Yeni yıl: Biten biz miyiz, yoksa zaman mı?
Düşünsenize Neo bile yeniden uyandı. Matrix’ten çıkış hâlâ mümkün. Yeter ki isteyelim. Biten biz değil de, zaman olsun.
Armağan Öztürk*
Yılı bitirip başka bir yılı başlatan ânın simgesel bir değeri var. Ama zaten kültürdeki her şey simgesel. Kültür olgulardan çok bizim onu nasıl algıladığımız gerçeğiyle yakından ilgili. Bu nedenle coğrafya, toplumsal kesit, hatta özne değiştikçe kültür de farklılaşıyor. Bu çoğulcu kaos içerisinde yine de ortak noktalar bulmak mümkün. Bayramlar, karnavallar ve kutlamalar evrensel mesela. İnsanlar uydurdukları ve zamanla gelenekselleşen gerekçelerle normalin dışına çıktıkları rutinler yaratmış durumdalar. Özel günlere duyulan ihtiyaç bir yandan hayatımızın çoğunlukla hiç de özel olmadığını, diğer yandan ise özel gün bahane ederek yeni başlangıç yapmaya ihtiyaç duyduğumuz gerçeğini anlatıyor. Bayramlarda giyilen güzel kıyafetler ve yılbaşı arifesinde aldığımız yeni kararlar temel bir insanlık hastalığının habercisi. Umut. Umudu arıyoruz, tıpkı onun bizi aradığı gibi.
Karanlık bir çağda olduğumuzu düşünenlerin sayısı epey fazla. İnsanlık ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşuyor. 2 yıldır bir türlü bitmeyen Covid salgını ise hayatı daha da çekilmez hale getirdi. Karl Mannheim’in ünlü eserine atıfla ütopyaların peşinden koşan kitleler azınlıkta artık. İdeoloji çağındayız. Müesses nizam birey karşısında her zamankinden daha güçlü. Ama sürekli bir şekilde olumsuzlukları vurgulayarak bir yere varmak da mümkün değil. Geminin battığı yok. Treni de kaçırmış değiliz. Dün olduğu gibi bugün de anormallikten normalliğe geçiş için kapı aralık. Ama tabii şöyle bir fark var. Büyük anlatılar ve büyük insanların çağı çoktan kapandı. Böyle bir ortam doğal olarak kafaları daha da karıştırıyor. Ne yapmalı çok gerilerde kalmış bir soru. Kim yapacak artık daha önemli. Çünkü kimse ilk adımı atan kişi olmak istemiyor. İçe kapanık, yalnız, güvensiz ve narsist insanların sayısında ciddi bir artış var.
Yine de insanın gönlü razı değil kaderine razı olmaya. Galiba insan olmak da biraz böyle bir şey. Mayamızda koşullara, ölçülülüğe ve hatta sağduyuya direnen bir şey var. Düşünsenize Neo bile yeniden uyandı. Matrix’ten çıkış hâlâ mümkün. Yeter ki isteyelim. Biten biz değil de, zaman olsun.
*Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü