YAZARLAR

Zafer nedir?

Sanatçı Waseem Ahmed, Avrupa’nın büyük müzelerinden konu ve figür anlamında beslenirken kafasında yeni sergisinin ana odağı olan “Zafer nedir?” sorusu oluşmuş. Tam da bugün dünyanın geldiği noktaya bakınca, son dönemde sergideki Delusional Perceptions- Sanrısal Algılamalar serisi ortaya çıkmış.

Avrupa Konseyi’nin verilerine göre İsviçre’nin Cenevre kantonunda çalışma çağındaki nüfusunun yüzde 44,6'sı İsviçre vatandaşı değil ve bu nüfusun yüzde 54'ü en az bir yabancı pasaporta sahip. Buna rağmen çok ciddi kuralları olan bir ülke olan İsviçre’de öyle pek farklı kültür etkisi göremezsiniz. Her şey İsviçreliler’in kurduğu düzen içindedir. Portekiz’de yaşayan arkadaşım ziyarete geldiğinde "Şimdi Avrupa’da gibi hissettim" demişti; çünkü her şey birbirine benzer, aşırı muntazam bir düzen içindedir. Farklılıklara pek yer yoktur. Hem pozitif hem negatif yönleri olan bu ortamda bitmeyen farklılık arayışım, şehrin merkezindeki ünlü bir sanat galerisinin kapısından girip de bir minyatür dünyasına dalınca tatmin oldu.

Paranın çok bol olduğu İsviçre’de büyük ustaların resimleri ve isimleri havalarda uçuşurken, eski şehrin merkezinde yer alan sanat galerisi GOWEN, çok sevdiğim ve Türkiye’deki birçok galeriden aşina olduğum bir duruşla, yerel (İsviçreli) ve uluslararası yeni ve kariyerinin ortasındaki sanatçıları temsil ederek bizlere farklı ve yeni dünyaları, bakış açılarını tanıma fırsatı sunuyor. İşte Pakistan’ın ve hatta Güney Asya’nın önde gelen çağdaş minyatür sanatçılarından Waseem Ahmed ile de GOWEN sayesinde tanıştım.

Aşırı Avrupalı caddelerde, aşırı Avrupalı bir hava (gri) olan günde, bir kapıyı açtım ve ilginç, benzersiz bir minyatür dünyasına daldım. Bu dünyanın yaratıcısı, Delusional Perceptions- Sanrısal Algılamalar sergisi devam eden Waseem Ahmed, 1976'da Pakistan'ın Haydarabad kentinde doğmuş. Müslüman oldukları için 1947'deki Bölünme'den sonra Hindistan'dan yeni bağımsızlığını kazanan Pakistan devletine yerleşmek için göç eden Muhacir (göçmen) bir ailede büyümüş. Ahmed, Pakistan Ulusal Güzel Sanatlar Fakültesi, Minyatür Sanatları bölümünden mezun ve 18 yıldır da bu alanda öğretim üyesi.

MİNYATÜRE ÇAĞDAŞ YORUM

Türkiye’de de Pera Müzesi’nde minyatür sanatının güncel yorumlarına odaklanan 'Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür' sergisi yapılmış ve (bu alanda son dönemde en çok ismini duyuran Onur Hastürk, Murat Palta, yer yer Sinan Tuncay gibi sanatçılar anlaşılmaz bir biçimde atlanmış olsa da) Türkiye, İran, Pakistan, Suudi Arabistan, Azerbaycan gibi farklı ülkelerden 14 sanatçının eserlerini bir araya gelmişti. Minyatür, doğu coğrafyasının çok çok kıymetli bir sanatı ve bu sanatın çağdaş yorumları, bu sanatın ölmemesi ve günümüze tercümesi için çok önemli. Minyatür sanatının UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi'nde olduğunu da not düşelim.

Çağdaş minyatürü dünyanın batı tarafı ile tanıştıran isimlerden Waseem Ahmed, sohbetimize ricam üzerine biraz geleneksel minyatürden bahsederek başlıyor. Türk, İran, Pahari (Hint), Özbek, Azeri gibi bir çok minyatür ekolü olduğunu anlatan sanatçı, her bir ekolün özellikle bir renge (Örneğin; İran-mavi, Pahari-sarı) bir ağırlık verdiğini söylüyor. Kendisi (meraklısı için detaylı not olarak) Pahari minyatürünün Kangra ve Basohli ekollerinden etkileniyormuş. Böyle içine girdikçe derya deniz bir dünya...Vasli kağıt üzerine guaj, altın ve gümüş varak gibi geleneksel minyatür tekniklerini özgün deneysel tekniklerle birleştiren Ahmed, deneyselliğin, geleneksel teknikleri birbirine karıştırmak değil; yeni bir vizyon, günümüze ait konuları geleneksel üzerinden anlatmak olduğunun altını çiziyor. Sanatçı, minyatürlerinde Asya ve Avrupa sanat tarihi ve mitolojisinden öğeler kullanırken, kişisel hikayelerden yola çıkarak karmaşık sosyal, politik ve kültürel sorunları ele alıyor.

ZAFER NEDİR?

Çağdaş yorumun farklı ve çok fazla eser görmek, dünyadaki büyük sanatçıları tanımakla besleneceğini düşünen Waseem Ahmed için dönüm noktası 2013’te ilk kez Floransa’yı, ardından Avrupa’nın büyük sanat şehirlerini ziyaret etmek olmuş. O zamana kadar sanat tarihinde yer alan resimleri, heykelleri sadece kitaplardan gören sanatçının bakış açısını Avrupa’nın büyük müzeleri değiştirmiş.

Sanatçı, bu müzelerden konu ve figür anlamında beslenirken kafasında yeni sergisinin ana odağı olan “Zafer nedir?” sorusu oluşmuş. Tam da bugün dünyanın geldiği noktaya bakınca, son dönemde sergideki Delusional Perceptions- Sanrısal Algılamalar serisi ortaya çıkmış. Sergide gezerken Doğu-Batı mitolojisinin birbirine ne kadar benzediğini, aynı hikayelerin yüz yıllar geçse de sadece isimler değişerek tekrar önümüze geldiğini düşünerek gülümsemiştim. Waseem Ahmed ile konuşmamız ise, beni bu tarihin tatlı tekerrüründen koparıp gerçekliğin soğukluğuna taşıdı. "Yüzyıllar öncesinin Yunan heykellerine bir bakın" diyor, Ahmed. Hep bir savaş, çatışma halindeler. O onun kafasını kesiyor, o onu kaçırıyor... Bugün, Suriye’de, Filistin’de, Ukrayna’da, Afrika kıtasının birçok ülkesinde çatışma var. Dünya hala ve hala bir savaş halinde diyor sanatçı. Pakistan’da bitmeyen çatışmalar, sanatçı için zaten doğrudan deneyim... "Dünya bir döngü içinde, bunu sadece kitaplardan okumuyoruz; sanat tarihinde, müzelerde de önümüze seriliyor insanlığın sürekli olarak şiddete yönelimi; ama yarattığı acıyı, yıkımı düşünmüyoruz, mesajı almıyoruz. İnsanlık zafer kazanıyorum, başkasını yeniyorum düşüncesiyle aslında hep kaybediyor. Medeniyetler yok oluyor" diyor Ahmed.

Ve böylece ortaya çıkıyor Waseem Ahmed’in minyatürler içinde hep bir şiddet peşindeki simsiyah, kanatlı Yunan heykeli formundaki figürleri. Hep siyah, çünkü hep korku; hep biri, başka birine güç uyguluyor "zafer" peşinde. Kılıçlar, iblisler, kutsal hayvanlar, sakallı adamlar, kan sıçramış yüzeyler, burkalar, botanik arka planda kamufle edilmiş melez figürleri sallayan kanatlı veya haleli galiplerin ikonografik görüntüleri... Hep bir çatışma halinde. Zafer için... Doğu-Batı fark etmeden ortaya serilen tatsız dünyanın, estetik, kendine has Doğu-Batı karışımı yorumu... Bir acayip vahşi insan doğasının sanat tarihinin konularından, tekniklerinden yararlanan etkileyici, estetik özeti.

BİR İSTANBUL ZİYARETİ

“Zaferler” uğruna bir yakılıp yıkılan da ülkemizin ekonomisi biliyorsunuz. Waseem Ahmed’le konuşurken Türk geleneksel sanatlarına aşinalığını sorup sanatçının yine GOWEN aracılığı ile bir solo sergi ile Contemporary Istanbul 2019’a katıldığını öğrendim. Şehrin en önemli sanat fuarının inşaat şirketlerini mutlu etmek adına şehrin dışında, akan tavanlı “havalı” binalarda değil de, şehrin tam ortasında yapıldığı, uluslararası galerilerin de katılımının yoğun olduğu fuar yılları... Ne kadar uzak ve ne kadar yakın! Sanatçı ayrıca o dönem İstanbul’da 2 aylık bir konuk sanatçı programına dahil edilmiş ve prensipleri gereği, deneyselliği tercih ettiği için ülkemizde bu kez seramik çalışmayı deneyimlemiş. Gorbon Seramik işbirliği ile Ahmed’in yaptığı, Türkiye’nin kültür ve sanat tarihinden esinlenen 7 parça büyük boyutlu heykel, o dönemki fuar alanının çatısında sergilenmiş. Belki de o dönem fuarı ziyaret edenler hatırlar...

Yüzyıllardan günümüze aktarılan renkler, zengin tarih, kültür, sanat eşliğinde yıkıcı değil, hepimiz için yapıcı, mutluluk veren, bizi birleştiren zaferler göreceğimiz, güzel bir yıl diliyorum...


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.