YENİ ÇIKAN KİTAPLAR

Fırat'ın Matematik Korkusu Matematiğe karşı önyargılı olan milyonlarca çocuktan biri olan Fırat da onlar gibi "Matematik normal hayatta ne işimize yarayacak ki?" diyordu. Kitap, eğlenceli öykülerle matematiğin sadece bir ders değil, bir hayat biçimi olduğunu, Fırat'ın keşfetme serüveniyle anlatıyor. Bu serüvende, çocuklarına doğru rol-model olan anne-babalara, bilimin eğlenceli dünyasının kapılarını öğrencilere açan, öğretilerin günlük hayatla ilişkisini irdeleyen öğretmenlere de büyük sorumluluklar düşüyor. Düşünen, okuyan, sorgulayan, araştıran, çözüm üretebilen bireyler olma yolunda bütün öğrencilere destek olacak, destek olurken eğlendirecek bu çalışmayla matematiğe farklı bir gözle bakacaksınız. FIRAT'IN MATEMATİK KORKUSU / ELVİN ÖVEN / KIRMIZI KEDİ YAYINLARI
Uzaklar “Herkes denizcilerin birbirleriyle geçindikleri gibi geçinebilseydi dünya harika bir yer olurdu.” Osman Atasoy, eşinin ve yolculuk sırasında doğan kızları Deniz’in 1992-97 arasında 5 yıl boyunca “Uzaklar” adlı yelkenliyle dünyayı dolaştığı yolculuk bugün hâlâ ilham verici. Samimi ve edebi diliyle Uzaklar, Türk denizciliği için başucu kitabı olmanın yanı sıra, okuru dünyanın uzak diyarlarına götürüyor. Yazarın kendi deyişiyle, “İçinde uzakların çağrısını duyanlara adanmış” bir kitap. OSMAN ATASOY / UZAKLAR / KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ
Limon Ağacının Şarkısı Meraklı bir limon ağacının büyüme süreci, Arslan Sayman'ın anlatımı ve Deniz Üçbaşaran'ın resimleriyle hayat buluyor! Küçük limon ağacı ne zaman büyüyeceğini, çiçekleriyle meyvesinin hangi renk olacağını çok merak ediyordu. Bunu arkadaşı kanaryaya, bahçeye gelen çocuklara, sarman kediye, hatta Bilge Güneş’e bile sordu. Ama azıcık sabrederse, her şeyi öğrenecekti... LİMON AĞACININ ŞARKISI / ARSLAN SAYMAN / KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ
Barış Takımı Çanakkale’den Gelibolu’ya Geçiyor İlköğretim öğrencisi Ezgi sınıf arkadaşlarıyla bir “Barış Takımı” kuruyor. Barış Takımı Çanakkale'den Gelibolu'ya doğru çıkılan yolcululuk ile Çanakkale Savaşları'ndan başlayarak yakın tarihi iyice öğreniyor. Bu serüvende türlü maceralar yaşarken, Gelibolu Yarımadası'nı gezdikçe şaşırırıyorlar: Bilmedikleri ne çok şey varmış! Atatürk’ü ve onunla birlikte emek verenleri de daha iyi anlayan çocuklar, Barış Takımı'nın kurucusu Ezgi ile Anadolu'ya doğru yola çıkmaya karar veriyorlar. SEVGİ ÖZEL VE İBRAHİM DİZMAN / BARIŞ TAKIMI ÇANAKKALE'DEN GELİBOLU'YA GEÇİYOR / KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ
Huzursuzluk Zülfü Livaneli yeni romanında bizleri Ortadoğu’nun bir gerçeğiyle yüzleştiriyor. Hikayenin merkezinde Mardinli Hüseyin ile Suriye göçmeni Ezidi bir kadın, tecavüzcüsünden kör bir kız çocuğu dünyaya getirmiş Meleknaz’ın aşk hikâyesi yer alıyor. Roman, İstanbul’da yaşayan gazeteci İbrahim’in, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberini almasıyla başlıyor. Daha sonra İbrahim gizemli bir kadının peşinde, Ezidiler ve kendi memleketi hakkında bilmediği pek çok şey öğrenir. Bir yandan da bölgenin, farklı inançlara karşı ne kadar tahammülsüz olduğunu bizzat görür. Zamanla kendisi de umutsuz bir tutkunun esiri olacaktır… Okur, Livaneli tarafından kadim Mezopotamya’nın zengin insan potansiyeliyle de bir kez daha yakınlaştırılıyor. ZÜLFÜ LİVANELİ / HUZURSUZLUK / DOĞAN KİTAP
Pera Mera Murat Yalçın’dan köy ve kır yaşamına dair öykülerin yeraldığı 'Pera Mera' Can Yayınları ile okurlarla buluşuyor. “Kendimi değiştirmiyorum, dünyayı değiştirmiyorum ama gerçekliği değiştirerek, kendi hayallerimin arkasına gizleyerek kendi yenidünyamı kuruyorum... ” diyor yazar. Kitap kentle kır arasına sıkışmış hayatları değil, kentle kır arasında gidip gelen göstergeleri anlatırken. Pera’nın güncel simgelerinden biri haline gelmiş Hazzopulo Köpeği’nden yola çıkarak kent ve kır hayatlarını okuyucusuna yeniden anımsatıyor. Öykülerin en güçlü yanı bu; kokuların bize geçmiş bir zamanı, uzaklarda kalmış bir mekânı anımsatması. Murat Yalçın, dilimizin tadını çıkararak çok boyutlu bir şekilde kullanmış kalemini. Kitabın sonundaki “Pera Mera Sözlüğü” ve Murat Yalçın’ın seçtiği şarkılardan oluşan “Pera Mera Ezgiliği” de okuyucuya eşlik etmekte. PERA MERA / MURAT YALÇIN / CAN YAYINLARI
Saydam Turp Eleştirmenlerin, dilini Gorki ve Soljentitsin'in şiirsel ve çarpıcı anlatımına benzettiği Mo Yan, bu kitabında Çin taşrasını anlatıyor. Fanteziyle lirizmi kaynaştırırken bürokrasiyi, kara mizaha, hatta yer yer doğaüstü unsurlara yer vererek irdeliyor. Taşra yaşamında halkın acılarına ve sevinçlerine değinen Mo Yan, ayrıca modern Çin'in kısa zamanda köşeyi dönen görgüsüz yeni zenginleriyle de okurlarını tanıştırıyor. Yazar Saydam Turp’un kahramanlarından Kara Çocuk'u şöyle tanımlıyor: ''İnsanüstü bir yetenekle acıya katlanabilen ve insanüstü bir duyarlılığa sahip olan o kara tenli çocuk, bütün yazdıklarımın ruhunu simgeliyor.'' 1994 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Japon yazar Kenzaburo Oe’nin, ''Ben Nobel Ödülü’nü vermek için birini seçecek olsam Mo Yan’ı seçerdim.'' sözleriyle değerlendirdiği Mo Yan, 2012’de Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk Çinli yazar oldu. Saydam Turp’u Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirerek Türkçeye kazandırdı. SAYDAM TURP / MO YAN / CAN YAYINLARI
Sibop “Aslı, galiba ben kendimi evliliğe hazır hissetmiyodum. Geçen hafta evlendik mi gerçekten biz? Nikâh memuru inandı mı gerçekten, sözüme güvendi mi? Kara kaplı deftere atılmış öcü imzadan söz etmiyorum ben Aslı. Kimse ciddiye almaz ki beni... Seninle yaşlanmak istiyorum ama yaslanmak istemiyorum. Hem ne suçum var ki benim? Öyle köşemde saksı gibi duruyodum ben.Günün birini bekliyordum. Sen istedin. Geldin sen bulaştın bana.” Sibop, öyküleriyle tanıdığımız Başar Başarır’ın ilk romanı olan Sibop'da, romanın kahramanı kendini “acemi kolpacı” Orhan olarak ifade ediyor. Doğma büyüme Cihangirli Orhan, hukuk tahsili yapmış. Girdiği işlerde pek tutunamamış, ailesinin gözünden bile düşmüş. Kimse tarafından yüzüne bakılmayan biri. Öyle ki, adı “sibop”a çıkmış. Ama bir gün Orhan’ın yüzüne bakan bir kız çıkıyor ve roman başlıyor. Başar Başarır’ın bu sürükleyici, inandırıcı, azmettirici romanının öne çıkan yanı dili olabilir; bir solukta, Türkçenin tadına vara vara okuyacağınız Orhan’ın hikâyesini çok seveceksiniz. BAŞAR BAŞARIR / SİBOP / CAN YAYINLARI / 324 Syf.
Malte Laurids Brigge'nin Notları Modern şiirin büyük ustası Rilke'nin tek romanı olan bu eserde, okurlar modern dünyayla, sanatla, aşkla, Tanrı’yla ve ölümle girişilen hesaplaşmalarda bir varoluş serüvenine çıkarılıyor. Aynı zamanda yazarın hayatından, çocukluğundan ve ailesinden de izler taşıyan bu kitap, Alman edebiyatında 19. yüzyıl realist romanından kopuşun da simgesi olma özelliğini taşımakta. RAINER MARIA RILKE / MALTE LAURIDS BRIGGE'NİN NOTLARI / İLETİŞİM YAYINLARI
Edebiyata Dair Eco'nun Dante, Cervantes, Borges, Shakespeare, Wilde gibi Batı edebiyatına yön vermiş pek çok yazarın metinleri üzerinden “Neden yazarız?”, “Edebiyatın yaşamlarımızda üstlendiği işlevler nelerdir?”, “Edebiyat ile tarihsel olayların gelişim süreçleri arasında ne tür etkileşimler bulunur?” gibi edebiyatın temeline inen sorulara cevaplar aradığı, 1980’lerden başlayarak 2000’lerin başına kadar kaleme aldığı denemelerin toplandığı bu kitap aynı zamanda yazarın samimiyetle paylaştığı deneyimlerini de barındırıyor. UMBERTO ECO / EDEBİYATA DAİR / CAN YAYINLARI
Aşktan da Öte: Hitchcock Sinemasında Kişisel Bir Gezinti Hakan Bilge bu kitabında Hitchcock sineması, yönetmenin ele almaktan haz duyduğu temalar ve kişisel saplantıları ele alınıyor. Hitchcockyen unsurlar psikanalitik bir bakışla çözümlenirken aynı zamanda kullandığı görsellerle de yazar, gerilim sinemasının ana unsurlarını okur için daha anlaşılır hale getiriyor. Amerikan sinemasında bir gezinti tadında yazılmış bu eserde, Notorious'u ve öteki Hitchcock filmlerini başka filmlerle karşılaştırmalı olarak bulmak, Ingrid Bergman ve Cary Grant ile diğer casusluk hikayelerini mercek altına almak mümkün. HAKAN BİLGE / AŞKTAN DA ÖTE: HITCHCOCK SİNEMASINDA KİŞİSEL BİR GEZİNTİ / DORUK YAYINLARI
İşte Dali Dünyanın en bilinen bıyıklarından birinin sahibi, genel kültür bilgisi olarak adı sayılan bir ressam… Ancak meraklı gözler için o bundan çok daha fazlası. Kendi olmakla gurur duyan, dikkat çekmek için elinden gelen her şeyi yapan, siyasi görüşleriyle kimi zaman sanat dünyasını öfkeden deliye döndüren, yaratıcılığıyla herkesi büyüleyen, kimilerine göre deli, kimilerine göre dâhi, kimilerine göre ukala. Sanatın bu uçarı çocuğunun pek de bilinmeyen hayatını merak edenler için karşınızda İşte Dalí. CATHERİNE INGRAM / İŞTE DALİ / HEP KİTAP / 80 syf.
Resimli Türkçe Takvimi 2017 Artık bir klasik haline gelen Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi, 2017'de de masanızda... KOLEKTİF / İLETİŞİM YAYINLARI / 72 syf.
Koçkıri Kırımı 1920-1921 TBMM arşivinde bu güne kadar kullanılmayan 6586 Osmanlıca belgenin ayrı ayrı değerlendirilmesine özen gösterilerek, akademik hassasiyetle, tarafsız bir bakış açısıyla kaleme alınan Koçkıri Kırımı, başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere, Cumhuriyet' in inşası sürecinde muhalif unsurlarla ulus devlet mimarları arasındaki ilişkiyi, Alevi Sünni ayrışmasının tarihi arka planını araştıranlar için klavuz işlevi görecektir. MAHMUT AKYÜREKLİ / DERSİM KÜRT TEDİBİ / TARİH KULÜBÜ YAYINLARI
Kürtlerle Türkler / Bin Yıllık Geçmişin Kısa Tarihi Mahmut Akyürekli, Kürt halkının devletle dolayısıyla Türk halkıyla kurduğu ilişkinin tarihsel gelişimine ilişkin başka bir ufuk açmayı hedeflemektedir. Kürt Sorunu olarak adlandırılan olayların tarihine kapsamlı ve iddialı bir biçimde oldukça geniş bir başka boyuttan bakmayı denemiştir. MAHMUT AKYÜREKLİ / KÜRTLERLE TÜRKLER / TARİH KULÜBÜ YAYINLARI
Ağaçtaki Kız "Bu bir özgürlük ve aşk hikâyesidir. İki hasta gencin hikâyesi. Birisi benim." Böyle söylemesine rağmen bu aynı zamanda manzaraya hasret kalanların, aşkın, âşıkların, arkadaşlıkların, vicdan sahibi insanların, hayallerin, yere çakılmanın, bu hayatın romanı. Genç kız tam da bizi anlatıyor: gençlerini, çocuklarını, kadınlarını sevmeyen ülkeyi. Dallardaki kuşlar gibi cıvıl cıvıl diliyle bir solukta okunan, soluksuz okunan bir roman bu. ŞEBNEM İŞİGÜZEL / AĞAÇTAKİ KIZ / CAN YAYINLARI / 360 sf.
Şu Yağmur Bir Yağsa Şu Yağmur Bir Yağsa tam da umutsuzluğun, iç hesaplaşmanın, bocalamanın ya da tökezlemenin içinde yeşeren umudu resmediyor. Eksiğini, olumsuzunu, kötüsünü görmeye aşina gözlerin tam zıddıyla karşılaşma ihtimallerini nüktedanlıkla sezdiriyor. Gözümüze sokmadan, bağırmadan yapıyor her şeyi. Tıpkı kendiliğinden yağan yağmur gibi. Öylesine, aniden. Bereketli, ferah. KÂMİL ERDEM / ŞU YAĞMUR BİR YAĞSA / SEL YAYINCILIK / 144 syf.
Ancak çölde yaşayabilirler - Bir soykırımın tarihi 1915’te Ermenilerin Osmanlı topraklarında yaşadıkları, özellikle son yirmi yılda yoğun olarak tartışıldı. Ronald Grigor Suny, ‘Ancak Çölde Yaşayabilirler’de, 1915’e pek çok açıdan yeni bir perspektifle yaklaşarak, soğukkanlı, objektif ve dengeli değerlendirmelerle, yaşananların ardındaki dinamikleri anlamaya çalışıyor. Osmanlı modernleşmesinin getirdiği gerilimleri, Müslüman-gayrimüslim çatışmasını, iç ve dış güç dengelerini, İmparatorluğu çöküşten kurtarmak amaçlı arayışları, İttihatçı düşüncenin evrimini, Ermeni siyasi hareketlerinin doğuşu ve gelişimini, tüm bunların Birinci Dünya Savaşı sahnesinde üst üste binerek yarattığı dehşetli manzarayı titizlikle ele alan Suny, ustaca yazılmış, bütünlüklü bir tarihsel anlatı ortaya koyuyor. RONALD GRİGOR SUNY / ARAS YAYINLARI / sf. 504
Gözyaşının Çağrısı Behram'ın ‘şiirözü' diye nitelediği bu yapıtlar bilinen sanat / edebiyat türlerinin hiçbirine benzemiyor. Yazar, en özgün şiirlerinin arkasındaki duygu / gözlem / bilgi birikiminin öykülerini çocuklar ve yetişkinlere masal diliyle anlatıyor. Anlatılanlar ressam Bayram Gümüş'ün renkleriyle bezeli. Öyküleri anlatılan şiirlerin de yer aldığı bu kitaplardaki ‘bilgi notlu görseller' yapıtların bütünlüğü içinde ayrı bir önem taşıyor. Bilgiler düşgücü harmanına bilimsel kaynaklarından derlenmiştir. Bu ‘bilgi notları' hem somut gerçeklikle, hem yapıtın omurgası olan şiirle, söylem / gözlem / yorum bütünlüğü içindedir. Şiirin öz itibariyle düş, duygu, bilgi, sezgi, kültür definesi olduğunu gösteren şiirözü yapıtlarıyla Behram, okura yepyeni bir türle, yepyeni bir zenginlik sunuyor. NİHAT BEHRAM / EVEREST YAYINLARI / sf. 130
Sürgün Ruhum Türkçeye çevrilen kitaplarıyla büyük ilgi gören Zabel Yesayan, ‘Sürgün Ruhum’da, uzun yıllar yurt dışında yaşamış İstanbullu bir ressam olan Emma’nın memleketine dönüşünden sonra yaşadığı iç hesaplaşmaları ve yaşadığı güçlükleri anlatıyor. Yesayan’ın 1915’ten sonra kaleme aldığı ilk edebi eserlerden olan ve 1922’de yayımlanan ‘Sürgün Ruhum’, yaklaşık 1910’da, özelde Ermenilerin ve genelde tüm Osmanlı vatandaşlarının yaşadığı gerilimleri arka plana alarak, bir memlekete ait olmak, kendini evinde bile sürgün hissetmek, her şeyin siyaset tarafından belirlendiği koşullar altında sanatla uğraşmak gibi temalar etrafında, hem bireysel hem de sosyolojik düzlemde bir Osmanlı fotoğrafı çekiyor. ZABEL YESAYAN / ARAS YAYINLARI / 88 sf.
Çocukluğu Olmayan Adamlar Bu kitap, üzerine titreyecek kimsesi olmayan, hayata çok erken adım atmak zorunda bırakılan yetim çocukların hikâyesi. Antranik Dzarugyan’ın ilk kez 1955’te Beyrut’ta Ermenice olarak yayımlanan ve tüm zamanların en çok okunan Ermenice kitaplarından biri olan Çocukluğu Olmayan Adamlar’ı, Birinci Dünya Savaşı sırasında Felaket’in kucağına itilen, açlığın ve mahrumiyetin gölgesinde çocukluklarını ve hatta insanlığa olan inancını yitiren Ermeni yetimlere odaklanıyor. ANTRANİK DZARUGYAN / ARAS YAYINLARI / 224 sf.
Schopenhauer'in Hikmet-i Cedidesi Biçare Beşir Fuad'ın geçtiğimiz günlerde aziz canına kıyması işte böyle Schopenhauerizm gibi dünyevi insanlık şartları ile asla tatbik kabul edemeyen hikmetler neticesidir. Yakında Beşir Fuad başlığıyla iş bu zararlı hikmetin bir kat daha açıklamaları arz olunacaktır. AHMET MİTHAT EFENDİ / DERGAH YAYINLARI / 88 sf.
Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak Suruç Katliamı'ndan sağ kurtulan yazar, aktivist Mehmet Lütfü Özdemir’in hazırladığı Suruç Katliamı Dosyası, Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak adıyla kitaplaştırdı. Kitap, Suruç Katliamı’nın öncesini, anını ve sonrasını tanıklarıyla ve siyasi arka planıyla ortaya koyan tarihsel bir belge niteliği taşıyor. MEHMET LÜTFÜ ÖZDEMİR / CEYLAN YAYNLARI / 232 Sf.
Bir Nesil Türkan Şoray’la Mektuplaştı Türkan Şoray'ın 70'li yıllarda Fotoroman dergisinde yazdığı yazılar ve hayranlarından gelen mektuplar kitap oldu. Şoray, kendisine gelen mektuplar için "Mektuplar, bana en iyi dost, hayatın gerçeklerini öğreten en güzel yardımcı oldu. Kasaba, kasaba, kent kent Anadolu'yu yaşama olanağı buluyorum" diyor. ERCAN AKARSU / BORAMİR YAYINLARI /160 Sf.