Yılmaz Büyükerşen: Evladım Eskişehir'i Ünlüce'ye emanet ediyorum

Bir dönem daha büyükşehir için aday olacağı düşünülen Yılmaz Büyükerşen, adaylıktan çekilerek Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce'yi işaret etti. Büyükerşen adaylıktan çekildiği süreçte yaşananları anlattı.

Google Haberlere Abone ol

Şenay Bilik Yıldırım

ESKİŞEHİR - 25 yıldır Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapan Yılmaz Büyükerşen, kendi ifadesiyle CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in talebiyle yeniden aday adayı olduktan sonra Eskişehir'de yapılan bir anketten 'değişim' talebi çıktığı için adaylıktan çekildi. Yine kendi ifadesiyle 'üzülmediğini ancak kırıldığını' belirten Büyükerşen, kendi yerine Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce'nin aday gösterilmesini sağladı. Sorularımızı yanıtlayan Büyükerşen, adaylık sürecinden nasıl vazgeçtiğini anlattı ve kendi icraatlerine yönelik eleştirileri yanıtladı. 

Eskişehir'i evladı olarak gördüğünü belirten ve Ayşe Ünlüce için 'Evladım için güvenilir bir vasi' ifadesini kullanan Büyükerşen'in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:  

'ESKİŞEHİR EVLADIM, GÜVENİLİR BİR VASİ İSTEDİM'

CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel kurultay sürecinde Eskişehir’e geldiğinde "Yılmaz Büyükerşen'in istemesi durumunda, adaylığını onaylar mısınız" diye sormuştum, "Yılmaz hoca istedikten sonra bize laf düşmez. Önünden geçmeyiz" demişti, peki siz başvuru yaptığınız halde neden aday olmadınız, CHP’de değişen yönetim mi bunun nedeni?

Aslına bakarsanız, ben geçen dönemde de aday olmayacaktım, ama halk çok istedi parti bastırdı ve olmak durumunda kaldım. Bu seçimde de aday olmamaya çok önceden karar vermiştim, ancak Genel Başkan Özgür Özel’in adaylık başvurumuzu yapmamızı istemesi üzerine ben, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt aynı gün başvurumuzu yaptık, bunu bir prosedür olarak gördüm, zaten adaylık düşünmüyordum.

Yeni genel başkanımız Özgür Özel, bana karşı çok saygılıdır, kurultay ertesinde Bülent Ecevit anmasında elimi öpmüş, son derece özenli davranmıştı. Hatırlarsınız bir televizyon konuşmasında da; “Yılmaz hoca bozkırdan örnek bir şehir yarattı, Eskişehir, hocanın evladı” demişti. Kendisine aday olmayacağımı ilettiğimde de benden bir isim istedi. Ben de madem Eskişehir benim evladım, ona güvenilir bir vasi bulmadan bırakamam dedim ve benden sonrası için liyakatli bir isim belirledim. Genel merkez sonuçta benim istediğim ismi aday olarak gösterdi, bu da arada bir sorun olmadığını gösteriyor, zaten. Ayşe hanım çok isabetli bir seçim oldu, umarım tüm kadınların yüz akı olur.

Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da en son Sözcü gazetesine verdiği beyanatı da bana karşı olmadığını gösteriyor zaten. Dolayısıyla böyle bir sorun yok, olsa ben hoca olduğum için lafımı esirgemem, doğru bildiğimi söylemede tereddüt etmem. Sayın İmamoğlu, “Arzumuz Yılmaz hocanın desteği ile Türkiye’de bir kadın belediye başkanına daha sahip olmaktır.” diyor, Sözcü’deki açıklamasında, dolayısıyla bu konuların da konuşulması artık gereksiz diye düşünüyorum.

Ayşe Ünlüce ismi ilk kez ne zaman belirdi, onu seçmenizin nedeni neydi?

Ayşe Hanım'la 2005 yılından bu yana belediyede birlikte çalışıyoruz, belediyede birlikte yıldır çalışıyoruz, bu süre zarfında, hukuk bilgisi, çalışkanlığı, dürüstlüğü ve özellikle adalet duygusu ile takdir ettiğim biriydi. Ayşe Hanım'ın adalet duygusunu şöyle anlatabilirim; zaman zaman bazı durumlarda belediye vatandaşla karşı karşıya gelir; istimlak yapıyoruz, bir tutar belirlenir, Ayşe Hanım'ın, “Bugünkü ekonomik koşullarda bu meblağ adil değil, bu miktar ile vatandaş arsasını alamaz deyip yeniden komisyona gönderilmesini istediği durumlar yaşadık.

'HEM BELEDİYE HEM HUKUK KONUSUNDA DENEYİMLİ'

Ayşe Ünlüce hakimlikten geldiği için bazen belediyenin öngördüğü cezaların ağır olduğunu söyleyerek itiraz ederdi, düşünün; “Bu adil değil, izin verirseniz bu kişiyi çağırıp belediyeye dava açmasını isteyeceğim” dediği bile olmuştur. Dolayısıyla Ünlüce, hem uzun yıllar içinde belediyenin işleyişi, çalışmaları, yetki alanları konusunda uzmanlaştı hem hukuk bilgisi ile sık sık maruz kaldığımız denetlemelerde belediye için çalıştı. Bu anlamda adaylık konusunda en liyakatli ismin Ünlüce olacağına inandım ve genel merkezce de bu önerim kabul edildiği için çok çok memnunum.

'ÜNLÜCE, VATANDAŞIN HUKUKUNU GÖZETEN BİRİDİR'

Belediye başkanlığı büyük bir sorumluluk, işin içine siyaset de giriyor bir bürokrat olan Ünlüce sizce başarılı olur mu?

Sevgili Ayşe Ünlüce, çok iyi bir bürokrat olmasının yanı sıra belediyeciliği çok iyi öğrendi. Bir çiftçi çocuğudur, köylü bir aileden geliyor, çok iyi bir eğitim görmüştür, ağır ceza hakimi olmuş biri, kökleri Eskişehir’de olan, Eskişehir’de büyümüş biridir. Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz eşi, çok değer verdiğim Aydın Ünlüce savcı, kendisi ise hakimdi. Hakimlik görevini bıraktıktan sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde hukuk müşaviri olmuş, Türkiye Barolar Birliği’nde Eskişehir’i 3 yıl temsil etmişti. Sivil toplum kuruluşlarında özellikle kadın ve insan hakları konularında çalışmalar yürüten biriydi. Fatma Ader’in kurduğu Kadın Platformu’nda, Eskişehir Kent Konseyi’nde yıllarca çalıştı. Belediyede ise 2005 yılında önce hukuk müşavirimiz olarak başladı. Bizim de sürekli denetimden geçtiğimiz ve hükümetin baskılarına maruz kaldığımız için sağlam bir hukukçuya ihtiyacımız vardı ve bürokrasiye de hakim olması için benden sonra gelen; genel sekreterlik pozisyonuna getirdim onu.

'DÜŞÜNDÜĞÜM İLK İSİM AHMET ATAÇ'TI'

Sürecin başında Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın sizden sonra aday olacağı konuşuluyordu, sonrasında Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un da büyükşehir adaylığı için adı geçmişti, sonra Ünlüce adında nasıl karar kılındı ve bu durum diğer iki başkan için sorun yaratmadı mı?

Aslında benden sonrası için düşündüğüm ilk isim Ahmet Ataç’tı, ilk kez DSP’den başkan adayı gösterildiğimde merkez ilçe için Ahmet Ataç ile birlikte yola çıkmıştık, sonra ben 3 dönem DSP’den 2 dönem de CHP’den aday oldum. Kazım Kurt bizden sonra geldi, 2 dönemdir bizimleydi, dolayısıyla öncelikle Ataç’ı düşünmüştüm. Ancak Kazım Kurt da büyükşehir adaylığı konusunda çok istekliydi, bu konuda aralarında bir uzlaşı sağlansaydı biri aday olabilirdi, ancak olmadı. İkisi de kendi bölgelerinde güçlü, böylesi parti için de Eskişehir için de daha isabetli oldu aslında. Ataç ve Kurt’un benim aday olmadığım bir seçimde aday olmak istemeleri de doğal tabii, ancak merkez ilçelerimiz de çok önemli ve her iki ismin de kendi ilçelerinden aday olarak Ünlüce’yi desteklemelerinin daha doğru olacağına kanaat getirdik. Partide bölünmelerin olmaması için de daha isabetli bir karar oldu.

Ayrıca CHP genel olarak kadın ve genç kontenjanını dolduramıyordu ve Eskişehir gibi çağdaş bir Cumhuriyet kentinde güzel bir örnek olsun, bir büyükşehirde daha kadın belediye başkanı olsun dedik. Adaylar belirlendikten sonra diğer iki belediye başkanımız da Ünlüce’yi sonuna kadar destekleyeceğini açıkladı ve çalışmalara başladılar bile. Seçim süresince Ayşe Ünlüce ile birlikte hareket edeceğiz, sahada onunla çalışacağız.

Başkan seçilmesi durumunda Ünlüce’ye desteğiniz sürecek mi? 

Elbette, başkanlığından sonra da Ayşe Ünlüce'ye yardım etmeye devam edeceğim.

'ŞEHİRLERİN ALABİLDİĞİNE BÜYÜMESİ DOĞRU DEĞİL'

Başkanlığınız süresince size getirilen belli başlı eleştirileri sormak istiyorum? Bunlardan ilki kentin 'butik bir şehir' olarak kalmasını istemeniz... Bu anlamda sanayinin gelişmesine de engel oldunuz mu?

Bir şehrin büyümesini; kalabalıklaşmak veya bir sürü fabrika açmak gibi görüyorlar. Şehirlerin alabildiğine büyümesi doğru değildir, bakın İstanbul'un insan yoğunluğu 17 milyona ulaştı, İstanbul körü körüne büyütüldü, yüksek kuleler yaptılar. Nüfus doğudan batıya göçtü... Bunun yerine örneğin TOKİ büyük kentlere gökdelen yapacağına küçük kentlere konut yapsaydı sanayi yatırımları da Anadolu'ya gitmeye başlayacaktı, bölgesel kalkınma başlayacak Türkiye'nin bir tarafı zengin bir tarafı fakir olmayacaktı. Bizim Eskişehir'i de korumamız lazım. Bursa'nın gelişmesinden örnekler verirler, buraya teşvik verildiği için sanayi çok gelişti. Bugün yeşil Bursa'yı sanayi kuruluşları sardı. Burası Osmanlı'nın başkenti idi, tarih vardı, yeşil ovaları, kaplıcaları, kayak yapmak için dağı vardı, şimdi içinden arabaların geçemeyeceği yaşanmaz bir yer oldu. Allah'tan Eskişehir'e vermediler sanayi teşviki...

Son 2 dönemdir proje üretmediğiniz yönündeki eleştirilere ne diyorsunuz?

Proje için para var mıydı asıl soru bu olmalı. Son 2 senedir ekonomik kriz nedeniyle vatandaşa işsizlere esnafa sosyal yardım yaptık, aşevlerinin kapasitesini arttırdık, yardımlar yaptık. Son 2 dönemdir fazla yatırım yapamadık, ekonomik sorunlar nedeniyle esnaf sıkıntıdaydı, biz de kaynaklarımızın çoğunu sosyal yardım harcamalarına ayırdık, kira almadık kaç yıldır, esnaf kazanamıyor ki, nasıl kira alalım?

'GÖKTEN MELEKLER İNSE TRAFİK SORUNUNU ÇÖZEMEZ'

Eskişehir'de bir trafik sorunu olmadığını düşünmeniz de eleştiriliyor...

Eskişehir'de herkes araba sahibi oldu, bu durumda gökten melekler inse Eskişehir'deki trafik sorununu çözemez. Önce çevre yolunun yapılması lazım. Eski AK Parti Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan zamanında çevre yolu yapmak yerine şehrin ortasından geçen yolun geliş gidiş kısımlarının banket yerlerine asfalt kaplanıp 3 şeride çıkartıldı. Batçık (altgeçit) yaptı, ama batçıklar yanlıştır, dünya bu yöntemden vazgeçti. Buna başladınız mı tüm üst geçitlerin altından geçmek lazım çünkü buralarda su birikir. Kentin jeolojik yapısı önemlidir, Eskişehir ova; altı su, burada su birikecek arabalar kalacak, yağmurda selde bunlar motorlarla dışarı atılıyor. Porsuk nehrinin yatağı bu altgeçitlerin üstünde çünkü. Unakıtan’ın yaptığı çevre yolu şehrin içinden geçiyor zaten. Yerel yönetimlerin işi değil bu, planda var, karayollarının yapması lazım.

BÜYÜKERŞEN'İN ŞEHİRCİLİK ANLAYIŞI

Son soru: Ülkenin her yerinden Eskişehir'e çok sayıda turist geliyor ve 'kimlikli bir kent görmek için' geldiklerini söylüyorlar. Yılmaz Büyükerşen şehirciliğini nasıl tanımlamalıyız?

Büyükerşen şehirciliği şudur; yalnız yol, arıtma, kanalizasyon gibi altyapı hizmetleri demek değildir, bunlara çok para harcanır ama gözükmez. Sağlıklı yaşam için bunların olması şarttır ancak insanlar yalnızca evleri ve işleri arasında gidip geliyorlarsa bu kentte mutlu sayılmazlar. Üst yapı dediğimiz de; kültür sanattır, sosyalleşme alanlarıdır, insanlar işten eve gidene kadar kültürel etkinliklere katılmak isterler, caddelerde karşılaşırlar, parklara giderler, sergileri gezer, müzeleri gezerler... Alt yapı ile üst yapıyı birlikte dengeli yürütmek gerekir. Beni farklı kılan budur, bir de üniversiteden geldiğim için şuna inanırım; bir kentte üniversite varsa şehri geliştirir. Gelişmemiş, geri kalmış şehirlerde üniversiteler kalkınmanın lokomotifi olur, bu okullarda okuyanlar güzel bir şehir gördüklerinde buradaki yaşamı sevdiklerinde okul bitince de burada kalırlar ve onlar da şehri geliştirirler.