Yenidoğan davasında Hüseyin Gündüz anlattı: İlaçları 600 TL'ye aldım, bin TL'ye sattım
Yenidoğan çetesi davasında Hüseyin Gündüz'ün ifadesi alındı. Güzndüz, 600 TL'ye aldığı ilaçları, bin TL'ye başkasına sattığını belirtti.
İSTANBUL - Yenidoğan çetesinin yargılandığı davanın ilk duruşması, ikinci günde devam ediyor.
Sanıklar duruşma salonunda yerini aldı. Mahkeme heyeti, sanık yoklamasının ardından yargılamaya başladı.
‘AYNI ŞEYLERİ ANLATMAYA GEREK YOK’
Sanık Hasan Basri Gök sanık kürsüsüne çağrıldı. “Resmi belgede sahtecilik”, “suç örgütüne, suç işlemek amacıyla üye olmak” suçlamalarıyla ilgili savunma yapman Gök, “Savcılıkta da belirttik. Aynı şeyleri anlatmaya gerek yok. Çoğu bildiğim, duyduğum şeyler” diyerek şöyle konuştu: “2019-2021 Reyap’ta çalıştım. En son da Silivri’de çalıştım. Fırat Sarı’nın hemşiresiydim. Son 6 ay epikrize yardım ettim. 6 ay da şoförlüğünü yaptım. İşletmeyle ilgili Fırat Sarı organizasyonu yürütüyordu. Aktif olarak Özel Reyap Hastaneleri tam işletme gibi değildi. Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon, Duygu, Bağcılar Şafak hastanelerinde Fırat Sarı işletme kısmında da vardı. Fırat Sarı tanıdığı doktorları alıyordu. 112 araya girmeden işini hallediyordu. Böylelikle SGK’dan para kazanıyorlar. İki doktorun kendi arasında konuşmasıyla işi hallediyorlar. Aileye de ‘uzak yere sevk edilir’ diyerek ikna ediyorlar. İlker Gönen’le Fırat Sarı yönetici.”
DENETİMDEN NASIL KAÇTILAR?
Gök, Ali Aksu ve Fırat Sarı konuşmalarıyla ilgili de şunları söyledi: “Sağlık hizmeti basamakları arasında fark olduğu için maliyeti karşılamayanları almayalım diyordu." (İlgili tape konuşması: "Sen sistemini kur ona göre deftere ekleriz. ‘SSK 20’nin üzerine çıkmayacak.")
Mehtap ile Gök arasındaki hastane denetimine ilişkin tape kaydı soruldu. Gök verdiği cevapta, denetimden kurtulmak için yaptıkları işlemleri anlattı: “Denetim için hazırladığımız ilaçları hasta dolaplarına koyduk. Kullanılmış olarak görünüyordu. Aynı zamanda fazla ilaçlar da oradaydı.”
Gök, yatak ücretleriyle ilgili yaptıkları bir usulsüzlükten elde ettikleri geliri Fırat Sarı’ya verdiklerini söyleyince hakim, “Bu normal mi?” diye sordu. Gök de “Özel hastanelerde oluyor bu. Bize 400-500 lira yemek parası verdi” dedi.
'EPİKRİZ GERÇEĞE AYKIRI YAPILIYORDU'
Hakim: Epikriz raporlarını sen mi yazıyordun?
Hasan Basri Gök: Değişiyordu, ben de yazıyordum ama.
Hakim: Israrla bu raporların yazımıyla ilgili inkar var. Normal bir şey ise niye inkar ediyorlar?
Hasan Basri Gök: Bilmiyorum efendim. Bizim yazdıklarımız savcılığı da sunuldu. Bebek 10 gün yattıysa, 10 gün boyunca gördüğü tedavi kayıt altına alınır.
Hakim: Epikriz değiştirmeyi anlatır mısın?
Hasan Basri Gök: Excel üzerinden bebeklerin bilgilerini birleştirip istenilen bilgileri düzenleyerek geri gönderiyorduk. Bir şablon sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı, biz de bu değerleri girerdik.
Hakim: Normal değerler mi?
Hasan Basri Gök: Karşıdaki sorumlunun gönderdiği değerler.
Hakim: Fırat Sarı ve şirketi hemşirelere para veriyor muydu?
Hasan Basri Gök: Evet, değişiyordu bunun nedeni mesai saati ve doktora yardım etmesi nedeniyle veriliyordu.
Hasan Basri Gök: Hastane sorumluları bu işe çok karışmadı. Fırat Sarı’nın seçtiği ekip yaptı. Basamaklar doğru değildi. Mesela, bir ise üç gösteriliyordu.
Hakim: Nasıl yapılıyordu?
Hasan Basri Gök: Sistem üzerinden.
Hakim: O zaman epikriz gerçeğe aykırı yapılıyordu.
Hasan Basri Gök: Evet.
Hasan Basri Gök: Bebeklerin basamak oranına göre hakediş alıyorlardı.
Hakim: Gıyasettin Mert hakediş mi alıyordu hastanelerden?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’dan alıyordu.
Hakim: Neye göre alıyordu?
Hasan Basri Gök: Belli bir maaş alıyordu.
Hakim: Ne kadar aldığını biliyor musun?
Hasan Basri Gök: Tapelerden gördüğümü biliyorum.
'NEDEN BEBEĞİ ÖLDÜR' DEDİN?
Hakim: Mehtap ile bir konuşmanda ‘50 satürasyonlu çocuk mu olur?’ diyorsun. ‘O da ne yapalım öldürelim mi?’ diyor.
Hasan Basri Gök: Evet, çok düşük bir satürasyon bebek için. Ama çirkin bir cümle.
Hakim: Siz böyle mi yapıyorsunuz?
Hasan Basri Gök: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Hakim: Mehtap’a 'Bebeği öldür' demişsiniz.
Hasan Basri Gök: Bebeği görmedim. Bilmiyorum.
Hakim: 'Mehtap, çocuğu öldür' derken ne demek istedin?
Hasan Basri Gök: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.
'SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GELENLER DEPOLARA BAKMADI'
Hakim: Denetimlere yönelik Damla ile bir konuşman var. 'Sebepsiz baskın ve denetim yapılıyor' diyorsun.
Hasan Basri Gök: Denetimlerle ilgili konuşmamızda, ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim, Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.
Hakim: 'Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar' demişsin.
Hasan Basri Gök: O ilaçların orada durması yasaktı, ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Hakim: 'Bu ex bebek bana neden kaldı' demişsin.
Hasan Basri Gök: Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.
Hakim: 20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.
Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.
'HER ŞEYİN BİR ÜCRETİ VARDI'
Hakim: 'Günlük epikriz raporu yazılırsa fiyat düşer' demişsin.
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
Hakim: 'Basamakları boş ver önemli değil' diyorsun.
Hasan Basri Gök: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.
Hakim: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?
Hasan Basri Gök: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.
ÜÇ GÜN YAŞAYAN BEBEĞİ ALTI GÜN YAŞAMIŞ GİBİ SİSTEME GİRMİŞLER
Hakim: Osman bebekle ilgili epikriz kötüleştirmekten bahsetmişsiniz, neden?
Hasan Basri Gök: Şablonlara yazmamız gerekiyordu.
Hakim: 3 gün yaşayan bir bebeği 6 gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz, 'dikkat etsinler' demişsiniz, bu ne demek?
Hasan Basri Gök: Bebek 6 gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.
Hakim: Doğukan Taşçı kendini doktor olarak tanıtıyor mu?
Hasan Basri Gök: Evet, Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu.
'BEBEK ŞU AN YAŞIYOR OLURDU'
Hakim: Opara bebeğin ölümü ile ilgili ne biliyorsun?
Hasan Basri Gök: Tuğçe ve Doğukan arasında WhatsApp görüşmelerini gördüm. Fark etmemişler.
Hakim: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?
Hasan Basri Gök: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.
Hakim: Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?
Hasan Basri Gök: Evet, Doğukan bilgi almış, 'hakkımızda büyük bir soruşturma var' dedi.
Hakim: 'Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz' diye bir konuşman var, hatırlıyor musunuz?
Hasan Basri Gök: Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.
'HEMŞİRELER DOKTORLUK YAPIYORDU'
Hakim: Hemşireler hastalara doktor gibi müdahale ediyor muydu?
Hasan Basri Gök: Doktor gelene kadar ediyorlardı.
Hakim: Doktor gelmezse?
Hasan Basri Gök: O zaman ediyorlardı.
'NEDEN ELLERİN ARKADA?'
Hakim: Neden ellerin arkada? Kelepçe mi var?
Gök hakimin uyarısının ardından ellerini düzeltti.
'VİCDANEN SORUMLU HİSSETTİM'
Savcı: Ölüm başımıza kalmasın, 'devlet bizi si…' diyorsun. Neden?
Hasan Basri Gök: Vicdanen kendimi sorumlu hissettim.
Hakim: Hem hemşiresin hem şoför. Bütün hemşirelerle sen mi konuşuyorsun? Fırat Sarı mı sana söylüyor?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’nın talimatıyla yapıyordum. Bütün hemşireler, benim söylediklerimi Fırat söylemiştir diye biliyordu.
Savcı: Sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için ilaç veriliyor mu?
Hasan Basri Gök: Yok efendim.
Savcı: '140 bin lira kalp hastasından para alıp alem yapalım' diyorsun. Bu doğru mu
Hasan Basri Gök: Kendi aramızda yapılan saçma bir sohbetti, ameliyat olmadı zaten. Biz de almayız.
Savcı: Hiyerarşik bir yapı var mı?
Hasan Basri Gök: Doktorlar arasında yoktu ama biz hemşireleri arıyorduk.
Hasan Basri Gök'e soru soran avukatlarla savunma devam etti.
Mehmet Kaya’nın vekili avukat (Kaya bebek): Kaya bebeğin öldüğü akşam sorumlu doktor kimdi?
Hasan Basri Gök: Doktor yoktu.
Avukat: Sorumlu doktor kim?
Hasan Basri Gök: Hilda.
Avukat (Karaduman bebek): Dursun Eryılmaz ile konuşman var. Karaduman bebeğin raporunu yazdınız mı?
Hasan Basri Gök: Yazmadım, hatırlamıyorum. Diploması kullanılan doktordu.
RAPORLAR BİR SENE SONRA DEĞİŞTİRİLMİŞ
Avukat: Bir dosya nasıl epikrize uygun hale getiriliyor?
Hasan Basri Gök: Ocak ayında SGK için evrak hazırlanacaktı. Bir yıl önceki evraklar düzenlendi.
Avukat: Sistem bir sene sonra nasıl değiştirildi?
Hasan Basri Gök: Hastane sistemlerinde değişiklik yapıyoruz. Fırat Sarı’nın değiştirme yetkisi var.
Avukat: Mustafa Doğan’la çalıştınız mı?
Hasan Basri Gök: Hayır.
Avukat: Güney hastanesinde hiç bulundunuz mu?
Hasan Basri Gök: Hiç bulunmadım.
Avukat: Şikayet için talimat aldınız mı?
Hasan Basri Gök: Herhangi bir anlaşma yok.
Avukat: Hastanenin şikayet edilmesine ilişkin kendi aranızda karar var mı?
Hasan Basri Gök: Kendi aramızda illa ki konuşma olmuştur.
Avukat: İlaçları Fırat Sarı’nın isteği üzerine mi sattınız?
Hasan Basri Gök: Hüseyin getiriyordu. Hakan Doğukan Taşçı ile konuşmam var.
Avukat: Sorumun cevabı değil.
Hasan Basri Gök: Hüseyin ilaç göndermedi.
Avukat: Savcılıkta ifade vermişsiniz.
Hasan Basri Gök: Benim böyle ifadem olduğunu düşünmüyorum.
Avukat: Peki bu bilgiye nasıl ulaştınız, ilaçları gözünüzle gördünüz mü?
Hasan Basri Gök: Hayır.
Avukat: Fırat Sarı’nın 350 bin lira ödediğini gördünüz mü?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı kendi söyledi, görmedim.
Avukat: Kaya bebeğin ölümünü Doğukan’dan duyduğunu söyledi. Hasan Basri Gök, Batuhan’ın hemşire yardımcısı olması o sebep olmuş olabilir. Bu bir bilgi mi tahmin midir?
Hasan Basri Gök: Net bir şey diyemem.
Avukat: Kendisi, Fırat Sarı’yla her yere gittiğini söylüyor. Fırat’ı Bağcılar Şafak Hastanesi’ne kaç kere götürdünüz?
Hasan Basri Gök: 4-5 kere.
Avukat: Kimlerle görüştü?
Hasan Basri Gök: Bir kişiyi gözümle gördüm. Cem olması lazım.
Avukat: Telefon görüşmesine şahit oldunuz mu?
Hasan Basri Gök: Semiha hanımla telefon konuşmalarına şahit oldum.
Avukat: Doğukan’a Semiha’yı da şikayet edin denmiş. Siz böyle bir talimat aldınız mı?
Hasan Basri Gök: Hayır. Fırat Sarı herkese söylüyor bunu.
Avukat: 112 Şehir dışı algoritmasının bozulmasını duyum olarak mı söylüyorsunuz?
Hasan Basri Gök: Hayır, gördüm.
Sağlık Bakanlığı vekili: Bu sorunun sorulmasına itiraz ediyoruz.
Hakim: Sorulmasına biz karar verdik.
Hakim: Avukat bey aynı şeyi sorup duruyorsunuz. Hasan Basri 112 temsilcisi mi?
Avukat: Şehir dışı sevkleriyle ilgili görgüsü, bilgisi var mı?
Hakim: Şehir dışı sevkini ben sorarım Serdar Yüksel anlatır. Ne istiyorsunuz yani?
BERAAT YA DA TAHLİYE TALEBİ
Hasan Basri Gök’ün avukatları, soruşturmaya katkı sağladıkları ve soruşturmanın ilerlediği gerekçesiyle beraat ya da tahliye talebinde bulundu: “Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasından şu ana kadar dosyadaki samimi beyanları olan sanık Hasan Basri Gök, ifade veriyor. Örgütle ilgili suçlamaya katılmamaktayız. Bizler dava açılmadan önce sosyal medyada yargılandık. Bebek katili ilan edildik. Müvekkil de ailesi de zor durumda kaldı. İddianame yayımlandıktan sonra ortaya çıktı ki müvekkilin bu tarz bir olayla iştiraki olmadığı belirlenmiştir. Müvekkil, resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılıktan yargılanıyor. Örgütle ilgili hiyerarşik yapıdan azadedir. Herkesin birbirinin arkasını kazdığı bir grupta, örgütten söz edemeyiz. Müvekkilin beraat etmesi yönünde bir talebimiz var. Bunun haricinde, tutuklu kalınan süre ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmış olması ve soruşturmaya destek vermiş olması nedeniyle tahliye olmasını talep ediyoruz.”
'KURTLAR VADİSİ REPLİĞİ'
Verilen aranın ardından Deniz Korkmaz’ın sorgusuna geçildi.
Hakim: 'Devleti soymaktan milleti soymak iyidir' demişsiniz. Neden böyle söyledin?
Sanık: Evet söyledim. Kurtlar Vadisi diye bir dizi var, ünlü bir replik. Bakarsanız görürsünüz.
Hakim: Hakan Doğukan’la bir konuşman var.
Sanık: Aynen. İlaçla ilgiliydi.
Hakim: Nerenin ilacıydı?
Sanık: Çalıştığım hastanelerin.
Hakim: Gıyasettin’le bir konuşman var.
Sanık: Yoğun bakımda kaç hasta var falan diye konuştuk.
Hakim: Bir bebekten söz etmişsiniz. Günlük 2500 lira gibi bir ifade geçiyor, hatırlıyor musun?
Sanık: Evet. Yoğun bakımda hazırlık yapıp hastanın geleceği bilgisi üzerine hazırlık yaptım. Parayı alan ben değilim. Onun dışında geçen bir şey yok. Olay bundan ibaret. Kendisi hasta bulup, hastaneye yönlendiriyor.
Savcı: İlaçlar sizin, niye Fırat Sarı’dan izin aldınız?
Sanık: Volkan’ın biraz ağzı gevşektir. Piyasa da küçük. Böyle bir yol izledim.
Savcı: Bir şirket var senin adına. Şirketin asıl gerçek sahibi kim?
Sanık: Evrakta benim. Parayı alan Fırat Sarı.
Savcı: Niye kabul ettin üstüne şirket açılmasını, menfaatin ne?
Sanık: Bu kadar büyük bir şey olduğunu bilmiyordum.
Avukat: Fırat Sarı’nın terör örgütünden ceza aldığını nereden öğrendin?
Sanık: Ben dikkat çeksin diye şikayetimde onu belirtim.
Avukat: Biz kendisi hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Bu bilginin yayılması yasaktır. Az önce mahkemenizde de bu bilgiyi sundu. Bunun dışında da her yerde yayıldı zaten.
TAHLİYE TALEBİNDE BULUNDU
Sanık avukatı, müvekkiliyle ilgili mahkemeden tahliye talebinde bulundu.
Talebi de şöyle gerekçelendirdi:
“Müvekkil etkin pişmanlıktan yararlanmıştır. Müvekkilin CİMER şikayeti olmasaydı bu dava olmayacaktı. Bunun bilinmesini istiyoruz. Nitelikli dolandırıcılıkla ilgili kamu zararı oluşmadı. Örgütle ilgili de bir komuta zinciri yok. Mahkeme haksız kanaatte olsa bile kendisi bu olayı çökerken kişi. Tapelerde de görülüyor. Deniz’in yanında konuşmamaya özen gösteriliyor. Bu gerekçelerle müvekkilin salıverilmesini istiyoruz.”
'BENİM İFADELERİMİ BAŞKA YAZMIŞLAR'
Sanık Hüseyin Günerhan sanık kürsüsüne getirildi. Mahkeme başkanı, hakkındaki suçlamaları okuduktan sonra soru sormaya başladı.
Sanık Günerhan, “Savcılıktaki ifadelerimi kabul etmiyorum. Benim ifadelerimi başkaları yazmış” dedi.
Sanık avukatı: “İfadesi ikinci kez alındığında emniyet ifadelerinde savcı talimatıyla ifadeye giremedim. Müvekkilin ifadeleri baskı altında alınmıştır. Kendisi de mahkeme huzurunda bunları belirtmek istemiştir. Kolluk ifadelerine iştirak ederiz.”
Hakim: Suçlamayla ilgili ne diyorsun?
Sanık: Suçlamaları reddediyorum. Böyle bir örgüt yok. Hepimiz farklı hastanelerde çalışıyoruz. Sağlık sisteminde mutlak monarşi vardır. Hepimiz birimlerin sorumlusu olan doktorlara bağlıyız. Örgüt yok.
Hakim: Hangi hastanelerde çalıştın?
Sanık: Hemşireyim. Bir hastanenin aklınıza gelebilecek bütün bölümlerinde çalıştım.
Hakim: 2020 sonrası nerede çalıştın?
Sanık: Reyap ve Güney Hastanesi’nde çalıştım. Burada Fırat Sarı ile çalıştım. Günlük paraya ihtiyacımız olduğunda özel hastanelere gece nöbetine gider paramızı alırdık. Reyap Hastanesi’nin yenidoğan servisinin güzel olduğunu gördüm. Birçok yenidoğan servisinde çalıştım. Çocuk genetik, çocuk kardiyolog doktorlarının bulunduğunu gördüm bu sebeple işe girdim.
Hakim: İlker Gönen’le bir görüşmen var.
Sanık: Benim çalıştığım kurumda dosyalar uyumludur. İsteyen istediği zaman denetime gelebilir. Bu cevap yeterli değil mi?
Hakim: Bana akıl verme.
Hakim: Sen işletme diye geçen yerde çalıştın mı?
Sanık: 2021-2023 yılları arasında.
Hakim: Hakan Doğukan’la konuşman var. ‘Ne halt yiyeceğim’ diyorsun ne diyorsun?
Sanık: Biz 37 haftadan büyük hastalar için ilaç biriktiriyoruz. Başka hastalarda ihtiyaç olduğunda İlker hoca bizden alıyordu. Benim ihtiyacım olduğunda bana da getiriyorlardı. Bir süre sonra bende ilaç olmadığını söyledim ve biriktirmemeye başladım. Hakan Doğukan da bana yardımcı oldu. İlaçlar kullanılıyor epikrize yazılıyor doktor bunu imzalıyor. Kullanılmamış bir ilacı doktor imzalamaz zaten.
Hakim: Yine Hakan Doğukan’la başka bir konuşman var. ‘Hastane yalan söylemiş, doktor hatasından dolayı bebekler rahatsızlanmış diyeceğim’ demişsin.
Sanık: Bebek ölüm komisyonu tarafından yapılan incelemede bir şey bulunmadı.
Hakim: Güney Hastanesi’nden kendin mi ayrıldın?
Sanık: Evet. Bir hırsızlık olayıyla suçlandım.
Hakim: Ney o?
Sanık: SGK’ye fatura edilmeyen bir ilaç kullandım diye oldu. Fatura edilmeyen ilacın kullanılmasından rahatsız oldular.
Hakim: ‘Geçen Damla beni aradı, çocukları öldürüyorlar lan’ konuşmasını hatırlıyor musun?
Sanık: Hastalarla ilgili konuşuruz. Kaya bebekle ilgili bilgim yok. Durumunun kötü olduğunu öğrendim. Hasta ex olduktan sonra bir konuşmamız geçiyor. Ondan sonrasını bilmiyorum. Başka kimseyle konuşmadım.
Hakim: ‘Yenidoğan’ı Ali işletiyor.’ Bu Ali kim?
Sanık: Dr. Ali’den bahsediyorum. Onu da duydum.
Hakim: Yaprak Sarı ile görüşmen var. ‘Cinayet işlediniz, üstüne kamera kaydını kapattınız, delilleri kararttınız, mahkemeye vereceğim’ dedin Ne bu?
Sanık: Kaya bebekle ilgili. Duyduklarımı söyledim.
Hakim: Kimden duydun?
Sanık: Batuhan ya da Doğukan’dan duydum. Delil karartılar.
Hakim: Bir de para verme meselesi var.
Sanık: Alacak meselesiydi o. SGK’yı zarara uğrattığım söyleniyor. SGK zarara uğradıysa hastane kar etmeli. Hastane kar ettiyse SGK zarar etmeli burada çelişki var.
Hakim: Kaya bebeğin ex olmasıyla ilgili tape var. Kaya bebeğin ex olduğu saatte Batuhan’ın müdahale ettiği söyleniyor.
Sanık: İkinci kez söylüyorum. Duyduğumu söyledim, görmedim.
Hakim: Savcılıkta niye böyle ifade verdin?
Sanık: Çünkü görmedim, duydum. Tapelerde vardı. Reddettiğim bir ifadedir. Tapeleri gördük, onları şahit olmuşum gibi anlattım. Baskı altındaydım.
Hakim: ‘Gıyasettin Mert sevk ettiği bebeklerden dolayı para alıyordu’ demişsin.
Sanık: Yanında değildim.
Hakim: Bebeğin ölümüyle ilgili ne diyorsun?
Sanık: Hastanede nöbetçi hekim bulunmuyorsa sorumlu sahibi değil, doktordur.
Hakim: Ekleyeceğin bir şey varsa alayım.
Sanık: Fırat Sarı’nın anlaşmalı olduğu hastanelerde anlaşmayı yaptı. Güney Hastanesi’ne nadir uğrar. Geldiğinde başhekim ve hastane sahibiyle görüşürdü. Hemşireler olarak hiçbir usulsüzlük yapmadık. Devleti özellikle dolandırmadık.
Hakim: Kendini doktor olarak tanıtmışsın.
Sanık: Kendimi doktor olarak tanıtmadım. Mail attık, orada doktorun bilgileri yazıyor. Konuşma da ona ilişkin.
'1000 LİRAYA BAŞKA BİRİNE SATTIM'
Davada 5’nci sanık Hüseyin Gündüz'ün ifadesine geçildi. Sorguya geçilmeden hemen önce SGK vekili katılma talebiyle ilgili karar verilmediğini, dosyanın gelen aşamayla birlikte ilerlediğini söyledi. Mahkeme başkanı da ara kararda karar vereceklerini söyledi.
Hakim: İddianameyle ilgili savunma yapacak mısın?
Hüseyin Gündüz: Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Dosyada ismi geçen kişilerden Doğukan Taşçı’yı tanıyorum. Onun dışında kimseyi tanımıyorum. İlaç aldım. İlaçları kimden temin ettiğini bilmiyorum. Bilseydim almazdım. 7 aydır tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum.
Hakim: İlaçları kaç paraya aldın?
Hüseyin Gündüz: 600 liraya aldım.
Hakim: Ne yaptın sonra?
Hüseyin Gündüz: 1000 liraya başka birine sattım.
Hakim: Hasan Basri Gök’ü tanıyor musun?
Hüseyin Gündüz: Hayır başkanım. Yalnızca Doğukan’ı tanırım, arkadaşımdır.
Hakim: Para alışverişiniz kimle oluyordu?
Hüseyin Gündüz: Hakan Doğukan ile efendim.
Hakim: Ürün bırakılacakmış size ne bu?
Hüseyin Gündüz: İlaç vardı içinde.
Hakim: Savcılıktaki ifadene ekleyeceğin husus var mı?
Hüseyin Gündüz: İlaçların yurt dışına çıktığıyla ilgili ifade gördüm. Benim böyle bir beyanım yok.
FEHMİ ALPEREN: CİRO ARTMASI İÇİN '3. BASAMAK HASTAYI 2. BASAMAK YAZARSINIZ' DEDİM
Duruşmaya verilen aranın ardından sanık Fehmi Alperen'in savunmasıyla duruşmaya devam edildi. Alperen, "Ben sadece Gıyasettin Mert’e bir hastanın 4 saat beklemiş olduğunu söyledim. O da Güney Hastanesi'ne sordu. Güney Hastanesi de kabul etmiş" derken mahkeme başkanı "Bundan bir menfaatin oldu mu?" diye sordu. Alperen ise "Hayır ben aileyi tanımam. Yardımcı olmak için söyledim" yanıtı verdi.
Hakimin "Hasan Basri Gök isimli şahısla ilgili ifaden var. İlaç satışından haberin var mı?" sorusu üzerine Fehmi Alperen "Fırat Sarı ilaçları bir merkezde birleştireceğini söylemişti. Savcılıkta gördüm. Ona ilişkin ifade verdim" dedi.
Fehmi Alperen sorulara yanıtları şu şekilde:
Hakim: Yenidoğan ünitesindeki usulsüzlüklerden haberin var mı?
Fehmi Alperen: Ben de ciro artırılmasıyla ilgili 3. basamak hastayı 2. basamak yazarsınız diye söyledim. Ben özel hastalara danışmanlık yaparım, hastaneden para alırım.
Hakim: Yenidoğan yoğun bakımı doldurarak para kazandıkları hakkında ne diyorsun?
Fehmi Alperen: Hasta başı gibi düşünmeyelim. Ben yaptığım işten kazandığım paranın vergisini verdim. İBB'nin hızır acil biriminde şoförüm.
Hakim: Hastalar size nasıl geliyor?
Fehmi Alperen: Yenidoğan gelmiyor.
Savcı: Genel olarak suçlamaları kabul etmiyorsun. Renas Çelik ile kapalı bir konuşma var. Whatsapp'tan konuşmak istiyorsun. Whatsapp'tan neden görüştün?
Fehmi Alperen: Bir görüntü atmıştım. Kendi hastanesini uyarsın diye yaptım.
Avukat: Fırat Sarı ile aranız niye bozuldu?
Fehmi Alperen: Olayları öğrendiğimde, bu durumun tekrar edilmemesi adına uyarıda bulundum. Fırat Sarı ile menfaat ilişkim olmadı.
Avukat: Plana dahil olmadığınızı söylediniz, nedir bu plan?
Fehmi Alperen: Burada örgüt yok. Farklı hastanelerde çalışıyor herkes.
Avukat: İBB'deki çalışma süreniz nedir?
Fehmi Alperen: 24 saat çalışıp 72 saat yatıyoruz.
Avukat: Dursun Eryılmaz'ı tanır mısınız?
Fehmi Alperen: Birinci Hastanesi'nden tanırım.
İLK GÜNDE NELER YAŞANDI?
22’si tutuklu 47 kişinin yargılandığı davada ilk gün adres ve kimlik tespitleriyle geçti. Sanıklardan yalnızca hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın ifadesi alınabildi. Taşçı ifadesinde, kendisinin hemşire olduğunu, hastane sahipleriyle hekimlerin asil sorumlu olduğunu belirterek neden tutuklu olmadıklarına sitem etti. 3 saati aşan sorgusunun ardından, Taşçı, bebek ölümlerinde sorumluluk kabul etmezken, nitelikli dolandırıcılık suçlamalarına dair yaptıkları işlemleri teker teker anlattı.
Duruşmanın ilk günündeki en önemli gelişmelerden biri de davaya müdahil olmak isteyen barolar, siyasi parti ve bazı mağdur ailelerin taleplerinin mahkeme tarafından reddedilmesi oldu. Mahkeme heyeti, baroların suçtan zarar görmediği için müdahillik talebini reddederken, baroların açıklamasında sağlığın kamu hizmeti olması nedeniyle bütün kamuoyunu ilgilendirdiği bu nedenle de davaya müdahil olup, gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunmak istediklerini kamu adına ifade etmişlerdi.