YENİ ÇIKAN KİTAPLAR

Din Felsefesi Din Felsefesi, dinlerin var olmaya başladığı günden beri süregelen en önemli fikirleri ve tartışmaları, bu alanın önde gelen otorite ve akademisyenlerinin kaleme aldığı on sekiz farklı makaleyle kapsamlı bir şekilde sunuyor. "Tanrı’nın varlığına ya da yokluğuna dair sunulabilecek argümanlar nelerdir, eğer sonsuz iyilik sahibi bir Tanrı varsa korkunç acılar ve kötülükler neden var, Tanrı niçin görünmüyor, ölüm neden var ve ne anlama geliyor?" gibi soruların irdelendiği kitap, din felsefesinin üzerine inşa edildiği tarihsel temelleri somut biçimde ortaya koyuyor. Ayrıca Feminist Din Felsefesi, Doğu Dünyasında Din Felsefesi, dinlerin bilimle etkileşimi gibi yakın zamanda ön plana çıkmaya başlayan konular da ana başlıklar halinde ele alınarak detaylı biçimde okura sunuluyor. DİN FELSEFESİ / PAUL COPAN, CHAD MEISTER / AYRINTI YAYINLARI
Dokuz Anahtarlı Kırk Oda "Kırk Oda, Üç Aynalı Kırk Oda ve Yedi Kapılı Kırk Oda’dan sonra bu kez gene aynı akrabalık, komşuluk ilişkilerini sürdüren benzer yapıda çatılmış, ortak merkezli dokuz hikâyeden oluşan Dokuz Anahtarlı Kırk Oda ile devam ediyorum yıllar önce çıktığım yola, yolculuğa. Yıllar önce söylediğim ve söz verdiğim gibi, kırk odalı bu dizinin son kitabı olacak Sonuncu Oda’nın sonuna kadar izini süreceğim kırk masal..." - Murathan Mungan. DOKUZ ANAHTARLI KIRK ODA / MURATHAN MUNGAN / METİS YAYINLARI
Uzun Bir Ayrılık İçin Kırk Kısa Şiir Tutku ikliminde geçen, teni kutsayan şiirler… Edebiyatın her dalında eserler veren Nedim Gürsel’in ilk ve tek şiir kitabı bu. Şiirlere Adil Salih’in desenleri eşlik ediyor. Daha önce Milliyet Sanat, Gergedan, Gösteri gibi dergilerde yayımlanmış olan bu şiirler Nedim Gürsel’in ifadesiyle 'mazide kalmış' ama bellekteki etkisi hâlâ süren bir aşk için… UZUN BİR AYRILIK İÇİN KIRK KISA ŞİİR / NEDİM GÜRSEL / DOĞAN KİTAP
Damızlık Kızın Öyküsü Türkçede çok uzun yıllar sonra ikinci kez yayınlanan, Margaret Atwood’un başyapıt niteliğindeki feminist distopyası Damızlık Kızın Öyküsü, Atwood’un tasarladığı erkek egemen bir oligarşinin egemenliğindeki gelecek, bir çevre felaketinden sonraki dünyayı anlatır. Bu dünyada ABD, otokratik bir yönetime dönüşür. Bu ülkede tüm hakları ellerinden alınan kadınlar, işlevlerine göre gruplara ayrılmıştır. Gayri-Kadın adı verilenler kolonilere gönderilmiş, üreme yeteneğine sahip olan az sayıdaki kadın ise Damızlık Kız olarak komutanların emrine verilmiştir. DAMIZLIK KIZIN ÖYKÜSÜ / MARGARET ATWOOD / DOĞAN KİTAP
Darbe Yıllarında Dersim Darbe Yıllarında Dersim, araştırmacı Mesut Özcan’ın 12 Eylül 1980’de Tunceli Valisi Kenan Güven öncülüğünde başlatılan dinsel seferberliğin izlerini süren bir kitap. Özcan bu yakın tarih çalışmasını önemli ölçüde dönemin tanıklıklarına dayandırıyor. 12 Eylül Darbesi’nin Türk-İslam sentezci ideolojisini Alevi coğrafyasında nasıl pratiğe geçirildiğini anlatan çarpıcı bir kitap Darbe Yıllarında Dersim.  MESUT ÖZCAN / DARBE YILLARINDA DERSİM / DOĞAN KİTAP
Günün Adamı - Dışardakiler Haldun Taner’in ilk oyunu Günün Adamı 1952’de yasaklanmasının ardından, 1962’de Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda sahnelenebilmiştir. Bu durumu kitabın önsözünde Haldun Taner şöyle dile getirir: “Bu piyesi bir bakıma bir tenis topuna benzetmek kabildir. Bıraksalar öbür toplar kadar, hatta belki onlardan az sıçrayacak bir tenis topu. Ne var ki, bunu hızla yere çarptıklarından fazla ses çıkardı, tavana kadar sıçradı.” Dışardakiler ise Haldun Taner’in ikinci oyunudur. Altı tablodan oluşan oyun ilk kez 1957’de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir. Oyunda 1950’lerde topluma egemen olan “serbest teşebbüs” anlayışının yarattığı kültürel yozlaşma ve değerler çatışması başarıyla yansıtılır. GÜNÜN ADAMI - DIŞARIDAKİLER / HALDUN TANER / YAPI KREDİ YAYINLARI
Murakami'nin Kedisi Murakami'nin Kedisi, Beyoğlu'ndan Prag'a, pagan büyülerinden psikanalize uzanan geniş bir yelpazede geçiyor. Senaryo yazarı Lal, eşi Umut’a öfkelenip ardına bakmadan evi terk etti. Kendini Beyoğlu’nda, St. Antoine Kilisesi apartmanlarında buldu. Çok sevdiği yazar Haruki Murakami’nin Pera Palas’ta yapılacak bir panel için İstanbul’da olduğunu öğrenince kulaklarına inanamadı. Otele geldiğinde kapıda bir kargaşa vardı, biricik Murakami ise suratını asmış, lobide öylece oturuyordu. Edebiyat devinin kedisi yer yarılmış, içine girmişti! MURAKAMİ'NİN KEDİSİ / AYLİN OFLAZ / DOĞAN KİTAP
Berlin Mektupları “Berlin Mektupları” Haldun Taner’in 1935-1984 yılları boyunca öğrenci ve yazar olarak bulunduğu Almanya gözlemlerini içeriyor: Hitler’in yükselişi, siyasal mücadeleler, soğuk savaş yılları, füze rampaları, yeşiller hareketi, hava kirliliği, Türk işçiler sorunu, Alman Çeşmesi... Yirminci yüzyıl Almanyası tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel açıdan renkli bir üslupla gözler önüne seriliyor. HALDUN TANER / BERLİN MEKTUPLARI / YAPI KREDİ YAYINLARI
Hayalet Marx’ın yazılarından derlenen bu kitap, sadece Türkiye’de değil, aynı zamanda dünyada da en çok okunan, en iyi Marx antolojisi tanımlamasını hak ediyor. Marx’ın çalışmasının bütününü yansıtan, özgün pek çok düşüncesi arasında güçlü ilişkiler kurmamızı sağlayan eser, hem Marx üzerine derslerde kendisinden fazlasıyla yararlanılabilecek bir kılavuz niteliğine sahip hem de daha derinlikli çalışmalar için biçilmiş kaftan. Kapital, Grundrisse, Alman İdeolojisi ve Kutsal Aile gibi Marx’ın en önemli eserlerinden bölümlerin yanı sıra, çok farklı konularda yazdığı, daha az bilinen kısa yazıları da dikkatle seçilmiş: Genç bir adamın babasına yazdığı edebi değeri yüksek mektupla açılış yapılıyor; doktora tezi, gazete yazıları, polemikleri, mektuplaşmaları, felsefeye, bilime, dine, politik-ekonomiye, ahlaka, hukuka ve bir bütün olarak çağına dair eleştirel ve aynı zamanda devrimci düşünceleri, Marx’ın bütünlüklü üslubu içinde açığa seriliyor. HAYALET / KARL MARX / AYRINTI YAYINLARI
Zamanın İzinde Zamanın İzinde, geçmişin izleri ile geleceğin düşleri arasında mekik dokuyan bir çalışma. Enis Rıza’nın seçtiği ve uzun bir yüzyıldan parçalar yansıtan fotoğraflara Ercan Kesal kendi hayatından esinlerle metinler yazdı, sıradan insanların hayallerini toplumun aynasına yerleştirdi.  "Dün geçmişte kalırken, yarına yeni yüzler ve yeni sözlerle varılır. Ama her yüz dünün acılarını kırışıklarla taşır ve her sözün bağrında da yarım kalmış hayaller saklıdır. Geçmiş bitmemiştir, şarkıların, resimlerin ve umutların içinde sonsuz bir nehir gibi yenilenerek akar. Zamanın İzinde, bizi o nehrin sert kıvrımlarına götürür ve ışığın suda parladığı kısa anlara daldırıp çıkarır." ZAMANIN İÇİNDE / ENİS RIZA, ERCAN KESAL / AYRINTI YAYINLARI
Yüzbir Gece Masalları Binbir Gece Masalları’nın kız kardeşi Yüzbir Gece Masalları’nın Binbir Gece’den de eski bir elyazması olduğu 2010 yılında keşfedildi.  1234 yılına ait elyazmasındaki Yüzbir Gece Masalları, Binbir Gece’nin kısaltılmış bir versiyonu değil. Bütünüyle kendine özgü masallar içeren, kısa anlatımlarla zirveye ulaşan ve sonlardaki aşırı iyimserliğiyle dikkat çeken bir eser bu. Arap kültür dünyasının doğu merkezinde değil bu kez batısında yer alan masallar, fantastik yolculuklarla Hindistan’a kadar gider ama karakterler ve motifler Endülüs renkleriyle biçimlenir. YÜZBİR GECE MASALLARI / HAZIRLAYAN: BURHAN SÖNMEZ / AYRINTI YAYINLARI
Cinsel Çeşitlilik Kültürün mevcut normlarına uymayanlar marjinalleştiriliyor, ayrımcılığa uğruyor, suçlanıyor, hatta cezalandırılıyor. Ama bütün bu uygulamalara karşın gerek kadınlar gerekse erkekler arasında cinsel yönelim çeşitliliği ortadan kalkmadı. Kültürel yapı ne olursa olsun artık direnme, adalet ve küreselleşmiş bir kültürün özelliklerini talep etme yönünde dünya çapında bir hareket var. Vanessa Baird'in bu canlı ve ilgi çekici kitabı, cinsel çeşitliliğin hem tarihsel ve kültürlerarası bir dökümünü sunuyor, hem de güncel tartışmaları irdeliyor. Cinsel çeşitliliğin tanınması, saygı gösterilmesi ve ortak insanlığımızın çok önemli bir parçası olarak değer verilmesi yolundaki mücadeleleri aktarıyor. CİNSEL ÇEŞİTLİLİK / VANESSA BAIRD / METİS YAYINLARI
Yasak Olmayan Hazlar Psikanalistler yasak hazlar aracılığıyla insanı keşfetmeye çalışırlar. Yasaklar çoğunlukla arzuyu kamçıladığından, yasak hazlar hep öne çıkar, hep daha çok arzulanır. Peki ya yasak olmayan hazlar? Onların kıymetini biliyor muyuz, yoksa yasak olmadıkları için gözümüzdeki değerleri azalıyor mu? "Bu kitap, yasak olmayan hazların yasak olanlara nazaran haz konusunda bize anlatacak daha fazla şeyleri olup olmadığını konu alıyor," diyor Adam Phillips. "Bu doğru olsaydı, fazlasıyla ciddiye aldığımız onca şey ciddiyetini yitirirdi. Yasak olanın despotluğu bir şeyleri yasaklamasından değil, bize ne yapmak istediğimizi söylemesinden gelir — yasak olanı yapmak isteriz. Oysa yasak olmayan hiç emir vermez." İtaat, özeleştiri ve hayatın yaşamaya değer olup olmadığı gibi yakıcı meseleleri, yasak olan ve olmayan hazlar bağlamında ele alıyor Phillips. YASAK OLMAYAN HAZLAR / ADAM PHILLIPS / METİS YAYINLARI
Benim Periyodik Tablom İnsan beyninin ve sinir sisteminin gizemleri ve tuhaflıklarına dair önemli incelemelerin yazarı nörolog Oliver Sacks, yaşamının son aylarında yaşlılık, hastalık ve ölümle yüzleştiği dört yazı yazdı: “Cıva”, “Benim Hayatım”, “Benim Periyodik Tablom” ve “Şabat Günü”. Bu yazılarda Sacks, ardında bıraktığı hayata şükranla, yaklaşmakta olan ölüme ise şaşırtıcı bir sakinlikle bakıyor. “Korkmuyormuş gibi davranamam. Öte yandan içimdeki baskın duygu şükran duygusu. Sevdim ve sevildim, çok şey aldım ve aldıklarımın karşılığında bir şeyler verdim; okudum, seyahat ettim, düşündüm, yazdım. (…) Her şeyden önemlisi, bu güzelim gezegende duyarlı bir varlık, düşünen bir hayvan olarak bulundum ve bu başlı başına müthiş bir ayrıcalık ve serüvendi.” BENİM PERİYODİK TABLOM / OLIVER SACKS / YAPI KREDİ YAYINLARI
Narsisizm ve Yaratıcılık Narsisizm ve Yaratıcılık, Nilüfer Erdem'in yaklaşık 10 yıldır düzenlenen Psikanaliz ve Yaratıcılık Sempozyumunun 2014 İstanbul oturumunda sunulan makaleleri bir araya getirdiği bir çalışma. Freud’un 1914 tarihli “Narsisizme Giriş” makalesinin yüzüncü yıldönümünde düzenlenen sempozyumda sunulan bu metinlerde, psikanalizin en can alıcı temalarından biri olan narsisizmin yaratıcılıkla etkileşimi, yaratıcılığın sağaltıcı etkisi tartışılıyor. Narsisizm simgeleştirme ve yaratma kapasitesinin ortaya çıkmasındaki etkisiyle günümüzde hâlâ derinlemesine incelenmeyi hak eden en verimli ve can alıcı psikanaliz temalarından birini oluşturmaktadır. NARSİSZM VE YARATICILIK / NİLÜFER ERDEM / YAPI KREDİ YAYINLARI
Suyun Şavkı - Leipzig’te Bir Aile ve Nâzım Hikmet Melih Güneş, 1950’lerde Türkiye’den siyasi nedenlerle ayrılmak zorunda kalmış Hayk ve Anjel Açıkgöz ailesi üzerinden Nâzım Hikmet’in Avrupa’daki yaşamlarına ışık tutuyor. Kitap, Hayk Açıkgöz tarafından çekilmiş Nâzım Hikmet fotoğrafları albümünü de içinde barındırıyor. Cevat Çapan önsözünde kitabı şöyle tanıtıyor: “Melih Güneş “Suyun Şavkı” başlıklı bu yeni kitabında 1950 yılında bir daha dönmemecesine doğup büyüdükleri topraklardan yurtdışına çıkmak zorunda kalan Hayk ve Anjel Açıkgöz’ün Samsun’dan başlayıp Leipzig’de sona eren uzun yolculuğunu ve Nâzım Hikmet’le kurdukları o güzel dostluğun öyküsünü¨ anlatıyor. Böylece bu güzel kitabı okurken Nâzım Hikmet’in Türkiye’den ayrıldıktan sonra onunla benzer bir yazgıyı paylaşan sürgündeki dostlarıyla nasıl bir hayat yaşadığını, çıktığı yolculukları, katıldığı toplantıları, dost evlerinde memleket yemekleri yerken, Ruhi Su türküleri dinlerken duyduğu mutluluğu paylaşıyorsunuz.” diyor. SUYUN ŞAVKI / M. MELİH GÜNEŞ / YAPI KREDİ YAYINLARI
Çin Edebiyatından Seçme Öyküler "Bildikleri birkaç yabancı kelimeyi başkaları ile paylaşmazlardı. Çekçeklerini sürüşleri de kendilerine münhasırdı; ne yavaş ne hızlı denilebilirdi gidişlerine. Başları öne eğik, hiçbir yere bakmaya tenezzül etmeden, yolun kenarından, sanki dünyadan kopmuşçasına sürer giderlerdi çekçeklerini. Yabancılara hizmet ettiklerinden, diğer çekçekçiler gibi numaralı ceket giymezlerdi. Bunun yerine uzun kollu beyaz gömlek, siyah ya da beyaz renkli, bilekten ince bir şeritle bağlı uzun pantolonların altına, mavi renkli bez tabanlı ayakkabılar giyer, temiz, tertipli ve afili görünürlerdi..." ÇİN EDEBİYATINDAN SEÇME ÖYKÜLER / GÜRHAN KIRİLEN / GECE KİTAPLIĞI
Süperpoze: Bir Kuantum Romanı Mutlu bir aile hayatına, güzel çocuklara sahipsiniz. Geceyarısı kapınıza dayanan eski bir arkadaşınız,size kuantum dünyanın kapılarını araladığından bahsediyor ve sabah ölü bulunuyor. Öldürüldüğü odada sizin parmak izleriniz, DNA'nız. Ayakkabınızda arkadaşınızın kanı. Tek şüpheli sizsiniz. Oysa siz, masum olduğunuza eminsiniz. Emin misiniz? Süperboze Bir Kuantum Romanı, bilimkurgu temelli gizemli bir yolculuğa çıkarıyor okurları. SÜPERPOZE-BİR KUANTUM ROMANI / DAVID WALTON / APRIL YAYINCILIK
Havuzlu Yazlık Havuzlu Yazlık, Herman Koch'tan intikam hakkı ve sınırları aşmaya dair heyecanlı bir öykü. Aile hekimi Marc Schlosser 'ın tıbbi bir hatası yüzünden hastalarından biri olan meşhur aktör Ralph Meier hayatını kaybeder. Dr. Schlosser kendisini Tıbbi Disiplin Kurulu önünde savunmak zorundadır, fakat bu konuda endişeli değildir: “Birkaç ay uzaklaştırma olur en fazla. Biz hepimiz birbirimizi tanırız. Daha fazlası olmaz.” Ama bu bir tıbbi hata mıdır? Ne de olsa Ralph, doktorun güzel karısı Caroline 'e biraz fazla ilgi göstermiştir. Yoksa bu Meier çiftinin Schlosser ailesini davet ettiği yazlıkta olanlarla mı ilgilidir? HAVUZLU YAZLIK / HERMAN KOCH / DOĞAN KİTAP
James Joyce'un Kızı 1920’ler… Sanat, müzik, edebiyat ve dans alanlarında tüm yeniliklerin merkezi Paris... Edebiyatın dehalarından James Joyce’un tutkulu kızı Lucia, Paris’te yıldızı parlamakta olan yetenekli bir dansçıdır. Genç Samuel Beckett, babasıyla çalışmaya geldiğinde Lucia ona umutsuzca âşık olur. Geleceği görebildiğine inanan genç kadın, Beckett’le evlenmenin kaderinde olduğuna emindir. Ama öngörüleri onu yanıltacak, dâhi babasının gölgesi bir türlü peşini bırakmayacaktır. Yaşamı paramparça olan Lucia, ünlü psikanalist Carl Jung’dan yardım alsa da, kaderin kendisi için planladıklarından ne ölçüde kaçabilecektir? JAMES JOYCE'UN KIZI / ANNABEL ABBS / HEP KİTAP YAYINLARI
Zaman Tüneli  Peter Goes, Zaman Tüneli'nde, bizi dinozorlar çağından Azteklere, Vikinglerden uzay gemilerine uzanan süreçte insanlık ve dünya tarihini resimlerle anlatan bir yolculuğa çıkarıyor. Yazarın hayal dünyasında şekillenen görsellere dönemin gerçekleri eşlik ediyor. Dünyayı güzelleştiren sanatçıları, insanlığı felakete sürükleyen zalim yöneticileri, çağı daha ileriye taşıyan kâşifleri, beyazperde karakterleri kadar efsanelere konu olmuş yaratıkları da bu kitabın sayfalarında bulmak mümkün. PETER GOES / ZAMAN TÜNELİ / HEP KİTAP YAYINLARI
Benim Adım Leon Dokuz yaşındaki Leon, hayatla başa çıkmaktan âciz, depresyondaki annesine bakmanın yanı sıra yeni doğan kardeşine de kol kanat germek zorunda. Her şeye razı, yeter ki hep birlikte olsunlar, hiç ayrılmasınlar. Ama bir gün korktuğu başına geliyor Leon’un. Gelişen olaylarla ailesi bir anda dağılmaya başlıyor. Yetişkinlerin dünyasında Leon’un karar verme hakkı yok ne yazık ki. Leon bir yandan ailesini tekrar bir araya getirme planları yaparken, bir yandan da yeni hayatına uyum sağlamaya çalışıyor. BENİM ADIM LEON / KİT DE WAAL / HEP KİTAP YAYINLARI
Terörizm mi? Direniş mi? “Terörizm paradoksu”nu yaşıyoruz. Hepimiz hem kurbanız hem de zanlı. Her an herhangi bir yerde patlayacak bir bombayla ölebilir, ağzımızdan çıkacak en ufak itirazdan dolayı terörist damgası yiyebiliriz. Bütün kavramları bulandırıp dejenere etmek, her türden iktidar ve tahakkümün temel marifetidir. Dolayısıyla tahakkümün öncelikle dilde kurulduğunu söyleyebiliriz. Gérard Rabinovitch, kitabında, modern siyaset diline Fransız Devrimi sırasında giren “terörizm” ve “direniş”in karşıt temellere dayalı iki mücadele tarzı olduğunu; İkinci Dünya Savaşı’ndaki direnişlere, tarihsel, antropolojik ve sosyolojik kaynaklara başvurarak, Sokrates, Arendt, Adorno, Benjamin, Camus, Narodnikler, Fransız Direnişçileri gibi farklı düşünür ve eylemcilerden yola çıkarak irdeliyor. TERÖRİZM Mİ? DİRENİŞ Mİ? / GERARD RABINOVITCH / SEL YAYINCILIK
Kabuk Bir ailenin tarihini, deliliğini, karanlığını, neşesini, acayipliğini kumaşlar ve yiyeceklerle çevrelenen üç kadının gözünden anlatıyor Zeynep Kaçar Kabuk’ta. Kendini gerçekleştirme çabası içindeki üç kuşağın hayatın gelip dayattıkları karşısında başkalaşması, kabuk değiştirmesi, kabuğuna sığamadıkça çaresizleşmesi, çaresizleştikçe gerçeklikten uzaklaşması sarmalını incelikle örüyor. Her bir birey için savaş alanına dönüşen ailenin aynı zamanda bütün yaraları iyileştirmedeki mucizevi mahirliğini de sakınmasızca ele alıyor. KABUK / ZEYNEP KAÇAR / SEL YAYINCILIK