Yücel Erten İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'ndaki görevinden ayrılıyor

Şehir Tiyatroları'ndaki görevinden ayrılacak olan Yücel Erten, görev süresinin uzatılmayacağını duyurduğu mesajında kendisiyle görüşmeyen Cemil Tugay'a ve belediyeye tepki gösterdi.

Fotoğraf: Bizim İzmir
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 2021’de kurucusu olarak göreve başlayan ve üç yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği’ni yürüten Yücel Erten, yeni sezonda tiyatroda olmayacağını açıkladı. 

Görev süresi boyunca 12 oyun sergilenen, 30 bini aşkın tiyatroseveri ağırlayan Genel Sayın Yönetmeni Erten, haberi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.

Yayınladığı mesajda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın kendisine 74 gün randevu vermediğini belirten Erten, şu ifadeleri kullandı:

“Kendisine mektup yazdım. Bürokratı aracılığıyla yola başka bir Genel Sanat Yönetmeni ile devam edeceğini bildirdi. Beni bürokratlarından biri sandı herhalde ki yüz yüze bir görüşmeye yanaşmadı, haber gönderdi. Yola başka bir Genel Sanat Yönetmeni ile devam edecekmiş. Çevresinde ciğerci kedisi gibi dolaşan, rapçisinden topçusuna kadar herkesle görüşüp, İzmir Şehir Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmeni ile görüşmemek; nezaketle de bağdaşmaz, saydamlıkla da."

'TİYATRO AŞKI VE AHLAKINI BİZ ELDEN ÇIKARMADIKÇA ONU BİZLERDEN KİMSE ALAMAZ'

Tugay'ın bu tutumunun bir sanat kurumunu küçümseyen bir özensizlik olduğunu söyleyen Erten, "Bir görevden alma değil bu. Sezon sonu itibarıyla sona erecek görev periyodunu uzatmama kararıdır. Geçerli bir neden göremediğim için beklemiyordum. Unutmayın ki tiyatro aşkı ve ahlâkı, bizim varlık nedenimizdir. Ve biz elden çıkarmadıkça onu bizlerden kimse alamaz” ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 21 Haziran 2024 tarihinde belediye bünyesinde bulunan Şehir Tiyatroları'na ilişkin açıklama yaptı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin "tüm bileşenlerin ve tiyatro dünyasının katılımı ile hızlıca özerk, demokratik, katılımcı bir politika belirleyeceği" söylenen açıklamada, sanatsal özerkliğin korunacağı ifade edildi. 

Belediyenin açıklamasının ardından Cumhuriyet gazetesinden Mehmet S. Aman'a açıklamalarda bulunan Yücel Erten, sanat yönetmenliği değişikliği sürecini anlattı. Erten, şöyle konuştu:

çüncü yıla girdiğimizde, 'Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten’in ilk dönemi sona erecek' diye, kapının önünde amatör bir hareketlenme başladı. Oysa yönetmelik var, kural var. Buna göre sanat yönetmenliği için Türkiye çapında ilana çıkılır, dosyanı hazırlayıp başvurursun, yönetim kurulunun liyakat süzgecinden geçen birkaç kişi başkana önerilir. Başkan da birini atar. Ama belli ki, o er meydanını göze alamayanlar var. Alaturka bir bakışla, bir yönetmelik değişikliği ya da tepeden inme tayin yoluyla kendisine koltuk aramak, alışkanlık haline gelmiş anlaşılan. Bir arkadaşım bu kolaycılığı şöyle tarif etti: 'Adam bütün çilesini çekip, sınavlarını yapmış, yapıyı düzeni kurmuş, fıstık gibi oyuncular, kapalı gişe, ödüller, övgüler, alkışlar. Bundan sonrasını ben de yaparım, ne varmış?'

Elbette bu kaynaşmanın, kurum içine de yansımaları oldu. Egosu botokslu dedikoducularla, birkaç yancı, aranırsa her yerde bulunur. Ülkede bir yılda üçüncü seçim falan derken, bu kekremsi noktaya gelindi.

Bitmekte olan görev süresinin uzatılmayacağını "beklemediğini" ifade eden Yücel, Cemil Tugay'ın kendisinin talebine rağmen görüşme taleplerine cevap vermediğini şöyle anlattı:

"Oyunumuzun galasından sonra kendisini uğurlarken, randevu talebimi bir kere daha hatırlatmıştım. Ödül töreninde ise zaten aradan 4 hafta daha geçmişti. Tavrı hissetmemek mümkün mü? O filmi ben 20 yıl önce de seyrettim, 30 yıl önce de. Aynı salondaydık ama, karşılaşmadık. Başkanların veya bakanların etrafında koşuşturan, her fırsatta araya bir rica sokuşturan kalabalığı, o tarzı sevmem. Uygarca randevu alır, görüşürsün."

Belediyenin 21 Haziran tarihinde yaptığı açıklamaya tepki gösteren Yücel, şöyle konuştu:

"Belediye’nin yaptığı açıklamaya bakıyorum. Özerk, demokratik, katılımcı gibi laflarla bezenmiş ama özünde 'Yönetmeliğe uymayacağız, değiştireceğiz' demekten öteye gitmiyor. Yönetmeliğin zayıf ve kaygan bir zemin olduğunu, gelenin-gidenin mezhebine ve meşrebine göre değiştirebildiğini, yerel yönetim tiyatroları için bir yasaya doğru yürünmesi gerektiğini yıllardır yazıyor, söylüyoruz. Bu kadarını bile anlatamamışız. İşte bakın, şimdi de Cemil Tugay değiştireceğini ilan ediyor. Hatay, Nilüfer, şimdi İzmir. Ne oluyor yahu? Sanki CHP memlekette bir şeyleri değiştiremiyor, çaresiz kalmış, görüntüyü kurtarmak için derli toplu tiyatroları kurcalayıp bozuyor gibi bir manzara. Elbette değişiklikler pozitif yönde de olabilir. Ne amaçlandığına ve nasıl yüründüğüne bakmak gerek.

'Buyrun, İzmir’in bugünkü anonsundan bakalım: İzmir, İstanbul ve diğer büyük şehirlerimizdeki yönetsel yapıların benzeştirilmesi amacı ile ivedilikle bir yönetmelik değişikliği yapılması' düşünülüyormuş. Bütün o tiyatroların -110 yaşındaki İstanbul’un bile- yönetmeliğinde 'sanatsal özerklik' diye bir kavram yoktur. Tabii ki yayılmasından mutlu oluruz. Ama öte yandan İstanbul’un bile hâlâ yönetim kurulunda bürokrat çoğunluğu var. Bu garabeti aşmayı başarabilecek misiniz? Elma şekeri olarak sanatsal özerklik derken, elde kalan sapı olarak da bürokrasinin egemenliğine varmayasınız sakın? Sadece üst yönetimin iyi niyetine ve iznine bağlı olarak rahat davranabilen kurumları örnek göstererek, özerklik alanı yaratamazsınız ki.

'Belediye mevzuatına uygun bir yönetsel yapılanma kurulması'ndan söz ediliyor. Pardon? İzmir Şehir Tiyatrosu’nun mevcut yapılanmasında hukukî bir sakatlık mı var? Yapıya ayar çekmenin beylik demagojisi değil mi bu?

'Danışma Kurulu’nun yeniden oluşturulması, genişletilmesi ve sanatsal politika belirlemede etkin rol almasının sağlanması' planlanmaktaymış. Sizin demokrasi anlayışınız, 'Tabii Senatörler' ve 'Akil Adamlar' örneklerinden ötesini göremiyor mu? Bunu ilan ederken, tiyatronun öz erkini yönetim kurulundan alıp, en kısa sürede sansür ve servis mekanizması olacak bir 'danışma kurulu'na sattınız bile, farkında mısınız? Bu bahsettiğiniz konu, daha altı ay önce bir darbe girişimi olarak karşımıza gelmişti. Kurumla hiç bir iletişimde bulunmaksızın, gizlice, kurumun yönetimini, hukuken var olmayan bir 'danışma kurulu'na aktarmaya çalışan meslektaşlarımız olmuştu. Buna geçit vermedik. Gelgelelim yeni Başkan bunun ne anlama geldiğini bilmediği için avlanmış gibi duruyor. O darbe, belli ki bugün Başkan eliyle hayata geçirilmek isteniyor.

'Şehir Tiyatrolarının içinde farklı nitelik ve içerikte komisyonlara yer verilmesi planlanmaktadır' deniliyor. Tiyatronun içinden size ne bayanlar, baylar? Sanatsal özerkliği kavrayışınız, bu kadar mı dar? Kuralına göre seçilerek atanmış bir genel sanat yönetmenine tiyatroyu üç yıl emanet edemeyecek kadar mı ürkeksiniz? Üç direktörü, altısı sanatçılardan oluşan yedi kişilik yönetim kurulu,  40 sanatçısı, bir o kadar da yardımcı çalışanı ile bir 'birim tiyatro'da komisyonlar ne demek? Dışarıya bir 'danışma kurulu', içeriye de birkaç komisyon yerleştirerek, tiyatro sanatına bürokrasi gömleği mi giydirmek istiyorsunuz?

Bu girişimin, sanatsal özerkliğin iğfaline doğru gittiğini görün. Biz sanatçılar buna sessiz kalamayız. Herkesi, onyıllardır tiyatro dünyamızda kurultaylar, çalıştaylar, seminerler ve bildiriler üzerinden ortaklaşılmış ilkelere uymaya davet etmek görevimizdir: Gelin, üç yaşındaki o çocuğu, bireysel iktidar saplantılarınıza kurban etmeyin."

 

 

 

(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)