Yerel savunma evrensel dayanışma

ESHİD'in yürüttüğü "Yerel Savunma Evrensel Dayanışma" kampanyası, insan haklarında kamu farkındalığını artırmayı amaçlıyor. Kampanyayı ESHİD Genel Koordinatörü Cennet Özcömert Albayrak ile konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

Zafer Kıraç* [email protected]

Türkiye’de insan hakları ihlalleri çeşitliliği ve şiddeti artarak devam ediyor, aslında birçok alanda dayanılmaz bir noktaya gelmiş durumda. Sanırım en başlarda yargının içine düştüğü karanlık durumu, adaletsizliğin geldiği noktayı söyleyebiliriz. Uzun tutukluluk hali, siyasi durumlar ve düşünceleri nedeniyle özgürlüklerinden mahrum edilen insanlar... Tam bu noktada insan hakları savunucuları üzerinde kurulan baskılar da aklın ve vicdanların kabul edemeyeceği boyutlara ulaşmış durumda.

Böyle süreçlerde sivil toplum örgütlerinin ve insan hakları savunucularının daha çok birlikte hareket etmesi, daha fazla direnmesi gerekiyor. İşte bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki insan hakları savunucularının güçlendirilmesi ve korunmasına yönelik destek ve kampanya faaliyetleri yürütülmesi gerekiyor.

‘Yerel Savunma Evrensel Dayanışma’ bu kampanyalardan biri ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (EŞHİD) tarafından yürütülüyor. EŞHİD 2010 yılında, İstanbul’da kurulmuş, faaliyetlerini Türkiye genelinde sürdürüyor. İnsan hak ve özgürlüklerinden tam ve eşit fırsatlarla yararlanılmasını sağlamak için izleme, savunuculuk ve hukuksal destek faaliyetlerinde bulunuyor. Yaşanan her tür ayrımcılığın önlenmesine katkı sunmaya çalışıyorlar.

Kampanyayı ESHİD Genel Koordinatörü Cennet Özcömert Albayrak ile konuştum.

Son yıllarda sivil toplum ve dolayısıyla örgütlenme özgürlüğü önünde büyük engeller ve baskılar var. Bugünlerde sivil toplum örgütü olmanın zorlukları yaşadığınız temel sorunlar neler? 

Özellikle insan hakları savunucularının yaptıkları faaliyetlerin kriminalize edilmesi, hak savunucularının uzun tutukluluk süreleri ile yargılanması ve toplumda hak savunucularına yönelik yaratılan kötü algı çalışmalarımızı oldukça zorlamakta. Bu sindirme politikaları ile sivil toplum nerdeyse çalışamaz hale getirildi. Benzer konularda çalışan sivil toplum örgütleri olarak bir arada durmaya ve dayanışmaya çalışıyor ve ortak bir mücadele yürütüyoruz.

Kampanya fikri nasıl çıktı, Türkiye ve ESHİD kampanyaya nasıl dahil oldu?

İnsan hakları ve insan hakları savunucuları, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) bölgesi dahil olmak üzere, yüksek oranda saldırı altındalar. Hem Doğu’da hem de Batı’da dar görüşlü demokratlar ve popülistler, insan haklarını azınlık meseleleri ve kamusal tartışmalarla özdeşleştirmişlerdir. İnsan hakları savunucuları hakkında hükümet karşıtı, “batının ajanları”, ya da “teröristler” gibi olumsuz portreler çizilmektedir. Bu tablo, maalesef sıradan vatandaşların insan hakları ihlallerine uğradıkları zaman aldıkları desteği etkilemektedir.

Hal böyleyken, insan hakları evrensel olmasına rağmen dünyanın her yerinde eşit şekilde uygulanmamaktadır. Farkındalık ve insan haklarını anlama bilincinin eksikliği -kime nasıl başvurulacağı- bu eşitsizliğe kısmen sebep olmaktadır.

İnsan haklarının desteklenmesini sağlayan güçlü bir zemin yaratmak için kamunun insan hakları ve bu hakların keyfi şekilde ihlal edilmesinin gerçek bir risk olduğu konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir. İnsan hakları tüm vatandaşlar içindir ve tüm vatandaşlar bu hakları savunabilirler.

İster “profesyonel” ister sıradan vatandaş olsunlar insan hakları savunucularının işi, bunun vicdanlı ve saygın toplulukları sağlama alan evrensel bir görev; bu dünyadaki her bir insanla ilgili bir şey olarak bağlama oturtulmalıdır. Halk, insan hakları savunucularının işini böyle algıladığı zaman, savunucuların işlerine daha fazla destek vermeleri beklenebilir.

Hollanda Helsinki Komitesi (NHC) desteğiyle, İnsan Hakları Savunucularının Güçlendirilmesi ve Korunması isimli projeyi yürütürken, aynı kurum insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygıyı ve insan haklarını savunanlara karşı yaratılan olumsuz tabloya karşı koymak için uluslararası bir video hikaye anlatıcılığı kampanyası düzenlemek ve bu projenin Türkiye ayağında ESHİD ile çalışmak istediklerini ilettiler. Kamuoyunun bakış açısında bir değişiklik ve farkındalık yaratmak amacıyla böyle bir proje içerisinde olmayı kabul ettik.

Kampanyanın amacı nedir? 

Kampanya, evrensel insan hakları beyannamesinin temel cümlesi olan “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.” etrafında şekilleniyor. Doğuştan tüm bu haklara sahip olsak ve evrensel bir ilke de olsa, haklarımızın her an ihlal edilme riski ile karşı karşıyayız. Hak arama mekanizmaları açısından değerlendirdiğimizde bizimki gibi ülkelerde, bu süreç daha zorlu. Bu bazen heves kırıcı oluyor, yılgınlık ve yorgunluğu da beraber getiriyor. Bazen, hak arama süreci yıllar alıyor. Aslında bu ve benzer olumsuz durumları hepimiz yakından tanıyoruz. Hakkımız ihlal edildiğinde ve hukuksal olarak hak aramanın peşine düştüğümüzde, bir anda gündelik yaşantımızın içinde bir de bakmışsınız bir insan hakları savunucusuna dönüşmüşsünüz. İşte tam da bu noktada bu kampanya şu mesajı iletmek istiyor herkese: Haklarımız var, her an ihlal edilebilir ve her an bir hak savunucusuna dönüşme ihtimaliniz yüksek ve bu konuda hiç de yalnız değilsiniz. Tüm zorluklara rağmen hak mücadelesinin peşini bırakmadığınızda ise sonuç almak, kurumları işler kılmak ve hukukun uygulanmasını sağlamak mümkün. Bu kampanyanın amacı ise her türlü zorluğa rağmen, hak arama mücadelesinin sonuç alınabilir ve karşılığı olan bir durum olduğunun altını çizmek ve insanlara bu açıdan pozitif bir mesaj vermektir.

Kısaca özetlersek; kampanyanın amacı, 8 AGİT ülkesinde insan haklarını ve insan hakları savunucularını desteklemek, kamu farkındalığını ve bilincini artırmak.

Neden bu sekiz hikaye seçildi? Hikayelerin kısa özetlerini sizden istesem.  

Bu hikâyelerin hepsinin ortak noktası; hak ihlaline uğrayan insanların bu konuda verdikleri mücadele ve dayanışmadır. Önemli noktalardan biri de; bu hikayelerde anlatılan mücadelelerin sonunda bir kazanım elde edilmiş olmasıdır. Bu pozitif etki, dayanışmanın ve insan hakları mücadelesinin, tüm insanlığın onurlu ve haklar bakımından eşit bir dünyada yaşamasının temelini oluşturuyor ve umut vadediyor.

Azerbaycan- “Bir insanın yuvasını elinde tutma mücadelesi” Azerbaycan’da Bakü yakınlarında yaklaşık 40 yıl bir petrol şirketi için çalışan Alif’in çalıştığı şirket tarafından yerinden edilme girişimi ile başlayan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanan yıllar süren mücadelesinin anlatıldığı sürecin hikayesini göreceksiniz.

Macaristan- “Alışılmadık arkadaşlıklar sayesinde ırksal şiddete karşı daha iyi korunmak mümkün” 2012’nin yaz aylarında, Macaristan’da Romanlara karşı yapılan ırkçı protestolar sürecinde Devecser’de yaşanan olaylarla beraber, tesadüfen tanışan 3 insanın bir araya gelerek verdikleri mücadelenin ve dayanışmanın öyküsü anlatılıyor.

Kazakistan- “Yürek parçalayıcı deneyimi bir insanı engelliler için bir aktiviste dönüştürdü” Zhaslan Suleymanov, iş yerinde geçirdiği bir kaza nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum olan tedavi edilmeyi beklerken, 2009 yılının Ocak ayında Astana’da hakkında başlatılan terörle mücadele kapsamında tutuklanan ve 8 yıl hapis cezası alan biri. Serbest kaldıktan sonra, hapishanede gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle BM İşkenceye Karşı Komite’ye başvuruyor ve tazminat kazanıyor. Yurttaş gazeteciliği yapan ve engellilerin gündelik yaşamda karşılaştığı zorluklar konusunda farkındalık sağlamaya çalışan bir aktiviste nasıl dönüştüğünün hikayesi anlatılıyor.

Hollanda- “Bir semt özel yaşama müdahale eden güvenlik sistemine dur demek için bir araya geldi” Hollanda’nın bir bölgesinde yaşayan mahalle sakinlerinin, mahallelerini devletin izniyle gözetleyen bir şirkete karşı, özel hayatın korunmasına ilişkin verdikleri hukuk mücadelesinin ve kazanımlarının öyküsü anlatılıyor.

Polonya- "Görünmez işveren, annelik izinleri sırasında on bir öğretmeni işten çıkarıyor" Polonya’da bir okulda görev yapan Iwona Podstawska’nın doğum izni esnasında işsiz kalmasını ve bu olayın ardından aynı şekilde işsiz kalan 10 öğretmen arkadaşıyla girdiği hukuk mücadelesini anlatıyor.

Dağıstan-Rusya- "Kadınlar yıkılan dağ köyü için adalete kavuşuyor" Soçi Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği 2014 yılında Rus yetkililer, çok sayıda terörle mücadele operasyonu yürütüldü. Küçük bir dağ köyü olan Vremminiy bu operasyonlardan en saldırgan olanlarından birine maruz kalmıştır. Bu saldırıda yaşam alanları zarar gören 4 kadının biraraya gelerek verdiği mücadele anlatılıyor.

Türkiye- "İnsanlar doğa olmadan yaşayamaz; doğanın haklarını ihlal etmek, insan haklarını ihlal etmektir" Birhan Erkutlu ve Tuğba Günal, İstanbul’da, kendi hayat tarzlarını çok fazla insan ve hayvan sömürüsü ile ilişkilendirmekten rahatsızlık duydukları için şehir hayatı ile bağlarını kopararak Alakır Vadisi’ne yerleşiyorlar. Bir anda kendilerini, Alakır Vadisi’ne yapılacak HES’lere karşı mücadelenin içinde buluyorlar. Bu sayede, Alakır Nehri Kardeşliği’nin nasıl oluştuğunun ve iptal ettirdikleri HES projelerinin öyküsü anlatılıyor. 

Ukrayna- “Hastalanan köylüler tarım şirketiyle savaşıyor” Bilyky, Ukrayna’nın yazlık mekanlarından biri. Rus bir şirketin köyde kurduğu domuz çiftliği yüzünden insanların yavaş yavaş hastalanmasıyla ortaya çıkan acı gerçek, bu sayfiye yerinin toprağının ve havasının hızlanma kirlenmesiyle ortaya çıkan sonuçlardan biri. Köyde yaşayan sakinlerin temiz çevre ve sağlıklı yaşam için verdikleri mücadelenin öyküsü anlatılıyor.

Bu filmlere nasıl ulaşılacak?

ESHİD’in tüm sosyal medya platformları üzerinden haftalık olarak düzenli aralıklarla 2 hikaye yayınlıyoruz. Hikâyelere derneğimizin sosyal medya adreslerinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca bu kampanyaya özel bir de web sayfamız var. Aynı şekilde bu web sayfasından da izleyiciler hikâyeleri takip edebilirler ve oluşturulmak istenen pozitif etkinin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunabilir.

Sosyal medya hesaplarımız:

https://www.facebook.com/esithaklarizleme/ 

https://www.youtube.com/channel/UCniYAumx16-E9R3ptiYOOBg 

https://twitter.com/esithaklar 

https://www.instagram.com/esit.haklar/ 

Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Kampanya kapsamında henüz 3 ülkeden hikayeler yayınladık. “Çok iyi akıl edilmiş” bir kampanya olduğunun yorumlarını alıyoruz. Birçok sivil toplum örgütü gibi olumsuzluklar zincirinde faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz için bu kampanyanın bir nebze nefes aldırdığını söyleyebiliriz. Sosyal medyada, hikayeleri izleyen insanlar kendi sayfalarında paylaşımda bulunuyorlar. Etkisini kampanyanın bitiminde daha net göreceğiz ama kampanyanın amaçlarından olan pozitif etki ivmesini yakaladığımızı söylemek mümkün. 

Çok teşekkür ederim.

‘Yerel Savunma Evrensel Dayanışma ‘kampanyası, insan hakları savunucularını, sivil toplum örgütlerini pozitif yönde etkileyecek. Türkiye'de daha fazla savunuculuk örneklerinin olduğu yeni çalışmaların yapılmasına yol açmasını umarım.

*İnsan Hakları Çalışanı