YENİ ÇIKAN KİTAPLAR

Yürümenin Felsefesi “Yaşamak için ayağa kalkmamışken, yazmak için oturmak nasıl da beyhudedir.” Henry David Thoreau Nietzsche’nin Kara Orman’da yürürken göz çukurlarına dolan mutluluk gözyaşları, Rimbaud’nun tahta ayağıyla açılacağı çöllere dair kurduğu düş, yasaklı Rousseau’nun Alpler’deki adımları, Thoreau’nun Walden’daki gezintisi, Nerval’in dar sokaklardaki aylaklığı ve daha niceleri... Aylaklar, göçebeler, sürgünler, hacılar, kaçaklar, seyyahlar, münzeviler ve mülteciler yürüyorlar. Peki yürümek sadece evle iş arasında gidip gelmek, bir yerlere yetişmek ve koşuşturmak değil de evrenle özel bir ritim, akort ya da hafifleme içinde buluşmak olabilir mi? Yeryüzüyle hemhal olup kendimizi başkalaşmaya açarak yürüyebilir miyiz? Yürümek iki mesafe arasında gidip gelmek değil yaratıcı bir eylemdir. Hem kendi yalnızlığımıza çekildiğimiz hem de toplum olarak bizi dönüştürecek bir ayağa kalkıştır. İki büklüm vücudun karşısında dikilmeye çalışan, attığı her adımda yeryüzünün gerçek bir parçası olduğunu fark eden Homo Viator’un eylemidir. Çünkü Yürüyen İnsan kendi üzerine çöken kaygı, haset ve korku yumaklarını çözer, varlığını yeryüzünün ebediyen yeni olan kalbine düğümler. Yürüyoruz, işte bu düğümü atmak için. YÜRÜMENİN FELSEFESİ, FREDERİC GROS, KOLEKTİF YAYINLARI
Deleuze: Bir Birey Nasıl Yaşayabilir? Derin bir gerçeklik krizi içindeyiz. Bildiklerimiz, yargılarımız ve kavramlarımız bu krizi aşmamıza yetmediği gibi onun giderek şiddetlenmesine neden oluyor. Peki her şeyi bilgiye dönüştürmek yerine dünyayı tecrübe etmenin farklı yollarını bulamaz mıyız? Yaşamı yargılamaktansa onu geliştirecek yeni imkanların peşine düşemez miyiz? Yaşamı nasıl kavradığımızla nasıl bir yaşam sürdürdüğümüz arasındaki ilişkinin açığa çıkarılması, bu gerçeklik krizini aşmanın yollarından biri olabilir mi? Todd May’in Deleuze incelemesi, gerçekliğin yeni ifade biçimlerini etik, politik ve ontolojik düzeylerde araştıran çarpıcı hamleler yapıyor. Bu hamlelerin merkezindeyse ontolojimizle gündelik hayatımız arasında kenetlenmiş bir ilişki olduğu savı yer alıyor. Todd May’e göre varlık tıpkı origami sanatında olduğu gibi dışarıdan bir müdahale olmaksızın kıvrılma ve açılma süreçlerinden geçerek oluş çizgileriyle kurulur. Her çizgi tüketilemez bir güçtür; artık karşımızda özdeşliklerden kurulu bir dünya değil, yaratılması gereken çizgiler tarafından katedilen bir güçler alaşımı vardır. Oluş hâlindeyiz, tıpkı diğer her şey gibi kıvrılıp açılıyor ve yeniden kıvrılıyoruz. Düşüncelerimiz, değerlerimiz ve dünyamız da bununla yüzleşmek zorunda. Başka bir yaşam ihtimali tam da burada saklı olabilir mi? Todd May, Gilles Deleuze felsefesinin içkinlik, süre ve olumlama sorunlarıyla örülen yaşam düşüncesinin izlerini sürüyor. DELEUZE: BİR BİREY NASIL YAŞAYABİLİR? / TODD MAY / KOLEKTİF KİTAP
Savaşı Bitiren Sinek Çocuklar ve yetişkinler için, savaş ve karasinekler hakkında ilginç bir hikâye! Kolkex, Sinek ve Hermann sıradan karasineklerdir; hani şu kayda değer bir şey yapmayan, etrafta vızıldayıp duran sineklerden... Bir gün, evlerini paylaştıkları insanlar, "teknoloji harikası" elektrikli sineklikten almaya karar verir. Artık o evde kalamayacaklarını anlayan üç kafadar, Nepal’in iyi kalpli keşişlerini aramaya koyulur. Duyduklarına göre, bu nazik keşişler bir sineği bile incitmeyen insanlardır. Uzak diyarlara yaptıkları bu yolculuk sırasında konakladıkları ülkede savaşla ilk kez tanışan sinekler bu saçmalığa bir son vermeyi kafaya koyar. Üstelik "Bir sineğin elinden ne gelir ki!" demeden. İzlanda Çocuk Edebiyatı Ödülü’ne değer görülen Savaşı Bitiren Sinek, insanlar, sinekler ve savaş hakkında bir cesaret ve dayanışma öyküsü. SAVAŞI BİTİREN SİNEK / BRYNDIS BJÖRGVINSDOTTIR / CAN ÇOCUK
Bir Puding Hikayesi Çağdaş edebiyatımızın duyarlı kalemlerinden Şebnem İşigüzel, çocuklar için yazdığı bu keyifli öyküde, birbirinden bihaber insanların dünyasında farkındalığın ve anlayışın önemini hatırlatıyor. "Çocuk eve yine yalnız girdi. Kimse de sormuyor 'Annesi babası nerede?' diye. Çünkü çocuk, zamanında öğrendiği bir numara sayesinde, herkesi ailesiyle yasadığına inandırdı. Ancak, 'Bay Bukalemun' adını taktığı komşusu bir şeylerden kuşkulandı ve işin aslını öğrenmeye kararlı. Adamcağız ne bilsin her şeyin bir puding hikâyesiyle başladığını... " BİR PUDING HİKAYESİ / ŞEBNEM İŞİGÜZEL / CAN ÇOCUK
Rüya Dalgıçları İçin Masallar 3 Kardeş ve çocuk olmak üzerine ustaca kurgulanmış "Rüya Dalgıçlari için Masallar" dizisi iki yeni macerayla sona eriyor! Hayatta sorulacak ne çok soru, öğrenilecek ne çok şey var... Eğer bütün bu sorulara bıkmadan usanmadan yanıt verecek bir ağabeyiniz varsa çok şanslısınız! 7 yaş ve üstü tüm çocukları, iki kardeşin rüya ile gerçek arasındaki maceralarına ortak olmaya davet ediyoruz! RÜYA DALGIÇLARI İÇİN MASALLAR 3 / SELÇUK CEYLAN / CAN ÇOCUK
Park Canavarı Herkesin, en güçlü görünenlerimizin bile korktuğu şeyler vardır. Korkuları besleyen onların bilinmezliğidir. Ne zaman cesaretimizi toplayıp onlarla yüzleşirsek korkulacak şeyin aslında korkunun ta kendisi olduğunu görürüz... Hafize Çınar Güner'in yazdığı parkta geçen bu sevimli dayanışma öyküsü, Mustafa Delioğlu'nun renki çizimleri ile korkuya kapıldığımızda daima bilgiye ve gerçeklere sarılmanın önemini anlatıyor "Sıradan bir park günü… Kimi mışıl mışıl uyuyan, kimi keyifle yiyeceklerini yiyen türlü türlü hayvan… Derken parkta yaşayan bu hayvanların huzuru, arkadaşları Martı Martin’den gelen korkunç bir haberle kaçıyor: Parka bir canavar dadanmış!" PARK CANAVARI / HAFİZE ÇINAR GÜNER / KELİME YAYINLARI
Duman Otel Duman Otel, uzun bir hesaplaşmanın, zindana dönüşen bir muammanın romanı. Bülent Çallı Duman Otel'i, nefes nefese, tekinsiz ve coşkulu bir dille anlatıyor "Sadece konuşarak ya da yazarak kahraman olmak çok kolaydır. Niyeyse gece olduğunda herkes susuyor. Sadece yer değiştiren şeylerin sesi duyuluyor geceleri ve ellerini duvara sürten insanların yakarışları. 204 numaranın önünde duruyorum. Nurdan’la birbirimize bakıp gülümsüyoruz. Cebimden her kapıyı açan anahtarı çıkarıyorum ve kapıyı yavaşça açıyorum. Hakikat hepimizden önce dalıyor içeriye. Sessizce sehpaya tırmanıyor. Aynanın önünde kendisine bir yer buluyor. Oda karanlık." DUMAN OTEL / BÜLENT ÇALLI / İLETİŞİM YAYINLARI
Narsisizme Yeni Bir Bakış Çoğunlukla olumsuz çağrışımlarla kullanılan 'narsisizm' herkesin dilinde. Peki çoğu insan tarafından "çağın hastalığı" olarak kabul edilen 'narsisizm', düşünüldüğü gibi bütünüyle kötü müdür? Narsisizm kibir, ukalalık, gösteriş merakı, kendini başkalarından üstün görme gibi anlamlara karşılık kullanılsa da, tam bir tanımını yapmak güç. Son dönemde yapılan çalışmalar, kendini özel hissetme arzusunun normal, hatta gerekli bir insani dürtü olduğunu ortaya koyuyor. Peki sağlıklı ve sağlıksız narsisizm arasında ayrım yapmak mümkün mü ve aradaki çizgiyi nereye, nasıl koymak gerekiyor? Kitap, temelde bu meseleye yanıt arıyor ancak başka soruların da peşine düşüyor: Aile içindeki, iş yerindeki ya da arkadaş çevresindeki narsistler nasıl tespit edilir ve bu kişilerle ilişkiler nasıl düzenlenir? NARSİSİZME YENİ BİR BAKIŞ / CRAIG MALKIN / İLETİŞİM YAYINLARI 
Osmanlı Zanaatkârları Osmanlı loncaları şüphesiz Osmanlı İmparatorluğunun en önemli ve etkili teşkilatlarından biriydi. Çeşitli meslek gruplarına ait zanaatkârların örgütlenmeleriyle meydana gelen lonca sistemi ve bu sistemin üyeleri olan zanaatkârların Osmanlı dünyasının ekonomisinde, kültüründe ve toplumunda oynadığı rol, Suraiya Faroqhi’nin titizlikle hazırladığı çalışmasıyla gözler önüne seriliyor. Osmanlı Zanaatkârları, imparatorluk döneminde zanaatların ve loncaların durumu hakkında okuyucuyu bilgilendirmekle birlikte Osmanlı kent toplumunun büyükçe bir kesimini oluşturan erkek zanaatkârların ve kaynaklar elverdiğince kadın zanaatkârların tarihinin bir resmini çizmektedir. SURAIYA FAROQHI / OSMANLI ZANAATKÂRLARI / ALFA YAYINLARI
Karartma Geceleri Yıl 1944, Hitler faşizminin tüm Avrupa’yı ateşe attığı günler… İkinci Dünya Savaşı sınırlarımıza kadar dayanmıştır. … Türkiye bu savaşa dâhil olmamak için dirense de etkileri tüm ülkede hissedilecektir. Ekmek, şeker, yakacak gibi temel ihtiyaç maddeleri karneye bağlanmış, dışarıdan gelebilecek ani baskınları önlemek amacıyla geceleri her yerde karartma uygulaması başlamıştır. Ülkenin aydınlarına da baskı uygulanan bir dönemdir bu aynı zamanda. Rıfat Ilgaz, Karartma Geceleri’nde işte bu kapkaranlık günleri anlatır. Bir aydın, şair ve edebiyat öğretmeni olan Mustafa Ural, yazdığı ve toplatılan şiir kitabı nedeniyle aranmaktadır. Sağlık problemleri vardır, bu nedenle de hemen teslim olmak istemez. İstanbul’un soğuk ve karartılmış sokaklarına, eş dost evlerine sığınır. Tutuklandığı zaman savaş bitmiştir, ama savaş yıllarının Türkiye’de bıraktığı izler uzun süre silinemeyecektir. KARARTMA GECELERİ /RIFAT ILGAZ / ÇINAR YAYINLARI
Popüler Roman Kahramanları Güzelliğin Tarihi, Çirkinliğin Tarihi, Ortaçağ serisi ve Gülün Adı gibi dünyaca ünlü kitaplarıyla tanınan Umberto Eco’nun farklı zamanlarda yazdığı bir dizi incelemesi Alfa etiketi taşıyan Popüler Roman Kahramanları kitabında bir araya geliyor! Eco’nun, Antonio Gramschi’nin varsayımlarından hareketle tek bir fikir etrafında popüler roman kahramanlarını ve metinlerini inceleyip, analiz ettiği yazılarından oluşuyor. Popüler Roman Kahramanları ile okuduğunuz kitaplara ve onların hikâyelerindeki kahramanlara çok daha farklı gözle bakacaksınız! UMBERTO ECO / POPÜLER ROMAN KAHRAMANLARI / ALFA YAYINLARI
Kuantum Mekaniği Kuantum mantığını tüm tuhaflıklarıyla öğrenmeye hazır mısınız? Leonard Suskind ve Art Friedman’ın, kuantum mekaniği dünyasının kuramını ve ilgili matematiğini, atom-altı cisimlerin davranışlarını matematiksel soyutlamalarla işledikleri Kuantum Mekaniği'ni okurken kuantum mekaniği alanına en temel başlangıcı yapacaksınız. Fizikçilerin dünyayı nasıl anladığını, kuantum mekaniğinin tuhaf gibi gelen yanlarını bazı popüler kitaplar çekine çekine verirken bu kitapla tüm acayipliği ile bulacaksınız. KUANTUM MEKANİĞİ / LEONARD SUSSKIND, ART FRIEDMANN / ALFA YAYINLARI
Kimse Bilmesin Abdullah Ataşçı, sesi duyulmayanların yaşam deneyimine, büyük bir tutarlılık ve duyarlılıkla, acemiliğin a'sında olduğu yıllardan bugünlere kadar yazdığı öykülerle şahit olmamızı sağlıyor. Kimse Bilmesin, takipçilerinin yıllardır bulamadığı Sığ Suyun Balıkları ve Vicdan Saatleri kitaplarından seçme öyküler ve ilk kez kitaplaşan yeni öykülerden oluşuyor. Bu yeni toplam, Ataşçı'nın öykücülüğümüzdeki yerini hatırlamamız için iyi bir başlangıç. “Ben kaçmıştım oradan buraya... Kendim kendimi mi kaçırmıştı? Birileri mi tutup beni buraya fırlatmıştı? Bilerek unutmuştum belki de her şeyi... Seni bilmeden sana varmıştım.” KİMSE BİLMESİN - TOPLU ÖYKÜLER, ABDULLAH ATAŞÇI, EVEREST YAYINLARI, 248 syf.
Camekân Mehmet Can Doğan’ın vitrin şiirleri: "Camekân". Şairin 7'nci şiir kitabı olan Camekân'da, sokağı, dükkân camlarını yansıtan, günlük hayatın nabzını tutan şiirlerde yalın bir mizah kendini gösteriyor. Şiirimizin ustalarını anımsatan, Türkçenin titreşimlerini duyuran bir belge niteliğindeki eser, "Cam" şiiriyle açılıyor, "Encam" şiiriyle tamamlanıyor. CAMEKÂN / MEHMET CAN DOĞAN / YAPI KREDİ YAYINLARI
İnsan ve "İnsan"ın Yaratılışı Yüksel Arslan’ın 1986’da başlayıp 1999’a dek sürdürdüğü dizi, İnsan’ın ilk kitabı. Bu bir sanatçının kitabı mı, yoksa bir bilim adamının kitabı mı? Yoksa her ikisini kişiliğinde ve sanatında birleştirmiş birinin kitabı mı? Jacques Vallet, kitabın başında yer alan uzun söyleşisinde, bu soruyu hem kendine hem Arslan’a soruyor. Yüksel Arslan ise hem sözcüklerle hem arture adını verdiği elli resimle yanıtlıyor. Bir sanatçı için bilimin sonsuz bir esin kaynağı olduğunu gözlerimizin önüne sererek. İNSAN VE "İNSAN"IN YARATILIŞI / YÜKSEL ARSLAN, JACQUES VALLET / SEL YAYINCILIK
Mavi Balina’nın Mavi Şarkıları Bisikletiyle ne yapacağını bilmeyen bir balina ile onu neşelendirmeye çalışan penguenin hikâyesi… Balina ne zaman endişelense kendi kendine bir şarkı mırıldanmaya başlar. Arkadaşının şarkılarını duyan Penguen ise her seferinde onun çağrısına kulak verir ve onu rahatlatacak bir çözüm bulur. Onları uzaktan izleyen kaplumbağa ise ikisini de şaşırtan bir sürpriz yapar. İnsanın bazı şeyleri gözünde nasıl da büyüttüğünü ve işin aslı anlaşıldığında kaygılanmanın ne kadar da gereksiz olduğunu hatırlatan bu kitap, okul öncesi dönemdeki çocuklara hitap ediyor. Kitabın renkli çizimleri de yazar Peter Carnavas'a ait. MAVİ BALİNA'NIN MAVİ ŞARKILARI / PETER CARNAVAS / HEP KİTAP
Sigmund Freud'un Misyonu Freud’a göre akıl, yaşama anlam vermek, engelleyici otoritelerden kurtulup kendi otoritemizi kurmak için elimizdeki tek araç veya silahtır. Freud’un akla olan inancı, gözlemlenebilir olguların karmaşası ve çeşitliliği içinde kuramsal gerçeği bir kez yakaladığında, gerçeği arayışın temeli olmuştur. Bu inancıyla Freud aydınlanma çağının bir çocuğuydu. Freud’un kişiliğini ve etkileri üzerine kapsamlı bir inceleme olan 'Sigmund Freud’un Misyonu' onun, düşmanlarının iddia ettiği üzere 'cinsellik ve disiplinsizlik ortamında yetişmiş yoz bir Viyanalı mı yoksa en sadık taraftarlarının savunduğu gibi doğruyu bulma yolunda korkusuzca  yürüyen, ailesine ve öğrencilerine karşı sevecen, düşmanlarına karşı âdil, kendini beğenmişlik emaresi taşımayan, dahası kişisel hiçbir kusuru olmayan büyük bir üstat mı?' sorularına yanıt arıyor. SIGMUND FREUD'UN MİSYONU / ERICH FROMM / SAY YAYINLARI
Madeline Finn ile Kütüphane Köpeği Madeline Finn, okuma yazmayı yeni öğreniyor ve söylediğine göre okumayı pek sevmiyor. Diğer yandan da öğretmeninin sınıfta okumayı söken ve akıcı okuyan arkadaşlarına verdiği yıldız çıkartmasından almak istiyor. “Daha çok çalışmalısın” anlamına gelen kalpli çıkartmalarla idare etmek zorunda kalıyor. Derken bir cumartesi günü kütüphanede Bonnie isimli bir köpeğe kitap okumaya başlıyor. Hata yaptığında ya da takıldığında Bonnie ona hiç gülmediği için kendini daha rahat hissediyor. Bonnie sayesinde Madeline Finn okumanın tadına varıyor. Yeni bir şey öğrenirken sabırlı olmaya ve denemekten vazgeçmemeye dair güzel bir hikâye… MADELINE FINN İLE KÜTÜPHANE KÖPEĞİ / LISA PAPP / HEP KİTAP
Tüketim Kültürü Tüketim alışkanlıklarınızın sizi nasıl bir yaşama "köle" ettiğini hiç düşündünüz mü? "Şaşaalı" yaşam isteğinizin faturasını nasıl ödediğinizi biliyor musunuz? Sürekli "haz" peşinde koşmanıza neden olan sistemi anlayabiliyor musunuz? Prof. Dr. Yavuz Odabaşı bu kitabında bu soruların cevaplarını, karşı cepheden, pazarlama alanında uzun yıllardır çalışan bir öğretim üyesinin, bir tüketim kuramcısının, analitik ve eleştirel gözüyle enine boyuna inceliyor. Bu alandaki bilgi birikimiyle sizleri yüzleştirerek bir tüketici olarak davranışlarınızı anlamanıza, kendinizi sorgulamanıza yardımcı oluyor. TÜKETİM KÜLTÜRÜ / PROF. DR. YAVUZ ODABAŞI / AGORA KİTAPLIĞI
İyilik Kendine has karanlık mizah tarzıyla tanınan Amerikalı yazar Joy Williams Türkçeye ilk kez çevriliyor. Williams öykülerinde yalnızları, uyumsuzları, mutsuz çocukları, terk edilen hayvanları ve ortadan kaybolan, her şeyini yitiren, hastalanan, intihar eden insanları sarsıcı bir gerçekçilikle anlatıyor. Zengin müşterisinin bileğini çatlatan masöz, geyik bacağından yapılmış bir lambayla dostluk kuran kadın, intihar eden arkadaşının köpeğine giderek bağlanan bir başkası, hayattaki en büyük zevki akıl hastanesinde yatan arkadaşını ziyarete gitmek olan bir kadın ve diğerleri. İnsanların eksiklikleri ve kayıplarıyla baş etmek için kullandıkları komik ve sinir bozucu yollar bu öykülerde keskin bir dille betimleniyor. İYİLİK / JOY WILLIAMS / YÜZ KİTAP
Belki Bu Defa, Belki Şimdi Çağdaş Avusturya edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Alois Hotschnig ilk kez Türkçede. Hotschnig’in öyküleri bedenine ve çevresine yabancılaşan bireyleri, kendi hikâyelerinin içinde çıkışsız kalmış karakterleri ele alıyor. Bu öyküler ev halinin, sabit bir mekân ve zamanın verdiği aidiyet duygusunu kökünden sarsıyor. Komşularını gözetlemeyi saplantı haline getiren bir adam, hiç kimsenin görmediği namevcut bir amcayı efsaneleştirip yıllarca bekleyen bir aile, ihtiyar bir kadının evindeki kendine tıpatıp benzeyen bir oyuncak bebeğe kendini kaptıran bir başkası, kimliği komşularının onu kim olarak gördüğüne bağlı olarak değişen bukalemun bir karakter... BELKİ BU DEFA, BELKİ ŞİMDİ / ALOIS HOTSCHNIG / YÜZ KİTAP
Ortaçağda Büyü Ortaçağın karanlık yüzü büyü bu kitapla aydınlanıyor! Richard Kieckhefer’in, antikçağdan, ortaçağın büyü geleneğine, saray kültüründeki yerine, ruhban sınıfının etkisine değin pek çok dilde yazılmış kaynakları bir araya getirerek hazırladığı kapsamlı çalışması Ortaçağda Büyü, insanoğlunun büyü yaparken nelere başvurduğuna, bu yolda cinlerden, perilerden, ölülerden ve ruhlardan nasıl yardım istediğine dair ürkütücü fakat bir o kadar da merak uyandırıcı bir çalışma. ORTAÇAĞDA BÜYÜ / RICHARD KIECKHEFER / ALFA YAYINLARI
Bir Şairin Yaşamöyküsü: T. S. Eliot Yazdığı eleştirel biyografilerle tanınan John Worthen, ünlü şair T. S. Eliot’ın yaşamöyküsünü kaleme aldı. Ne tuhaftır ki, T.S Eliot yaşamının hiçbir döneminde biyografisi yazılsın istemedi. 1938’de muhtemel edebi vasisine, “saklanabilecek her şeyi saklamasını” ve “hakkında yapılacak tüm kitap girişimlerini vazgeçirmesini” söylemişti. Ancak o da en az diğer meslektaşları kadar başına bunun geleceğini biliyordu. Çünkü çok az sayıda yirminci yüzyıl şairinin biyografisi Eliot’ınki kadar ilginç bulunmuştur. Şiirinin başarısı bir anlamda da çalkantılı yaşam öyküsünden gelir. Şiiri, zaman zaman şiddetli, zengin, garip, sevimsiz ve ahlak dışı seslerin duyulmasını talep eder. BİR ŞAİRİN YAŞAMÖYKÜSÜ / JOHN WORTHEN / İTHAKİ YAYINLARI
Kafka'dan yana Kafka'ya karşı Kafka üzerine yazılmış ilk eleştirel metin 'Kafka'dan Yana Kafka'ya Karşı' Herdem Belen ve Hüseyin Ertürk'ün çevirisiyle dilimize kazandırıldı. 20'nci yüzyılın en orijinal ve açık sözlü filozoflarından biri olduğu halde yakın bir tarihe kadar gölgede bırakılan Günther Anders, özgün üslubu ve yorumuyla, okuyucuların zihninde ayrı bir Kafka imgesi oluşturacak. Yazar, çok az zaman ayırabildiği edebi metin incelemelerinden birini 2'nci Dünya Savaşı’nın hemen ardından yayımlıyor. Kafka'dan Yana Kafka'ya Karşı, Kafka'nın dünyasına giriş yaparken, rahatsız edici, iç karartıcı ve gerçekleri ortaya koyan bir tarzla okuyucuyu sarsıyor. KAFKA'DAN YANA KAFKA'YA KARŞI / GÜNTHER ANDERS / İTHAKİ YAYINLARI