Yeşil Şahmeran Masalı: İhtiyacın icadı
Handan Belivermiş'in 'Yeşil Şahmeran Masalı' kitabı, Nesin Yayınevi tarafından yayımlandı. Kitap, var olan tüketim toplumu sorunsalını farklı bir çevreye taşıyarak hem çocuklara hem de yetişkinlere dokunuyor.
Melike Sargın
Günümüz çocuk kitaplarını incelediğimizde içeriğiyle, konusuyla, görselleriyle gelişim ve dönüşüm içerisinde olduğunu görüyoruz. Özellikle içeriği ve konusuyla artık sınır tanımaz bir şekilde hemen hemen her kavram ile ilgili çocuk kitaplarının yazıldığına şahit oluyoruz. Savaş, mültecilik, tüketim alışkanlıkları, vejetaryenlik, özgürlük, birey, ahlak vb. birçok kavramı içerisinde barındıran ve farklı temalara yer veren çocuk kitapları ortaya çıkmakta. Çocuk kitaplarının gelişimi ve niteliğinin artışı yetişkin okurların da çocuk kitaplarına yönelmesinde büyük bir etkiye sahip. Genel kanının aksine çocuk kitaplarının okuru yalnızca çocuklar değil. İşte şimdi üzerine biraz konuşacağımız 'Yeşil Şahmeran Masalı' da böyle bir kitap. Yani yalnızca çocuklar için değil biz yetişkinlerin de okuyup üzerine düşüneceği kitaplardan biri.
'Yeşil Şahmeran Masalı'nın yazarı Handan Belivermiş, tüketim toplumunun eleştirisini ve tüketim döngüsünü ormanda yaşayan hayvanlar arasına başarılı bir şekilde taşıyarak, hem yetişkin hem de çocuk okur kitlesinde farkındalık oluşturabilecek bir hikayeyi kaleme almış. Nesin Yayınevi’nden çıkmış olan bu kitabın resimleri ise Mustafa Delioğlu’na ait. Kitabı elinize alıp okumaya başladığınızda çizimlerin de anlatılmak istenenle bir o kadar uyumlu olduğunu görüyorsunuz.
'Yeşil Şahmeran Masalı'nı incelemeden önce birkaç noktaya değinmek gerektiği kanısındayım. Bir çocuk kitabında olması gereken özelliklerden biri herhangi bir konu hakkında öğretme gayesinin olmamasıdır. Öğretme derdinin yerine sorular sormamızı sağlaması, üzerine düşündürmesi çocuk kitaplarında istenilen bir durumdur. Okurun hayal gücüne, yaratıcılığına, var olan durumları kendi fikirleri ile analiz etmesine, eleştirebilmesine ve akıllarda soru işareti bırakmasına izin vermelidir. Masalı incelediğimizde tüm bu kriterleri karşıladığını görüyoruz.
Gelelim masalımızın nasıl başladığına. Uzun ve sık ağaçlı yağmur ormanlarının birinde yaşayan, zümrüt yeşili teni ve keskin, sarı gözleriyle küçük bir hayvancık olan Yeşil Şahmeran, bir gün Boncuklu Kertenkele ile karşılaşıyor. Yeşil Şahmeran’ın gün boyu yaptığı koşup zıplamak, yiyecek bulmak için çalışmak, kitap okumak, çamurdan heykeller yapmak gibi bir hayatı varken, Boncuklu Kertenkele ile karşılaşması hayatının akışını değiştiriyor. Yeşil Şahmeran bundan sonraki süreçte, sürekli tüketen ve tüketeceği nesneleri alabilmek için durmadan çalışan, zamanını yitirmiş biri haline geliyor.
Masaldaki Boncuklu Kertenkele kapitalizm, Yeşil Şahmeran ise bizleriz. Boncuklu Kertenkele, bize sürekli ihtiyaçlar icat eden ve bu ihtiyaç olarak algıladığımız şeyleri elde etmemiz için bizden sürekli bir şeyler talep eden kapitalizmi temsil ediyor. Yazarın özellikle Boncuklu Kertenkele hayvanına yer vermesi muhtemelen boncuklu kertenkelenin zehirli kertenkele türlerinden biri olması ile açıklanabilir. Kapitalizm de Boncuklu Kertenkele kadar zehirli bir şey. Hiç ihtiyacımız olmadığı halde satın aldığımız eşyalarımızın kaçına gerçek anlamda ihtiyaç duyduğumuzu sorgulamaya itiyor bizleri. İhtiyacımız olan şeylerin kaçı gerçekten ihtiyacımız? Peki ihtiyaçlarımızı belirleyen şey ne? İhtiyaçlarımız sınırsız mı? gibi sorularla baş başa kalıyoruz.
Günümüz tüketimi de aynı bu masaldaki gibi işlemiyor mu? Bir kazak alıyoruz ona uygun renkte bir pantolon ya da etek ona uygun bir ayakkabı, çanta… Teknolojiden, eğitime, modaya hayatımızın her alanı ihtiyaç duymadığımız ama ihtiyacımız varmışçasına alma zorunluluğu hissettiğimiz şeylerle dolu. Yeşil Şahmeran gibi bizlerde sürekli tüketim halindeyiz. Daha iyi bir telefon, daha iyi bir bilgisayar, daha lüks bir ev, daha fazla kıyafet, daha fazla kozmetik ürünü ve daha nicelerini alabilmek için çalışıp duruyoruz. Tıpkı Yeşil Şahmeran’ın daha fazlasına sahip olmak için daha çok çalışıp, eğlenmeyi, okumayı ve kendine zaman ayırmayı bırakması ile sonuçlanan hayatlara sahibiz. Halbuki tüm bunları elde ederken, bunun karşılığında verdiğimiz en değerli şey ”zamanımız”. Yaşamımızdaki değerli olan zamanımızı, keyif aldığımız işleri yaparak mı harcıyoruz yoksa sırf bize ihtiyaç gibi gösterilen nesneleri alabilmek için sevmediğimiz işleri yaparak mı?
Masalımız var olan tüketim toplumu sorunsalını farklı bir çevreye taşıyarak hem çocuklara hem de yetişkinlere dokunmuş. İster çocuk ister yetişkin olalım, varlığımızın ispatı tüketmekten ibaret hale gelmiş hayatlar yaşıyoruz. Tüketimin sonuçları ise bireyin kendine yabancılaşması, üretim konumundan tamamen kopması gibi sonuçlara yol açıyor ve birbirine benzer hayatların ortaya çıkmasını da beraberinde getiriyor. Tüketiyorum öyleyse varım şiarını benimsemiş bireyler haline geldiğimiz şu zamanlarda “tüketim, ihtiyaç” gibi kavramları öğrencileriyle tartışmak ve soruşturma yürütmek isteyen eğitimciler için önerilecek kitapların başında geliyor 'Yeşil Şahmeran Masalı'. Aynı zamanda çocuklar ve topluluklar ile felsefi soruşturma yürütmek için belli başlı kavramlara sahip olan bu hikaye, nitelikli bir uyaran özelliği taşımakta.