Yeşil papağanlar bakanlığın elinden 'şimdilik' kurtuldu

Bakanlığın ‘istilacı tür’ kategorisine aldığı yeşil papağanların popülasyonlarının azaltılmasını amaçlayan proje, bu sene için başarısız oldu. Ancak yeşil papağanlara seneye ne olacağı belirsiz.

Yeşil papağanların en fazla ürediği illerin başında İstanbul geliyor.
Google Haberlere Abone ol

Ardıl Batmaz

DUVAR - Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Türkiye’deki Karasal Ortamlarda ve İç Sularda İstilacı Yabancı Türlerin Tehditlerinin Değerlendirilmesi Projesi” (TERİAS) kapsamında “istilacı tür” kapsamına aldıkları yeşil papağanların yumurtalarına müdahale edilmesini planladı. 2 milyon 86 bin euro bütçeli proje, görevli uzmanların, papağanların Ankara’da yumurtlama zamanını bilmemesi üzerine başarısız oldu.

Türkiye’de papağan sayımlarıyla ilgili çalışmalar yapan Gazi Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Esra Per ve aynı zamanda kuş gözlemcisi olan uzman veteriner hekim Gökçe Coşkun ile bakanlığın projesini ve yeşil papağanların geleceğini konuştuk.

YEŞİL PAPAĞANLAR EN ÇOK 6 İLDE ÜRÜYOR

Bakanlık verilerine göre, yeşil papağanların Türkiye’de 29 ilde kaydı bulunuyor ve bu papağanlar İstanbul, Ankara, İzmir, Yalova, Antalya ve Şanlıurfa olmak üzere 6 ilde ürüyor. Ülkeye ilk olarak 1975’te papağan ticareti ile girdiği belirlenen türün en yoğun popülasyonu İstanbul’dayken, İstanbul’u Yalova ve Ankara izliyor. TERİAS projesinde bu tür meyve bahçeleri, mısır, tahıl gibi tarımsal ürünlere zarar verdiği iddiasıyla “tarım zararlısı” olarak kabul ediliyor.

‘ÇÖZÜM PAPAĞANLARI ÖLDÜRMEK DEĞİL’

TERİAS projesi hakkında düşüncelerini dile getiren Doç. Dr. Esra Per, öncellikli olarak yapılması gereken şeyin “türün ticaretinin yasaklanması ve etkilerinin değerlendirilmesi” olduğunu söyledi. Ancak bakanlığın doğrudan papağanları ulusal düzeyde “istilacı” ilan ederek proje ve uygulamalara başladığını ifade etti. Papağanları doğada görmemizin nedeni olarak hayvan ticaretini ve kaçakçılığını işaret eden Per, bunun yanı sıra vatandaşların kasti ya da kazara papağanları doğaya bırakması ya da başka yere taşımasının da doğada yeşil papağan görünümünü artırdığını belirtti. Per, yeşil papağanların ticaretinin yasaklanmadan, kaçakçılığının önüne geçilmeden, toplumdaki farkındalığın artırılmadan yuvalardaki papağan yumurtalarının ya da bireylerinin toplanmasının bir çözüm olmayacağını sözlerine ekledi. Hali hazırda yeşil papağanların İstanbul’daki popülasyonlarının 5 binin üzerinde olduğunu söyleyen Per, “Yani neredeyse doğallaşmış durumdalar” dedi.

‘BAKANLIĞIN BİR POLİTİKASI YOK’

Türkiye’de yeşil papağanların 2021 yılında ithalatı yasaklansa da ülke içinde ticareti serbest. Per’e göre, bu durum park ve mezarlıklardaki yeşil papağanların toplanarak yasa dışı ticaret döngüsüne eklenmesine sebep oldu. Bakanlığı, doğada karşımıza çıkan egzotik türlerle ilgili bir politikası olmamakla eleştiren Per, kuşlarda “istilacı” tür olarak neden yeşil papağanın seçildiğinin net olmadığını ifade etti. İskender papağanı ve çiğdecinin de ülkemizde yayılış alanını genişleten egzotik türler arasında olduğuna dair örnekler veren Per, öldürmenin tek çözüm olmadığını, bir türün ekolojik, ekonomik ve sosyal etkileri tespit edilmiş ise etki değerlendirmesi yapılması gerektiğini ve var olan duruma göre çeşitli yaklaşımlar geliştirilmesi gerektiğini tavsiye eti. Per “Burada temel ölçütler en ucuz, en etik, en etkili ve en hızlı yöntemin seçilmesidir. Yöntem seçiminde türün durumu, yayılış gösterdiği alan, ekolojisi, genetiği, fenolojisi ve biyolojisi göz önüne alınmalı” diye konuştu.

TERİAS projesi, projede görevli olanların papağanların yumurtlama dönemlerini bilmediği için bu sene hayata geçirilemedi.

‘TÜRÜN İSTİLACI OLDUĞUNA DAİR YAYINLANMIŞ BİR MAKALE YOK’

“Türkiye Papağan Sayımları” internet sitesi ve sosyal medya hesapları ile Per, türle ilgili çalışmalar ortaya koyuyor. Doç. Dr. Esra Per'in TERİAS projesinin açıklanmasının ardından sosyal medyada 'yeşil papağanların istilacı tür ilan edilmesinin arkasında bilimsel bir dayanak olmadığı' iddialarıyla ilgili değerlendirmesi şöyle: “Türün etkilerine dair 2021 yılına ait rastlantısal gözlemler var. ‘Papağan Sayımları’ adlı vatandaş bilimi araştırması ile süreci izlemeye devam ediyoruz. Yeşil papağanın istilacı olduğuna dair yayınlanmış bir makale yok. Var olan makaleler ülkedeki durumu, ticareti ve türler arası ilişkileri hakkında.”

‘SENEYE YUMURTALAR TOPLANSA DAHİ ÇÖZÜM OLMAYACAK’

Egzotik türlerin doğaya insan etkisiyle girdiği biliniyor. Doğada egzotik ve evcil türlerin olmaması gerektiğini belirten Per, seneye yeşil papağanların yumurtaları toplansa dahi bir çözüm olmayacağını vurguladı. En doğru yaklaşımın, bu türlerin ilk kez görüldüklerinde kafese alınmaları olduğunu ancak çok geç kalındığını belirtti. Per, “Papağanlar karizmatik türler olduğu için dünya genelinde halk üzerinde pozitif etkileri var. Birçok ülkede var ancak çoğu ülke popülasyonlara müdahale etmiyor çünkü etki değerlendirmesi yapıldığında etkisi düşük bulunuyor” dedi.

Afrika kıtasına bağlı bir ada ülkesi olan Seyşeller’den örnek veren Per, yeşil papağanların adaya özgü Seyşeller kara papağanı ile yuva rekabetine girdiğini ve bu nedenle adadaki tüm yeşil papağanların doğadan toplandığını hatırlattı. Per “Genelde tarımsal alanlarda etkileri görüldüğünde müdahale yapılıyor. Gelecek yıllarda yabancı türler ve etkileri hem Türkiye’nin hem de dünyanın gündeminde olmaya devam edecek. Bizim araştırmalarımız da devam edecek” ifadelerini kullandı.  

PROJE BAŞARISIZ OLDU

Uzman veteriner hekim Gökçe Coşkun, yeşil papağanların popülasyonlarının azaltılmasını amaçlayan TERİAS projesine karşı çıkan isimlerden biri. Sosyal medya hesabından yaptığı “Yeşil papağanların popülasyonlarının azaltılmasını amaçlayan eradikasyon projesi bu sene başarısız olmuş. Yumurtaları parafinlemek için gittiklerinde yumurta yerine yavrularla karşılaşmışlar. Sözde uzmanların papağanların yumurtlama zamanını bilmemesi bu sene yavruları kurtarmış” paylaşımla projenin başarısız olduğunu duyurdu.

Gökçe Coşkun

Coşkun’a, yeşil papağanların yuvalarda deforme edilmesi konusundaki yaklaşımını sorduk. Coşkun, yöntemin, üreme döneminde olan bir yeşil papağan çifti üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak stres yaratabileceğini söyledi. Bu stres sonucunda tür içi veya diğer türler arasında etkileşim ve rekabetin artabileceğini belirten Coşkun, “Ebeveynler yuva yerini bile değiştirebilir. Sonuç olarak türün popülasyonunu azaltamadıkları gibi türün stres sebebiyle başka türlerle etkileşimini veya strese bağlı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilirler” dedi.

‘HAYVAN REFAHINA UYGUN OLMAZ’

Projenin kuş bilimcisi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornotoloji Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Kiraz Erciyas, Hürriyet gazetesinden Yücel Sönmez’e yaptığı açıklamada, “Birçok ülke, sorunu papağanları öldürerek çözmeye çalışıyor. Biz öldürmek istemiyoruz. Yakalanıp hayvanat bahçelerine verilmelerinin uygun olduğunu düşünüyoruz” dedi. Erciyas’ın açıklamasına karşılık sosyal medya hesabında projenin şartnamesini paylaşan Gökçe Coşkun, “Projenin danışmanı olarak bu şartnameyi hazırlatıyor, yumurtalar deforme edilecek diye madde koyup iş akışını belirliyor ama iş duyulunca hemen gazeteye farklı bir röportaj veriyor. Hayvanat bahçesine göndereceklermiş miş…” diye tepki gösterdi.

Türün yetişkin bireylerinin yakalanıp hayvanat bahçesi gibi alanlara götürülmesi ihtimalini de değerlendiren Coşkun, bununla ilgili “hayvan refahına uygun olmaz” yorumunda bulundu. Coşkun, “Altyapı çalışmasının dahi yapılmamış olması yeşil papağanların uygun olmayan koşullarda esarete alınması ve ölüme terk edilmesi anlamına geliyor. Hali hazırda bütün hayvanat bahçelerinin de dolu olduğunu düşünüyorum. Binlerce yeşil papağana hayvanat bahçesinde uzun yıllar bakım verilebilmesinin maddi açıdan da mümkün olmayacağını düşünüyorum” diye konuştu.

‘YABAN HAYVAN TİCARETİNİ SONLANDIRMALIYIZ’

Yaratılan stres nedeniyle yeşil papağanların şehirden uzaklaşıp kırsal alanlara yönelebileceğini paylaşan Coşkun, bu tür yaklaşımlar yerine “nedene yönelik çalışmalar” yapılması gerektiğini söyledi. Coşkun’a göre ilk olarak hayvan ticareti yasaklanmalı ve şehirlerde ekolojik restorasyonlar yapılarak yerel türlerin yaşam alanlarının korunması sağlanmalı. Şehirleşmenin doğal habitatların bozulmasına, kentsel parkların inşasına neden olduğuna dair görüşünü paylaşan Coşkun, şunları söyledi: “Egzotik olarak tanımlanan parklara bitkilerin üzerinde egzotik hayvanlar da taşınıyor. Bu durum da bazı türlerin sayılarının düşüşüne bazı türlerin sayılarının da oldukça artmasına neden oluyor. Bunun önüne geçmek için yaban hayatı ticaretinin sonlanması gerekiyor.”