Yusufeli’nde esnaf kepenk indirdi, 3 kişi gözaltına alındı
Çoruh Nehri üzerine inşa edilen Yusufeli Barajı, ilçe merkezi ve köyleri su altında bırakacak. Duruma tepki gösteren esnaf kepenk indirirdi, yürüyüş yaptı. Eylem nedeniyle üç kişi gözaltına alındı.
Ardıl Batmaz
DUVAR - Artvin’de Çoruh Nehri üzerine 26 Şubat 2013 tarihinde Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) yapılmaya başlandı. 275 metre yüksekliği ile Türkiye'nin en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı dolayısıyla ilçe su altında kalacak. İlçe merkezi ile köylerde yaklaşık 5 bin konut, 270 iş yeri ile 9 bin 430 dönüm tarım arazisinin su altında kalması beklenirken, 152 yıllık tarihinde 7'nci kez taşınmaya hazırlanan ilçedeki halk ise huzursuz.
Bugün dükkanlarına, “İnşaat halindeki ilçede esnaflık yapılmaz. Esnafız, haklıyız; bitmeden ilçeye taşınmayacağız” afişi asan Yusufeli esnafı, 18.00’e kadar dükkanlarını kapalı tutacaklarını açıkladı. Esnafı gezerek kepenk indirmeye davet eden üç kişi ise gözaltına alındı.
Gözaltına alınan Caner Yüksel, İlhan Şeker ve Müştak Şeker işlemlerin ardından serbest bırakıldı.
‘SİYASET PEŞİNDE DEĞİLİZ, HAKKIMIZI ARIYORUZ’
Esnaf ve esnafa destek veren halk, bugün Şehit Cantürk Kasap Parkı’na alkışlarla yürüyüş yaptı. Taşınma işlemlerinin kendilerine verilen sözler tutulmadan başlamasını protesto edenler, mağduriyetlerini dile getirdi. Gözaltılara tepki gösteren bir kadın, “Bunlar niye içeriye alındı, anlamış değilim. Eğer esnaflar gezildi diyeyse, ben de onların içindeydim. Hepimiz gezdik; Yusufeli için, sesleri çıkmayanlar için yaptık. Siyaset peşinde değiliz, hakkımızı arıyoruz. Artık sesimizi çıkartalım” diye konuştu.
‘DEVLETİN, BÜROKRASİNİN, ŞİRKETLERİN HATASINI YUSUFELİ HALKI ÜZRİNDEN TELAFİ ETMESİNLER’
Şehit Cantürk Kasap Parkı’nda açıklama yapan CHP Yusufeli İlçe Başkanı Avukat Barış Demirci, “Biz her şeyimizi bu ilçeye veren insanlar olarak sadece mevcut durumumuzun korunmasını istiyoruz ve bunu istiyorken de mücadelemizde sonuna kadar haklıyız” dedi. Yeni yerleşim yerinin yaşanabilir bir yer olmadığını, yaşanabilir bir yer olsaydı bir kişinin dahi itiraz etmeyeceğini söyleyen Demirci, “Etrafımda hak sahibi olamayan, 2014 yılında aile olmadığı için hak sahipliği verilmeyen genç ailelerimizin temsilcileri var. Bakın sekiz sene geçmiş. Basit bir kararnameyle ‘2018 ile 2022 yılı arasında ikamet edenlere de hak sahipliği verilir’ denilseydi böyle olmazdı. Halen de yapılabilir, geç değil. Bununla ilgili çözüm noktası siyaset. Benim partim iktidar partisi olsaydı, hepinizin arasında ‘Bu insanlar bize kızgın, mağduriyet var, iktidar olarak biz çözmeliyiz’ derdim. Yapılanları yeri geldiğinde alkışlarız ama şu anda devletin, bürokrasinin, şirketlerin hatasını Yusufeli halkı üzerinde telafi etmesinler” ifadelerini kullandı.
‘BARAJLARIN DERDİNİ ÇEKEN BİZİZ AMA HAK SAHİBİ OLAMIYORUZ’
Açıklama sonrası görüşlerini paylaşan Yusufeli'nde yaşayan Ali Uğur Sözbilir, hükümetin, 2014’ten sonra evlenenlere ve iş yeri açan esnafa yeni yerleşim yerinde hak tanımadığını söyledi. Yusufeli’nde yaşamamasına rağmen yeni yerleşim yerinde hak sahibi olan kişilerin olduğunu, buna karşın Yusufeli’nde üç daireleri olmasına rağmen kendilerinin hak sahibi olamadığını belirten Sözbilir, “Yusufeli halkı olarak yıllardır barajların derdini çeken, tozunu dumanını yutan biziz ama yeni yerleşim yerinde hak sahibi olamıyoruz. Benim babam 29 yıl bu devlete hizmet vermiş ama bize ev hakkı tanınmadı. Benim burada üç tane dairem varken yeni yerleşim yerinde niye kiracı olayım?” diye sordu.
‘GEREKEN YAPILACAK’ DENİLDİ AMA SADECE OYALANDIK’
Sözbilir ailesi, 2011 yılında yaşadıkları köylerin baraj altında kalmasından ötürü Yusufeli’ne taşınmış. Yusufeli’nin de baraj altında kalacak olması nedeniyle ikinci kez taşınmak zorunda kalacaklar. Ali Uğur Sözbilir, benzer durumda olan yaklaşık bin ailenin olduğunu söyledi: “Kura çekildikten sonra hak sahibi olamadığımızı görünce gerekli mercilere dilekçelerimizi verdik. ‘Gereken yapılacak’ denildi ama sadece oyalandık, hiçbir şey yapılmadı. Birkaç ay içerisinde bizi yeni yerleşim yerine taşımaya çalışıyorlar ama burada ciddi derecede mağduriyetler var.”
Kendilerine net olarak ‘evleri boşaltın’ denilen bir tarih olmadığını ancak 12 Eylül’de okulların açılacağı için yöre halkına baskı yapıldığını belirten Sözbilir, yeni yerleşim yerindeki evlerin oturulamayacak düzeyde olduğunu belirtti. Sözbilir, “‘Okullar açılacak, çocuklar yeni yerleşim yerinde okuyacak’ deniliyor. Bu yüzden birçok aile seslerini duyurmaya çalıştı ama başaramadı. Yeni yerleşim yerinde birçok eksik var, evler rezil durumda” diye konuştu.