YAZARLAR

Yumuşama: Reform sebeptir iktidarda kalmak netice

Erdoğan’ın reformlarının en önemli sebebi, iç politikada kartları yeniden dağıtabilmek, Beştepe’de yeniden oturmasına imkân tanıyacak manevra alan yaratabilmekse ikincisi de Batılı devletlerin desteğini alabilmek, ekonomik krizi aşacak yabancı sermaye girişine olanak sağlayabilmektir.

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala muştuladı: Demokratikleştirileceğiz. Parti genel merkezinde gazetecilerle sohbet toplantısı gerçekleştiren Ala "AK Parti, Ankara kriterlerini baz alarak ikinci bir reform dalgasına hazırlanıyor[uz]." dedi. Ala, Erdoğan’ın “Kopenhag Kriterleri'ni gerekirse Ankara Kriterleri yapar, yine yolumuza devam ederiz" sözünden hareketle AK Parti'nin Ankara kriterlerini baz alarak ikinci reform dalgasına hazırlandığını belirtti.

Sakin olun! Lütfen şimdi kemerinizi bağlayınız, koltuğunuzu dik, masanızı kapalı ve güneşliğinizi açık duruma getiriniz. Demokrasi basıncında bir değişiklik olursa başınızın üstündeki kapaklar otomatik olarak açılacak ve reform maskeleri ortaya çıkacaktır. Böyle bir durumda derhal en yakın maskeyi kendinize doğru çekiniz, reform maskesini ağız ve burnunuzu içine alacak şekilde yüzünüze yerleştiriniz. Reformları önce kendinize sonra çocuğunuza uygulayınız.

Anadolu Ajansı’nın (29.05.2024) haberine göre, “Partideki tüm birimlerin, reform alanlarının belirlenmesi için çalışmaya başladığını, bakanlıklardan görüş alındığını ifade eden Ala” Eş zamanlı, çok alanlı, ince işçilik gerektiren reformlar yapılacağını açıklamış.

Efkan Ala reform ve ince işçilik deyince tüylerim diken diken olmadı değil: Ben, bir rüzgardır, gelir geçer sanmıştım. Meğer başımızda esen kasırgaymış sevgilim!

Reformlar birçok alanda yapılacakmış. Eş zamanlı, çok alanlı, ince işçilik gerektiren reformlar olacakmış. Malların serbest dolaşımı, iş kurma hakkı ve serbestisi, sermayenin serbest dolaşımı, şirketler hukuku, mülkiyet hukuku, rekabet politikası, mali hizmetler, imar kanunu, tüketici korunması, tüketicinin sağlığının korunması, rekabetçilik ve kapsayıcılık, dijital dönüşüm ve medya, ekonomik ve parasal politika, sosyal politika, istihdam, işletme ve sermaye politikası, bilim, araştırma, eğitim, kültür, gümrük birliği, tarım ve kırsal kalkınma, gıda güvenliği, bitki sağlığı, balıkçılık, bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu çalışma yapılan alanlar.

REFORM SEBEPTİR İKTİDARDA KALMAK NETİCE

Erdoğan’ın reform ve demokratikleşme gibi bir amacı yok; tek amacı dördüncü kere ikinci defa Cumhurbaşkanı seçilebilmektir. Erdoğan’ın Ankara Kriteri diye uzattığı havuç ise Beştepe Kriteri, Beştepe’de yine yeni yeniden oturabilme kriteridir.  İktidarda kalabilmek için Bahçeli’ye muhtaç olan Erdoğan, Ankara Kriterleri ile yeni bir zemin yoklamaya, bir şekilde yeni ittifaklar kurmaya çalışıyor.  Erdoğan’ın reformlarının en önemli sebebi, iç politikada kartları yeniden dağıtabilmek, Beştepe’de yeniden oturmasına imkân tanıyacak manevra alan yaratabilmekse ikincisi de Batılı devletlerin desteğini alabilmek, Batı burjuvazisine selam göndererek ekonomik krizi aşacak yabancı sermaye girişine olanak sağlayabilmektir. Kendisini iktidara mahkûm eden ve iktidarda kalabilmek için Bahçeli’yle ittifakını sürdürmek zorunda kalan Erdoğan, dördüncü dönemde de Beştepe’de oturmaya devam edebilmek için yeni pragmatik hamleler yapmaya mecbur. Yumuşama bu pragmatik hamlelerin markası, reform diye önümüze konulan temcit pilavı ise bu hamlelerin manivelası. Özgür Özel ile yaşadıkları balayını da not edin lütfen; bu da yumuşama sloganı ile pazarlanan pragmatizmin ikinci manivelasıdır. Hiç şüpheniz olmasın, hayat 2028’e doğru biteviye akarken şapkadaki son tavşanlar da son manivelalar da servis edilecektir.

YENİDEN DEMOKRASİ TRAMVAYINA BİNMEK

Nilgün Cerrahoğlu, Demokrasi Tramvayı, AKP Türkiye’sinin On Yılı (Kırmızı Kedi, 2012) kitabında Erdoğan’ın demokrasi ile kurduğu seviyeli ilişkiyi özetliyor. Kitabın ana fikrinin Cerrahoğlu’nun 8 yıl önce Milliyet (14/07/1996) gazetesinde Erdoğan ile yaptığı röportaja dayandığı besbelli. Cerrahoğlu bu Pazar Sohbeti’ne “Demokrasi Bizim için Araçtır” başlığını atmış ve “Erdoğan demokrasinin ne olduğunu bilmiyor kısacası. Veya bilmek istemiyor. Araç diye bakıyor demokrasiye. Ona hepimizi hemhal edecek çoğunluk iktidarına taşıyacak araç diye bakıyor” notunu düşmüş. Zaten röoprtajda da Erdoğan demokrasiyi bir araç olarak gördüğünü gizlemiyor “Demokrasi amaç mı araç mı? Haa burada bizim bir ayrılığımız var. Biz diyoruz ki demokrasi amaç değil araçtır.”

Erdoğan daha sonra da dile getirdi bu görüşlerini. Ege Sanayici ve İşinsanları Derneği (ESİAD) tarafından İzmir’de düzenlenen toplantıda da Erdoğan (Hürriyet 06.03.2011) “Demokrasi bir amaç değildir demokrasi bir araçtır. Bunu böyle bileceğiz. Tüm yönetim şekilleri, buna din de dahil hepsi tek amaca hizmet ederler o da insanın saadeti, refahı ve mutluluğudur.”

DEMOKRASİ NE İŞİMİZE YARAR? ERDOĞAN ESSAHTAN REFORM YAPABİLİR Mİ?

Erdoğan’ın ESİAD’da söyledikleri sözlere katılmamak mümkün mü? Demokrasi bir araçtır. Seçim yapmak, parlamentoda yasa çıkarmak, siyasi parti kurmak diye bir amaç olabilir mi, elbette bunlar bir toplumun kendini kendini yönetmesinin araçları. Ama işte, zurnanın zırt dediği yer de burası. Erdoğan demokrasi araç derken bunu kastetmiyor. O, demokrasiyi kendini iktidara taşıyacak bir araç olarak görüyor. Zülal Hanım Cumhuriyet’te (05.08.2020) şöyle ifade etmiş bu araç/amaç dikotomisini: “Bir süredir oynadıkları demokrasicilik oyununa toplumun önemli bir kesimini, 2. Cumhuriyetçi liberalleri ve onların yardımıyla Batı’yı inandırmayı başar[dılar.] Son dönemeçte ise takiyyeyi bıraktılar.”

Erdoğan nasıl 1996’da demokrasiyi kendisini iktidara taşıyacak bir araç olarak görüyorduysa 2024’te de demokratikleşmeyi kendisini iktidarda tutacak bir araç olarak görüyor. Erdoğan aynı Erdoğan. Nasıl 2015 Haziran’ın da seçimleri kaybettiğinde muhalefet lideri olmak yerine seçimlerin yenilenmesine karar vermekte bir beis görmediyse, nasıl Mart 2019 Yerel Seçimlerinde İstanbul’u kaybedince seçimlerin yenilenmesine karar vermekte bir beis görmediyse, şimdi de reform ve demokratikleşme ile iktidarını berkitmek için debelenmekte bir beis görmüyor.  Batı cephesinde değişen bir şey yok: Reform sebeptir, iktidarda kalmak netice!


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.