi mücadele yöntemlerini kendisi belirler. Çok sayıda kuryenin şu sorusuna cevap vermek de yine aynı sendikaların sorumluluğu diye düşünüyorum; “sorunlarımız aynı, taleplerimiz aynı peki haklarımızı savunduğunu söyleyen sendikalar neden ayrı ayrı?”
Yemek Sepeti yöneticilerinin aylar öncesinde iş kolu değişikliği yaparak kuryeleri taşımacılık yerine büro çalışanı olarak göstermesi kuryelerin birliğinin ve örgütlenmesinin zayıflatılmasına neden oldu. Kuryelerin sendikal örgütlenmesinin engellenmesi, sendikanın yetki almasının ve patronlarla Toplu İş Sözleşmesi yapmasının önüne geçti.
Her ne kadar protestolar ve boykot şirketin prestijini sarssa da, kuryeleri “esnaf” olmaya yönlendirme/zorlama, bordrolu çalışanları en aza indirme Yemek Sepeti açısında stratejik bir hamleydi. Şirketin protestolara “direnci”nin altında yatan motivasyon buydu! “Reklam bütçesinin yüzde 1’ini kuryelere zam olarak verse tüm sorunlar çözülür” diyenler bu stratejik hamlenin yanında maalesef “naif kaldı.”
Tepkilerin parçalı olması, harekete geçen kuryelerin dağınık olması ve süreç içinde eylemlere katılan kurye sayısının artmasından ziyade günden güne azalması da şirket yöneticilerinin taleplere karşı “direnci”ni artırdı. Protestoların zamanla sönümleneceğini düşünmelerine ve eylemlerin zayıflamaya başladığı bir anda da Nevzat Aydın şahsında pervasızlaşmalarına yol açtı.
Eylemlere katılan kuryeler sorumluluk sahibi kişilerdi. Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında aynı zamanda geçimlerini de sağlamak zorundalardı. Protestoların uzaması, maaş artışının gerçekleşmemesi ve herhangi bir “dayanışma fonu”nun da bulunmamasından kaynaklı, odak noktaları zamanla eylemlerden ziyade daha fazla çalışma ve ek işler aramaya kaydı.
PROTESTOLAR BOŞUNA MIYDI?
Elbette ki hayır! Hiçbir hak arama mücadelesi boşuna olmaz. Her mücadele o mücadeleye katılan tek tek bireylere de, mesleki örgütlülüklere de, topluluklara da deneyim kazandırır. Yemek Sepeti protestoları da şimdiden Türkiye’deki emekçilerin mücadele tarihindeki yerini aldı. Kontak kapatmaktan konvoy düzenlemeye, basın açıklamalarından suç duyurularına, Genel Müdürlük önünden depo önlerindeki kitlesel eylemlere, iş yavaşlatmaktan sosyal medya kampanyalarına, konsolosluk önünde açıklama yapmaktan yurt dışında dayanışma eylemlerinin düzenlenmesine, boykot çağrısı yapmaktan ulusal ve uluslararası basına röportajlar vermeye kadar çok sayıda mücadele biçimine başvuruldu. Yemek Sepeti şirketinin reklamlardaki gülen yüzünün sadece patronlar için olduğu, kuryelere reva görülenin sefalet ücreti olduğu yüz binlerce insana gösterilmiş oldu. Şirket tarihinde hiç olmadığı kadar teşhir oldu!