Yeniden Refah’ın ittifak koşulu: Partiyi AK Partili adayların kazanmasını kolaylaştırmak için kurmadık
Yeniden Refah Partili Suat Kılıç, partisinin hâlâ Cumhur İttifakı’nda yer aldığını söyledi ama iktidarın adımlarından sorumlu olmadıklarını belirtti. Kılıç AK Parti’ye protokol çağrısında da bulundu.
ANKARA - Mayıs ayındaki seçimlere sayılı günler kala Cumhurbaşkanı adayı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı alıp Cumhur İttifakı’na katılan Yeniden Refah Partisi, bugünlerde 30 maddelik ittifak protokolünün uygulanması çağrısı yapıyor.
“Cumhur İttifakı’nda çatlak” değerlendirmelerinin yapıldığı süreçte sorularımızı yanıtlayan Yeniden Refah Partisi Siyasi İşler Başkanı Suat Kılıç, partisinin hâlâ ittifakta yer aldığını söyledi. Seçimlerin ardından yapılan zamlara karşı olduklarını fakat “pişmanlığın” başka bir kavram olduğunu ifade eden Kılıç, bugün de “Kılıçdaroğlu- Erdoğan” tercihinde Erdoğan’ı destekleyeceklerini söyledi.
Yerel seçimde alacakları tutumla ilgili soruları yanıtlayan Kılıç İstanbul’da CHP’li bir ismin kazanmasını istemediklerini kaydetti, ittifak koşuluyla ilgili, “Belli yerlerde, Yeniden Refah'ın adayları desteklenirse, belli yerlerde AK Parti'nin adayları desteklenebilir" dedi.
AK Parti’de uzun yıllar siyaset yaptıktan sonra Yeniden Refah Partisi’ne katılan eski Bakan Suat Kılıç’ın sorularımıza yanıtları şöyle oldu:
‘SEÇİM ÖNCESİ BEKLENTİLER ÇOK YÜKSELDİ’
Büyük tartışmaların gölgesinde genel seçim geride kaldı. Seçmenlerin de siyasetçilerin de seçim sonrasına dair tahayyülleri vardı. Siz seçimden sonraki Türkiye'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçim sonrası yaşananlar aslında seçim öncesi gördüklerimiz ve tahmin ettiklerimizden çok farklı değil. Ekonomide önemli problemler yaşandı, bir süre daha yaşanacağı anlaşılıyor. Çünkü seçim öncesi beklentiler çok yükseldi. Seçim öncesi iktidarın farklı toplumsal ve sosyal kesimlere verdiği sözler de maliyet olarak çok yüksek rakamlara ulaştı. Bunların finanse edilmesi için vergi ve zamları kaçınılmaz olarak önlerine aldılar. Tam bu noktada biz kendilerine şunu dedik; vergi ve zamlarla memur maaşları, emekli maaşları ödenemez. Vergi ve zamlarla seçim öncesi verilen sözler finanse edilemez.
‘TÜRKİYE’Yİ RAHATLATMALARINI BEKLİYORUZ’
Toplumun yüzde 20’sine verilen sözleri toplumun yüzde 100’ünden vergi ve zamlarla tahsil etmeye kalktığınızda bu enflasyon olarak topluma dönecek. Finansman vergi ve zamlarla sağlandığında enflasyon kaçınılmaz olacak. Yüksek enflasyonla yüksek faiz kaçınılmaz hale gelecek. Ve senelerdir Türkiye ekonomisini sömüren, “borç faiz, enflasyon” sarmalı bir süre daha varlığını koruyacak. O nedenle bu onayladığımız bir çerçeve değil. Biz bu ekonomik modelin terk edilmesini savunuyoruz. Vergi ve zam uygulamasından çıkılmasını, milli kaynak paketlerine yönelmelerini tavsiye ediyoruz.
‘HÂLÂ CUMHUR İTTİFAKI’NDAYIZ’
Seçimlerden önce Cumhur İttifakı’na katılım protokolünüzde dikkat çeken başlıklardan birisi ekonomiydi. Siz Cumhur İttifakı'nda yer alma koşuluyla çeşitli sözlerin tutulmasını talep ettiniz. Bugün yapılan açıklamalara baktığımızda sizin kanadınızdan bu sözlerin tam anlamıyla hayata geçmediğini görüyoruz. Cumhur İttifakı'nda çatlak olduğu yorumları yapılıyor. Siz hâlâ Cumhur İttifakı'nda mısınız?
Biz hâlâ Cumhur İttifakı'ndayız. 30 madde önümüzde ve bu protokolden vazgeçmiş değiliz. Bu protokolü sadece iki parti arasında imzalamadık. Bu protokol aynı zamanda iki partinin tabanları arasında imzalanmış bir toplumsal sözleşmedir. Bu protokolün maddeleri bizim için hâlâ önemli ve geçerliliğini korumaya devam ediyor.
‘PROTOKOLDEKİ MADDELERE UYAMIYORLAR’
Ne diyor protokol? Yeni vergiler koymayın, ekonomiyi zamlarla finanse etmeyin. Ödenmiş vergileri tekrar almayın. Var olan vergilerin oranını artırmayın. Dolaylı vergilerle ekonomiyi finanse etmekten vazgeçin. Ekonomik anlamda orada söylediklerimiz bunlar. Peki protokoldeki bu maddelere uyabiliyorlar mı? Maalesef uyamıyorlar. Çünkü yirmi yılın hatalarıyla ekonomiyi finanse etmeye çalışıyorlar. Ekonomi adına bildikleri bu. Bilinenleri yapmaya devam ettikleri için bugüne kadar can sıkıcı, toplumu bunaltan, enflasyonu yükselten, faizleri şişiren yanlışlar da aynıyla devam ediyor. Bu finansman modeli doğru bir model değil. Türkiye'nin kaynağı dışarıdan bulması lazım ama yüksek faizle borçlanarak değil. Doğrudan sıcak sermayeyi yatırımlarla ülkeye çekmek gerekiyor. Bunun için de hukuk güvenliğinin, vergi güvenliğinin tesis edilmesi, Türkiye'nin iyi bir yatırım cennetine yeniden dönüştürülmesi lazım.
CUMHUR’DA ÇATLAK VAR MI: YANLIŞ GÖRDÜKLERİMİZE YANLIŞ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Peki bu “ittifakta çatlak” yorumlarına nasıl bakıyorsunuz? Cumhur İttifakı’ndaki siyasi partilerden ayrı sesler duymaya alışmamış bir kamuoyu varken bugün aynı ittifakta yer alıp itiraz eden siyasi parti olarak sizi görüyoruz. Çatlak var mı?
Biz Cumhur İttifakı'na katılmakla aynılaşmadık. İttifaka girmemiz o günün koşullarında siyasal ve toplumsal bir zaruret halini aldı. Türkiye, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu seçenekleri arasında sıkışınca biz doğal olarak milli, manevi değerler konusundaki beklentilerimize daha olumlu cevaplar vereceğine, terörle mücadele ve terör örgütlerinin susturulması konusunda daha kararlı adımlar atacağına inandığımız Erdoğan’dan yana tavrımızı belirledik. Ama bunu yaparken doğruya doğru yanlışa yanlış deme ısrarımızı ifade ettik. Dün olduğu gibi bugün de yarın da doğru gördüklerimize doğru, yanlış gördüklerimize yanlış demeye devam edeceğiz.
‘YENİDEN REFAH PARTİSİ İKTİDAR DEĞİL’
Biz iktidar değiliz. Cumhur İttifakı'nda çatlak yorumunu yapanların bunu bilmesi lazım. Yeniden Refah Partisi, iktidarın ortağı da değil, iktidarın yaptıklarından sorumlu da değil. İktidarın önüne Cumhur İttifakı'na girerken koymuş olduğumuz 30 maddelik bir çerçevemiz var. İttifaka giriş şartnamemiz bu 30 maddedir. Yapabildiklerini yaparlar, yapamadıklarını sürekli olarak hatırlatmaya devam ederiz. Bu maddelerden hayata geçenler için kendilerine teşekkür ederiz hayata geçirmek için gayret eder ve başarılı olamazlarsa dikkat edip özen gösterdikleri için yine teşekkürümüzü ifade ederiz. Hiç el sürmezlerse ittifakın şartlarına riayet etmediklerini kendilerine ihtar ederiz. En nihayetinde artıları, eksileri önümüze alıp sonrasına ilişkin değerlendirmemizi yapar ve kamuoyuyla da paylaşırız.
’30 MADDENİN 30’UNUN DA HAYATA GEÇMESİ İÇİN İKTİDARA GELMEMİZ LAZIM’
Nihayetinde biz Yeniden Refah'ın iktidarından beklentilerimizi AK Parti iktidarından beklemiyoruz. Bu otuz maddenin otuzunun da hayata geçmesi için Yeniden Refah'ın iktidara gelmesi lazım. Kusursuz bir ekonomi yönetimi için, kusursuz bir hukuk sistemi için Yeniden Refah Partisi'nin ya iktidara ortak olması ya da tek başına iktidara gelmesi lazım. 30 maddeyi iktidarın önüne koyduk ama imkanları el vermiyor. Bunu da görüyor ve gözlemliyoruz.
‘KILIÇDAROĞLU'NU TERCİH ETMEMEKTEN DOLAYI PİŞMAN DEĞİLİZ’
İktidarla imzaladığınız bu 30 maddelik protokolün hayata geçmesi için önünüzde bir süre var mı? “Şu tarihe kadar hayata geçmeli, geçmezse yaptırımda bulunacağız” diyor musunuz?
İttifaka devam etmenin de ittifaktan ayrılmanın da bize getirisi yok. İttifak seçim ittifakıydı ve biz şartlarımızı koyduk. Evet iki aday arasında sıkışan Türkiye'nin önünü anahtar parti olarak biz açmak istiyoruz. Yeniden Refah Partisi 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde anahtar rolünü üstlendi. O gün Kılıçdaroğlu'nu tercih etmemekten dolayı pişman değiliz. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasında yeniden Türkiye sıkışacak olsa tercihimiz yine Erdoğan olur. Şartlarımız da yine bu şartlar olur. Biz nasıl ki Sayın Erdoğan'ı desteklerken belli şartlar öne sürdüysek Sayın Erdoğan ve kabinesinin de yerine getirme yükümlülüğünü üstlendikleri bu şartlar için çalışma sorumlulukları var. Kendilerini elbette ki zaman zaman sorumluluklarının idrakinde olmaya ve gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.
‘AK PARTİ’YE SESLENİYORUZ’
Yarın yeni bir ittifak görüşmesi yapma gereği olsa o gün öne sürülecek şartlarla ilgili beklentilerin bir ciddiyet uyandırması, geçmişte öne sürülen şartlarla ilgili gerekliliklerin yerine getirilmesine bağlıdır. Dolayısıyla bir kez daha AK Parti'ye sesleniyoruz: 14 ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı birinci ve ikinci tur seçimlerinden önce vermiş olduğumuz 30 maddelik protokolün gereklerini yerine getirme sorumluluğunu üstlendiniz. O gün öne sürdüğümüz şartların takipçisiyiz. Biz görevimizin gereğini yaptık. Ödevimizi yerine getirdik. Bundan sonra ödev AK Parti'nin üzerindedir. AK Parti de sorumluluklarının gereğini yerine getirmekle mükelleftir.
‘ZAMLARDAN RAHATSIZIZ, PİŞMANLIK BAŞKA BİR KAVRAM’
Seçimlerin ardından ekonomik tabloyla birlikte çok sayıda kişinin oy tercihine dair duyduğu pişmanlığı ifade ettiği videolar sosyal medyada paylaşılıyor. Siz uzun süre iktidarı eleştiren çalışmalar yaptınız fakat seçime az süre kala ittifakta yer aldınız. Seçmeninizde son ekonomik tabloyla birlikte pişmanlık var mı?
Ek vergilerden, KDV'nin arttırılmasından, ödenmiş motorlu taşıtlar vergisini tekrar ödeyecek olmaktan dolayı rahatsızız. Arka arkaya gelen zamlardan rahatsızız. Temel tüketim maddelerine gelen zamlardan, temel gıda maddelerine gelen zamlardan rahatsızız. Raflardaki enflasyonun TÜİK enflasyonuyla örtüşmemesinden rahatsızız. Bir litre mazotu 39 liraya alıyor olmaktan, tarımda mazot, gübre, tohum, ilaç ve diğer girdilerin ortalama enflasyonun çok üzerinde artışlarla çiftçinin belini büküyor olmasından rahatsızız. Ama şunu ifade etmek lazım. Pişmanlık başka bir kavram.
‘İTTİFAK KARARINDAN PİŞMAN DEĞİLİZ’
Toplum Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu arasında sıkışmış olmasaydı Yeniden Refah Partisi Cumhur İttifakı'nda olmazdı. Biz anahtar parti olarak Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki sıkışmışlıktan kurtarmak zorundaydık. Zamlardan rahatsızız ama 14 Mayıs seçimleri öncesindeki ittifak kararından pişman değiliz. Hükümeti uyarıyoruz, toplum zamlardan rahatsız. Sadece Yeniden Refah değil. Sadece muhalifler değil. En sıkı, en inanmış Erdoğan'ı en çok seven AK Partililer de bu zamlardan, hayat pahalılığından, artan vergilerden rahatsız. Bu rahatsızlıkları iktidarın dikkate alması lazım.
‘BİZ 15 YAŞINDA EVLİLİĞİ SAVUNMUYORUZ’
Yine bir başka konu nafaka ve erken yaşta evlilik meselesi. Özellikle kadınlar ve çocuklar için çalışan dernekler bu ifadelerinize sert tepkilerini dile getiriyorlar. Bu konuda adım atılması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesine karşıyız. Kanuni rüşt yaşı olan 18’i bile evlilik için erken buluyoruz. Yasal yeterliliğin yanı sıra gençlerimizin evlilik için ruhsal olgunluğa erişmelerinin de önemine inanıyoruz. Biz geçmişte erken evliliklerle ilgili hukuki sorunların çözümüyle ilgili ifadeler kullandık. 30 bine yakın insanımız yargılandı, ceza aldı ya da yargılama süreçleri devam ediyor. Geçmişte töreler doğrultusunda beş yıl önce, on yıl önce, yirmi yıl önce yaşanmış yapılmış evlilikler var. Kurulmuş yuvalar var. Bu evliliklerden dünyaya gelen çocuklar var. Ama erken yaşta evlilikler nedeniyle açılan ve devam eden davalar da var. Bu törenin terk edilmesini öneriyoruz. Toplumsal önderler öncülük etsinler. Kız çocuklarının 15 yaşında, 14 yaşında, 16, 17 yaşında evlendirilmesiyle ilgili töreler terk edilsin, başlık parasıyla ilgili töreler tamamen terk edilsin. Biz 15 yaşında evliliği savunmuyoruz. 18 yaşının altında evlilikleri Yeniden Refah olarak kesinlikle desteklemiyoruz. Ama geçmişten gelen, mahkemeleri meşgul eden, cezaevlerini meşgul eden, kurulmuş ve varlığını devam ettiren çoluk çocuğa karışmış yuvaları adeta parçalanma aşamasına getiren hukuki sorunun çözülmesini öneriyoruz. Söylediğimiz budur.
‘ERKEĞİN ALEYHİNE NAFAKA SİSTEMİ VAR’
Sizin belirttiğiniz hukuki meselelerde de kadınlar açısından mağduriyetlerin açığa çıkabileceğini belirten itirazlar var. Öte yandan da nafaka da gündeminiz.
Ben de bir hukukçuyum. Törenin ve hukukun kadını korumasından yanayız. Burada bir problem yok. Töre ve hukuk kadını korumalıdır. Kadının hakları ve imtiyazları korunmalıdır, evet. Ama bir yıl evliliğe ya da birkaç yıl evliliğe bir ömür boyu erkeğin nafaka ödemesini adil bulmuyoruz. Öyle durumlar var ki erkek asgari ücretle çalışıyor, ücretinin önemli bir kısmını nafaka olarak vermek zorunda kalıyor. Uygulanan haliyle nafaka prosedürü Türkiye'de ailenin birliğini ve varlığını tehdit etmektedir. Elbette ki adaleti kesin bir cümleyle sağlamak mümkün değildir. Bu anlamda hakimlere, mahkeme heyetlerine takdir yetkisi tanınacaktır. Çok köşeli, çok keskin hatları olan bir kanun yerine esnekliği olan yeni bir nafaka düzenlemesinin daha doğru sonuçlar verebileceğine inanıyoruz. Bugün tamamıyla erkeğin aleyhinde bir nafaka sistemimiz var. Adalet sağlansın ama yorum gene kadının lehine yapılsın. Bunda problem yok.
‘GÜÇLÜ BİR SİYASİ PARTİNİN TÜM İL VE İLÇELERDE SEÇİME GİRMEK DIŞINDA BİR YOLU OLAMAZ’
Yerel seçimler için çalışmaya başladınız. Bugünden yerel seçimlere dair stratejiniz nedir?
Biz iddialı bir siyasi partiyiz. Türkiye'nin tamamına yakınında teşkilatlanmasını yapmış olan bir siyasi partiyiz. Kökleri çok geride olan, geçmişte olan bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla bu kadar köklü ve teşkilatı bu kadar güçlü bir siyasi partinin tüm il ve ilçelerde seçime girmek dışında bir yolu olamaz. Biz yerel seçimlere, tüm il ve ilçelerde girmek üzere hazırlıklarımızı yürütüyoruz. Zaten ittifakın mantığına, genel seçim ve yerel seçim bağlamında bakıldığında çerçevenin çok farklı olduğu görülecektir. Genel seçimde iki cumhurbaşkanı adayından birini tercih etmek mecburiyetindeydik. Kendi logomuzla milletvekili adaylarımızı Türkiye genelinde ilan ettik ve oyumuzu aldık. 1,5 milyon oyla beş milletvekilliği aldık. Bugün Yeniden Refah Partisi, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde büyükşehir ve il belediyeleri açısından belirleyici miktarda oy potansiyeline sahip olan bir siyasi partidir. Partimizi daha da büyütmek için, bir sonraki genel seçimlerde hiçbir ittifakın çatısı altında yer almadan da yüzde 7 seçim barajını aşabileceğimizi topluma ispat edebilmek için kendi logomuzla, kendi bayrağımızla, kendi adaylarımızla seçime girme irademizi ifade ettik, etmeye de devam edeceğiz.
‘TEKLİF GELMİŞ DEĞİL’
Bugün için yaklaşımımız budur. Ama ittifaklar konusunda da kimseye kapımız kapalı değil. Cumhur İttifakı bağlamında Yeniden Refah Partisi için cazip olabilecek, Yeniden Refah Partisi'nin de birçok yerde il ve ilçe belediyelerini kazanabileceği, Millî Görüş belediyeciliğini uygulamaya geçirebileceği fırsatların oluşması halinde değerlendirilir, yetkili kurullarda bir karara varılır. Ama bugün itibariyle Yeniden Refah Partisi'ne yerel seçim ittifakına yönelik bir teklif gelmiş değildir. Dolayısıyla gelmeyen teklif üzerinden müzakere edecek değiliz. Biz hiçbir ittifak teklifi gelmeyecekmiş gibi yerel seçimlere kendi logomuz ve adaylarımızla hazırlanmaya devam ediyoruz. Teklif gelirse değerlendiririz.
‘YENİDEN REFAH PARTİSİ’Nİ AK PARTİLİ ADAYLARIN KAZANMASI İÇİN KURMADIK’
Kılıçdaroğlu Erdoğan denkleminde Erdoğan'ı tercih ettiniz. Bugün de olsa tercih edeceğinizi söylediniz. İstanbul ya da Ankara gibi kritik illerde aday çıkarmamak gibi bir ihtimal var mı?
Yeniden Refah Partisi'ni AK Partili adayların kazanmasını kolaylaştırmak için kurmadık. Yeniden Refah Partisi'ni Türkiye'yi gelecek yüzyılına hazırlamak için kurduk. Türkiye'nin yüz yıllık sorunlarına çözüm sağlamak için kurduk. Misyonumuz AK Partili adayların daha kolay seçim kazanmasını sağlamak değildir. İttifak nasıl yapılır? AK Parti ya da bir başkası teklifiyle gelir. Belli yerlerde, Yeniden Refah'ın adayları desteklenirse, belli yerlerde AK Parti'nin adayları desteklenebilir.
‘İSTANBUL’DA BİR CHP’LİNİN KAZANMASINI TABİİ Kİ İSTEMEYİZ’
İstanbul'da bir CHP'linin kazanmasını tabii ki istemeyiz ama İstanbul'da kendi seçmenimizin kendi partimizden kopmasını, uzaklaşmasını da istemeyiz. Dolayısıyla bunlar ne vereceğinize, ne alacağınıza bağlıdır. Siyaset müzakereye açıktır. Müzakeresiz siyaset yapılmaz.
‘İMAMOĞLU’NUN İSTANBUL’U YENİDEN KAZANMASI İHTİMAL DAHİLİNDE DEĞİL’
“İstanbul'da CHP'nin kazanmasını istemeyiz” dediniz. CHP seçimlerin ardından değişim ve kongre sürecine girdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da geçtiğimiz günlerde İstanbul için yola çıktığını belirtti ve yeniden adaylık mesajı verdi. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
İmamoğlu'nu başarısız bir belediye başkanı olarak görüyoruz. İmamoğlu dönemini İstanbul için kayıp yıllar olarak değerlendiriyoruz. Bu aslında bugün değil İmamoğlu kazandıktan sonraki gün görünen bir gerçekti ama CHP'liler bunu anlamakta çok zorlandılar. Kazandıktan bir ay sonra kendisiyle ilgili “Kahramanın Yolculuğu” diye bir kitap hazırlatan ve bastıran birinin hedefi İstanbul Belediye Başkanlığı değil, hedefi cumhurbaşkanlığıydı. Bu çok bariz, açık bir şekilde belliydi. Önünüzdeki engelleri aşmadan, bir sonraki barikatı aşmanız mümkün değildir. Başarılı bir İstanbul Belediye Başkanı olsaydı CHP'nin genel başkanı ya da cumhurbaşkanı adayı olmasının önünde hiçbir engel kalmazdı. Ama başarısız bir belediye başkanı olduğu için kanaatimce İstanbul'u yeniden kazanması bile ihtimal dahilinde değildir. Tabii ki İstanbul seçmeni verecektir kararı ama biz planımızı Ekrem İmamoğlu'na göre değil, Millî Görüş'ün belediyecilik anlayışını yeniden İstanbul'la buluşturmaya göre yapıyoruz.