Yorgo Cavelas, o bir virtüöz
Alanyaspor'un oynadığı oyun Türkiye standartlarının çok üstündeydi. Öyle ki, kötü niyetli oyuncuların hepsi, kötülük yapma fırsatı bile bulamadı. Radar gibi bir bakış açısıyla her oyuncuyu her pozisyonda gören bakış açısı altın değerindedir ve bu altın hazinesi Yorgo Cavelas’tan başkası değil.
Ahlaktan nasibini almamış bir oyuncuyu teşhir etmeden maçın gerçek karakterine ilişkin nesnel ve tarafsız iki kelam edebileceğimi sanmıyorum. Babacar’ın kaleci Fatih’le karşı karşıya kaldığı pozisyonda, Babacar’a arkadan tekme atan Saracchi’nin kendisiydi ve bu utanmaz davranıştan sonra, yalancı bir kabadayı gibi davranarak Babacar’ın sarı kart görmesini sağladı. Galatasaray’daki ahlaki erozyon iki Emre’ye de sirayet ettikten sonra halka genişleyip Taylan Antalyalı’ya kadar uzandı. Aslında bu gayri ahlakiliğin temelinde, rakibin üstünlüğünü bilinçaltında kabul edip, bilinç içinde edipsizleşerek reaksiyon vermek yatıyor.
İlk yarıda Alanyaspor oynadı, Galatasaray izledi demek hiç de yanlış bir tanımlama olmaz. Bunun nedeniyse, Fatih Terim’in yanlış rakip analizinden kaynaklandı. Terim Alanyaspor’u Bakasetas’ı kilitleyerek etkisiz hale getireceğini düşünüp, Antalyalı ve Etebo’yu onu marke etmekle görevlendirmişti. Oysa Alanyaspor oyunu Bakasetas’a bağlı bir oyun değil; bu oyunun mimarı, Yorgo Cavelas’tır.
Cavelas, şiddeti, yönü ve mesafesi ne olursa olsun, sahanın her yerine tam hedefli paslar atabilen muhteşem bir oyuncu. Salih Uçan’ın utangaçça yaptığı derinlemesine ara pasların, en iyisini ve Salih’ten daha isabetlisini yine Cavelas yapıyor. Radar gibi bir bakış açısıyla her oyuncuyu her pozisyonda gören bakış açısı altın değerindedir ve bu altın hazinesi Yorgo Cavelas’tan başkası değil.
Galatasaray, Alanyaspor’un açılış paslarına hiç engel olamadı. Alanya her durumda kalecisinden başlayarak, açılış paslarını çok kolay yaptı. Üstelik Türkiye’de görmeye alışık olmadığım tarzda bu paslaşmalar, kolayca ikinci bölgeye taşındı. Top ikinci bölgeye taşınınca da Alanyaspor bu bölgede öyle hareketi döngüler üretti ki, Galatasaray ikinci bölgede deyim uygunsa hiç varlık gösteremedi.
Her top Galatasaray ceza sahasına taşındı, ilk atakta sonuç alınmadıysa da geri dönen bütün ikinci topları yine Alanyaspor topladı.
Maçın ikinci yarısı kedi fare kovalamacasına dönüştü. Tempoyu arttıran Alanyaspor, on beş dakika boyunca Galatasaray’ı adeta ringdeki boksör gibi sürekli dövdü. Alanyaspor çağdaş futbolun gerektirdiği bütün niteliklere sahipti, agresif, temaslı ve hamleli. Alanyaspor büyüdükçe Galatasaray küçüldü.
Dakikalar 66’yı gösterirken Fatih Terim’in yüz ifadesi görülmeye değerdi. O ifadede, sahada olan biten her şeyin şaşkınlığa uğrattığı, çaresiz bir adamın teslim oluşu vardı.
İkinci yarıda Alanyaspor'un oynadığı oyun Türkiye standartlarının çok üstündeydi. Öyle ki, kötü niyetli oyuncuların hepsi, kötülük yapma fırsatı bile bulamadı. Top o kadar hızlı dolaşıyordu ki, bu dolaşımda Galatasaraylı oyuncular rakiplerinin ense traşını izlemekten başka bir şey yapamaz oldular.
Galatasaray'ın 2-1 öne geçmesi futbol ilahlarının gaflet uykusundan yararlanan bir iblisin işiydi. Belhanda’nın vuruşunun Cavelas'ın bacak arasından geçerek ağlarla buluşması hiç adil değildi. Neyse ki futbol tanrıları bu gaflet anını telafi edip, golün hakikilik kazanmasına müsaade etmediler.