Yüksel Genç: Kürt seçmenin AKP’den kopuşu dönüşsüz bir hal alıyor
Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı’nın HDP’nin blok oylarına ihtiyacı olduğunu söyledi.
Fırat Bulut
DUVAR - Seçim maratonuna giren Türkiye’de, gözler Kürt seçmenin hangi partiden yana tavır alacağında. Her hafta açıklanan anketler, seçmenlerin eğilimlerine dair farklı bulgular ortaya koysa da ‘Kürt seçmenin’ oy tercihi her zaman en ilgi çekici başlıklardan biri olmayı sürdürüyor. HDP’nin belirleyici rolünün devam edip etmediği, Kürt seçmenin AK Parti ile bağının kopup kopmadığı, Z Kuşağı’nın tüm bunlar içinde nerede konumlandığı, CHP’nin beyan ettiği gibi gerçekten Kürt illerinde oylarını artırıp artırmadığı gibi pek çok soru, yanıtını arıyor.
Tüm bunları ve daha fazlasını, 26-30 Ağustos tarihlerinde 16 ilde anket gerçekleştiren Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ile konuştuk.
’HER İKİ İTTİFAK DA HDP’NİN BLOK OYUNA MUHTAÇ’
Seçim tartışmalarının odağında yer alan ‘Kürt seçmen’ olarak adlandırılan seçmen kitlesini tanımlayabilir misiniz?
Türkiye’de kimlik bağlamlı bir nüfus sayımı olmadığı için Kürt nüfusunun ne kadar olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Yerleşim yerlerinden, konuşulan ya da sahip olunan anadili araştırmalarından yola çıkarak kimi tahminler söz konusu. Türkiye’deki Kürt nüfusun toplam nüfusa oranının, beşte bir olduğu yönünde kanaatler güçlü. Ancak elbette sağlıklı bir kimlik sayımına ihtiyaç olduğu su götürmez bir ihtiyaç. Hem sadece Kürtlerin değil, diğer etnik/ulusal kimliklerin, inançların ve cinsel yönelimlerin sayısı da bilinmiyor. Hal böyle olunca sayıları üzerinden konuşmak olasılık ve tahminlere kalıyor. 57 milyonluk seçmen grubu içinde 10 milyonu aşkın bir Kürt seçmen varlığından bahsedilebilir. Tahminen bu seçmenlerin yarısından biraz fazlası HDP seçmeni.
Seçim tartışmalarının odağında olan seçmenin, HDP’ye oy veren büyük çoğunluk ile AKP’den kopmuş ya da kopmak isteyen seçmen olduğunu, bunun da her dört Kürt seçmenden üçüne tekabül ettiğini söylemeliyim. Ve esas olarak da mevcut kilitlenmeyi açacak seçmen grubuna sahip HDP seçmeninin asal durumda olduğunun altını çizmeliyim.
Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere Kürt seçmenin önemli bir kısmı kimlik talepleri olan, politik ve potansiyel olarak örgütlü Kürtlerden oluşuyor. Öte yandan azımsanmayacak bir kısmının dini inancının ve sosyo-ekonomik beklentilerinin seçmen davranışında ve tercihinde etkili olduğunu söylemek gerekecek.
Yaptığınız anketlerde Kürt seçmenin tercihlerinin partilere göre dağılımı ne şekilde?
Bölge illerinde ağustos sonunda yaptığımız saha çalışmasına göre, “24 Haziran 2018’de gerçekleşen genel seçimlerde hangi partiye oy verdiniz?” sorusuna görüşmecilerin “yüzde 36,4’ü HDP, yüzde 25,5’i AKP, yüzde 6,5’i CHP, yüzde 3,7’si MHP, yüzde 2’si İYİ Parti, yüzde 0,9’u Saadet Partisi, yüzde 0,6’sı Hüda-Par ve yüzde 24,3’ü ise oy kullanmadım” demiş.
“Bu pazar bir genel seçim olursa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna ise görüşmecilerin “yüzde 39,6’sı HDP, yüzde 16,4’ü AKP, yüzde 12,3’ü CHP, yüzde 8,4’ü ‘kararsızım’, yüzde 9,7’si ‘oy kullanmayacağım’, yüzde 4,4’ü İYİ Parti, yüzde 3’ü Deva Partisi, yüzde 2,6’sı MHP, yüzde 1,3’ü Gelecek Partisi, yüzde 0,7’si Saadet Partisi, yüzde 0,6’sı Hüda-Par, yüzde 0,3’ü TİP, yüzde 0,3’ü Vatan Partisi, yüzde 0,2’si Zafer Partisi ve yüzde 0,2’si Yeniden Refah” dediği görülüyor.
Buradaki verilere göre; HDP, 2018 seçimlerine göre 3,2’lik bir artış sergilerken, CHP 5,8’lik bir artış sergilemiş ve neredeyse oylarını iki kat artırmış. Yalnız burada yanılmayalım. Artışlar önceki seçimde alınan oyla tespit edilir. CHP en çok seçmen artıran parti olmakla birlikte 2018 seçimlerinde bölgede aldığı oy da düşüktü. Öte yandan AKP’deki 9,1’lik düşüş görülüyor.
Tüm bunlarla birlikte CHP ve öncülük ettiği Millet İttifakı ya da 6’lı Masa, AKP’den kopan tüm Kürt oylarını alsalar bile durumunun aşılmadığını, her iki ittifakın da cumhurbaşkanlığı seçimleri için gerekli olan yüzde 50+1 ‘e yaklaşamadığını, Türkiye genelinde yüzde 12’lerde seyreden HDP seçmenine blok olarak ihtiyaç duyduğunu; yine olası yasal anayasal değişiklikler için de oluşacak yeni parlamenter düzende HDP vekillerinin oylarının olmazsa olmaz olduğunu şimdiden öngörmek mümkün.
‘KÜRTLER 6’LI MASA BULUŞMALARINA KARŞI HEYECANSIZ’
Kürt seçmen, 6’lı Masa’nın HDP’ye yönelik tutumunu nasıl değerlendiriyor? Özellikle İYİ Parti sözcülerinin HDP’yi dışlayan söylemlerini göz önünde bulundurduğumuzda Millet İttifakı’nın HDP’nin desteğini almadan Cumhur İttifakı’na karşı başarılı olması mümkün mü?
Haziran ayında yaptığımız saha çalışmasının verilerini hatırlatarak başlayayım. Bölge illerinde yapılan o çalışmada görüşmecilere, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem için bir araya gelen 6 muhalefet partisinin süren buluşmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu da yöneltilmişti. Buna göre katılımcıların toplamda yüzde 34’ü ise ‘kararsızım’ demişti. Aslında 6’lı Masa’nın ilk kurulduğu günden bu yana Kürt seçmenin nabzını tutuyoruz. Konuya ilgi ve eğilimini ölçmeye çalışıyoruz.
Ne var ki, ilk buluşmanın ardından yaptığımız tüm ölçümler, 6’lı Masa muhalefetinin Kürt seçmende heyecan ve beklenti oluşturamadığını bize söylüyor. AKP-MHP iktidarının değişimini en çok arzulayan bir seçmen kategorisinin 6’lı Masa buluşmalarına dönük bu heyecansız ve beklentisizlik halinin temel nedeni, kuşkusuz bu seçmen grubuna Masa’nın yanıt verememiş olmasıdır. ‘AKP sonrası Türkiye’nin restorasyonunu içeren’ bir niyet ve beyanla toplanan 6’lı Masa içinde HDP’nin yer almamış olması, Masa’nın Kürt sorunu konusunda cesur söylemler ve hedefler kuramamış olması, hatta bir vakitlerin AKP iktidarının gerisine düşen, milliyetçi söylemlere eklemlenme hevesi sergileyen tutumu, Kürt seçmeni oldukça etkiledi. Burada mesele aslında HDP’nin ana muhalefet ittifakına dahil olmayı isteyip istememesi meselesi değil; buradaki mesele AKP sonrası dizaynda, restorasyonda Kürtlerin yok sayılmış olması. ‘Yeni Türkiye’ kurgusunda bir aktör olarak yer verilmemiş olması ve geleneksel düzenin Kürtler aleyhine kodlarının korunması. Bu ‘dışlanma’ ya da ‘yok sayılma’ halinin ya da hissiyatının giderilmesi bir yana, sonradan HDP üzerinden Masa içinde yürüyen tartışmalarla biraz daha perçinlendi doğrusu. Kürt seçmenin bu nedenle 6’lı Masa’dan heyecan duyması da, beklenti kurması da haliyle güçleşiyor
Peki Kürt seçmenin desteğini almayan bir Millet ittifakı, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başarıyla çıkar mı? Hayır. Az önce de dedim; her iki egemen ittifak da HDP oylarını blok olarak kendi safına katmadığı sürece cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanamaz. Meclis’te parlamenter sisteme geçiş gibi anayasal değişiklik gerektiren çoğunluğu yakalayamaz, kilitlenir. Bu ihtimal nedeniyledir ki, aslında iktidar bloku ve ana muhalefet bloku HDP’siz, Kürtlerin aktörleşmediği formülasyonlara oynuyor görünüyor şimdilik.
‘KÜRT SEÇMEN NEZDİNDE HDP ADAYINA GÖSTERİLEN TEVECCÜH YÜKSEK’
26-30 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirdiğiniz ve olası cumhurbaşkanı adaylarını yarıştırdığınız son anketinizde Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı geçtiği görülüyor. Daha doğrusu bütün adayların Erdoğan’ı geçtiği görülüyor. Muhalefet partileri, Erdoğan’ın karşısına hangi adayı çıkarırsa çıkarsın Kürtler oy verir mi?
Son yaptığımız saha araştırmasına göre, yüzde 20’lerde seyreden mevcut cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı adayı Erdoğan karşısında; HDP adayı yüzde 48,8, Kılıçdaroğlu yüzde 45, Ekrem İmamoğlu yüzde 39,4, Ali Babacan yüzde 28,9, Mansur Yavaş yüzde 28,1, Meral Akşener yüzde 24,4 alıyor. Hepsi de cumhurbaşkanından fazla oy almakla birlikte Kürt seçmen nezdinde HDP adayına gösterilen teveccüh yüksek. Onun hemen ardından Kılıçdaroğlu geliyor. Son altı aylık ölçümlere göre, Kılıçdaroğlu’na seçmen eğilimi artarak sürüyor. Bununla birlikte ilgili saha çalışmamızın 6’lı Masa’da yaşanan ‘HDP’ye bakanlık krizinden’ önce yapıldığını, bu tartışmanın Kürt seçmeni Millet İttifakı aleyhine konsolide edecek düzlemde olduğunu söylemek gerekiyor. Burada mesele elbette bakanlık verilip verilmemesi değil; mesele yeni demokratik Türkiye kurma hedefiyle yola çıkanların HDP’yi dışlayan, kriminalize eden tutumu. Her ne kadar “hedef Kürtler değil”, “Kürt seçmen incitilmeyecek” dense de; Kürtlerin önemli kısmı, bu gibi beyanları kendisine yönelik olarak okuyor, politik duruşunun ve taleplerinin reddi olarak görüyor.
Muhalefet hangi adayla çıkarsa oy verir derseniz; bir kere Kürt seçmemin bir kısmı kimliksel politik taleplerine kulak veren, politik taleplerini kapsayan ya da en azından bu konuda samimiyetle bir süreç başlatacak adaya oy verecektir. Bir kısmı iktidar olacağını varsaydığı siyasete oy verecektir. Çünkü sosyo-ekonomik ve politik taleplerini merkezdeki siyasetin çözeceğine inanmaktadır. Bir kısmı ise mevcut cumhurbaşkanı karşısında kim olursa olsun ona oy verme eğilimindedir. Ancak cumhurbaşkanlığını kazanmak isteyen adayın, Kürtlerin ve siyaseten temsilini yapan partinin kurucu, eşit bir aktör olarak sürece dahil olmasını sağlamadığı, bu konudaki kırılma ve hassasiyeti gidermediği sürece kendisine seçimi kazandıracak Kürtlerden oy alma koşulu zayıftır. Son yaptığımız çalışmadan bir veriyi paylaşarak konuyu kapatmak isterim;
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP kendi adayını çıkarmazsa ne yapmalı?” sorusuna HDP’ye oy vereceğini bildiren görüşmecilerin yüzde 65,5’i ‘HDP’nin işaret edeceği ortak adayı desteklerim’, yüzde 16,2’si ‘adayını çıkarmazsa, seçmenlerini tercih konusunda yönlendirmemeli/serbest bırakmalı’ ve yüzde 15,5’i ise ‘HDP aday göstermezse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmam’ biçiminde yanıtlar vermişlerdir. Devamla tüm araştırma grubuna sorulan “Muhalefetin belirleyeceği ortak adaya oy verme eğiliminizi ne belirleyecek?” sorusuna; HDP’ye oy verdiğini belirten katılımcıların yüzde 45,1’i ‘desteklediğim partinin tavrı’, yüzde 24’ü ‘adayın taahhütleri’, yüzde 21,8’i ‘adayın profili’ demiştir.
‘CHP, BÖLGEDEKİ OYLARINI İKİ KAT ARTIRMIŞ GÖRÜNÜYOR’
CHP’nin Doğu Masası çalışmaları var. CHP de bu bölgelerde oylarını artırmak istiyor. Kürt seçmenin CHP’ye yönelik tavrı ve beklentileri nedir? Kürtlerin CHP ziyaretlerine ilgisi sandıkta karşılık bulur mu?
CHP’nin ‘bölge ziyaretleri’ doğrusu kısmi ilgi görüyor. Mevcut iktidarın değişiminde önemli ve temel bir aktör olarak görülmesi, bölge seçmeninin mevcut iktidara dönük tepkisi, CHP’ye ilgiyi belli açılardan arttırmış olsa da Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarına dönük çözüm dilini kullandıkça, argümanlar ürettikçe ilgi de artıyor. Bu konulardan uzaklaştıkça da azalıyor. Özellikle Kürt meselesinde çözüm için söylemler zayıfladıkça ya da niyet beyanlarının ötesine geçilmedikçe ilgi daha da zayıflıyor
CHP, AKP sonrası iktidara gelebilecek öncelikli parti olarak görüldükçe sosyo-ekonomik statü arayışında olan ya da statülerini korumak isteyenlerce elbette daha çok ilgiye mazhar oluyor. Ancak bu kesim için bile ‘Kürt sorunu’, ‘demokratikleşme’ gibi konulara yaklaşımlar mühim. Çünkü bu konu iktidara giden yolda önemli bir manivela.
Şimdiye kadar ortaya çıkan duruma bakıldığında CHP, bölgedeki oylarını iki kat artırmış görünüyor. Bu oranın ve daha fazlasının sandıkta çıkabilmesinin ise iki önemli koşulu var: Birincisi, Kürt meselesinde istikrarlı ve giderek projeye kavuşacağını göstereceği çözüm söylemleri, ikincisi ise iktidar olacaklarına dair sergileyecekleri yüksek motivasyon.
‘GENÇ KÜRT SEÇMEN NEZDİNDE HDP BİRİNCİ PARTİ’
İlk kez oy kullanacak olan Z Kuşağı Kürtlerin seçim tercihleri ne yönde?
Çalışmalarımızda çoğu ilk kez oy kullanacak 18-24 yaş grubunu da özellikle takip ediyoruz, ölçüyoruz. Genellikle bölge illerinde yaptığımız ölçümlerde, genç Kürt seçmen nezdinde HDP birinci parti olarak yükseliyor, İkinci CHP, üçüncü AKP görünüyor. AKP eskiden genç kuşak Kürtler arasında tercih edilen ikinci parti idi. Son eylül ayı çalışmamızda, örneğin 18-24 yaş grubunun, yüzde 36,1’i HDP, yüzde 17,7’si CHP, yüzde 11,6’sı AKP, yüzde 12,9’u ‘oy kullanmayacağım’, yüzde 9,7’si ‘kararsızım’ demiş. Ayrıca sol hareketlere doğru bir hareketlenme de var, özellikle batıda. Bununla birlikte Türkiye genelinde de genç Kürt seçmen sıralaması, benzer bir durum arz ediyor.
Genç Kürtlerin tercihlerinde sosyal medyanın etkisi var mı?
Sosyal medya platformları kuşkusuz genç kuşağın politikleştiği alanlardan biri, üstelik oldukça etkili bir alan. Bundan genç Kürt kuşak da etkileniyor. Sosyal medya kullanımına dair yaptığımız araştırmalar, Kürt gençlerinin, yüzde 90 civarında bir kesiminin gündem ve haber takiplerini sosyal medya platformlarında yaptığını, siyasal ve politik olarak beslendikleri alanların başında artık sosyal medya ve dijital ağların geldiğini ölçmüştük. Bununla birlikte genç kuşak araştırmalarımızda, politik olarak genç Kürt kuşağın azımsanmayacak bir kısmının hala geldikleri ailenin politik tercih ve duruşlarının devamcısı biçiminde konumlandığını ölçsek de; dindar ailelerden gelen gençlerin önemli bir kısmının daha liberal partilere eğilim duydukları, ‘yurtsever’ diye tariflenen, Kürt kimliği üzerinden politik duruş sergileyen ailelerden gelen gençlerin bir kısmının ise sol, ekolojik, feminist nitelikli seküler politik kimliklerle kendini tarifleme eğiliminde artış yaşadığını gördük. Kürt gençler arasında öncelikli olarak HDP’nin popüler bir tercih olması, ardından CHP’ye dönük ilgideki artış bu ölçümlerimizi de doğrular nitelikte.
‘TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU EKONOMİ VE İŞSSİZLİK’
AK Parti’ye oy veren Kürt seçmenlerde düşüş gözlemliyor musunuz? AK Parti’den kayan seçmenler hangi partilere yöneliyor?
Evet, özellikle son iki yılda Kürt seçmenin AKP’den kopuşu dönüşsüz bir hal almaya başladı. Aslında AKP’den ilk olarak ve grupsal biçimde Kürt seçmen uzaklaştı. Bunda AKP iktidarının 2015 ve sonrasındaki uyguladığı Kürt sorununda güvenlikçi politikalara dönüş ve MHP ile kurduğu ittifakın ortaya çıkardığı milliyetçi dozajı yüksek, kutuplaştırıcı gerilimin payı oldukça belirleyici. Kürt sorununun reddi, sosyal gündelik hayatları da etkileyen şiddet ve baskı ortamının sürdürülmesi, 1990’ların derin devlet yapılarıyla kurulan bağlar ve MHP etkisi, AKP’ye oy veren seçmeni ciddi biçimde etkilerken, kayyum atamaları ile başka bir evre oluştu. Aslında Kürt sorunundaki sert güvenlikçi söylemi ilk başlarda MHP ile kurulan ittifakın bir gereği olarak görmek isteyen, geçici addedip, AKP’nin bir şekilde ve yeniden çözüm sürecine döneceğini düşünen önemli bir seçmen grubu vardı. Ancak geçen zaman, bu tutumun geçici ve taktiksel olmadığı kaygısını beslerken ortaya çıkan ekonomik kriz, artan işsizlik ve çoklu kriz hali AKP’ye dönük beklentiyi de, dönme ihtimalini de bu gruptaki Kürt seçmen için bitirdi. Öte yandan ortaya çıkan tablo da AKP’nin yeniden iktidar olamama olasılığı, AKP’ye oy veren ancak sonradan uzaklaşan seçmeni yeni adresler aramaya yöneltti. Bu seçmen grubu, uzun zaman merkeze ve iktidara ortak olabileceği zannı ile yönünü Deva Partisi’ne döndü. Ancak Deva Partisi, bu beklentiyi karşılayan ve seçmeni konsolide eden bir politik sinerji açığa çıkaramadı. Mevcut durumda bu seçmen grubunun yarıya yakını CHP’ye, kalanın üçte birlik bir kesimi HDP ve DEVA’ya yönünü dönerken, bir kısmı ise hala kararsız durumda. Ancak yeni adreslerindeki seçmenin hareketli olduğunu, henüz sabitlenmediğini söylemek gerekecek.
Kürt seçmenin AK Parti, CHP ve HDP dışındaki partilere eğilimi ne? Bu partilerin kararsız seçmenlerden oy alma imkânı var mı?
Az önce de belirttiğim gibi bu siyasetler dışında en çok Kürt seçmen barındıran partiler sırasıyla Deva, Saadet, Hüda-Par, İYİ Parti, Gelecek Partisi ve küçük bir miktarda TİP. CHP ve HDP dışında, kararsız seçmenden oy alma olasılığı en yüksek parti, DEVA Partisi olarak görünüyor. DEVA Partisi Özellikle AKP’de kararsızlaşan Kürt seçmenin bir kısmı için adres konumunda.
Saha araştırılmalarınızda Kürt seçmenin öncelik sırasında ekonomi, işsizlik, Kürt sorunu ve çatışma yer alıyor. Bölgenin önceliklerinde veya ‘en önemli sorun’ algısında bir değişiklik yaşanıyor mu?
Son üç yılda Kürt seçmenin öncelikli sorun tarifinde değişimler yaşanmaya başlamıştı. Önceleri Türkiye’nin en öncelikli sorunu açık ara ‘Kürt meselesi’ iken son üç yılda ağırlığı artarak süren ‘ekonomik kriz ve işsizlik’ açık ara temel sorun olarak baş köşeye yerleşti. Her dört Kürt seçmenden üçü için Türkiye’nin en öncelikli sorunu, ekonomik kriz ve işsizlik. Çünkü 2015 sonrası güvenlikçi politikaların da etkisi ile sosyal, geleneksel ve politik dayanışma ağlarını kaybeden Kürt seçmen yoksullukla, krizle baş etmekte de ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bunun bir sonucu olarak kimlik taleplerinin yanına ekonomik talepleri de ekleyen, politizasyonunu buradan kuran bir Kürt seçmen profilinden bahsetmek mümkün. Seçmen, aktüel olan ve gündelik ağırlığını her geçen gün derin biçimde yaşadığı ekonomik kriz ve işsizliğe çözüm beklerken buradan Kürt sorununun, Kürt seçmenin gündeminden düştüğü sanılmasın. Çünkü Kürt seçmenin hala büyük kısmı için Kürt sorunu, Türkiye’deki krizlerin de nedeni. Örneğin yüzde 64‘ün üzerinde bir Kürt seçmen grubu, Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve şiddet politikalarının ekonomik krizde, işsizlikte, demokratikleşmede, adalet sistemindeki bozulmada, toplumsal ayrışmada etkili olduğunu düşünüyor. Kürt sorunundaki mevcut durumun krizleri sürdürülebilir kıldığına inanıyor.