Yenişehir Ovası tehlikede: Kirazlıyayla'ya 2. atık barajı geliyor!
Türkiye’de Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci formalite mi, yoksa gerçekten çevreyi koruyan bir mekanizma mı? Kirazlıyayla’daki ikinci atık barajı girişimi, bu soruyu tekrar gündeme getiriyor.
Yenişehir’e bağlı Kirazlıyayla Mahallesi’nde Meyra Mühendislik tarafından planlanan ikinci maden atık barajı için 25 Şubat 2025 tarihinde ÇED süreci başlatıldı. 315 bin metreküp kapasiteli, 37.700 metrekarelik bu yapı, bölgedeki ekosistem için yeni bir tehdit oluşturuyor. ÇED dosyasında her zamanki gibi bol teknik veri, süslü ifadeler ve "kontrollü çalışma" vaatleri var. Ancak bu vaatlerin pratiğe nasıl yansıdığına bakmak için uzağa gitmeye gerek yok. Zaten bölgede faaliyet gösteren ilk atık barajının yarattığı tahribat ortada. O baraj yapılırken de "çevresel tedbirlerden" söz edilmişti; fakat sonuç: Kirlenen su kaynakları, yok olan tarım alanları, zarar gören ekosistem.
ÇED: ÇEVREYİ Mİ KORUYOR, ŞİRKETLERİ Mİ?
Türkiye’de ÇED süreci genellikle şu şekilde işliyor: Bir şirket proje için başvuruyor, ÇED raporu hazırlanıyor, sonra süreci yönetenler "uygunluk" veriyor ve madencinin önü açılıyor. Arada “Halkın Katılım Toplantıları” düzenleniyor ama bu toplantılar çoğu zaman ya duyurulmadan yapılıyor ya da şirket yetkililerinin hazır bulunduğu göstermelik etkinlikler hâline geliyor. Halkın gerçek itirazları ya göz ardı ediliyor ya da "bilgilendirme" adı altında yumuşatılmaya çalışılıyor.
Kirazlıyayla’da da benzer bir süreç işliyor. ÇED sürecinin başlamasıyla birlikte, Yenişehir Çevre Platformu ve bölge halkı tepkisini ortaya koydu. Çünkü biliyorlar ki bir kez madencilik faaliyeti başladı mı, artık durdurmak imkânsız hale geliyor. İlk projede "sınırlı bir alan" denirken, şimdi ikinci atık barajı gündemde. Yarın üçüncü, dördüncü adımların gelmeyeceğinin garantisini kim verebilir?
TARIM ALANLARI VE SU KAYNAKLARI TEHLİKEDE
Kirazlıyayla, yalnızca bir köy değil, Yenişehir’in önemli tarım bölgelerinden biri. Maden faaliyetlerinin genişlemesi, yeraltı su kaynaklarının kirlenmesi anlamına geliyor. Tarım alanları, maden atıklarının tehdidi altında. ÇED raporlarında genellikle “çevreye zarar verilmeyecek” ifadeleri yer alsa da, daha önce yaşanan örnekler bunun aksini kanıtlıyor. Atık havuzlarından sızan kimyasallar, su kaynaklarını kirletiyor; ağır metaller toprağa karışıyor ve bölgedeki biyolojik çeşitlilik geri dönülemez şekilde zarar görüyor.
AĞIR METAL TEHDİDİ: YENİŞEHİR OVASI ZEHİRLENİYOR!
Kirazlıyayla’daki madencilik faaliyetlerinin çevreye etkisi artık rakamlarla da doğrulanıyor. Yapılan su analizlerinde, özellikle maden sahasındaki mühendislik çalışmalarının ardından dere suyunda dramatik bir bozulma tespit edildi. Kurşun, mangan, demir ve alüminyum gibi ağır metallerin oranı tehlikeli seviyelere ulaşırken, suyun bulanıklık değeri 400 NTU’ye çıktı. Bu veriler, sanayi atıkları, madencilik faaliyetleri ve atık su deşarjları gibi insan kaynaklı kirliliğin açık bir göstergesi. Yenişehir Ovası’nı besleyen su kaynakları hızla kirlenirken, içme suyu standartlarına göre kesinlikle kullanılamaz hale gelen bu su, hem çevre hem de halk sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Mevcut atık barajı zaten bu sonuçları yaratmışken, ikinci bir atık barajının yaratacağı riskin boyutu ortada. Bu genişleme durdurulmazsa, Yenişehir Ovası sadece bir tarım alanı değil, ağır metallerle kirlenmiş bir sanayi artığına dönüşecek.
HALKIN MÜCADELESİ: 'ÇED BİTMEZ, MÜCADELE DE BİTMEZ'
Yenişehir Çevre Platformu’nun açıklaması önemli bir gerçeğe işaret ediyor: "Maden şirketleri bir kez alana girdi mi, ÇED süreçleri hiç bitmiyor. Mücadele hiç bitmiyor." Çünkü bu sadece Kirazlıyayla’nın değil, tüm Yenişehir’in ve çevrede yaşayan herkesin meselesi.
Önümüzdeki günlerde Halkın Katılım Toplantıları düzenlenecek. Ancak bu toplantıların gerçekten halkın iradesini yansıtıp yansıtmayacağı büyük bir soru işareti. Madencilik şirketleri yıllardır aynı taktikleri uyguluyor: Önce küçük projelerle giriliyor, sonra adım adım genişleyerek alan tamamen madenciliğe açılıyor. ÇED süreçleri de bu genişleme için yasal bir kılıf hâline geliyor.
YENİŞEHİR OVASI KUŞATMA ALTINDA: MADENCİLİK ADIM ADIM GENİŞLİYOR!
Kirazlıyayla’da ikinci atık barajı için ÇED süreci başlatıldı. Ancak bu süreç, yalnızca yeni bir projeden ibaret değil. Şirket, 2019’da onaylanan ÇED raporuna göre mevcut atık barajında gereken güvenliği sağlayamadığı için revizyona gitmek zorunda kaldı. Şimdi, hâlâ güvenlik kriterlerini karşılayamadığı için farklı bir noktada ek bir atık barajı inşa etmek istiyor. Yani, ilk başta yapamadığını telafi etmek yerine, doğaya yeni bir yük bindirerek sorunu büyütüyor.
Firmanın maden sahası ve atık barajları, Kirazlıyayla’yı neredeyse tamamen kuşatmış durumda. Küçük projelerle başlayan süreç, her yeni ÇED izniyle genişleyerek Yenişehir Ovası için ciddi bir tehdide dönüşüyor. Mevcut atık barajının heyelan bölgesinde olduğu yıllardır biliniyor, uyarılar yapıldı; fakat dinlenmedi. Şimdi şirket, ek bir atık barajı için izin arayarak kanunun etrafından dolanıyor.
KİRAZLIYAYLA’YI KORUMAK, YENİŞEHİR’İ KORUMAKTIR
Bu noktada artık bir tercih yapmak gerekiyor: Yenişehir ve çevresi tarım, temiz su kaynakları ve sağlıklı bir çevreyle mi var olacak, yoksa kademe kademe madencilik faaliyetleri uğruna yok edilen bir coğrafyaya mı dönüşecek? Kirazlıyayla’da ikinci atık barajına karşı çıkmak, sadece bir köyü savunmak değil, tüm bölgenin geleceğine sahip çıkmaktır.
Halkın bu projeye karşı duruşu, sadece bugünü değil, yarını da belirleyecek. Eğer bu projeye sessiz kalınırsa, benzer projelerin ardı arkası kesilmeyecek. Ama eğer güçlü bir tepki ortaya konursa, doğanın ve insanın öncelikli olduğu bir yaşamı savunmak mümkün olacak.