Zeynel Nihadioğlu: İşkenceciler ve katil cezasını çekene dek vazgeçmeyeceğim
Ne kardeşine işkence yapan kolluk güçlerinin ne de çarparak ölümüne neden olan şoförün yargılandığını söyleyen Zeynel Nihadioğlu, “Yargılanıp cezalarını çekene kadar mücadeleyi sürdüreceğim" dedi.
İZMİR- 6 Şubat depremlerinin ardından kolluk görevlilerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence veya kötü muamele uyguladıkları gündeme gelirken, suç işledikleri iddia edilen kişilere yönelik saldırıları önlemeye çalışmadıkları da kayıtlara geçmişti. O günlerde Antakya’da kendi hasarlı evindeyken şüpheli şahıs iddiasıyla işkence uygulanan kişilerden birisi de Tahsin Nihadioğlu idi. Sokak ortasında polis ve asker tarafından işkence gören Nihadioğlu, yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaşarak işkenceci polislerden hesap soracağını duyurmuştu. Ancak daha sonra geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Nihadioğlu'na çarparak ölümüne neden olan Koç Holding’e bağlı Otokoç’a ait aracın şoförü Selim Çamdibi gözaltına alındıktan sonra ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Başsavcı ise ölümle sonuçlanan bu kazaya ilişkin ‘kovuşturmaya yer yoktur’ kararı verdi.
Zeynel Nihadioğlu, depremde ağır hasarlı evinden sağlam çıktığı halde önce kolluk görevlilerinden işkence gören, ardından Selim Çamdibi’nin kullandığı aracın altında kalarak ölen kardeşi Tahsin Nihadioğlu’nun öyküsünü Gazete Duvar’a anlattı.
‘BELEDİYE REKLAM PEŞİNDEYDİ ‘SAHADAYIZ’ İMAJI YARATMAK İSTEDİ’
1984 Antakya doğumlu olan kardeşi Tahsin Nihadioğlu’nun Defne’ye bağlı Elektrik Mahallesi'nde yaşlı babasıyla birlikte ikamet ettiğini söyleyen Zeynel Nihadioğlu o günleri şu sözlerle anlatıyor:
"Kardeşim Hatay Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Hatay İmar A.Ş. isimli şirkette taşeron temizlik işçisi olarak çalışıyordu. 6 Şubat depremine kadar da adresi burasıydı. Ancak felaketin ardından babamla birlikte yaşadığı ev ağır hasar aldığı için barınma imkanları kalmadı. Bu nedenle şehri terk ederek Antalya’ya gitti. Ancak çok kısa bir süre sonra çalıştığı belediye, işbaşı çağrısı yaptı. Aslında çağrı yapmaktan öte zorlayıcı davrandı. Kardeşim de maddi imkansızlıklar nedeniyle işbaşı yapmak üzere Antakya’ya geri döndü. Oysa o tarihte enkaz altında hala kimi canlı kimi cansız Antakyalılar vardı. Dolayısıyla temizlik işçilerinin sokakları süpürmesi akıl dışıydı! Ancak belediye reklam peşindeydi ve ‘sahadayız’ imajı yaratmak istedi. Öte yandan bünyesinde çalışan temizlik işçilerine insani barınma ve beslenme olanaklarını sağlamayı bile düşünmedi.
‘KOLLUĞUN OHAL’DEN ANLADIĞI İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYDİ’
Nihadioğlu, kardeşinin Antakya’ya döndükten bir hafta sonra 13 Şubat 2023 günü ağır hasarlı evine uğrama ihtiyacı hissettiğini ifade ediyor. Kardeşinin burada asker üniformalı kişiler tarafından durdurulduğunu anlatan Nihadioğlu şöyle devam ediyor:
“Kardeşim evden çıktıktan sonra hemen arka sokağa yürümüş. Bu sokakta karşılaştığı asker üniformalı kişiler ‘şüpheli şahıs’ olarak durdurup sorguya çekmişler. Kardeşimi öldüresiye dövüp ters kelepçe takmışlar. Ardından 34 plakalı resmi bir polis aracına bindirmişler. Bindirildiği araçta bu kez de resmi polisler, aynı dayak ve işkenceye devam etmiş. Oysa kimlik kontrolü yapma zahmetine katlansalardı onun o mahallede, o sokakta doğup büyüdüğünü anlayacaklardı. Fakat bölgede olağan üstü hal ilan edilmişti ve kolluğun da OHAL’den anladığı işkence ve kötü muameleydi!”
‘İŞKENCECİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞINI DUYURDU’
“Kardeşim bindirildiği araçta belediye temizlik işçisi olduğunu, yakını ile Sevgi Parkı’nda buluşacağını, kendisini ona sorabileceklerini söylemiş” diyor Nihadioğlu.
“Kardeşim, yaşam alanı kurulan Sevgi Parkı’nda kendisini yakınımız Halil Yakut’un beklediğini ifade etmişse de bu kez polis, yakınımız Halil Yakut’u da şüpheli kategorisine sokmuş. Sevgi Parkı’na ulaşır ulaşmaz Halil Yakut’a da aynı muameleyi yaparak çelme takıp yere yatırmış, ters kelepçe takmışlar. Neyse ki çadır kentte bulunan depremzedeler, tanıdıkları bu iki kişiye sahip çıktı. Ayrıca dönemin Hatay Milletvekili Barış Atay’ın da müdahalesiyle her ikisi de serbest bırakıldı. Gözaltına alındığında kardeşim kendisine işkence yapan resmi polislerin aracının plakasını fotoğraflamayı başarmıştı. 14 Şubat günü sosyal medya hesabından işkence gördüğünü ve işkenceciler hakkında suç duyurusunda bulunacağını duyurdu. Ayrıca bir TV kanalına verdiği röportajda da gördüğü işkenceyi anlatıp suç duyurusunda bulunacağını ifade etmişti.”
‘KARDEŞİMİN VÜCUDUNDA KIRILMADIK KEMİK KALMAMIŞTI’
TV kanalına verdiği röportajın ardından kardeşinin Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından apar topar ücretsiz izne çıkarıldığını söyleyen Nihadioğlu şöyle devam ediyor:
“Ücretsiz izne çıkarılmasından sonra 15 Şubat'ta kentten ayrılmak için Antakya otogarından otobüse binen kardeşim, o kargaşada yanlış otobüse binmiş. Yola çıktıktan sonra durumu anlayınca Kırıkhan’a bağlı Topboğazı mevkiinde indirilmiş. Otobüsten indikten sonra karşıdan karşıya geçerken Koç Holding’e ait Selim Çamdibi isimli şahsın kullandığı 34 FZF 871 plakalı aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Tesadüf eseri oradan geçen ambulansın sağlıkçıları tarafından duran kalbi çalıştırılıp Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne, oradan da Adana Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. 20 Şubat 2023 tarihinde de hayatını kaybetti. Trafik polisi tuttuğu ilk raporunda kardeşimin yüzde yüz kusurlu olduğuna kanaat getirdiğinden şoför, gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Katil Şoför Selim Çamdibi 50-60 km hızla gittiğini iddia ediyor. Oysa kardeşimin vücudunda kırılmadık kemik kalmamıştı. Bu otopsi raporuyla da belgelidir. Topboğazı Jandarma Karakolu’nun önünde gerçekleşen bu kazada jandarma da görüntü ve tanık olmadığını iddia ediyor. Olağanüstü hal koşullarında merkezi bir noktada bulunan bir jandarma karakolunun görüntü ya da tanık olmadığını iddia etmesi gerçek dışıdır. Belli ki jandarma da Koç Holding’e ait Otokoç’u koruma telaşı içindedir… “
‘POLİS /ASKER ŞİDDETİNİN TEK ÖRNEĞİ KARDEŞİM DEĞİL’
Eğer görüntü ve tanık yoksa trafik polisinin neye göre kardeşini yüzde yüz kusurlu bulduğunu soran Nihadioğlu, Koç Holding’in kendi lüks aracındaki görüntüler dahil delilleri yok etme noktasındaki davranışının, kolluk güçleri tarafından görmezden gelindiğini iddia ediyor.
“Gelinen noktada hukuk, tahmin ettiğimiz üzere bir işçiden yana değil, ayrıcalıklı bir zümrenin mensubu lehine işletildi. Zira Hatay Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcılığı ölümlü olan bu kazayla ilgili bir hukuk skandalına imza attı. Adli Tıp Kurumu ve bilirkişi raporu olmadan, şoför ve karakol komutanının tek taraflı beyanlarına dayanarak ‘Kovuşturmaya yer olmadığına’ dair kararını verdi ve kardeşimi bir kez daha öldürdü. İşkenceci polislerle ilgili ise Emniyet Genel Müdürlüğü bir soruşturma açıp, tarafların ifadesine başvurdu. Süreç devam ediyor ancak asker kıyafetli zorbaların kimler olduğu henüz muamma! Açığa çıkarıp yargılamak devletin sorumluluğunda… Zira Hatay’ da deprem zamanında görülen polis /asker şiddetinin tek örneği kardeşim değil, sayısız örnek var.”
‘HERKESİ TAHSİN İÇİN ADALET ARAMAYA ÇAĞIRIYORUZ’
Yaşanan bu süreçte ne işkencecilerin ne de kardeşine çarparak ölümüne neden olan şoför Selim Çamdibi’nin yargılanmadığını söyleyen Nihadioğlu, başvurdukları bütün kapıların adeta suratına kapandığını belirterek duyarlı olan herkesi kardeşi Tahsin için dayanışmaya çağırıyor: “Ölümünün üzerinden 1 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen işkenceciler görev başında. Katil Şoför Selim Çamdibi elini kolunu sallaya sallaya dışarıda geziyor. Şoförle ilgili adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağı bile yok! Yani ‘Tahsin için adalet’ konusunda bir arpa boyu yol alınmadı. Ama ben işkenceci kolluk kuvvetleri ve katil Selim Çamdibi yargılanıp cezasını çekene kadar bu işten vazgeçmeyeceğim. Başta Antakyalılar olmak üzere herkesi bizimle dayanışmaya, ‘Tahsin için adalet’ aramaya çağırıyorum…”