Yeni yaşam teorisi: Uzayda yaşam arayışında ilerleme sağlayabilir mi?
Bilim insanları, uzayda yaşam arayışında ilerleme sağlayabilecek yeni bir teori geliştirdi. Buna göre, yaşam bizim hiç bilmediğimiz biçim ve süreçlerle ortaya çıkabilir.
Felicity Nelson - Biyologlar çoğu zaman ‘yaşamı’ üreyen, içinde bulunduğu ortama tepki veren, kimyasalları sindiren, enerji tüketen ve büyüyen bir varlık olarak tarif eder. Bu modele bakılırsa, ‘yaşam’ ikili bir durumdur; yani, bir şey ya canlıdır ya da değildir. Bu betimleme, virüsler dikkat çekici bir istisna olsa da dünya gezegeninde fazlasıyla doğrudur. Buna karşın, şayet yaşam evrenin bir başka bölgesinde daha ortaya çıkmışsa, bizimle aynı maddelerden meydana gelmiş olmayabilir. Bize benzemeyebilir, hareket etmeyebilir ya da iletişim kuramayabilir. Eğer öyleyse, onu nasıl ‘yaşam’ olarak tanımlayabiliriz?
Arizona Eyalet Üniversitesi’nden astrobiyolog Sara Walker ve Glasgow Üniversitesi’nden kimyacı Lee Cronin bu meseleye bir çözüm buldukları görüşünde. İki bilim insanı, yalnızca şansın, canlıların tamamında mevcut olan ziyadesiyle karmaşık molekülleri tutarlı bir biçimde üretemeyeceğini iddia ediyor.
EVREN YAŞAM BİLGİSİNE SAHİP OLABİLİR Mİ?
Evrenin, proteinler, insan elleri ya da iPhone’lar gibi karmaşık nesnelerden milyarlarca kopya üretmesi için bir ‘hafızaya’ ve karmaşık bilgileri yaratmak ve yeniden üretmek için bir yola ihtiyacı var. Bu, kulağa ‘yaşama’ aşırı derecede benzeyen bir süreç gibi geliyor.
Walker, New Scientist dergisine verdiği demeçte, “Evrenin herhangi bir yerinde bir elektron oluşabilir ve onun bir tarihi yoktur” diyerek şu değerlendirmede bulundu:
“Bununla birlikte, siz de temel nesnelerden birisiniz ama çok fazla tarihsel bağımlılığa sahipsiniz. Yaşınızı, doğduğunuz zamana tarihlendirmek isteyebilirsiniz; fakat bir parçanız milyarlarca yıl daha yaşlıdır. Bu açıdan bakarsak, kendimizi, geçici süreyle bir bireyde toplanmış haldeki bilgiyi yayan nesiller gibi görebiliriz.”